KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan teşekkür ediyorum.

Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, aynı zamanda aramızda bulunan bürokrat arkadaşlarımız ve basınımızın değerli temsilcileri ve kıymetli misafirler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yine bir torba kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Ben de şöyle bir incelediğimde tam 9 ayrı kanunda değişiklik öngörüyor. Bunlar arasında Karayolları Trafik Kanunu, finansal istikrarla ilgili kanun, İşsizlik Sigortası Kanunu, bireysel emeklilik, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Bankacılık, Sigortacılık Kanunları, başka bir torba kanun var ve bir de kanun hükmünde kararname üzerinde değişiklik öngörüyor.

Tabii, bu konudaki eleştirilerimizi her zaman dile getirdiğimiz için aynı tekrarı yapmayacağım ancak yine bunu doğru bulmadığımı belirtmek istiyorum.

Tali komisyonlardan herhangi bir görüş geldi mi bilmiyorum ama tali komisyonların da bu konuda, böyle önemli bir konuda görüş bildirmeleri yararlı olabilirdi. Ayrıca, Sayın Kalaycı burada yoklar, onun söylemi üzerine, turizmle ilgili bir ihdas maddesi gelecek dendi, bilmiyoruz. Galiba başka bir madde daha gelecekmiş bilmiyoruz, herkes biliyor biz bilmiyoruz. Bunu da ayrı bir eleştiri konusu olarak sizlere iletmek isterim.

Şimdi, değerli arkadaşlar, kanunun 1'inci ve 2'nci maddeleri trafik sigortasıyla ilgili bir düzenleme. Tabii, burada, 1'inci ve 2'nci maddesinde, özellikle bu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 90'ıncı maddesinde ve 92'nci maddesindeki bazı ifadeler üzerinde yapılan, mahkemelerden giden konular üzerine Anayasa Mahkemesine yapılan itirazlar sonucunda Anayasa Mahkemesinin verdiği bir karar var. Yani, bu Anayasa Mahkemesi kararı -elimde o da onu da çıkardım- açık ve net olarak söylüyor: 90'ıncı maddesinin birinci cümlesinde yer alan "bu kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir." bölümü ile ikinci cümlesinde yer alan "genel şartlarda" ifadesini Anayasa Mahkemesi iptal etmiş. İptal nedenine de "Sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğacak borcu, idare tarafından her zaman değiştirilebilir nitelikteki kurallar olan genel şartlara göre belirlenecektir. Borcun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanunda belirlenmediği, idareye geniş bir takdir yetkisinin tanındığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla sözleşmenin içeriğine yönelik sınırlama öngören kurallar kanunilik ölçütü yönünden Anayasa'nın 13. ve 48. maddelerine aykırıdır." diyor. Aynı aykırılık... Tabii, Anayasa'nın 5'inci, 13'üncü, 17'nci, 35'inci ve 48'inci maddelerine de aykırılık olduğu da ifade ediliyor ki "...itiraz konusu kurallarda atıf yapılan genel şartlara göre belirlenmektedir. Bu, zarar gören üçüncü kişi ve işleten aleyhine sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açabileceği gibi aksi durum da söz konusu olabilecektir." gibi daha bir çok gerekçeyle bunu iptal ediyor. Oysa bu gelen kanun teklifinde sanki Anayasa Mahkemesinin bu kararına direnen bir teklif hükmü var.

Zira, trafik kazası sebebiyle meydana gelen daimi iş gücü kaybı oranı, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlendiğinde gerçek duruma uygun çıkmaktayken, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik'e göre belirlendiğinde gerçek iş gücü kaybı oranının 4'te birine kadar düşebildiği, ilgili yönetmeliklerin tazminat miktarlarını büyük ölçüde etkilemekte olduğu, hukuken de daimi maluliyete ilişkin düzenlenen raporlarda Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin esas alınmaması gerektiği, bu genel şartların esas alınarak yapılan düzenlemelerin Anayasa'nın ilgili maddelerine aykırı olduğu ifade ediliyor. Ki Anayasa Mahkemesinin iptal kararının ardından yapılan kanun değişikliği teklifinde bu genel şartlar düzenlemelerinin yeniden uygulama alanı bulacağı düzenleniyor. Dolayısıyla, mahkemenin iptal kararına rağmen kanun teklifinde yine genel şartlara atıf yapılması, bu iptal kararını etkisiz hâle getirmekte ve zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlarda idarenin takdir yetkisine göre düzenlenen genel şartların uygulanacağı sonucu ortaya çıkıyor.

Bir başka konu, gene Trafik Kanunu'nun 92'nci maddesine yapılan eklemelerle zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan taleplerin kapsamı genişletilerek burada örneğin gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mağduriyeti gibi dolaylı zararlar kapsam dışına alınıyor. Peki bu zararlar ne olacak? Yani bunun bir karşılığı yok mu? Olmayacak mı? Önemsenmiyor mu? Bu ayrı bir tartışma konusu.

Destekten yoksun kalan hak sahibinin destek şansı olan sigortalının kusuruna denk gelen tazminat talepleri... Aracın piyasa değerini etkilemeyecek ve basit onarımla giderilebilecek hasarlar için değer kaybı tazminat talepleri... Basit onarımdan kastedilen nedir? Hangi oranda bir onarımdan bahsediliyor? Görece muallak bir tanım, bir kavram olarak ifade etmek isterim. Dolayısıyla binlerce kişinin bu nedenle mağduriyetine yol açacak ve burada az önce bahsettiğim dolaylı talep olarak adlandırılmış ve dolaylı talepleri sınırlı olarak sayılmamış bir ifade üzerinden bu mağduriyetler söz konusu olacaktır. Üçüncü kişi ve işleten aleyhine buna karşılık sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açabileceği de Anayasa Mahkemesinin içtihadı olarak ortada, bunu da belirtmek isterim.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii bu torba kanunda çok farklı, değişik konularda, kanunlarda az önce sıraladığım düzenlemeler var. Örneğin FİKKO. FİKKO'nun adı "FİKO" olacak. Yani kısaca, reel sektör ile koordinasyon kavramı bu kapsamdan neden çıkartılıyor? Bu istişare neden düşünülmüyor, istenmiyor? Gerekçede kurulması planlanan Ekonomi Koordinasyon Kurulundan bahsediliyor. Kurulması planlanan bir kurul daha henüz ortada yokken -aslında var, ona da geleceğim ama- siz bunu kanun teklifiyle bu kapsamdan dışarı atıyorsunuz. Peki, bu alan ne olacak? Yani henüz kurulmadan böyle bir koordinasyon kurulunu... Aslında Ekonomik ve Sosyal Konsey var 4641 sayılı Kanun'la kurulmuş. Bunu toplamıyorsunuz "Ekonomik Koordinasyon Kurulu kuracağız." diyorsunuz, "Planlıyoruz." diyorsunuz ve bu Koordinasyon Kurulunun kuruluş amaç, ilke ve hedefleri öngörülerek onu kapsam dışında alıyorsunuz, uygulamada böyle de bir boşluk yaratıyorsunuz.

İşsizlik Sigortası Fonu'na yine bir el atma var her zaman olduğu gibi. Bu noktada detayına girmeyeceğim ama İşsizlik Sigortası Fonu gerçekten artık işverenin destekleme fonuna dönüştü ama diğer yandan Kod 29'la işten çıkarmalar üzerinde herhangi bir düzenleme gelmiyor, o son hız devam ediyor.

Şimdi, bir başka konu -aslında bu benim üzerinde ısrarla durmak istediğim konuydu- 14'üncü maddeyle ilgili bu DAP, DOKAP ve KOP'un görev süresinin uzatılması hakkında. Şimdi, İsmail Bey burada, dikkatle dinliyor biliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Kamil Bey, toparlarsanız memnun olurum. Gruplara müsamaha gösteriyoruz ama üyelerimiz vakte dikkat ederlerse çok sevinirim.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Toparlıyorum Sayın Başkanım. Önemli olduğu için bunun üzerinde biraz detaylı duracağım.

DAP, DOKAP ve KOP'un görev süresinin uzatılmasıyla ilgili düzenleme. Bakın, madde gerekçesinde şöyle bir ifade var: "Bu bağlamda, bölge kalkınma idarelerince hazırlanan ve 2021-2023 dönemini kapsayan yeni nesil eylem planı niteliğindeki Bölge Kalkınma Programları, 19 Şubat 2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir." Kim hazırlamış bunları? Bölge kalkınma idareleri. Biz görev süresini şimdi uzatıyoruz. Madem görev süresinin dışındaki bir süre için bölge kalkınma planlarını, programlarını nasıl hazırlıyorlar, hangi yetkiyle? Yani biz uzatmasak ne olacak görev sürelerini? Bu bir. İkincisi, bu 642 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 8/8/2011 tarihinde çıkmış bir kanun hükmünde kararname ve geçerlilik süresi beş yıllık süre için çıkartılmış. Dolayısıyla, 8/8/2016'da bitmiş olan bir kararname. Bölge idare...

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Cumhurbaşkanı uzatmış.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Uzatılmamış, şimdi uzatıyoruz.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Yok yok, daha önce 1 kez Cumhurbaşkanımız uzatmış.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hayır bakın, daha önce uzatılmış olsa burada olur. KHK'nin üzerinde uzatıldığına dair bir metin olur, hiçbir ibare yok. Bakın, hatta siz diyorsunuz ki -yani burada aldatıcı bir ifade olarak bunu ben tabir ediyorum- "Bu değişiklik ile 2016-2021 döneminde kullanılan ilave beş yıllık görev süresi uzatma yetkisine ek olarak iki defa daha beşer yıllığına uzatma yetkisi verilmiş olacaktır." Yaptığınız ek... "Başkanlıkların görev sürelerini üç defa ile sınırlı olmak üzere beşer yıllığına uzatmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir." diye bir ek koyuyoruz buraya, "üç defa" bunun ilk beş yılı geçmişteki beş yılı tanımlıyor.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Evet...

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Şimdi çıkarıyoruz bunun kanununu.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - "Önceden, bir kereye mahsus uzatılabilir." deniliyor.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hayır efendim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İsmail Bey, rica ediyorum.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bakın, "önceden" diye bir şey yok.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Kamil Bey, tamamlarsanız sevinirim.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, ama geriye yönelik önemli bir şey yapıyor. Uzatma aleyhte olur mu?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ama ifade ettiniz.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Yani şöyle çok önemli: Bizim Komisyonumuzu doğrudan ilgilendiriyor.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bir sonraki torba kanunda gelebilir böyle geçerse.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Şimdi, bakın, 1'inci maddenin son bendi: "Başkanlıklar, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinden itibaren beş yıllık süre için kurulmuştur." "Beş yıllık uzatma" diye bir şey yok. Biz buraya yaptığımız eklentiyle, ibare eklemesiyle 3 kez olmak üzere beşer yıllığına uzatmaya Cumhurbaşkanına yetki veriyoruz. Onun ilk beş yıllık dönemi aslında 2016-2021 yılı ve bunu siz burada ifade de etmişsiniz. 2016-2021 döneminde kullanılan ilave beş yıllık görev süresi uzatma yetkisine ek olarak 2 defa daha beşer yıllığına uzatma yetkisi verilmiş olacaktır. Ya böyle bir şey olabilir mi, böyle bir yasama olur mu? Yani şunu sormak istiyorum: 8/8/2011'den itibaren, beş yıl sonra 8/8/2016'da bu idarelerin görev süresi bitmiştir. Uzatılmadığı için de bugüne kadar bu idareler hangi yasaya dayalı olarak görev, yetki ve sorumluluklarını yerine getirmiştir? Bugün, geriye dönük beş yıllık uzatma yapma...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İlk yasada da uzatma yetkisi var. Ben o yasada Bakan olduğum için... İlk yasada da uzatma yetkisi var Kamil Bey.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Anladım. Sayın Bakanım, ben baktım, ya ben göremedim ama görmedim, yoktu.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Arkadaşlardan rica edelim vekilimizi bilgilendiren bir notu iletelim.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Lütfen, varsa çıkarsınlar.

O zaman şunu ekleriz buraya... Niye bu ekleniyor? Başkanlıkların görev sürelerini 3 defayla sınırlamak üzere. O zaman 2 defayla sınırlamak üzere ekleyelim buraya, o varsa; o yok, yok değerli arkadaşlar. Sayın Başkan, yok.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, Sayın Vekilimize lütfen bir bilgi notu hazırlayalım ve gösterelim.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hayır efendim, biz şu anda yaptığımız işlemle 8/8/2016'dan 8/8/2021 tarihine kadarki beş yıllık görev süresini de bu kanun teklifiyle geriye dönük uzatmış pozisyonuna düşüyoruz yani bu da gerçekten doğru bir uygulama değil. Kaldı ki...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir yanlış anlaşılma var orada, düzeltsinler, bilgi notu hazırlasınlar Sayın Vekilim.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Efendim, düzeltsinler.

Ben o zaman şunu soruyorum, tekrar soruyorum: Bu geride kalan beş yıllık dönem içerisinde görev, yetki ve sorumlulukları olmayan bu idareler Sayıştay denetimlerinden nasıl geçti? Bu idareler nasıl harcama yaptılar, hangi yetkiyle, hangi sorumlulukla?

Bu bölge kalkınma idarelerinin kuruluş amaçları arasında her bölgenin...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yalnız çok aştık süremizi.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Son cümle...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Gruplara müsamaha gösteriyorum ama herkes böyle yaparsa takdir edersiniz ki...

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, ama kimse yoktu buraya ben geldiğimde, direkt verdiniz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ama beş dakikayı aştı, lütfen.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Belki de konuşmayacaktım bunları bu kadar.

Her bölgenin kendi şart ve imkânlarına duyarlı, yerel düzeyde yapısal dönüşüm hedeflerine odaklı ve çok yönlü bir bölgesel gelişme, nispi olarak zayıf kalan bölgelerimizi hızlı kalkındırmak, bölgelerimizin kalkınma ve rekabet dinamiklerinin güçlendirilmesi, bölgeler arası farklılıkları azaltmak, bölgelerin rekabet gücünü öne çıkarmak. Bu hedeflere ne oranda ulaşıldığını ben merak ediyorum. Şimdi, bu hedeflere ne oranda ulaşıldığı sorusunun yanıtı, bu idarelerin görevini yerine getirip getirmedikleri, uzatmanın gerekli olup olmadığının da bir açıklaması olacaktır. Bu konuda da mevcut durum üzerine bir şey belirtilmemiş ama şunu gayet iyi biliyorum ki, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının tarımsal sulama yatırımlarına yönelik projelerin tamamlanma oranı yüzde 34-35 civarında. Yüzde 60'ın üzerinde bir oran hâlen sulama yatırımı bekliyor. Nereye kadar bu süreç böyle devam edecek?

Teşekkür ediyorum.