| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Uşak Milletvekili İsmail Güneş ve 64 Milletvekilinin; Sigortacılık ile Diğer Bazı Alanlara İlişkin Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3607) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .05.2021 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yeniden bir torba yasayla karşı karşıyayız ama bu torba yasanın bence şu noktası önemli. Sayın Başkan, şimdi genel gerekçeye baktığımızda genel gerekçenin başında -hani bu, herhangi bir torba olarak görülmemiş- şöyle diyor: Salgın sırasındaki dönemde ekonomik yapılanmasına uygun, sürdürülebilir, güçlü ve kaliteli büyümenin sağlanması için hazırlanan ekonomi reformları paketiyle ilgili bir torbayla karşı karşıyayız. Yani Sayın Bakan, âlâyla vâlâyla bundan iki ay kadar önce ekonomi reformlar paketini açıkladı ve bu gelen torba, ekonomi reformları paketiyle ilgili.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İlk dilimi, tamamı değil de ilk dilimi diyebiliriz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam, ben de onu söylüyorum, ilk düğme yani gömleğin ilk düğmesini ilikleyeceğiz Sayın Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, arkadaşlar, dinleyelim Garo Bey'i.
Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şimdi, gömleğin ilk düğmesini ilikleyeceğiz ve böyle bir torbayla karşı karşıyayız ve İsmail Bey az önce sunumunu yaptı yani gerçekten tarihî bir torba yasayla belki karşı karşıyayız. Asla, sakın yanlış anlamasın İsmail Bey yani bu kadar çeşitli bir konuda bir hekim olarak her konuda ihtisas sahibi olmamız tabii ki mümkün değil. Yani Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesini yeniden yapılandırıyoruz. Hani iki yıl önce Berat Albayrak'ın önceki Bakanın âlâyla vâlâyla gönderdiği önce FİKKO'yu toplayıp yani Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesini toplayıp "Ben toplantısını yaptım." diye "tweet" atıp daha sonra bu "tweet"ten sonra da yasayı buraya gönderdiğini çok iyi hatırlıyoruz, öyle değil mi? Önce toplantıyı yaptı, sonra "tweet"ini attı, sonra yasa buraya geldi. Biz toplantılar yapıldıktan, görüştükten sonra bunun yasasını çıkardık. Çok iyi bir şey olacağı söylenmişti Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesinin, ülkeye istikrar getireceğini, finansal istikrar sağlayacağını anlatmışlardı. Yasası burada görüşüldü büyük tartışmalarla. Biz dedik ki: "Yapmayın bunu, bakın, bu istikrar mistikrar getirmez. Tam tersine Tayyip Erdoğan'ın damadı olan Berat Albayrak'ı bütün ekonomi alanında tek adam olmayı getirir. Bütün dengeleyici ve denetleyici kurumları hegemonyası altına alır ve onların frenleme mekanizmalarını yok eder ve istikrarı yok eder." Sonuçta ne oldu? Bizim dediğiniz çıktı. Merkez Bankasını FİKKO'nun içine koydu ve aynen şöyle geçti yasada Sayın Başkan diyor ki: Olağanüstü hallerde bu komitenin -efendim- alacağı kararlarla ilgili bütün yetki ve sorumluluklar çerçevesinde Cumhurbaşkanı yetkili olup ilgili bütün kurum ve kuruluşlar belirlenen bu tedbirleri derhâl uygulamakla yetkiyle sorumludur, diye geçti bu yasa. Yani "Bütün kurumlar, Merkez Bankası dâhil, BDDK dâhil, SPK dâhil bütün kuruluşlar Cumhurbaşkanımız veya Berat Bey, -tabii o günlerde- neyi olağanüstü görüyorsa bir saldırı var, bilmem ne var, şu var, bu var Merkez Bankasına, SPK'ye, BDDK'ye ne diyorsa o olacak." dedik burada. Yapmayın, bakın, bu yanlıştır." dedik. "Merkez Bankasına emir talimatla iş yaptırırlar." dedik, siz buna yol verdiniz. Sonuçta ne oldu? 128 milyar dolar uçtu gitti, Merkez Bankasına talimat verildi, faizler düşük tutuldu, baskılandı ve sonuç olarak hem faizi hem kuru yönetmeye çalıştı damat Bakan. Sonuç, ülkemiz derin bir ekonomik kriz yaşadı arkadaşlar.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - "Uçtu gitti." diyor, nereye gitti bu paralar?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) -Nereye gitti?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Uçtu, nerede, para nerede? "La Casa De Papel Türkiye"yi çekiyorlarmış; oldu çekildi işte, bitti. Soydular Merkez Bankasını, uçtu gitti paralar, uçtu paralar.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Nasıl "Soydular." Ya?
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Nasıl "Soydular." Ya? Bu, doğru değil.
CAVİT ARI (Antalya) - Siz söyleyin o zaman nerede olduğunu.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Uçtu paralar, para nerede, para nerede?
CAVİT ARI (Antalya) - Ya, siz söyleyin o zaman nerede olduğunu.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım, sıra geldiğinde cevap verirsiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Para nerede arkadaşlar, para nerede?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen karşılıklı konuşmayalım, sırası geldiğinde siz de görüşlerinizi ifade edersiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 6,5'tan sattı doları, 8,5 oldu.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hayır, doların yükselmesi farklı bir olay, uçtu gitti farklı bir olay.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - E, 8,5 oldu. Uçtu işte, satıldı, eridi, eritildi.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Eridi, buhar oldu, buhar.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım, sırası geldiğinde cevabınızı verirsiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Merkez Bankası bunu şeffaf bir şekilde yapar arkadaşlar, ihale açıklar.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Eridi, buhar oldu gitti.
SALİH CORA (Trabzon) - Sen iyice saçmaladın, iyice saçmaladın.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Merkez Bankası Başkanımız burada, nasıl yapıyordu? İhaleyi açıklıyordu "Ben doları satacağım arkadaş." diyordu, açıklıyordu, resmî olarak yapıyordu, şeffaf olarak yapıyordu. Şeffaf olarak mı satıldı? Hayır.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Arkadaşlar, lütfen...
Sırası geldiğinde siz de görüşlerinizi ifade edersiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Merkez Bankası Başkanları, 3 Başkan, buraya geldi, eridi, bitti; bak, 3 Başkan gitti.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ya, arkadaşlar, Allah rızası için bu konuda lütfen susun; hiç olmazsa, başka zarar vermeyin.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) -Merkez Bankasında para uçabilir mi ya? Böyle bir şey olabilir mi?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Buhar oldu, buhar.
CAVİT ARI (Antalya) - Nerede olduğunu söyleyin madem biliyorsanız.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Başka yerde para, olması gereken yerde değil.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Gören de millet de doğru söylediğini zannedecek inanacak. Yazık, milleti yanlış yönlendiriyorsunuz.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Yalan söyleyen sizsiniz ya!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım ve teklifle ilgili konuşalım.
Buyurun.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Doğruları söyleyin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Arkadaşlar, bakın, şu anda...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Millete hesap verin, hesap verin millete, hesap.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Hesabını verin, hesabını. Demokrasilerde hesap verilir, hesap.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Siz yapmayın lütfen ya, lütfen siz yapmayın.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Millete hesabını verin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, lütfen rica ediyorum...
Değerli arkadaşlar, ya, böyle bir usulümüz yok, karşılıklı konuşma usulümüz yok.
Ayrıca, lütfen teklif üzerinde görüşlerimizi ifade edelim.
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, karşı taraf başlattı.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, FİKKO... Bakın, yasa burada, madde burada...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım "Paralar uçtu gitti." demesi büyük hakaret.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamam, itiraz ettiniz, yeter artık.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, bakın, iki yıl önce de damat bey, Berat Albayrak bu yasayı getirdiğinde "Arkadaşlar, bakın, buna yol vermeyin, bu büyük tahribat yaratır." dedik; siz yol verdiniz, siz ellerinizi kaldırdınız. Bu, karşıda oturan bütün milletvekili arkadaşlarımız ellerini kaldırdı, yol verdi buna, dedi ki: "Cumhurbaşkanı ne derse o olacak." Yani Merkez Bankasına, Cumhurbaşkanı ki "O dönem FİKKO'nun başına geçen Berat Albayrak ne derse onu yapacak." dediniz, kabul ettiniz bunu. Ne oldu sonuçta? Aha, derin bir ekonomik kriz yaşıyoruz; faizler uçmuş gitmiş, işsizlik derinleşmiş, dolarlar yok olmuş gitmiş.
SALİH CORA (Trabzon) - Dünya hepsi yükseldi, Türkiye'de düştü, öyle mi? Allah'ını seversen ya, salgınla mücadele var.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şu anda, işsizlikte dünya ilk sıralardayız, enflasyonda ilk sıradayız, faizlerde en yüksek faizleri veriyoruz. Hani faize karşıydınız siz?
SALİH CORA (Trabzon) - Fransa'da istihdam mı arttı? Almanya'da enflasyon mu düştü? Amerika'da ihracat mı arttı?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım lütfen. Böyle bir usulümüz yok.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Onlar vatandaşına sahip çıktılar.
SALİH CORA (Trabzon) - Allah'ını seversen ya!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Herkes sırası geldiğinde görüşünü ifade etsin.
Salih Bey...
Böyle devam edemeyiz arkadaşlar, böyle devam edemeyiz, tamamlayamayız bu görüşmelerimizi.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Neyse arkadaşlar...
SALİH CORA (Trabzon) - Bu mudur ekonomi politikaları?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Salih Bey, lütfen, rica ediyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sonuç olarak şimdi söyleyeceğim şu: İki yıl önce buna yol verdiğiniz için yani ekonomideki fren mekanizmalarını yok ettiğiniz için Merkez Bankası vesayet altında bütün emir ve talimatları yaptı, BDDK yaptı, SPK yaptı ve arkadaşlar, bunun sonucunda derin bir ekonomik kriz yaşadık. Hem varlıklarımız, kamu kaynaklarımız yok oldu, Merkez Bankasının rezervleri uçtu gitti, faizler yükseldi, işsizlik yükseldi.
Sayın Başkan, şimdi, bu anlamda, çok önemli, bence bu torbanın en önemli maddesi bu FİKKO maddesidir. Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesinin yanlış olduğunun ikrarıdır bu madde. Şimdi, "Ben kalkınmayı çıkarıyorum, başka bir kurula veriyorum. 'Finansal İstikrar Komitesi' olarak devam edeceğim." diyor bu madde.
Şimdi, Sayın Bakan Yardımcımız burada, hayırlı olsun, görevinde de başarılar diliyorum ama bence Sayın Bakanımızın burada olması gerekiyor Sayın Başkan. Yani niçin böyle bir yol çizdiğinin -bilmiyorum, Sayın Bakan Yardımcımız da mutlaka açıklama yapacaktır ama- niçin bu durumdan vazgeçtiğinin bir öz eleştirisinin yapılması lazım ve neden burada, hâlâ Cumhurbaşkanına... "Olağanüstü" diyor, her şey olağanüstü sayılabilir, bütün kurumlara yani buraya bağlı bütün kurumlara herhangi bir emir talimatın devam edeceğini, ettiğini bize izah etmesi gerekir, neden bunu çıkarmadığını. Yani bütün Merkez Bankasını, BDDK'yi, SPK'yi vesayet altında tutma ve tren görevi gördürmeme meselesini bize izah etmesi gerekir diye düşünüyorum Sayın Başkan; bunu burada bırakayım.
Sayın Başkan, diğer bir mesele: Biz, sigortacılığın kamu uhdesinde olması gerektiğini düşünüyoruz, özellikle bu emeklilik meselesiyle ilgili ve emeklilik meselesinde Bireysel Emeklilik Sistemi'ne geçilmesi boyutuyla tabii ki tercihler söz konusu olabilir ama kamunun mutlaka vatandaşına, gelecekteki hayatını düzgün bir şekilde sürdürebilecek bir emekli maaşını sağlaması gerekir diye düşünüyoruz. Bu açıdan da bunun daha fazla genişletilmesinin teşvik edilmesinden ziyade -yani 18 yaş altına da yayılmasından ziyade- vatandaşların kamunun kendi emeklilik sistemine güvenmesi ve buradaki sistemin güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu açıdan da bu 18 yaş altına da bu meselenin yaygınlaşmasına karşıyız. Bu, belli ki sektörün talepleri doğrultusunda oluşmuş, ki biz de burada büyük oranda sermayenin talepleri doğrultusunda yürüyoruz. Oysa, artık arkadaşlar, bu bireysel emeklilik sistemi meselesi de tartışılır durumda. Yani, kamunun bu alanda daha etkin olmasını... Çünkü arkadaşlar, eskiden bir insan emekli olduğunda kamunun bağladığı emekli maaşıyla geçimini de sağlayabileceğini bilirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama şu anda bunu sağlayamayacağını bildiği için, yani 1.500 lira, 1.600 lira, 1.300 lira maaşlarla geçinemeyeceğini bildiği için çocuklarına da bireysel emeklilik yapma ihtiyacı duyuyor. Oysa yapmamız gereken kamunun emeklilik sistemini güçlendirmektir arkadaşlar. Vatandaşlarımıza gelecekte de yani çocuklarının da geleceğinde alacakları emekli maaşıyla geçimlerini sağlayabilecekleri umudunu verebilirsek arkadaşlar, o zaman bireysel emeklilik sistemine gitmek zorunda kalmaz. Ama biz ne yapıyoruz? "Kamu eliyle ben sana yeterli maaş veremeyeceğim, çocuğuna hiç veremeyeceğim." diyoruz, "Sen git, özel emeklilik şirketlerine prim yatır." diyoruz, bunu kesinlikle doğru bulmuyoruz arkadaşlar ve dünyanın gidişatına da ters bir durumla karşı karşıyayız. Ya, dünya bu meseleyi, bireysel emeklilik sistemini kırk-elli yıl önce başlattı, şimdi tıkanmaya doğru gidiyor o sistem. Yeniden kamucu anlayışın, yani kamusal emeklilik anlayışının tartışıldığı Batı dünyasında böyle bir dönemdeyiz, onlar bunu tartışıyorlar, biz ise onların vazgeçmeye çalıştığı yolda bireysel emeklilik sistemini teşvik ediyoruz; bunu doğru bulmuyoruz arkadaşlar.
Sayın Başkan, bu Doğu Anadolu Kalkınma Projesi, Doğu Karadeniz Kalkınma Projesi ve Konya Kalkınma Projesi konusunun çok önemli olduğunu düşünüyorum ama Komisyonumuzun da yürütmenin de bu konuya gerekli önemi vermediğini düşünüyorum, yani Meclisimizin de yürütmenin de. Bu konuyu böyle bir torba yasada değil -Sayın Başkan da burada- gerçekten özel bir oturumda bir reform şeklinde tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Yani beş yıl daha yetki vermişiz, on yıl daha yetki vermişiz mesele bu değil ki. Ne yapıyorsunuz? Ne kadar etkilisiniz? Kurumlar sizi ne kadar ciddiye alıyor? Siz ne kadar koordine edebiliyorsunuz? Ne kadar raporluyorsunuz? Bakanlar sizi ne kadar ciddiye alıyor? Bakanlıklar sizi ne kadar ciddiye alıyor? Ya, bütün kurumları siz koordine edebiliyor musunuz? Mesele bu.
SALİH CORA (Trabzon) - Projeler...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya neye laf atıyorsun ben anlamadım, iyi bir şey söylüyorum Doğu Karadeniz'le ilgili.
SALİH CORA (Trabzon) - Çok önemli işler yapıyorlar ama.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya hayır, ben onu küçümsemiyorum, ben de bunu söylüyorum.
Bakın, ben daha...
SALİH CORA (Trabzon) - Yaptıklarını takip etmiyorsunuz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Cora, Doğu Karadeniz'de ne kadar etkililer?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Eğer siz böyle karşılıklı konuşursanız hızlı gidemeyiz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakanlıklar onu ne kadar ciddiye alıyor?
Ya, Allah'ını seversen Cengiz, Karadeniz'in yaylalarına girdiğinde acaba DOKAP orada ne kadar var?
SALİH CORA (Trabzon) - Onunla ne alakası var?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Çok alakası var.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çok alakası var işte, çok alakası var.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Salih Bey, rica ediyorum. Rica ediyorum usulümüze uyalım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne kadar kontrol edebiliyor? Cengiz Holdingin İkizdere'nin yaylalarına girmesine acaba DOKAP rıza vermiş midir? "Bu, Doğu Karadeniz'in hayrınadır." demiş midir?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Devlet, Cengiz'in emrinde.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Cengiz'e vermişsiniz yaylalarımızı, bütün kamusal alanları, istediği yere yarıp giriyor. Acaba burada bir kamu yararı var mı?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, süreyi epey bir aştınız. Yani maddelerle ilgili detayları maddelerde tartışalım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - On dakika...
(Gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ama arkadaşlar, böyle yaparsanız hakikaten hızlı gidemeyiz. Takdirinize sunuyorum, lütfen. Bak, defalardır uyarıyorum, lütfen.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, mesele şu, arkadaşlar.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım lütfen, olmayan bir şirket ismi kullanması normal mi arkadaşımızın?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İşte, devam edin o zaman Uğur Bey, karşılıklı tartışın bugün. Kusura bakmayın ama size sıra geldiğinde söyleyin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Niye kullanmayayım ya? Devleti vermişsin Cengiz'e, niye kullanmayayım ya? Vermişsin Cengiz'e, Kolin'e, Limak'a ya. Yok mu başka müteahhit memlekette?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Niye rahatsız oluyorsunuz ki?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, rica ediyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Her tarafa onlar koyuyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Böyle devam edersek arkadaşlar, bu tartışmaları bitiremeyiz. Herkes görüşünü ifade ediyor, siz de ettiniz, kayıtlara da geçti, artık uzatmanın bir anlamı yok, lütfen.
Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkanım, yani önemli olan... Benim buradaki meramım Doğu Karadeniz Projesi'nin de, Güneydoğu Anadolu Projesi'nin de, Konya Projesi'nin de, Doğu Anadolu Projesi'nin de daha etkin olması ve siz bunun Bakanlığını yaptınız. Bu meseleleri koordine etmesi, raporlaması ve bütün kamu kuruluşlarının da bu koordinasyona bir şekilde uyum sağlaması lazım. Çünkü bu konuda arkadaşlar, bakın, kalkınma dediğiniz mesele -şu açıdan söyledim- yani diyelim ki Karadeniz'in bir yaylasının doğasının yok edilmesi memleketin hayrına mıdır, değil midir, gerçekten oradaki insanın hayrına mıdır, değil midir? Bunu sağlayacak olan şey, gerçekten böyle bir koordinatör yapının olmasıdır yani her şey şirketlerin kâr mantığına bırakılamaz. Kamu yararı dediğiniz şeyi işte böyle kuruluşlar yaparsa olur ama şirketlerin mantığına bırakırsanız, şirketler kâr odaklı bakar. Orada yayla mı var, tarım mı yapılıyor, doğa mı var, insan mı var buna bakmaz. O açıdan böyle kuruluşlar çok önemli ve bu kuruluşların önemini artırmamız lazım diyorum.
Son olarak Sayın Başkan bir konuya daha vurgu yapıp bitireyim. Diğer konulara ve maddelere de...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Rica ediyorum, epey aştınız sürenizi.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, on dakikası laf atmayla geçti, kusura bakmayın, özür diliyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, bakın, beş yıldır ben Komisyon üyesiyim, burada beş yıldır... İsmail Bey, siz de iki yıldır buradasınız.
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Altı yıldır üyesiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Altı yıl oldu, evet.
Altı yıldır burada istihdamı teşvik etmek için gerçekten bir patronların sırtına masaj yapmadığımız kaldı. Dedik ki: "Size sigorta bizden, SGK bizden, muhtasarınız bizden, maaşınız bile bizden yeter ki işçi al." Kaç tane yasa çıkardık -Sayın Başkan, siz burada yoktunuz- Süreyya Bey zamanında, Lütfi Bey zamanında en az 20-30 tane böyle yasa çıkardık, on milyarlarca liralık kamu kaynağını aktardık ki büyük çoğunluğu da İşsizlik Sigortası Fonu'na aktarıldı. Sonuç ne? Beş yıl önce 30 milyon olan istihdamın eğer bunlar doğru yapılmış olsaydı 35-36 milyonda olması lazımdı, şu anda 26-27 milyonda. Sonuç bu arkadaşlar. Yani bu yaptığımız politikalar eğer doğru olsaydı, teşvik ederek daha çok istihdam sağlanmış olsaydı -yani bu işçi yüklerini eğer ki azaltarak- şu anda daha çok istihdamımız olmuş olurdu ama şu anda 3-4 milyon daha az istihdamımız var. Demek ki yanlış bir şey yapıyoruz. Sorun patronlara teşvik vermekte değil arkadaşlar, çözüm orada değil, çözüm başka bir yerde. İsmail Bey yine ben de Bülent Ağabey gibi bu meseleyi size bir hekim olarak söyleyeyim: Teşhis yanlış, teşhis. Siz bu torbada da teşhisi yanlış yapmışsınız, tedaviyi de yanlış uyguluyorsunuz.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Teşhis yapabilmesi için veri olması lazım. Veri yok.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, elinde veri yok çünkü MR'ye sokamıyorsun şeyi, hasta...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Genel müzakerede genel değerlendirmeler yapıp maddelere bırakabilirsek sevinirim, çok uzadı çünkü.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam.
O açıdan bu işçiye teşvik meselesinin bu konuda da işe yaramayacağına eminim.
Arkadaşlar, demokrasi krizi ekonomik kriz yaratmıştır. Demokrasi krizini çözemediğimiz sürece, emin olun, patronlara "Her işçi aldığınızda üstüne para vereceğim." bile deseniz, yani "Bütün maaşını, sigortasını, muhtasarını ben karşılıyorum, üstüne de para vereceğim." deseniz istihdamı artıramazsınız.
Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum.