KOMİSYON KONUŞMASI

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Aslında, hepimizin yüzünde maskelerle bu toplantıyı gerçekleştirmek zorunda kaldığı bir ortamda, evet, iklim krizinin olası etkilerini anlattınız ve son derece ürkütücü bir tablo çizdiniz. Ben de ürkmemiz gerektiğini düşünüyorum ve ona göre hazırlıklı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Sizin de söz ettiğiniz gibi, aslında, ülkemizde ne yazık ki önleyici ve koruyucu tedbirlerden çok sağaltıcı sağlık hizmetlerine ağırlık veriliyor. Bu, ne yazık ki bizim ülkemizde sağlık konusunda yapılan en büyük yanlışlardan bir tanesi. Sürekli olarak, işte, şehir hastanelerini dikerek tedavi etme yönündeki hizmetlere para harcıyoruz ama ne yazık ki onun yerine koruyucu hizmetlere, çok fazla koruyucu önlemlere fazla yatırım yapmıyoruz. Bu anlamda, siz de "Yatırım engellerinin kaldırılması." dediniz. Ben özellikle o konuyu biraz irdelemenizi istiyorum; "yatırım engelleri" derken neyi kastettiniz? Bir, bu konuyu sormak istiyorum.

İkincisi de: Tabii, Türkiye'de ve şehirlerde iklim krizinin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine uyum sağlama yönünde çok da hazırlıklı olduğumuz söylenemez. Evet, planlar var, siz de sunumunuzda söz ettiniz. İşte, 2010-2020 arası Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi var ama biz şu anda, 2021'deyiz, İklim Değişikliği Eylem Planı var, yine, 2023'e kadar kapsıyor. Oysaki biz daha çok 2050, 2060'larda, özellikle 2030 sonrasında başımıza gelebilecekleri söylüyoruz. Bizim bu iklim değişikliği planlarımız, işte, izleme ve strateji planlarımız daha çok 2023'e kadar uzanıyor. Demek ki biz bu konuda çok da hazırlıklı değiliz. Ayrıca, bu planlar konusunda da Türkiye'nin İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planlarında izleme ve değerlendirme raporları var mı? Bunlar size ulaşıyor mu? Siz bile verilerin hani, sağlıklı olarak elinize ulaşmadığında, dolayısıyla yapacağınız projeksiyonlarda bunları çok da fazla dikkate alamadığınızdan söz ediyorsunuz, zorunlu olarak. Verileri talep ediyorsunuz, ben de bu konuya özellikle dikkat çekmek istiyorum. Türkiye'de ne yazık ki veri konusunda, veri paylaşımı konusunda çok büyük bir sıkıntı var. TÜİK'in verilerine bile güvenemiyoruz. İşte, TÜİK Başkanının kendisi geçenlerde Mecliste, ayarlama veriler vermek zorunda kaldıklarını bile itiraf etmek zorunda kaldı. Dolayısıyla, biz, bu sağlıklı verileri alamazsak nasıl önümüzü göreceğiz? Senaryoları ona göre nasıl hazırlayıp da uyum stratejilerini sağlayabileceğiz, sağlıklı getirebileceğiz? Onları özellikle sormak istiyorum.

Bir de tabii, iklim krizi konusunda en önemli olgulardan bir tanesi de yer değiştirme ve göç olgusu. Burada da mülteci konusu çok önemli ki biz mültecilerle belirli sağlık sorunlarını belki iklim krizinin etkileri olmadan da yaşamaya başladık. Yoğun bir mülteci göçü var ülkemizde ve unuttuğumuz hastalıklar yeniden canlandı bugün ülkemizde; çiçek gibi, işte, farklı hastalıklar gibi. Dolayısıyla, bu konudaki çalışmalarınızı da ben özellikle öğrenmek istiyorum, varsa bu konuda çalışmalarınız.

Ayrıca, bir de teşekkür etmek istiyorum. Aslında bu küresel salgın döneminde en büyük yüklerden bir tanesini, en büyük cefayı ne yazık ki halk sağlığı uzmanları çekti. Dolayısıyla, sizin nezdinizde de buradan hem sunumunuz için hem de tüm halk sağlığı uzmanlarımıza bir teşekkür etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.