KOMİSYON KONUŞMASI

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi ben öncelikle şu tespiti yapmak istiyorum: Benim, Komisyonun başlangıcından beri söylediğim bir şey vardı, aslında siz hep itiraz ediyordunuz Sayın Başkan ama 7'nci slaytta o teyit edilmiş oldu. Çünkü hani, orada diyor ki: "Hidroelektrik enerji üretimi kısıtlanabilir su kuraklığı sırasında." Ki ben onu uzun süredir söylüyordum, hani bunca yatırım ne olacak su kıtlığı ortaya çıktığında diye.

24'üncü slaytta 138 uyum faaliyetinden söz ediliyor. Nedir bunlar, bu uyum faaliyetleri? Onları bilmek istiyoruz, bu uyum faaliyetlerinin ne olduğunu.

Bir de yine 24'üncü slaytta siz, su kayıp ve kaçaklarının asgariye indirilmesinden söz ediyorsunuz, bu açık kanal sistemlerinin sorunlarından. Çünkü bunların çoğu Köy Hizmetleri döneminde yapılmış, elli, altmış yıllık yapılar neredeyse.

TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI SU YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRÜ BİLAL DİKMEN - İçme suyu şebekeleri için bahsediyoruz.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Tamam, su kayıp ve kaçaklarını... Ama sonuçta kanallarda da kayıp ve kaçaklar var. Borular da öyle, Köy Hizmetleri döneminden elli, altmış yıllık borular, onlarda da büyük kayıplar var. Bunların yenilenmesi için Su Yönetiminde bir planlama var mı özellikle ilçelere, köylere giden borularda?

Şimdi bir de gri su kullanımından söz ettiniz. Bunu siyah sudan ayırıp nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz? Çünkü mesela, Avustralya'da, Suriye'de, Güney Afrika'da bahçe ve peyzaj sulamalarında direkt olarak kullanıyorlar. İsrail'de meyve ağacı sulamalarında kullanılıyor ama toprağı ve bitkiyi olumsuz etkilediği söyleniyor. Mesela, bazı ülkelerde tabii, sistemler var, hani "Greywater Diversion Devices" yöntemiyle rezervuara bağlanmaları var. Siz hangi yöntemi burada kullanarak bu gri suyu değerlendirmeyi düşünüyorsunuz?

Şimdi, bu su kanunu konusu, ilk kez 2009'da herhâlde gündeme geldi, uzun yıllar bir geldi, bir gitti bakanlıklar arasında, 2016 yılında tekrar bu sistem değişikliğinin ortaya gelmesiyle farklı şeyler oldu. Şimdi bu su kanununda özellikle su kullanım hakkı konusu bayağı bir sıkıntılı. Su tahsisleri mesela... Su kanunu belki o yıllarda çıkmış olsaydı, HES konusunda bunca su tahsisi sağlanmamış olacaktı. Şimdi, su tahsislerinin yirmi dokuz yıllığına yapılabileceği söyleniyor taslağın 16 ve 17'nci maddelerinde. Mesela, özellikle havzada sektörel tahsis planlarına dikkat etmek koşuluyla DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılacağı söyleniyor ve yirmi dokuz yıllığına olacağı söyleniyor. Burada ücretlendirmenin Cumhurbaşkanı takdirine bırakılacağı konusu tartışma yaratıyor. Sulu tarımın teşvik edilmesi söz konusu, özellikle bu su kanununda. Oysaki Türkiye'nin artık kesin kuraklık yaşayacağı ve su stresi altında olacağı...

Peki, 2002'den beri bu yasa neden çıkarılmadı? Sizin Su Yönetimi Genel Müdürlüğü olarak ne tür çalışmalarınız var bu su kanunuyla ilgili? Onu özellikle öğrenmek istiyorum. Çünkü geçen ay başında -nisanın başındaydı herhâlde- bir su şûrasında Cumhurbaşkanı bununla ilgili bir bilgi verdi ve işte kazandırılan tesisleri anlattı falan ve su kanununun çıkacağından söz etti ve temel insan hakkı olacağından söz etti. Dolayısıyla, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Su hakkının olmayışı son derece ciddi bir sorun çünkü. Özellikle bu yasayla ilgili, bu taslakla ilgili, suyun bir ticari meta olarak görüldüğüyle ilgili çok ciddi eleştiriler var. Bu konuda sizin çalışmalarınız neler? Onu öğrenmek istiyorum.

Bir de taşkın yönetiminden söz ettiniz, özellikle Karadeniz'de yağışların 150 milimetre artmasıyla yağış rejiminde değişiklik daha ciddi bir sorun hâline geliyor. Bu rejim dikkate alınarak doğa tahribatına, asfalta, betona neden izin veriliyor? Onu özellikle siz taşkın yönetiminde nasıl planlıyorsunuz? Ve özellikle Devlet Su İşleri Fırat havzasındaki bir su açığından söz etti. Burada da sadece bir baraj yapılmış, neden hiçbir şey, başka bir şey yapılmamış? Bu kötü tablo ortaya çıkar mıydı acaba bu yapılmış olsaydı? Özellikle sıcaklık artışlarında da neden bu kadar çok asfalt ve beton işine izin veriliyor su kayıpları için özellikle dere yataklarına, vadi yataklarına neden bu kadar çok asfalt dökülmesine izin veriyorsunuz bu taşkınlar varken?