KOMİSYON KONUŞMASI

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sunumlarınız için çok teşekkür ediyoruz Sayın Genel Müdür ve değerli bürokratları.

Şimdi, aslında bakıldığı zaman, sürekli olarak geleceğe ilişkin bir projeksiyon yapılıyormuş gibi görünse de bugünün imkânları ve koşullarıyla planlamalar yapılıyor. "Ne gibi?" diyecek olursanız, örneğin sürekli bir yerden bir diğer havzaya su aktarımı gibi şu günkü koşullarla yapılıyor bu çalışmalar. Diyelim ki o havzalarda da su kalmadığı zaman ne olacak, nereden gelecek, bununla ilgili bir çalışmanız var mı? Önce onu sormak istiyorum.

Şimdi, ben herkese de aynı şeyi söylüyorum, mesela bu HES'ler, HES konusu. İşte, yenilenebilir enerji kaynaklarında HES'lerin yüzde 32,3'ten yüzde 50'ye çıkarılması planlandığı söyleniyor. Hani HES'lerin zararlarına girmeyeceğim bile, o bölgeye verdiği zarara, faunaya, floraya verdiği hasara girmeyeceğim ama su kıtlığı olması durumunda bu yatırımlar ne olacak? Ben bunu herkese hep soruyorum çünkü sürekli olarak bir HES merakı sarmış durumda. İşte, özellikle sera gazı salınımlarının düştüğü ileri sürülerek HES santrallerine yöneliniyor.

Şimdi, bir de sıcaklık artışı Türkiye'de 1 derece üstü olduğu konuşulduğunda, mesela buharlaşmanın hafife alındığı olgusu ortaya çıkıyor. Kapalı sistemlerden söz edildi buharlaşmanın engellenmesi için. Ben daha önce de sormuştum gelen yetkililere, mesela Eskişehir'de yaklaşık 36 kilometrelik şehir merkezinden geçen bir proje var kapalı sulama sistemiyle ilgili. Bunun yüzde 83'ü toprak kanallardan oluşuyor ve hem çatlaklarla hem de buharlaşmayla çok büyük bir kayıp oluyor ve sulamayı yüzde 75 gibi bir oranda düşürüyor. Mesela, bu konuda -biz sorduk- projenin yaklaşık bedelinin 1,5 milyar olacağı söylendi. Mesela, ne yapılıyor? Elli altı yıllık bir proje bu.

Bakın, biz burada yatırımlarınızı hiç göremedik, sadece rakamsal olarak söylediniz. Oysaki daha önce yine sunum yapan bir bürokratımız bize barajları söylemişti, bitme oranlarını falan söylemişti, sizin sunumunuzda onları göremedik, sadece genel bir bütçe olarak verdiniz. Oysaki sunumunuzda, mesela su arzının artırılması amaçlı depolamanın, barajların çok önemli olduğunu siz söylediniz ve kapasitesinin artırılmasını söylediniz. Ama ben mesela kendi şehrimden biliyorum, 2 baraj bekliyor hâlâ, biri Gündüzler Barajı, diğeri de Günyüzü Barajı; daha bu yıl yeni bir ödenek çıkmış. İşte Vekilimiz Nevzat Bey söyledi, "Ankara'ya yatırım yapılmıyor." dedi. Biz her sulama dönemi geldiği zaman Ankara milletvekilleriyle hep şu sıkıntıyı yaşıyoruz: Ankara milletvekilleri bizim DSİ Bölge Müdürlüğünü arar, "Kapakları açın, Polatlı sulanamıyor, işte Ankara sulanamıyor." der ama bizim Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Yılmaz Büyükerşen "Hayır, açmayın, bizim çiftçilerimiz susuz kalıyor." Sürekli böyle bir tartışma var. İşte, Günyüzü Barajı aslında buna çözüm üretmek amacıyla hazırlanmış bir baraj. Eskişehir'e çok katkısı olmayacak Günyüzü'nün ama Polatlı çiftçisini çok rahatlatacak, onun için bitmesi gerekiyor bir an evvel. Yarım kalan yatırımları mutlaka bitmek zorunda DSİ.

Bakın, mesela üretilen çok rapor var, strateji var, çalışma var. Biz bunları takdirle karşılıyoruz ama bu raporların, stratejilerin hiçbirinin birbiriyle örtüşmediğini, öpüşmediğini görüyoruz. Mesela, havzada su varlığı negatif çıkıyor ama havzada çok fazla tüketim var. İşte, burada biraz önce de söyledik, mesela Konya ve Fırat-Dicle için rezervden daha çok tahsis var. Buna dair ne çalışma yapıldı yani bir çalışma yapıldı mı?

Mesela, yer altı suyunun son derece öneminden bahsediyoruz. İşte, Kanal İstanbul'un hat boyunca, 46 kilometre boyunca gidecek yer altı su rezervleri. Artı, bugün İkizdere direniyor Rize'de, oradaki taş ocaklarının, mermer ocaklarının yer altı sularına verdiği zarar, işte oradaki çaycılığa, arıcılığa verdiği hasar... Devlet Su İşlerinin bunlarla ilgili bir yaptırımı olması gerekiyor. Vatandaşın kuyusuna ceza kesilmesiyle ilgili, işte vatandaşın yer altı sularını kendi alanında tüketmesine dair sürekli ceza kesilmesi, işte ücretlendirilmesi konuşuluyor. Peki, bu maden şirketlerinin, bu taş ocağı şirketlerinin yer altı sularına verdiği hasarlar ne olacak? İşte, orada Rize direniyor. Cengiz İnşaat için bizim oradaki yer altı su rezervlerimiz gidiyor. Ya, suyun bu denli kıymetli olduğu bir ortamda Devlet Su İşlerinden bizim beklentilerimiz bunlar. Bunlar son derece önemli.

Bakın, mesela Karadeniz'de dere yataklarının betonla kaplanması, vadi yataklarının asfaltla kaplanmasıyla yağışlar daha hızlı sele dönüşüyor ve akarsular doğadan kopartılıyor. Bu konuda Devlet Su İşleri neler yapıyor?

Şimdi, mesela doluluk oranlarını 20'nci slaytta verdiniz ama orada özel-kamu tahsis anlaşmalarıyla, özele verilen hâllerini de bize iletmenizi istiyoruz. Mesela tahsis ve kullanım anlaşmaları kimlerle yapılmış, ne kadarlık bir hacme karşılık geliniyor? Bu bilgileri de almak istiyoruz biz Devlet Su İşlerinden. Ayrıca, 20 ve 21'inci slaytlarda yine doluluk oranları verilen tablolarda yüzde oranları verilmiş ama biz bunları mesela hektometreküp açısından da alabilirsek ki bir altlık oluşması konusunda geleceğe yönelik çok daha olumlu olur. Vekillerimizden söyleyenler oldu, evet, Eber'in suyu bir yılda kurumuş ama bunun nedenlerine dair çalışmalar yapıldı mı, nedenleri ne? Ben nedenlerini sormuyorum ama bu çalışmalar yapılıyor mu onları merak ediyoruz. Bir de havza master planlarının bu 28'inci slaytta olduğunu söylediniz. Mesela onları, bu havza master planlarını bizim elektronik ortamda alma imkânımız var mı?

Sonra, ücretlendirmeyle köylere verilen -mesela 41'inci slaytta- su miktarı ve elde edilen geliri de bilmek istiyoruz. Bu yer altı suyu meselesi gerçekten çok önemli. İşte bu akiferler üzerindeki diğer etkilere göre en tehlikeli olan ise malzeme ocakları olduğunu biliyoruz. Yani o konuyla ilgili mutlaka Devlet Su İşlerinin bir önlem alması gerektiğini ısrarla ve ısrarla söylüyoruz.

Şimdi, mesela bu özellikle de mevcut su potansiyelimizin büyük bir kısmının kullanılamaz hâle geldiği yerler var. Mesela Eskişehir ilimiz bunlardan bir tanesi. Bizim Porsuk kirlilik oranı çok yüksek ve arıtma maliyeti yaklaşık 25 milyarları buluyor yıllık ve mesela alternatif bir su kaynağı yaratılması gerekiyor Eskişehir'e. Bunun için de Sakarıbaşı'ndan Çifteler'den çıkıştan sonra Sakarıbaşı'ndan bir su getirilmesiyle ilgili biz aslında bir protokol Büyükşehir Belediyemizden geçirdik ve Devlet Su İşlerine yolladık bu protokolü ama hâlen hiçbir cevap alınamadı bununla ilgili. Bu protokolün mesela akıbetini bilmek istiyoruz çünkü şu anda Porsuk Barajı'ndaki oran yüzde 42'lerde ve yüzde 30'unun hani rezerv olarak bırakılması gerekiyor. İşte, dediğim gibi, sürekli tartışma konusu oluyor özellikle Ankara Polatlı'daki sulamayla ilgili. Dolayısıyla Eskişehir'e mutlaka alternatif bir su kaynağı yaratılması gerekiyor çünkü baktığınız zaman aslında borular çok fazla eskimiş ilçelerde. Altmış yıllık, yetmiş yıllık su boruları var, hâlen asbestli borular var. Büyükşehir Belediyesi bu kadar işte yatırım maliyetini, arıtma yatırım maliyetini bunlara aktararak aslında boruları yenileyebilir çünkü oralarda da çok büyük kayıplar var. Mesela, Eskişehir evet, scada stepi kullanıyor şehir merkezi içinde yani bu haritada da su kayıp kaçakları açısından oldukça iyi, 1'inci ve 2'nci sırada iller arasında yer alıyor ama ne yazık ki ilçelerde durum böyle değil çünkü hep borular eskimiş ve birdenbire de biliyorsunuz Büyükşehir Bütünşehir Yasası'yla büyükşehir belediyelerine kalınca bu yatırımları yapması gerekiyor büyükşehir belediyelerinin ama o kadar yüksek maliyetleri var ve işte arıtmaya o kadar yüksek maliyetler ödeniyor. Ki Porsuk çünkü yıllardır kirletiliyor. Mesela, ben, özellikle Devlet Su İşlerinden bu Çifteler konusundaki protokolün geleceğini de mutlaka öğrenmek istiyorum, akıbetinin de ne olduğunu.

Teşekkür ediyorum.