| Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
| Konu | : | 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle andığına; Türkiye'nin dijital mecralar alanındaki hazırlıklarına ve Komisyonun gündemine ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .05.2021 |
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Dün 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'ydı. Bu vesileyle bir kez daha 19 Mayısı kutluyorum tüm Komisyonumuz adına. 19 Mayıs, bizim Kurtuluş Savaşı mücadelemizin başlangıç tarihidir ve gerçekten, Türkiye'nin emperyalizme, Sevr dayatmasına karşı başlattığı o şanlı mücadelenin başlangıç tarihidir. Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kez daha rahmetle, şükranla ve minnetle anıyorum.
Değerli milletvekillerim, Komisyonumuz, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa'mızca güvence altına alınan özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin güvenliğinin sağlanması, şeffaf bilgilendirme ve hesap verebilirlik konularında vatandaşlarımızın çıkarlarının takipçisidir.
Bilindiği üzere, 7253 sayılı Kanun ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun'da yapılan değişiklikler, sosyal medya platformları için Türkiye'de temsilci atamayı da içeren yeni yükümlülükler getirmiştir.
Bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Dijital Mecralar Komisyonu olarak buradaki dileğimiz ve temennimiz, Avrupa'da olduğu gibi, dünyada olduğu gibi sosyal ağların Türkiye'de de hukuka, mevzuata ve kanunlara uymasıdır, uluslararası sözleşmelere uymalarıdır. Ne mutlu ki Komisyonumuzun kurulması ve 5651 sayılı Kanun'un çıkmasından sonra bunu beraberce takip ettik; ben emeği olan tüm milletvekillerimize, tüm partilerimize teşekkür ediyorum. Gerçekten bu konuyu bir partilerüstü mesele olarak ele alıp Türkiye'nin dijital mecralar alanındaki tüm hazırlıklarının yapılması ve bu konudaki tüm çalışmaların yürütülmesi konusunda özverili çalışmalarından dolayı bir kez daha teşekkür ediyorum. 5651 sayılı Yasa'nın çıkmasıyla beraber, hepinizin takip ettiği üzere, adım adım tüm sosyal medya ağları temsilciliklerini açtılar; başta Facebook, Instagram, Twitter, Pinterest, TikTok, VKontakte, YouTube, Dailymotion, LinkedIn, Spotify, Netflix, Amazon Prime Türkiye'de temsilciliklerini açtılar. Bu, gerçekten ülkemiz adına çok sevindirici bir gelişmedir ve inşallah -biraz önce, toplantıdan önce değerli milletvekillerimle konuştum- bugünkü gündemlerimizden bir tanesi de Türkiye'de en çok kullanıcıya sahip olan sosyal ağlardan başlayarak bu sosyal ağların Türkiye'ye davet edilmesi ve burada Meclisimize çalışmalarıyla ilgili bilgi verilmesi konusunda Komisyonumuzun bir gündemi var, bunu da birazdan sizlerle mütalaa edeceğiz, müzakere edeceğiz. Şu ana kadar bu şirketler temsilcilik açma konusunda çok önemli adımlar attılar, biz de bir kez daha Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, milletin iradesini temsil makamı olarak bu kurumlara teşekkür ediyoruz.
Çok değerli milletvekillerim, bilindiği üzere dijital dönüşüm, dijital çağ ve dijital mecralar konusu dünyanın da gündemindedir ve dünyanın gündemine gelmesi maalesef istenilen düzeyde değildir. Sosyal ağların, dijital mecraların kendilerini ulus ötesi, ulusüstü, devletlerüstü bir konumda görmeleri ve tabiri caizse "Güç bizde." demeleri tartışmaya çok açıktır ve dünya demokrasileri bakımından da ülkemiz demokrasisi bakımından da çok sakıncalı bir durumdur. Bir anlamda dijital mecralarda, sosyal ağlarda bir mahkemenin kurulması ve kendilerini kanun koyucu yerine koyarak birtakım düzenlemelerin içine girilmesini biz doğru bulmamaktayız ve bu noktada çok şükür Allah'a ki Dijital Mecralar Komisyonumuzun da WhatsApp sözleşme dayatması konusundaki parti farkı gözetmeksizin bir araya gelerek ortak metne imza atmalarını, ben, gerçekten, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, millî iradenin temsil edildiği makam olması bakımından çok tarihî ve anlamlı bulduğumu bir kez daha ifade etmek isterim.
Bilindiği üzere WhatsApp sözleşmesiyle ilgili, WhatsApp'ın sözleşme dayatmasıyla ilgili şöyle bir durum oldu: Ya şartlarımı kabul edersin ya da terk edersin. Halbuki başlangıçta -biz bunları kendi aramızda çok konuşmuştuk, birazdan bir kez daha müzakere edeceğiz- böyle bir sözleşme, böyle bir anlaşma yoktu. Başlangıçta, yani herkesin kullanmasına çok ciddi imkânlar tanınmıştı ama daha sonra bu bilgilerin kullanılması, insanların bir ticari metaya dönüştürülmesi, insanların bilgilerinin ulu orta bir şekilde kullanılması... Bu hem ifade özgürlüğü bakımından hem kişisel verilerin korunması bakımından hem kişisel mahremiyetin sağlanması bakımından çok ciddi tartışmalara yol açmıştı. Komisyonumuz çok tarihî bir adım atarak bu konuda ortak bir karar almıştı ve WhatsApp da bu sözleşme dayatmasını geri çekmişti. En son gelinen noktada bildiğiniz gibi kendi bloklarından yeni bir açıklama yaptılar ve bu noktada yeni sözleşmeyi kabul etmenin ihtiyari olduğunu, isteyenin kabul edeceğini, isteyenin kabul etmeyeceğini ve insanlara, yani tabiri caizse, tam olarak bu dayatmadan vazgeçtiklerini söylemediler ama bunda da ısrar etmeyeceklerini dile getirdiler.
Bilindiği üzere, maalesef, corona süreci, salgın dijital dönüşümü hızlandıran bir etki yaptı; hepimiz bunu çok defa konuştuk, yine konuşmaya devam ediyoruz. Coronavirüs pandemisi toplumların dijitalleşme sürecini hızlandırıcı bir etki yaptı, birçok insan iş ve özel hayatında uzaktan iletişime geçti. Biraz önce değerli vekilim söyledi, biz de aslında toplantılarımızın bir kısmını en azından bir araya gelemesek dahi dijital ortamda yapabiliriz. Bu anlamda, biz, gündelik hayattaki sosyal etkileşimi en aza indirirken dijital mecralarda ve sosyal medyada harcanan vakit sayıları da arttı, en üst seviyelere çıktı. Maalesef, corona sürecinde Komisyonumuz çok toplanamadı, biraz da gündemin yoğunluğu, Meclis çalışmalarına bağlı olarak. İnşallah, biz de bugün toplanıp hem mevcut gündemlerimizi konuşmak hem bir arada bu konularımızı değerlendirmek üzere toplanmış bulunmaktayız.
Benim sizden iki istirhamım var, bunu değerlendirmenize, takdirlerinize arz ediyorum. Birincisi, sosyal ağ temsilcilerinin Komisyonumuza davet edilmesi ve bu konuda onlarla bir iş birliği içerisinde, bir eş güdüm içerisinde faaliyetleriyle bir ortaklaşmanın içinde olunması konusu ve en azından kamuoyunda tartışılan konularla ilgili bir açıklama yapmalarının... Yani bizim burada sormamız gerekiyor. Facebook kendisini bir ulusüstü, parlamentolarüstü bir konumda mı görüyor? Ya da Twitter kendisini hangi hakla bir başkanın ya da bir yöneticinin paylaşımlarını engelleme noktasında görüyor? Bizim bunları sormamız ve bu konulara da açıklık getirmemiz gerekiyor, birincisi bu. İkincisi de, yine, Komisyonumuzun en azından 2021 yılı içerisinde bu konunun uzmanlarını davet edip Türkiye Büyük Millet Meclisine, burada gündeme ilişkin hem Türkiye'deki hem dünyadaki dijital dönüşüme ve işte çokça tartışılan siber faşizm, ulus aşırılaşan sosyal ağların durumu ve Türkiye'deki dijital perspektif ve dijital dönüşüm konularında, bu uzmanları dinleme konusunda bir çağrımız olacak, bunları sizlerle mütalaa etmek isterim.
Ben, tekrar, toplantımıza geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Bu vesileyle, belki yeri değil ama bunu ifade etmem lazım. Ramazan ayının sonunda başlayan ve bayram süresince devam eden Filistin'de İsrail devletinin yaptığı devlet terörünü bir kez daha kınadığımı, bunun kabul edilemeyeceğini, Orta Doğu'nun medeniyetlere beşiklik yapması anlamında, dillerin, dinlerin ve medeniyetlerin doğduğu bir yer olması anlamında, en azından insan hakkına, yaşama ve hürriyetlere saygı gösterilmesi gerektiğini belirtiyor ve İsrail'i de bu vesileyle bir kez daha kınadığımı ifade etmek isterim. Teşekkür ediyorum zaman ayırıp geldiğiniz için.
Şimdi söz isteyen arkadaşlara söz vereceğim.