| Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
| Konu | : | Dijital mecralarda son günlerde yaşanan gelişmelerin değerlendirilmesi hakkında görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .05.2021 |
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Geç kaldığım için başını kaçırdım, özür diliyorum. Filistin Büyükelçiliğine bir dayanışma ziyaretinde bulunmuştuk, biraz uzadı. Ben de tekrar bu zulmü kınadığımızı söylemek isterim Cumhuriyet Halk Partisi açısından, Filistin halkının yanında olduğumuzu tekrar dile getirmek isterim.
Burada, tabii, Ayhan Hocamın açtığı noktadan bir şeyler söylemek istiyorum, katkılar çok değerli, Ravza Hanım'ın söyledikleri de çok önemli. O kadar çok mesele var ki "dijital mecralar" deyince, tabii, Komisyonun adı çok önemli ama dijitalleşme Türkiye'nin her yerinde var; sanayide de var, işte, hukukta da var, eğitimde de var. Bunların hepsini bir bütün değerlendirmeye kalktığımızda da işimizin çok zor olduğunu görüyorum, önceliklerimizi bence belirlememiz gerekiyor bu noktada.
İlk söyleyeceğim konu aslında Ayhan Bey'in başladığı noktadan, tam anlamıyla bizim Komisyonun belki çalışmaları doğrultusunda değil ama Türkiye'deki internet altyapısı ve özellikle cihazlara ulaşma noktasındaki sorunları da bence bir öncelememiz gerekiyor. Çünkü yaptığımız çalışmalarda şunu görüyoruz: Türkiye'de özellikle Avrupa'nın en yavaş ve pahalı internetini kullandırdığımız gibi bir sorunla baş başayız, vergiler çok yoğun. Bir yandan, dijitalleşme çok önemli, gençlerimizin burada üretmesi çok önemli ama altyapının olmadığı bir ülkede üstyapının hayata geçmesi de çok kolay değil. İşte, fiber optik altyapımız ki TÜRK TELEKOM gibi köklü bir şirketimiz olmasına rağmen... Geçen haftalarda Sayın Bakana sordum, 2020 yılı içinde toplamda 34 bin kilometre fiber optik döşeyebilmişler ki aslında biliyorsunuz, insanlar eve kapandığı için de kazı yapmak için çok uygun ortamlar vardı, yerel yöneticilerin orada yaptığı ciddi çalışmaları gördük özellikle insanların evde olduğu dönemde. Bu noktadan çok geride kaldığımızı görüyoruz yani Türkiye'nin özellikle fiber optik kablo miktarının 400 bin kilometre civarında olduğunu görüyoruz. 2006 yılında TÜRK TELEKOM satıldığında bu rakam 150 bin kilometre civarındaymış ve neredeyse bir arpa boyu yol gidememişiz, böyle bir eksikliğimiz var. Bir de dönüp internet hizmetine baktığımız zaman, vergilendirmeye bakıyoruz; işte, yüzde 18 KDV var, yüzde 7,5'tan yüzde 10'a çıkarıldı iletişim vergisi; meşhur deprem vergisi, biliyorsunuz, "Kaldırılacak." denmişti, o dönemin Başbakanı Sayın Binali Yıldırım da dönem dönem müjdeler vermişti ama tam tersi oldu. Öğrencilerimizin internete ihtiyacı olduğu dönemde, özellikle insanların evden çalışmaya başladığı dönemde gördük ki yüzde 7,5'tan yüzde 10'a çıktı özel iletişim vergisi, çok yakın zamanda böyle bir sorun yaşadık.
Bununla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti'nde öğrenci olan bir genci düşünün, iyi bir cep telefonu alması lazım, belki o cep telefonu için uygulama üretmesi gerekiyor, onun için iyi bir ürüne ihtiyacı var; TRT bandrolüne yaklaşık yüzde 10 ödüyor, Kültür Bakanlığına yüzde 1 pay ödüyor, ÖTV'ye yüzde 50 ödüyor, KDV'ye yüzde 18 ödüyor. Şimdi, buradan baktığımız zaman şunu yapıyoruz yani biz bir genç kardeşimize, diyoruz ki: "Sen maaş bordronu al, herhangi bir bankaya git, otuz altı ay vadeli krediye başvur." Ne alacak? Bir tane telefon alacak, cep telefonu ya da bir bilgisayar alacak. Bilgisayarda ÖTV yok, onda yanlış anlaşılma olsun istemem, tablette yok ama bunları alabilmek için gidip... Bu basit bir bilgisayar, bir cihaz yani üretim yapmasını istiyoruz ama otuz altı aylık bir kredi almak zorunda olduklarını öğrenciler kendileri söylüyor bu arada. Hani, rakamları da hepimiz biliyoruz az çok, böyle iyi bir bilgisayar almak gerekiyor ki orada çalışırken, ürün üretirken de sorunlar yaşamayalım. Böyle bir sorunla baş başa Türkiye'deki gençler. Buna bir çözüm üretmemiz gerektiğini düşünüyorum, diyorum tekrar sadece bizim Komisyonun sorumluluğu dâhilinde değil bu iş ama buraya bir çözüm üretilmesi gerekiyor.
Bununla birlikte, işte, biraz rakamlara baktım gelmeden. OECD'nin rakamlarına göre bilgisayarı olan öğrenci sıralamasında 77 ülke arasında 64'üncü sıradayız yani bizden geride 13 ülke var. 23 Mart 2020 ve 7 Mayıs 2021 tarihlerini kapsayan dönemde öğrencilerin sadece yüzde 40'ı derslerini PC ya da tabletten takip edebilmiş yani şu küçücük ekranlarda öğrencileri ders takip etmek zorunda bırakmışız ve bunların sayısı öyle az değil yani belki 8 milyon öğrenci cep telefonu ekranından saatlerce EBA'dan ders dinlemeye çalışmış. Bunlar çok ciddi sorunlar ve biraz önce Ayhan Hocamın da vurguladığı gibi bir yandan genç nüfusumuzla övünüyoruz tabii ama onları iyi eğitip donatırsak dünyanın en büyük hazinesine sahip olacağız, en büyük kaynağına sahip olacağız eğer onları bilgiyle eğitip donatırsak. Bu dönemi kaçırırsak da -ki gittikçe artık genç nüfusumuz da yaşlanmaya başlıyor rakamlara baktığımız zaman- ciddi bir enkazla karşı karşıya kalacağız gibi görünüyor.
Tabii, Komisyonumuz çok değerli bir Komisyon, geçen aylarda da -pandemi de bizi biraz zorluyor- bakanlarımızı dinledik, çok basit bir bilgi istedik bakanlıklardan hâlâ gelmedi Sayın Başkanım, lütfen hatırlatırsanız. Fatih Bey'in ekibine dedik ki: Ya, en azından Türkiye'deki şu internet altyapısının dağılımını bir görelim yani kırsalı, kenti. "Tabii, hemen hallederiz." dediler. Çünkü herkes başka bir şey söylüyor; Bakan başka bir şey söylüyor, bir gün Bakan Yardımcısı çıkıyor diyor ki: "24 milyon hanenin hepsine ulaşabiliyoruz." Öbür gün "Kırsala gidemiyoruz ama kırsal dışında çok başarılıyız." diyor. Ya, en azından elimizde datalar olursa biz de bunların üzerine koyarak, aldığımız mesafeleri de görerek hareket edebiliriz yani "Başladığımız noktadan -ben bunu çok önemsiyorum çünkü- 27'nci Dönem Parlamentosunda Dijital Mecralar Komisyonu olarak biz Türkiye'nin fiber optik altyapısını 400 bin kilometreden 1 milyon kilometreye çıkarabildik." dersek bence tarihî bir iş yapmış oluruz Sayın Başkanım, onun için özellikle bu kısmı biraz anlatmak istedim.
Söylenen başlıklar çok önemli, siz ben gelmeden önce -Biraz Burak Vekilim bahsetti- işte, temsilcileri dinlememiz gerektiğini söylemişsiniz, bunların çok değerli olduğunu düşünüyorum, özellikle sektörlerin bütün paydaşlarını, dönem dönem akademiyi de dinlemek çok değerli olur.
Ben geçen haftalarda bir çalışma yaptım, bu e-spor yöneticileriyle bir araya geldik, orası da çok ilginç bir yer. Tabii, buna "spor" deniyor, denmiyor tarafı başka ama bugün dünyada futboldan sonra takip edilen en önemli spor dalı hâline gelmiş durumda, 400 milyona yakın takipçiden bahsediliyor. Bizim de bir Federasyonumuz var, çocuklarımız bu işin içinde dibine kadar. Bir yandan, bakıyoruz, işte, gerçekten düzenlenmesi gereken bir alan mı? Evet, düzenlenmesi gereken alan ama iki boyutlu düzenlenmesi gereken alan. İşte, bizi gururlandıran oyuncularımız da var. Geçenlerde PUBG'de dünya 6'ncısı olmuş bir ekip var, 300 bin dolar kadar da bir ödül kazanmış ve Türkiye'ye gelmişler ama toplantılarda -ben de burada dile getireceğimi söylediğim için oradaki kulüp yöneticilerine ve sporculara, anlatmak isterim- diyorlar ki: "Bir Federasyonumuz var Gençlik ve Spor Bakanlığının altında ama bu sporcu arkadaşlarımız -sporcu olarak tanımlarız, tanımlamayız, oyuncu deriz, nasıl tanımlayacaksak- bu arkadaşlarımız yurt dışına giderken pasaport almakta, diğer bütün uygulamalarda, sponsor almakta çok büyük zorluklar yaşıyorlar." Aslında bizim ilk "unicorn"umuz biliyorsunuz Peak Games oldu, yine bir oyun firması oldu, ikincisi de Getir firması oldu; bu da çok gurur verici bir gelişme.
Şimdi, yeni gelişmeleri de biraz yakından takip edersek özellikle oyun sektöründe Türkiye bir "hub" olabilir, Avrupa'ya açılan bir "hub" olabilir de böyle bir fırsat da var, bunu görüyor arkadaşlar ama hem finansal açıdan vergi düzenlemelerinin yeniden şekillenmesi gerekiyor, kimse bu tarafa bakmıyor. Hem sponsorluk tarafı hem yayın hakları, buralar binlerce, milyonlarca izleniyor Sayın Başkanım, öyle yüksek seviyede izlenmeleri var ve Türkiye'yi temsil eden oyuncular var, dünya şampiyonu olan oyuncular da var burada kendi adına. Burayı da düzenleyebiliriz, gündemimizin bir tarafında buna da yer verebiliriz diye düşünüyorum.
Bir de bitcoin meselesi var, zaten arkadaşlarımız da bahsetti, tekrar üzerinden geçmek gerekir mi bilmiyorum. Tabii, bizim baştan beri hep söylediğimiz bir tutumumuz var yani yasakçı bir bakış açısından çok dünyadaki standartları görüp doğru bir düzenleme yapılsın. Tabii ki vatandaşın haklarını koruyabilelim. İşte, bir Thodex krizi yaşadık hep birlikte gördüğümüz. Buna benzer bir kriz daha olmasın isteriz. Tabii, bunun finansal boyutu çok ayrı bir tarafı, işte, dijital tarafında olması belki biraz da bizleri de ilgilendiriyor ama yani baktığımızda Türkiye tarihinin en önemli ve büyük dolandırıcılık hikâyelerinden birini hep birlikte gördük. Bazı ülkeler bunu engelliyor, bazı ülkeler devam ettiriyor ama inanılmaz bir ilgi var bu platformlara da görüyoruz ki Türkiye'den. Türkiye'deki borsalar üzerinde kripto para yatırımı yapanların sayısının 5 milyonu bulduğu söyleniyor. Yani bununla birlikte kripto para platformlarının işlem hacimlerinin geçen yıla göre 10 kat artmış olduğu söyleniyor, oraya da inanılmaz bir ilgi var. Bunu da gündemimize almamız gerektiğini düşünüyorum.
Yapacak çok iş var, ben de şimdilik böyle birkaç öneri sunmuş olayım.
Teşekkür ediyorum.