KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi önemli bir maddeyi konuşuyoruz. Demin aldığım bir bilgiye göre yarın bu kanun görüşülecekmiş.

Sayın Başkan, bence çok yanlış olur. Bu madde üzerinde biraz düşünülmesi lazım. Ben tamamına karşı değilim, düşüncelerimi ifade edeceğim.

Şimdi bu, anladığım kadarıyla, daha doğrusu hatırladığımız kadarıyla 2011 yılında 637 sayılı KHK'yle kurulmuş bir kurul, Finansal İstikrar Komitesi. Ben de bunun toplantılarında defalarca yer aldım. Hatta Sayın Durmuş Yılmaz'ın ifade ettiği yerden devam edecek olursak 2013 yılının Eylül ayını hatırlayın, "makroihtiyati tedbirler" diye kredi kartlarının sınırlandırılması, kredi düzenlemelerindeki sınırlandırmalar filan... O zaman biz Kalkınma Bakanlığı olarak bizim yaptığımız sunum çerçevesinde Finansal İstikrar Komitesinde öneri mahiyetli bir karar alınmıştır. Sonrasında da o kararı kurumlar, yerine göre, görevine göre BDDK, Merkez Bankası düzenlemeleri yaparak uygulamaya koymuştur. Ama bundan önce de tabii biz finansal sektörle ilgili olarak ilgili sayın bakanların başkanlığında defalarca toplandık, hiçbir hukuki düzenleme de yoktu arkadaşların dediği gibi. Yani bir bakanın zaten bu kurullar kendisiyle bir şekilde ya ilişkili ya bağlı ya da ilişik kurumlar. Dolayısıyla, bunları her zaman çağırıp yapabiliyordu. O zaman öyle bir şey tercih edilmiş ama o günkü düzenlemeye bakacak olursak bu -şimdi, buradaki eleştirilerime geleceğim- böyle çok daha derine inmeden düzenlenmişti. Şimdi, tabii, burada, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinin iş yapma tarzındaki öngörüsüzlüğü, gelişigüzel iş yapma şeklini görüyoruz. 2011'de kurulmuş kurul, 2018'de işte o uyum KHK'leri çerçevesinde kim vurduya gidiyor birçok kurum gibi -yani Kalkınma Bakanlığı da öyle oldu bir anlamda- ve bunu birisi gelmiş, kaldırmış, çok enteresandır. Yani arkadaşım Sayın Profesör Lütfi Elvan Bey'e buradan bir serzenişte bulunacağım: Bu FİK'i kaldıran kararnamenin yapıldığı tarihte kendisi Bakandır, Kalkınma Bakanıdır. Şimdi kendisi bize Finans Destek Komitesini yeniden getiriyor, böyle enteresan bir iş yapış tarzı var. Daha sonra ne oluyor? İşte, 2019 yılında -o zaman ben bu Komisyonda değildim ama tabii takip ettik, milletvekiliydim- hiç olmayacak bir şekilde bir hâle dönüştürülüyor ve değişik şekilde çalıştırılıyor. İşte, bugün 128 milyar dolar meselesini, Türkiye'nin kırılganlıklarını konuşuyorsak o yapılan düzenlemelerden ve o şekilde kurumun yanlış çalıştırılmasından, bağımsız kurumlar üzerindeki kurumun ciddi bir yetki kullanmasından kaynaklanmıştır.

Şimdi, arkadaşlar, 4 düzenleme sonrasında en başa dönüyoruz. Kullandığımız enerji, yaptığımız yanlış işler, harcadığımız paralar, kaldırdığımız kurumsal kültürler yani onların maliyetini siz hesap edin. Yani bu şekilde bir yönetim tarzı, tabii, kabul edilebilir bir yönetim tarzı değil. Dolayısıyla, kurumlarla bu şekilde oynamamak lazım. Şimdi -yeri gelince söyleyeceğim- Finansal Sektör Komisyonu daha alt çaplı, orta düzeyli bir şey; ya, onu kaldırıyorsunuz. Şimdi orada konuşacağız. Onu niye kaldırıyorsunuz arkadaşlar? Yani bir şeyi kabul edebilmek için illa ki ne olduğunu tamamen...

Yani bilmediğiniz her şeye düşman olmak gibi -sizin için söylemiyorum- böyle bir anlayış var. Yoksa bu Finansal İstikrar Komitesi 2018'de kaldırılmazdı. Yani bilmiyorsak düşmanız, kaldırılsın; ha, yok yanlış yapmışız, yeniden kuralım Ekonomi Koordinasyon Kurulu gibi. Şimdi olmayan bir Ekonomi Koordinasyon Kuruluna atıf yapılarak bir düzenleme yapıyoruz; olacak iş değil, bu kabul edilebilir bir şey değil.

Şimdi, burada kuruluşlar detay detay sayılmış, buna ne gerek var? Finansal sektörle ilgili kuruluşlar sadece bunlar mı? Bizim birliklerimiz var, değil mi? Bankalar Birliği var, Finans Katılım Bankaları Birliği var, işte Sigorta Birliği var -tabii uzun isimlerini söylemiyorum- Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği var. Onlardan bir bilgi almak gerekirse bu Finansal İstikrar Komitesine davet edilemeyecek mi? Veya efendim, borsalarımız var; İstanbul Borsası var, efendim ne var, İstanbul Altın Borsası var, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası var. Bunlarla ilgili yarın bir şey gerektiği zaman bunları... Bunlarla ilgili, her biriyle ilgili dernekler var veya Merkezi Kayıt Kuruluşu var. Mesela, bakın, Finansal İstikrar Komitesinde bizim aldığımız kararların çok önemli kısmı Merkezi Kayıt Kuruluşunun bilgilerine dayalıydı, o etki analizlerini falan o zaman biz yapmıştık, benim ekibim yapmıştı. Yani şimdi Merkezi Kayıt Kuruluşunu o zaman niye yazmıyorsunuz? Dolayısıyla, böyle sayarak komisyon üyelerinin belirlenmesi son derece yanlış olmuştur.

Sayın Başkan, lütfen, bu konular sizin bildiğiniz konular. Bu nereden oldu, nasıl oldu, kim yaptı bilmiyorum ama bunları saymanın bir gereği yok. Bunu nasıl olsa Hazine ve Maliye Bakanlığı kendisine verilen yetki çerçevesinde davet eder, nihayetinde istişari mahiyette. Bakın, eğer biz -arkadaşların da ifade ettiği gibi- bağımsız kuruluşların, bağımsız kurumların bağımsızlığını gölgeleyecek şekilde buraya böyle tek tek tafsilatlı vazifeler yazarsak bu olmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Yarının ne doğuracağını da bilemeyiz. Yani yarın bir başkası da gelir, bir başka arıza çıkartır. Dolayısıyla, bu şekilde sayılmaması lazım. Bir bakan her zaman bu kanun olmasa bile yapabilir. Ben arkadaşlardan biraz farklı düşünüyorum, böyle bir düzenleme yapılabilir ama Sayın Başkan, bu görevlerin tafsilatlı sayılmasına ne gerek var?

Çok tedirginlik içerisinde yazılmış, panikle yazılmış. Ya, bir kanuna bu kadar çok "kırılganlık" ifadesi yazılabilir mi? Evet, tamam, biz muhalefet olarak söylüyoruz "Türkiye kırılganlığı arttı." falan ama kanunun her tarafı kırılgan ya, şu maddeyi bir okuyun ya! Türkiye kırılgan, kırılgan, kırılgan; finansal istikrarsızlık, finansal istikrarsızlık... Bir kanunda böyle şeyler yazılır mı? Bunları yazmaya ne gerek var? Finansal istikrarın korunması bilmem ne amaçlı olarak çalışacaktır, istişari mahiyette bir şeydir. İşte ne bileyim, "İlgili bakanlar kuruluşları çağırmaz, ilgili Bakanlık bir yönetmelikle bunların düzenlemelerini yapar." dersiniz olur biter, buna bile gerek yok, bu yapılabilir. 2011'de de vardı ama böyle "kırılganlık" ifadesi... Lütfen bunları çıkartın yani hakikaten piyasalara güvensizlik verir. Hükûmet kendi getirdiği bir şeyde, buradan geçen bir maddede... Yani bunu hani biz söylesek bir siyasi amaçlı olarak diyelim ki... Burada böyle bir sorumsuz hiçbir muhalefet milletvekili yok çok şükür. Hakikaten Durmuş Bey'in söylediği gibi iliğime kadar hissederek söylüyorum, Burada bir tane laf olsun diye söylediğimiz bir şey yok arkadaşlar. Bakın, biz buraya tecrübeleri yaşayarak geldik, defalarca buralarda sunum yaptık, karar çıkardık, bunlara ne gerek var? "Kırılganlık" ifadesi kanunda bu kadar çok yazılır mı? Bunlardan vazgeçilmesi lazım Sayın Başkan. Yani, yarın sabaha kadar, öğlene kadar düzeltebilir misiniz bilmiyorum ama bunu çıkartmayalım lütfen. Şu Çek Yasası, eğer -o da yaptığınız bir hata zaten de- orada bir zorunluluk varsa o maddeyi filan çıkarın, bu maddeyi bir sonraki kanun teklifine bırakalım derim ben. Bunun bu şekilde yapılması piyasada ciddi bir sorun oluşturacaktır.

Ve bağımsız kurullarla ilgili gölge düşürmememiz lazım, karmaşa çıkmaması lazım. Evet, ben Lütfi Elvan Bey'in böyle bir şeyi, 128 milyar dolar meselesinde yapılan yanlışları, kurumlara o kadar müdahale edeceğini düşünmüyorum ama biz devlet yönetiyoruz, bir sistem kuruyoruz. Yani bugünkü bakan yapmaz, yarın gelen bakan yapabilir. Yapmak isterse ne olacak? Yani böyle bir şeye ihtiyaç yok ki. Dolayısıyla bu çok yanlış olur.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz.

ERHAN USTA (Samsun) - Hemen bitiriyorum.

Dolayısıyla, piyasalarda güvensizlik oluşturacak bu şeyden kaçınalım. Dediğim gibi çok yüzeysel bir şey yapalım illaki yazacaksak, bunu tamamen çıkartmazsınız belki ama ya öyle bir şey yapın veya şimdilik bunu geri alıp daha sonra üzerinde düşünmek lazım.

Teşekkür ederim.