KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Değerli Başkanım ve Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli katılımcılar ve basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Şimdi, bayramın hemen ertesinde -bu arada bayramınızı da kutlamak istiyorum- getirilmiş bulunan bir torba yasa düzenlemesi... Bu torba yasa düzenlemesinin hemen bayramdan, böyle on yedi günlük bir ara verme döneminden sonra -her ne kadar Sayın Başkanın "Her şey usule uygun." cümlesini tabii ki süreler yönüyle baktığımızda usule uygun olarak görmekle birlikte- ülkenin özellikle esnaflar başta olmak üzere, çok sayıda kesiminin sorunlar yaşadığı bugünlerde daha gerçekçi ve vatandaşımızın, esnafımızın, işçimizin, işsizimizin, öğrencimizin, emeklimizin yani kısacası gündelik hayatta bulunan herkesin sorunlarını çözebilir nitelikte olan teklifleri içermesini beklerdik.

İlk bölümde Sayın Başkanımız Bülent Kuşoğlu'nun da ifade ettiği gibi burada aciliyet taşıyan bir kanun değişikliğini göremiyoruz. Yani hangisi bu kadar acele, mutlaka görüşülmesi gereken bir madde? Sadece bir tanesi. O da şöyle: Bakın, birçok düzenlemenizi bu süreçlerde böyle alelacele birtakım değerlendirmeleri ve hesapları yapmadan bu düzenlemenin veya alınacak kararın getireceği, götüreceği sonuçları hiç tartışmadan yapılan düzenlemeleri sonradan değiştirmek zorunda kaldığınızı hep yaşadık ve görüyoruz. Yaklaşık bu sıralarda üç yıldır varız ve üç yıldır önemli gördüğümüz birçok düzenlemeyi sonradan değiştirmek zorunda kaldınız. Muhalefet olarak biz doğruları söylemek ve iktidara doğru şeyleri yapmalarını önermek zorundayız ve bu görevimizi de yaptığımızı düşünüyorum. Defalarca doğru önerilerde bulunduk, vatandaşın sorunlarının çözülmesi konusunda doğru ve yerinde önerilerde bulunduk ancak her nedense bu önerilerimize kesinlikle ve kesinlikle kulak tıkanmakta ve yok sayılarak kendi bildiğinizi yapmaya çalışmaktasınız ama sonuçta da çuvallamaktasınız.

Bakın, iki hafta önce...

Başkanım, bu ses düzeninde bir şey var herhâlde, zaman zaman kesiliyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Biz kesintisiz duyuyoruz.

CAVİT ARI (Antalya) - Evet, iki hafta önce 30 Nisan itibarıyla 31 Mayısa kadar çeklerin bakın ibrazı yasaklandı, ibrazı. Burada görüşülmedi, Genel Kurulda getirilen bir önergeyle üzerinde hiç mi değerlendirme yapılmaz? Bu kanun teklifini yazan, çizen, getiren, uzmansa o uzman kişi, bir milletvekiliyse milletvekili yani sonuçta imzayı atan çok önemli isimlerdi, milletvekili anlamında söylüyorum. Şimdi, siz çekleri "30 Nisan 2021 ila 31 Mayıs 2021 -bu tarihler dâhil- arasında isabet eden çekler bu tarihler arasında ibraz edilemez." diye bir hüküm getirdiniz. Bu üç dört kelimelik bu cümlenin ticari hayata faturası ağır oldu arkadaşlar. Yani siz bunu dahi öngöremez vaziyettesiniz, kusura bakmayın, bunları söylemek zorundayız.

Şimdi, ne oldu ertesi gün? Akşam saat yedide, sekizde kanun çıktı, ertesi gün çekini tahsil edip gerek kendisine olan ihtiyacı gerekse borçlarını ödeyecek olan kişiler elindeki çekle bankaya gitti, bankacı "Kusura bakmayın, ben bu çeki alamam." dedi çünkü siz ibraz yasağı getirdiniz, ibraz. İyi niyetli ve parasını ödemek isteyen kişi bankaya parasını yatırmış ama o yatırılan parayı dahi çekemez hâle getirdiniz. Ne oldu? Daha saat 19.00 sıralarında getirdiğiniz kanunu, bakın ertesi gün yani cuma günü 13.00-14.00 gibi bu getirdiğiniz kanuna aykırı bir genelgeyle; bakın, kanuna aykırı genelgeyle düzeltmek zorunda kaldınız. Daha üzerinden yirmi dört saat geçmeyen bir kanun düzenlemesini yirmi dört saat dahi dolmadan, on iki saat belki dolmadan ne yaptınız? Genelgeyle kanuna aykırı bir düzenleme getirdiniz. Kendi getirdiğiniz kanuna aykırı genelgeyi yaparak normalleşmeyi sağladınız. Şimdi, işte, yine bunu burada düzeltme görevi. Yani burası bir adına yapboz mu deriz, yoksa boz yap mı deriz o hâle geldi değerli arkadaşlar. Türkiye Büyük Millet Meclisinin böyle bir karar alırken aylarca, yıllarca uygulanacak bir kanun düzenlemesi yapan kurum hâlinde olması gerekir. Şimdi, zaman zaman bunları yaşadığımızı ifade ettik, ediyoruz da.

Daha bakın, on yedi günlük kapanma kararı alındı. Bu kapanma kararı alınırken bazı esnafların açık, bazı esnafların kapalı olmasına karar verildi genelgelerle, hıfzıssıhha kurulu kararlarıyla. Şimdi, esnafı kapatıyorsunuz ama bir AVM'de veya süpermarkette aynı ürünü satan süpermarketler açık. Ne zamanki bunun üzerine ısrarla gidildi, efendim esnaf aylardır, yıllardır kapalı; aynı esnaf kapalıyken yan taraftaki süpermarkette aynı ürün satılıyor "Hiç olmazsa bunun önüne geçin." denildi. Bakın, kamuoyu baskısı yaratıldı ancak kapatılabildi. Yani, bir süpermarkette temizlik ve gıda dışındaki diğer reyonlar ancak kapatılabildi. Onda da bir gün önce kapanma kararı alındı, ertesi gün tekrar açılma kararı alındı, neyse ki tekraren, yeniden bir ortak uygulamaya geçildi. Şimdi esnafın, hiç olmazsa kapalı olan esnafın bu şekilde mağduriyetinin önüne geçilmeye çalışıldı. Hangi iş kolunun hangi mantıkla kapalı olduğu veya hangi mantıkla diğerinin açık olduğu belli değil.

Bakın, neredeyse bir yılı geçkindir kapalı olan esnafımız var ve bunlar can çekişiyor, isyanda; gerekli destek alamadı. Şimdi, bu ay da alırsa esnafımızın belli bir kısmı 4 çarpı 1.000 TL karşılıksız destek alacak değerli arkadaşlar. Yine aynı esnafın 750 TL -ki kira sözleşmesini resmiyette 750 TL gösterdiğini de varsayarak çünkü birçok kişi bunun altında kira gösterdiği için onu alamayan da çok sayıda esnaf var- aldığını kabul edersek 4 çarpı 750, 3 bin yani en iyi karşılıksız destek alan bir esnafın on dört aydır aldığı para, bu ayla beraber 7 bin lira olacak. Siz bir esnafı bir seneyi geçkindir kapatacaksınız, tam tamına bu parayı alabilirse 7 bin lira parayla "Bir sene geçin kardeşim." diyeceksiniz. İşte, siz bu yönlerle tamamen bu pandemi süreci içerisinde sınıfta kaldınız değerli arkadaşlar. Bakın, şöyle bir kafanızı kaldırın esnafın Anadolu'da neler çektiğini görün.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz doldu, son cümlelerinizi alalım. Çok uzadı genel görüşme.

Teşekkür ediyorum.

CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum Başkanım.

Kapanma sürecinde pazarları kapattınız, haller açık. Bütün ürünler hale toplandı, getirildi; halde tüccar yok, halde tüccar olsa da alacağı, göndereceği pazar yok; pazarcı var, ürün almak istiyor ama götürüp açacağı pazar yok ve ürünler dökülmek zorunda kalındı. O domatesler, salatalıklar, biberler sokağa döküldü ve sizlere bu uyarıldı, söylendi.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Arı, son cümlelerinizi alalım demiştik, lütfen.

CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum Başkanım.

Söylendi, uyarıldı. Bakın, sezon itibarıyla en yüksek rekoltede ürün yetişecek bir dönemdeyiz. Bunu, doğru bir şekilde açık pazarları planlayın dedik beceremediniz, ürünler hallerde sokağa döküldü ancak cumartesiden cumartesiye, iki güne pazar koyabildiniz, onda da yine insanlar mağdur edildi.

Yani kısa, öz: Şu an ülke yönetiminde ve kanun çıkarmada öngörüsüzlükleriniz devam ediyor, yaptığınız her işi sonradan düzeltmek zorunda kalıyorsunuz, onu da düzeltirken yeniden bozuyorsunuz.

Teşekkür ediyorum.