KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, öncelikle hani benim hedefim şahsınızı incitmek olamaz. Sizi evvelden beri tanıyorum. Buradaki eleştirimin, siyasi eleştirimin mahiyeti şudur: Gerek Meclis Genel Kurulundaki araştırma önergesine yönelik iktidarın tavrı gerekse şahsınızın ya da Başkanlık Divanınızın muhalefet partisi milletvekillerinin "Komisyonu bugünden mi toplayalım? şeklindeki talebimize verdiğiniz resmî yanıt. Eğer siz resmî yanıtınız da bize az önce söz aldığınız hissiyatınızı aksettirmiş olsaydınız yani "Ben, işte, aslında bakarsanız bir toplantı yapmayı düşünüyorum ama İçişleriyle ama Dışişleri olarak" söylemiş olsaydınız yani sizin de aslında bu konunun bu Komisyonda ya da bu Komisyonun, İçişleri Komisyonuyla yapacağı toplantıda bu konunun gündeme alınmasına taraf olduğunuzu ya da hissiyatınızın bu olduğunu söyleseydiniz doğal olarak böyle bir siyasi eleştiri gelmezdi, biz de sizin bu kararınızı beklerdik. Ama siz doğrudan Komisyonunun toplanmayacağı yanıtını verdiniz. Ben de bu yanıtınızı alınca böyle bir siyasi eleştiri de bulundum. Bu daha ziyade iktidarı kanadının bunun Mecliste, Genel Kurul olsun Komisyon olsun konuşulmamasına tavrına yönelik bir siyasi eleştiriydi. Yoksa şahsınızı asla incitmek istemem, yıllardır tanıyoruz birbirimizi sizin Komisyon çalışmalarına yönelik çalışmalarınızı da biliyorum.

İkinci olarak söylemek istediğim husus: Şunu doğru bulmuyorum yani bu Komisyondan çok İçişleri Komisyonunun görevidir. Doğru, bir boyutuyla İçişleri Komisyonunun ya da İçişlerinin görevidir ama bir önemli boyutuyla bence Komisyonumuzun, doğal olarak yani yürütme tarafında Dışişleri Bakanlığının, Meclis tarafında Dışişleri Komisyonun bence dolaylı değil doğrudan sorumluluğu altındadır. Neden? Çünkü yurt dışına giden bu heyetler yani belediyeler tarafında olsun ya da başka heyetler giderken Dışişleri Bakanlığına yazı gönderiyor karşıdaki konsolosluğa. Dışişleri Bakanlığı ilgili dairesi yazı gönderiyor, diyor ki "Malatya Yeşilyurt'tan şöyle bir heyet geliyor, şu liste var." diye -Bakan Yardımcısı buradadır, o da bilecek bu işleyişi, rutin bir işleyiş aslında- o yüzden Dışişleri Bakanlığının böyle bir boyutu var. Yani Dışişlerini Türkiye'nin temsilcilerin talimatlandırıyor, bilgilendirme değil, talimatlandırıyor. Geliyor, belki ilgilenecek çünkü tamam, burada şimdi bir usulsüzlük var ama düzgün giden heyetlerimiz var onlarla kim ilgileniyor orada, doğal olarak bizim diplomatik temsilciliklerimiz ilgileniyor.

O yüzden bu yazışmalarda Dışişleri Bakanlığının önemli bir boyutu var, bir. İkincisi, yine, sizler de takip etmişinizdir sadece bu konuyla biz ilgilenmiyoruz. Bu kişiler gidip geri dönmediğinde bulundukları ülkeler, örneğin, Almanya bu işi yargıya taşımış durumda yani büyük bir soruşturma var ve bahsedilen basın haberlerinden bahsediyorum. Rüşvet ve insan kaçakçılığı diye bahsediliyor, yani sadece insan kaçakçılığı değil, rüşvet de var, belki bu işin Alman tarafı da var onu da bilmiyorum, öyle soruşturuyorlar. O yüzde belki bunun sonrasında bizim itibarımız olan Türkiye Cumhuriyeti'nin onuru, ulusal onurumuzun, egemenliğimizin simgesi olan pasaportlarımızla ilgili belki biz hiç arzu ettiğimiz noktalara gidebilir bazı ülkeler gri pasaport hatta belki diplomatik pasaportun ya da yeşil pasaportun karşı tarafta işte, kabulü gibi ya da kabul edilmemesi gibi. O yüzden doğrudan bence Komisyonumuzun sorunu da. Ayrıca da yurt dışında işte, Almanya'sında konuşuluyordur bu, Avrupa'sında konuşuluyor muhtemelen her yerde konuşuluyor şimdi. O ülkelerin alacaklar tavırlar bizi doğrundan ilgilendirecek biz derken milletimizi 84 milyonu, gri pasaportu acil kullanacak olan sporcu mu, gazeteci mi işte aklınıza kim geliyorsa bundan faydalanan bugüne kadar. Yani, bunu düzgün kullanan, istismar etmeyen yüzlerce, binlerce kişi kullandı belki o yüzden bunun istismarının engellenmesi -kim yaptıysa o parti bu parti demeden söylüyorum- bunun üzerine gidilmesi bağlamında. Ve son olarak da süremi de aşmak istemem işin bir de şöyle bir boyutu var: Sayın Bakan Yardımcısının bildiği "Bir açıklama yapılacak." demişti henüz yapılmadığını biliyorum. Şöyle bir yani hem iddia hem de bizzat sahipleri tarafından sosyal medyadan paylaşılan Hannover Başkonsolosluğumuzda görevli iki diplomat, şöyle bir şey söylediler, bu, iddia da değil, kendileri duyurmuş durumdalar: "Biz Malatya'dan gelen bu heyetle ilgili üst makamlarımızı uyardık burada usulsüz isimlerin olabileceği noktasında. Bizim uyarımızın gereği yapılmadığı gibi biz geri çağrıldık Ankara'ya." Doğrudur, değildir ama bu artık önemli bir iddia yani gerçekten bir uyarı var mı? Bu insanlar doğruyu söylüyor, söylemiyor, onu bilemiyorum ama bir uyarı yaptılar mı başkonsolosa, o başkonsolos Ankara'yı uyardı mı, Ankara ne yaptı? Adam veya eşi, neyse "Akli melekeleri yerinde değil." dersiniz ama yaptığı uyarı doğruysa onun gereği yapıldı mı, yapılmadı mı? O yüzden, bunları sormak ve araştırmak hem Bakanlığımızın, Dışişleri Bakanlığının hem de bu konunun Türkiye'nin dünyadaki uluslararası itibarını ne ölçüde etkilediği, etkilemediği konusunu konuşmak da bu Komisyonun doğal olarak ve doğrudan sorumluluğundadır diye düşünüyorum.

Meclisimizin -az önce Sayın Yunus Emre'nin söylediği şeye katılarak- kendi içimizde de ülkemizde de dışarıda da Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Türkiye'nin meselelerini etkin bir şekilde ele almadığı, alamadığı intibasını bizim iktidarıyla, muhalefetiyle vermememiz gerekiyor. Tam tersine, yürütme yapacağını yapmalıdır ama yasamanın üzerine düşen konuların "Ya, bunun ucu bana mı dokunur, ona mı dokunur?" demeden üzerine gidebilmeliyiz diye düşünüyorum.

Bir kere daha, benim siyasi eleştirimin sizin şahsınıza yönelik olmadığını vurgulamak isterim.

Teşekkür ederim.