| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | İsrail'in işgal altında tuttuğu Doğu Kudüs, Batı Şeria ve abluka altındaki Gazze'de yaşayanlar ile bir bütün halinde Filistinlilere uyguladığı ayrımcılık politikaları, insan hakları ve uluslararası insancıl hukuk ihlallerine ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .05.2021 |
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Değerli Başkanım, Komisyonumuzun değerli milletvekilleri; ben de gerçekten yüreğim burkularak, üzülerek söz almış bulunuyorum. Ramazan ayının mübarek gününde, bir Kadir Gecesi'nde ibadetlerini yapan, kendileri için kutsal olan ilk kıblesi, Peygamber Efendimiz (AS)'ın miraca yükseldiği önemli bir, manevi bir yerde, Müslümanlar için çok özel bir günde dinî inanışlarını yaşayan ve yaşamak isteyenlere uygulanan haksız bir tutumla birlikte başlayan bir süreçte hem ramazan ayımızı hem mübarek gecemizi, bayramımızı buruk kutladık ve arkasından yaşanan insanlık suçunu hepimiz gözyaşlarıyla izledik. Gereken -hani dilsiz şeytandır dediğimiz- inancımızdaki gereken şeyi yaptık ve bununla ilgili de bugün Komisyonumuzda sizlerin aracılığıyla birlikte bu işin gereğini de daha üst noktaya çıkartacak bir alt komisyon kurulacak ve bu anlamda da teşekkür ederim.
Şimdi, tabii, burada bir insanlık suçu işleniyor, özellikle çocuklara karşı, kadınlara karşı yapılan durumun altını çizmek istiyorum. Yüzlerce çocuğun ve kadının öldüğü bir saldırıdan bahsediyoruz ve bunu yaparken de insan haklarını, insana ait hakları, özgürlüğü savunan, bunu kendine -vekilimizin de bahsettiği gibi- bir maske, bir kılıf olarak kullanan sözde insan hakları koruyucusu olan Batılı devletlerin ve Amerika'nın da bir kez daha diğer konularda olduğu gibi sahte duruşlarına şahit oluyoruz. Bu maske altında insanlık suçu işleniyor ve amalı, fakatlı, lakinli cümleler kurarak süreci yürütmeye çalışıyorlar. Şimdi bunu yaparken böyle mübarek bir gecede Müslümanları galeyana getirecek, tahrik edecek, onları bir eyleme sürükleyecek davranışların peş peşe geldiğini görüyoruz hem o gece, sonrasında. Şimdi bunları bir bir yapıyorlar, sonra etrafa bakıyorlar nasıl bir tepki alacaklar ve bir ses, bir duruş gelmeyince diğerine devam ediyorlar ve bombalamaya kadar devam ettiler. Şimdi burada birlik olmak çok önemli, bugün burada olduğumuz gibi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunda ortak karar alınması gibi güzel bir duruş sergilendi ama Müslüman devletlerin İslam coğrafyasındaki duruşu bu kadar net olmadı. Şimdi bu olması lazım, bunun olması gerektiğine inanıyoruz. Şöyle bir tarihe baktığımızda bunun bir tek örneğini görüyoruz, bunu anlatmak istiyorum, sonra sözümü tamamlayacağım. Yine, 1979 yılında bir OPEC petrol krizi oldu. O kriz şöyle başladı: Yine İsrail devletinin yanında Batılı devletler ve Amerika İsrail'in Filistinlilere yaptığı zulüm karşısında destek çıktılar; bunun üzerine ilk defa Müslüman ülkeler bir araya gelerek toplu bir karar alarak bir duruş sergilediler ve petrol noktasında bir kısıtlamaya gittiler. 1929 ekonomik buhranından sonra Avrupa ülkelerini ve Amerika'yı en büyük krize sokan bu duruş oldu. Şunu demek istiyorum: Eğer birlik olursak; amasız, fakatsız, lakinsiz her türlü kimliklerimizden uzaklaşarak sadece insan olmanın gereğiyle bile hareket etsek bizdeki o güç bizde mevcut. Bizim en zayıf noktamız ayrılmamız, parçalanmamız, alt noktalara inmemiz ve istenen şey bu. Bunu aştığımız zaman biz, özellikle Türkiye liderliğinde bütün İslam coğrafyasında iki yüz yıl önce Orta Çağ'da, ellerinde hâlâ kanları olan o sömürgeci, soykırımcı devletleri tekrar alt ederiz. Buradaki en önemli nokta, bizim tepkimiz; az önceki de buydu. Ayrışmayalım, birleşelim, eksiklerimizi tamamlayalım ama haksızlık karşısında da biz sakin duramıyoruz Başkanım, bunu da ifade etmek istiyorum. Zaten bunları yaparken bahsettiniz, anayasaları yok, bir kanunları var ama sonradan uydurdukları dinlerinde kendi dininden olmayan insanı öldürmeyi sevap gören bir anlayış var. Böyle bir yapıyla karşı karşıyız, kesinlikle yan yana gelemeyiz ama bu yapıyla da biz ilk önce insan olarak bu duruşumuzu sergilememiz gerektiğine inanıyorum ve tekrar böyle bir alt komisyonun kurulmasının çok yerinde ve çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Ben de ailem de -gelinimizin, eniştemizin Kürt olduğu bir aileyiz- birçok etnik yapıya ve kökene sahip bir aileyiz; hepsine güveniyorum. Hepimiz bir ülkenin evlatlarıyız. Önemli olan, bu ülkenin evladı olmak ve Müslüman olmak diyorum ve teşekkür ediyorum.