MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Merhaba arkadaşlar.

Ben de geçmiş bayramı tebrik ediyorum.

Şimdi, biraz evvel arkadaşlarımızın hem Sayın Usta'nın hem Bülent Bey'in, Garo Bey'in söyledikleri şunu gösteriyor: Yani işleyen sisteme o kadar anlamsız, gereksiz müdahaleler yapılıyor ki... Yani bu benzetme doğru olmaz ama benzetmeyle anlatacağım. Ülkenin, sistemin bütün bağışıklık mekanizmalarını yok ettik. Yani bu ülkenin artık, işte, finansal, esen bütün rüzgârlara karşı, herhangi bir hastalığa, ne varsa her şeye karşı ciddi bir şekilde bağışıklık sistemi çökmüş vaziyette, kurumsal yapısı çökmüş vaziyette. Bütün bunların sorumlusu da biziz değerli arkadaşlarım. "Biziz" derken Hükûmeti kastediyorum, yapılanları kastediyorum.

Şimdi, Sayın Başkanım, bu kanun teklifini, bu maddeleri görüşmek üzere bizi buraya apar topar -pazar tatildi, tatilden hemen sonra- toplamanızın sebebi çok acil bir durumun olması, öyle anlaşılıyor. Bize sözlü olarak ifadenizde de "Mümkün olursa salı günü Meclis Genel Kurulundan geçireceğiz." dediniz. Nedir bu şey? Ben baktım, maddeleri okudum, okudum çek geldi; 12'nci madde miydi? Çekle ilgili nasıl bir müdahale yaptınız? Genel Kurula... Komisyonlar görüşmeden, bir anda uyarıldınız filan, kimseyi dinlemediniz... Dinlemiyorsunuz, dinlemediniz. Şimdi, neyse, ben bunları eleştirmeyeyim, yanlış yapıyorsunuz zaten ve nitekim, ifade ettim, bağışıklık sistemini, ülkenin dengesini bozdunuz. Ama bir teklifte bulunacağım Sayın Başkan: Bu çok acilse bunu çıkaralım. Çünkü burada çok önemli... Mesela, 1'inci ve 2'nci maddeler, bunlar zorunlu trafik sigortasıyla ilgili maddeler. Finansal İstikrar Komitesiyle (FİK) ilgili madde var. İşte, primlerin İşsizlik Sigortası'na yüklenmesiyle ilgili madde var. Bunlar çok önemli konular yani. Bunları bugün nasıl konuşacağız, nasıl şey yapacağız? Daha, ayağımızın tozuyla geldik, işte, şu kadar süre yok; geldik, görüşemeyeceğiz bile, tartışmayacağız bile. Teklifim şu: Madem, çek şeyi çok önemli, bu önemli maddeleri çıkaralım. İşte, o dolgu maddeler var -onların yapılması gerekli, bizim de itiraz etmeyeceğimiz maddeler "dolgu" derken onu kastediyorum- onlar çıksın, bunları daha sonra, daha uzun bir zamanda, yeterli bir zamanda tartışalım ve çıkaralım. Yani ne oluyor bize?

Sayın Başkan, arz ederim.