KOMİSYON KONUŞMASI

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sırayla mı gidiyoruz Başkanım?

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Evet.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - CHP bitsin diye bekliyoruz ama biter mi bilmiyoruz.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Yüz yılda bitmedik, bundan sonra da devam ederiz kardeş ya. Seni seviyoruz kardeşim.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; kanun teklifiyle 6 farklı kanunda değişiklik yapılıyor. Bu kanunlar; İcra ve İflas Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu, Harçlar Kanunu, Kat Mülkiyeti Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu ve İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun. 6 tane farklı kanun var. Bu 6 tane farklı kanunla birlikte, büyük bir ihtimalle sigortayla ilgili de yeni bir madde ihdas ediyorsunuz, 7 kanunda değişiklik yapılacak. Tam anlamıyla bir torba kanun, torbanın torbası kanun.

Tabii, buradan geldiğim nokta nitelikli yasama. Şimdi, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi getirilmeye çalışıldığı zamanlarda verilen söz şuydu: Yasama, yürütme ve yargı arasındaki kuvvetler ayrılığı net olarak ortaya konulacak ve nitelikli yasama getirilecek. Şimdi, arkadaşlar, açık açık sormak lazım: Bu düzenlemeyle, bu torba yasalarla hangi nitelikli yasamayı biz oluşturuyoruz? Böyle şey olabilir mi? Getiriyorsunuz, içinde 7 tane, 8 tane kanunla ilgili değişiklik var yani diyelim ki 5'i bizim de tamam diyebileceğimiz, hukukun ve toplumun menfaatlerine ve çıkarlarına uygun şey ama 2 tane bir şey ortaya koyuyorsunuz, ondan sonra o torba kanunu ellerimizle kaldırıyoruz, indiriyoruz. Böyle şey olmaz. Bu, nitelikli yasama, kuvvetler ayrılığı sağlamadı ve bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen sistem tam anlamıyla yargıyı, yasamayı ve yürütmeyi bağladı arkadaşlar. Biz "saray" deyince siz kızıyorsunuz. Evet, saray, her şeyi saray belirliyor.

3.070 hâkim, savcının tayini çıktı şimdi. Ne aceleleri vardı? Ne aceleleri vardı? HSK'nin 7 üyesi yeni seçildi. Bekleyin, biraz daha bekleyin. Neden korktunuz? Uzlaşılan bir kültürden gelenlerin yukarıda değişiklik yapacağından mı korktunuz? Yani uzlaşmadan mı korktunuz? HSK'den ayrılacak olanlar şu anda 3.070 kişinin tayinini sağladı. Yani adalet hukuken mümkün, bazı şeylerde de yasal anlamda mümkün olabilir ama bazı şeyler de yaşam anlamında mümkün olmuyor. Bu nedenle nitelikli yasamayı yapamıyoruz.

Baktım, tüm partiler 45.135 tane soru önergesi vermiş arkadaşlar, 45.135. Bu önergelerin 5.421'i on beş günlük normal süresinde cevaplandırılmış, 23.358'i ise süresi geçtikten sonra cevaplandırılmış. Cevaplar nasıl, biliyor musunuz, cevaplar? "Bize ait değildir, şu bakanlığa aittir." "Bu konuda gerekli şeyler yapılmıştır." Cevaba cevap desek cevaba yazık olur, yanıta yazık olur. Ama ilginç olan bir şey var, 15.790 önerge ise cevaplandırılmamış. Ya, milletvekiline "Sen kimsin?" diyor, bakan çıkmış, cevap dahi vermiyor ya. Bu bakanların içinden İçişleri Bakanı Soylu'yu da bir yere koymak lazım, bir yere koymak lazım. İçişleri Bakanlığı konusunda vermiş olduğumuz hangi önergeler cevaplandı ki?

Biz diyoruz, bir haftadan beri diyoruz, medyada diyoruz, televizyonlarda diyoruz, "Ya, şu 4,9 ton, 265 milyon dolarlık, Karakas'tan gelecek olan gemide yakalanan, Türkiye'ye indirilecek olan limanı belli kokain hakkında soruşturma açtın mı?" diye soruyoruz. "Gönderdiniz mi buradan bir ekip olarak, İçişleri Bakanlığından bir ekip olarak gönderdiniz mi? Bu soruşturma konusunda orada bu hükûmetler arasındaki çalışmalara girdiniz mi?" diye soruyoruz, cevap yok, cevap yok. E, burada da milletvekilini takan yok, yok arkadaşlar ya, yok. Bakan cevap vermez, İçişleri Bakanı çıkar, "vatan, millet, Sakarya" edebiyatıyla işini yapmaz, görevini yapmaz. Savcılar ise ne yapar? Savcılar ise saraydan talimat bekler. Talimat gelince ne yapacaklar? Soruşturma açacaklar. Neyin soruşturmasını açacaklar? Ya, millet, 80 milyon kişi izlemiş. Çıkmış, bir suç örgütü lideri konuşuyor, konuşuyor, somut bir şeyler söylüyor. Yapın soruşturmayı. Neden yapmıyorsunuz? Neden resen soruşturma açmıyorsunuz? İYİ Partinin İkizdere'ye giden Genel Başkanına yapılan saldırıdan sonra İYİ Partililer hakkında hemen soruşturma yapıyorsunuz ya, Erzurum İlçe Başkanını çağırıp da hemen ifadesini alıyorsunuz ya. Neden yapmıyorsunuz soruşturma? Aklıma hemen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanımıza yönelik yapılan linç girişimi geldi. "Linç girişimidir." diye bas bas bağırıyoruz; bas bas bağırıyoruz "asliye ceza mahkemesi yetkili değil, bu örgütlü bir suçtur." diye.

Bakın, arkadaşlar, burada tarihî bir nokta koymak istiyorum: Bu mesele, o linç girişimiyle ilgili soruşturma önümüzdeki dönemde başka başka kanallara gidecek, başka kanallara gidecek, örgütlü suçların içine girecek, kimlere uzanacak; hep birlikte göreceğiz arkadaşlar, hep birlikte göreceğiz.

Yahu, devleti kimler yönetiyor? Suç örgütü liderinin video yayınlayacağı mesajı çekilmiş saat 18.00'de, video yayınladı. Herkes izliyor. Çıkmış İçişleri Bakanı dün "Yahu, onu izleyenler çocuk pornosu da izliyor." diyor. Sen kimsin ya! Sen bu vatandaşlara "bilgi alma hakkı" denilen Anayasa'nın 74'üncü maddesindeki hakkı kullandırmıyorsun, vatandaş bazı olayları anlamak amacıyla video seyrettiği zaman da "Onlar çocuk pornosu da izler." diyorsun. Vatandaşa yaptığı hakarete bak ya! Ulan senden İçişleri Bakanı mı olur? Böyle rezalet olabilir mi? Bu rezalettir arkadaşlar. Artık bu işin ayarı da kaçtı, her şeyi kaçtı.

Arkadaşlar, bu sistem yargıyı bu hâle getirdi, bu sistem yasamayı bu hâle getirdi, bu sistem memleketteki vatandaşı yoksul hâle soktu. İcra ve İflas Kanunu değişikliği yapıyoruz, şöyle bir bakayım dedim, Ulusal Yargı Ağı'ndan alınan verilere baktım bugün, 1 Ocak ila 21 Mayıs günleri arasında icra iflas dairelerine toplam 2 milyon 852 bin yeni dosya gelmiş arkadaşlar; yeni gelen dosya sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 797.214 artmış, yoksulluk artmış, millet ödeyemiyor. Aynı dönemde 3 milyon 123 bin dosya sonuçlandırılmış ama nasıl sonuçlandırılmış? Arkadaşlar, icra dairelerinde derdest bulunan dosya sayısı bir yıl öncekine 21 Mayıs 2020 tarihine göre 1 milyon 411 bin 830 artarak 21 Mayıstaki resmî kayıtlara göre tam tamına 21 milyon 940 bin 111'e çıkmış; bu yıl ocak ve mart ayında 125.085 kişi tüketici kredisi borcunu, 113.101 kişi kredi kartı borcunu ödemediği için bankalar tarafından icraya verilmiş. Şimdi, 21 milyon 940 dosyayı 2'yle çarpın 40 milyon, 40 milyon kişi birbirinden alacaklı. Ceza mahkemelerini de hesap edersek millet birbiriyle kavgalı, davalı. Neden kaynaklanıyor bu iş? Dilden kaynaklanıyor, siyaset dilinden kaynaklanıyor. Vatandaşa "Ey!" diye bağırmakla bu iş olmaz. "Ey!" diyeceksen gideceksin Amerika'ya diyeceksin, Avrupa Birliğine diyeceksin.

Avrupa Birliğinin ilgili kuruluşu bir rapor çalışması yapıyor, dün açıklandı. Ya, arkadaşlar, yolsuzlukla mücadele konusunda Avrupa'da son 3 ülkeden birisiyiz biz ya! Yolsuzlukla mücadele, aklıma ne getiriyor? Siyaset, mafya, ticareti getiriyor. Sen mafyaya karşı koyamazsan, siyasetin içine mafya girmişse, bir milletvekilinin 10 bin dolar aldığı iddiaları her yerde uçuşuyorsa, İçişleri Bakanı olarak "Ben savcıya bu konuda bilgi veririm." diyorsan bu memlekette suça karşı nasıl mücadele edecekseniz arkadaşlar?

Mart ayında Antalya'da Emniyet Genel Müdürlüğünün yaptığı toplantıda, oradaki KOM'un yaptığı toplantıda açıklanan raporda geçen mafya iddialarında şu anda konuşan Sedat Peker'in 3'üncü sırada olduğunu bildiğin hâlde nasıl koruma tahsis edeceksin, nasıl "jammer" vereceksin? Arkadaşlar, kimler yönetiyor bizi ya, kimler yönetiyor ya!

Sayın Cumhurbaşkanı, şu anda İçişleri Bakanının görevini sürdürmesi açık ve net Türkiye'de hiç kimsenin hukuki güvenliğinin olmadığını, kişi güvenliğinin olmadığını, can güvenliğinin olmadığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle eğer "Bu memlekette hukuk devleti, demokrasi ve özgürlükler var." diyorsanız -ve siz diyorsunuz, biz demiyoruz- hemen görevden alın, hemen görevden alın, bize gönderin, bize gönderin, Anayasa'nın 106'ncı maddesi ve 148'inci maddesi gereğini yapalım; 301 oyu buluruz, AK PARTİ içinde dürüst insanlar var.

MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) - Mafyayı siz mi görevden alacaksınız?

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Buluruz 301 oyu. Soruşturma komisyonu kuralım. Soruşturma Komisyonundan sonra raporları oy birliğiyle Yüce Divana gönderelim, gönderelim, aklansın. Bu memlekette Başbakan gitti Yüce Divana, bakanlar gitti Yüce Divana. Neden korkuyorsunuz, neden çekiniyorsunuz? Ama Ruhsar Pekcan gibi çıkıp da "O çok başarılı bir arkadaşımız." diyorsanız, onu da çıkın, konuşun, "İçişleri Bakanımız bizim çok başarılı bir arkadaşımızdır." deyin.

MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) - Evet, başarılı bir arkadaşımızdır.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Cumhurbaşkanı olarak deyin bunu siz.

MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) - Başarılıdır.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Neden demiyorsunuz? Size sıra gelince siz de konuşursunuz. Basın, basın, konuşun.

MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) - Kayıtlara giriyor.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Evet, Sayın Bülbül, karşılıklı olmasın.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Yani öyle konuşmayın.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bir de konuşan sizleri görelim yani hep biz konuşuyoruz.

Arkadaşlar, memlekette mafya-siyaset ve ticaret meselesi yani ikinci Susurluk olayı çözülmeden bu memlekette yargı da bağımsız olmaz, bu memlekette demokrasi de gelmez, adalet de gelmez.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ederiz, bitti.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Daha durun, yasaya geçiyoruz.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Öyle mi?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Daha yeni başladık.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bir saniye... Şimdi, Turan kardeşim bir saat konuştuysa biz de bir buçuk saat konuşalım biraz.

Arkadaşlar, bu torba yasa konusundan şimdi yasanın içeriğine giriyoruz. Arkadaşlar, Arabuluculuk Kanunu'nu biliyorsunuz, uzlaşmacıyı biliyorsunuz. Burada ilk çıktığı zaman uzlaşmacıyla ilgili "Hukukçulardan oluşan bir yapı uzlaşmacı olabilecek." denmişti, yasa öyle çıkmıştı. Daha sonra düzenlemeler yapıldı, uzlaşmacının içine avukatlar dışında mali müşavirler, kalemde çalışan arkadaşlar, polis arkadaşlar yani hangi mesleğe sahip olursa olsun uzlaşmacı oldu. Şu anda uzlaşmacının raporlarına karar verecek savcının yanında çalışan kâtipler uzlaşmacı oldu. Yani bütün mesleklerden olanlar uzlaşmacı oldu. Uzlaşmacılık kurumu öyle bir hâle geldi ki "Ya, nasılsa arkadaşların, çoğu kişinin... Yani en azından ekonomik yönden katkı verelim." mantığına döndü. Ya, hukuk sistematiğinde ekonomik katkı vermek yoktur, adalete ulaşmak vardır. Şimdi...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ama memurların başka bir iş yapması da yasak.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Yasak.

Şimdi ise ara buluculuk meselesi var. Ara buluculuk meselesini de biliyorsunuz hukukçular, avukat arkadaşlar yapabiliyor. Dileğimiz, temennimiz şu: Bakanı gördüğümüz zaman söylüyoruz, Hukuk İşleri Genel Müdürünü gördüğümüz zaman söylüyoruz, "Aman ara buluculara da hukukçu dışında kimseyi sokmayın." diyoruz ama yarın bir gün oraya da dalacaklar, o ara buluculuk niteliğini de ortadan kaldıracaklar diye düşünüyoruz, inşallah olmaz.

Şimdi, buradan, Sayın Başkan, buraya geliyorum. Ya, arkadaşlar, şimdi burada siz ne yaptınız? Burada iflas tasfiyesinde görev alacak iflas idare üyelerinin mesleki durumu, bir hukukçu, bir mali müşavir veya üçüncü kişi... Üçüncü kişinin mesleği de belli değil.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yok, mali müşavir o.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Mali müşavir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Muhasebeci.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Muhasebeci.

Ya, arkadaşlar, hukuk ve kanun uygulamaları hukukçular tarafından yapılmalıdır. Hukuk nosyonu almamış insanların hukuksal faaliyetlerde bulunmaları mümkün değildir. Yine ara buluculuktaki sıkıntılara girecek. Burada uygulamada üç yılda konkordatoda en çok karşılaşılan sorunlar konkordato komiserlerinin hukukçu olmamasıdır. Uygulamalarda hukukçu olmayan konkordato komiseri ataması yapmışsanız ve -yapılıyor- komiser tayin edilmişse -komiserin hukukçu olmayanları da oluyor- bu durumda uygulamada büyük sorunlar çıkıyor.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Hukukçu getiriliyor işte.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Getiriliyor, 1'i getiriliyor, 3'ü de hukukçu olsun arkadaşlar, bunda çekinilecek bir şey yok.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Belki 2 kat artırılabiliyor.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Yani ama artırılmıyor, uygulamada artırılmıyor.

Şimdi, iflasın tasfiyesinde de aynı sıkıntılar olacak. Yani, iflas tasfiyelerinde kendi alanında uzman kişiler iflas idaresinde görevlendirebilir ancak tasfiyenin hukuk fakültesi mezunu olup fiilen mesleğinde belirli tecrübeye sahip avukatlar tarafından yürütülmesi zorunlu olmalıdır diye düşünüyorum. Bir de 5 dosyayla bir sınırlama getirmişsiniz burada, 5 dosyayla sınırlama getirmişsiniz. Ya, arkadaş, bu 5 dosyanın kriteri nedir? Neden 5 dosya? Yani zaten avukatlar arasında bu konuda uzmanlaşmış sayılar az. Yani 5'in kriteri ne, o konuda cevap bekliyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - 5 iyidir.

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Teklif sahibi...

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - İşte o konuda Oğuzhan Vekilimden bir cevap bekliyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - 5 iyidir, rekabet açısından iyidir, dosya beklemez.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bir de bazı maddeler var; 3, 7 ve 13'üncü maddeler. Bu konuda da düzenlemeler, eksiklikler ve tamamlamalar yapılması gerekir diye düşünüyorum. Bu çerçevede başka söyleyeceğim yok şu anda.

Teşekkür ederim.