KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, sanıyorum, cumhuriyet tarihinde bendeki şeyler yanlış değilse 38'inci kere varlık barışı ve vergi affı gibi bir çalışma yapıyoruz. Sizin döneminizden, 2003'ten bu yana varlık barışlarını da katarsanız bu, 11'inci düzenleme değerli arkadaşlar.

Tabii, bu yoğunluk, işlerin iyi gitmediğini gösteriyor. Her sefer de bir gerekçe buldunuz değişik sebeplerden dolayı, aslında işlerin iyi gitmediğini itiraf ettiniz. "Vatandaşın talebidir." diye işlerin iyi gitmediğini, bir şekilde dünyadaki dalgalanmalar dolayısıyla krizlerin olduğunu filan söylediniz. Zaten sizin bir hata yapmanız falan mümkün değil -bu iktidarın, bu heyetin- işte bir şeyler çıkıyor, bahane çıkıyor. Bu sefer de işte bir buçuk seneye, iki seneye yakın... Covid dolayısıyla yapılıyor ve bu gelen düzenleme de bir önceki -vergi affı diyelim- vergi affında olduğu gibi... Covid dolayısıyla bunları yaptınız.

Değerli arkadaşlar, önce teklifle ilgili birkaç cümle söyleyeyim. Yani tabii, siyaseten karşı çıkamıyoruz, böyle bir şey olur mu falan çünkü büyük bir kesim bunu bekliyor, dolayısıyla biz de siyasiyiz zaten bir şey yapsak hemen "Cumhuriyet Halk Partisi karşı çıktı." falan diyor iktidar, sesimizi çıkarmıyoruz ama büyük bir adaletsizliğe imza atacağınızı ben ifade etmek istiyorum. Niye? Çünkü bu memlekette gerçekten vergiyle ilgili vatandaşın vergiye karşı bir soğukluğu var. Sadece bu memlekette değil, bütün dünyada böyle. Sanki geliyor zorla devlet alıyormuş gibi, niye vereyim falan gibi. Böyle bir yaklaşım var. Bu sebepten dolayı bir kısım yurttaş... Ha, başka sebepleri de, gerçek sebepleri de olan, sıkıntısı olan, işte o ülkede ortaya çıkan, Covid ya da başka sebeplerle ortaya çıkan kriz dolayısıyla ödeyemeyen, zor duruma düşen insanlar da var ama bütün bunlara rağmen gerçekten düzenli olarak vergi ödeyen insanlar var bu ülkede. Nitekim, sanıyorum bir düzenlemede vergi ödeyenlere de bir prim mi ne, yüzde 2-3 gibi bir şey getirilmişti, onlara da haksızlık, adaletsizlik olmasın diye. Ya, bu adaletsizlik! Ben, vergimi ödüyorum, siz, birisi ödemiyor. Kim ölçecek? Yani vardı, yoktu, ödemiyor, işte krizden ödemiyor. Bunu kimse ölçemiyor. Dolayısıyla burada bir haksızlık, adaletsizlik yapılıyor. Ama tabii, Parlamento dediğimiz kurum böyle şeyleri yapma hakkına sahiptir. Başka bir tane, büyük bir yanlış bence, matrah artırımı falan...

Değerli arkadaşlar, bu ülkede vergiyi ödememek, geciktirmek ayrı bir şeydir, vergide hile yapmak, sahtecilik yapmak ayrı bir şeydir. Şimdi, bu matrah artırımıyla yapılan şey, yeniden değerlendirmelerle de aynı şeyler yapılıyor... Kim sahtecilik yaptı, kim yapmadı o anlamda bir şey söylemiyorum ama dünya kadar vergi incelemesi yapıyor maliye, şüpheleniyor vergi dairesi. Birtakım bulgulardan hareketle geriye doğru inceleme yapıyor, işte sahte faturalar buluyor, başka usulsüzlükler buluyor. Şimdi, biz bunu yaparak, kanun çıkararak onları da bir şekilde affediyoruz. Bakın, bir tarihte, bir ilçe nüfusunu bire katlamıştı. Yani, diyelim ki 20 bin nüfusu varken bir anda 40 bin yapmıştı. Bitişikteki ilçe de 8 binde kalmıştı. O belediye başkanıyla tartışmıştım. O zaman da biz, böyle çok idealist bir şekilde Refah Partisi'nde falan iktidara geliyorduk, dünyayı dümdüz ediyorduk böyle, adaleti ayağa kaldıracaktık falan. "Ya, senin yaptığın ne, bu ne kardeşim!" falan diyor, gülüyordu. "Ne var, bunu yaptık ama devletten aldık." diyor. Ya, kul hakkı, öbür ilçeye gitmedi, sizin yaptığınız bu kul hakkı arkadaşlar, onun altını çizmek istiyorum. Bu yapılan her şey doğrudur, popülizme göre doğrudur. Vergisini ödemiş insanlar için de çok büyük haksızlık yapılıyor, eşitlik ilkesine aykırıdır bu yaptığınız.

Covid gerekçesine gelince değerli arkadaşlarım, Covid olmadan da Türkiye ekonomisinde çok ciddi problemler vardı. Şu anda, Türkiye ekonomisinin yaşamış olduğu ciddi problemlerin altında, esas sebep Covid falan değil, Covid'in bizi bir krizde yakalıyor olması. Biraz evvel Sayın Başkanımız, arkadaşımız Süleyman Bey'in konuşmasına "Konu dışı:" diye müdahale etmeye kalktı. Arkadaşlar, hiçbir şey konu dışı değil. Şimdi, benim elimde bir kâğıt var, Başkana göre konu dışı, diyor ki: "2021 yılı için 1 milyon 317 bin yolcu garanti edilmişti Zafer Havaalanına. Dört ayda 61 yolcu uğradı." Şimdi, bu konu dışı mıdır arkadaşlar? Türkiye'de yaşanan ekonomik sıkıntı bizi ikide bir vergi affı düzenlemesine iten sebepleri en temellerinden değil mi? Türkiye'nin kaynaklarının yanlış kullanılması. Çarçur edilmesi, çalınması, matrahıyla paylaşılması gibi bir şey demiyorum, yanlış kullanılmasından kaynaklanan bir şey. Sayın Cumhurbaşkanı, bugünkü konuşmasında dedi ki: "Covid döneminde, pandemi döneminde hibe edilen tutar yıl sonuna kadar -böyle bir hesapta görmemiştim- 101 milyar TL olacak." dedi. Değerli arkadaşlarım, öyle değil, şu anda 64-65 milyar TL'lik direkt vatandaşa, esnafa, işsiz kalana dağıtılan paralar var. IMF'nin de bu konuda rakamı var, Türkiye'nin rakamlarını da topladığınız zaman aşağı yukarı bu çıkıyor, 60-70 milyar TL civarında bir yardım yapılmış. Dolayısıyla bu yardımdan dolayı da hiçbir problem ortaya çıkmıyor çünkü dünyaya baktığınız zaman da bu yardım bizim gibi ülkeler arasında Meksika'dan sonra sondan 2'nci geliyoruz. Yani durum budur, öyle büyük bir yardım filan da yapılmamış. Üstelik de bütçe kaynakları filan da kullanılmamış. Bunun için kullanılan kaynakların büyük çoğunluğu işsizlik fonu, bir de IBAN var, bunu da unutmadık, tarihe geçtiniz. Böyle bir dönemde vatandaşa IBAN gönderip "Para gönderin." demeyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti ciddi bir şekilde tarihe geçmiştir. Bu kaynaklar kullanılmıştır. Ha, siz ne yaptınız? Yaptığınız bu işten dolayı şu anda yaşanan krizin temelinde şu var: Kredi kullandırdığınız. Nasıl kredi kullandırdınız? Yağdırdınız kredileri, sadece bireysel krediler falan değil ticari kredilerde kullandırdınız. Niçin kullandırdınız? Bu şu anda tartışılmakta olan kayıp ya da ne oldu falan dediğimiz, Merkez Bankasının kaynakları nasıl bu duruma geldi dediğimiz 128 milyar dolar tartışmasıyla da çok yakından ilgilidir.

Bakın, arkadaşlar, siz gittiniz, mevcut enflasyonun, piyasa faizlerinin çok altında faizlerle müthiş bir şekilde kredi kullandınız ve bu krediler de sahibine, yerine gitmedi. Tüketici kredileriyle ilgili yapılan harcamalar sıkıntılar şimdi karşımıza gelecek, daha büyük bir şekilde gelecek. Onlar nasıl ödenecek, ne şekilde ödenecek? Onlar karşımıza gelecek ama esas problem ticari amaçla kullandığınız kredilerdir. O dönem 2 sebepten dolayı, 1) Ekonomide size güvenilmediğinden dolayı. İkincisi de; pandemi nedeniyle vatandaşın öyle, yatırımda falan hiçbir şekilde gözü yoktu, talebi de yoktu. Verdiğiniz krediler büyük ölçüde, hani, işte, dolar yükselmesin diye sürekli şekilde değişik yöntemlerle, birtakım platformlardan yasal mıdır değil midir, işte, protokollerle Merkez Bankasının dolarının çarçur edildiği dönemlerde sizin verdiğiniz kredilerle insanlar gitti, döviz aldılar, altın aldılar ve onların şeylerini şimdi çekmeye devam ediyoruz. Nereye gitti falan... Aslında, hem Cumhurbaşkanı hem de bakanların bazıları bunu itiraf da ettiler. "Her evdedir." dedi birisi. Merkez Bankası Başkanı: "Canım, bir yere gitmedi." dedi "Bizdedir." falan. Bizdedir ama bu sıkıntıları bir şekilde yaşamaya devam ediyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu şeyler, bu şekilde vergi barışı, yani ne diyelim, vergi affı gibi şeyler getirmeye devam edebiliyoruz, ederiz, içeride birtakım dengeler kurabiliriz ama Türkiye'nin en temel problemlerinin başında değerli arkadaşlarım, borçları geliyor, Türkiye'nin dış borçları geliyor. Çok önemli bunlar. Dış borçlarla ilgili ne yapacaksınız? Bakın, Türkiye'nin borç paraya ihtiyacı olduğunu herkes biliyor. Bir ülkeye, dünyada parası olan çevreler, "finansör"ler, kapitalistler, sermayedarlar, para vermek için bakarlar yani Merkez Bankasında ne var. Yani Merkez Bankası rezervi deyip de geçmeyin. Ona bakarlar. İkincisi de; sizin ekonomik ve siyasal olarak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu, bitirebilirseniz...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum.

Bu iki durumda da Türkiye dibe vurmuş vaziyette. Bu sebepten dolayı, Türkiye'nin 450 milyar; ki bundan 190 milyar doları kısa vadelidir, bir sene içinde ödenmesi ya da halledilmesi gerekli borçlardır. Bu borçlarla ilgili ne yapacaksınız? Var mı? Ha, şu ana kadar, tabii, siz brüt rezervler dolayısıyla bir şekilde bu borçları çeviriyorsunuz yani, vadesi gelenleri, hem özel sektör hem de devlet bir şekilde çeviriyor ama nereye kadar gidecek değerli arkadaşlarım yani? Bu konuda çok fazla bir şey bilmiyoruz. Şu anda, biz bu borçları, diyelim ki yüzde 3 faizle -dolar bazında diyorum- almış olduğumuz bu borçları, dış borçları şu anda -yüzde 6 artık kalmadı- yüzde 7-8 ve 20 arasında faizle geri ödüyoruz. Ya, niye? Sizin yaptığınız yanlışlardan dolayı. Bugün yaptığınız yanlışa benzer yanlışlarınızdan dolayı, ekonomiyi yönetememenizden dolayı. Aslında, 2011 seçimlerinden sonra yöneliminizi kaybetmenizden dolayı.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlayabilirsek...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum, son cümleleri söylüyorum.

Bütün bu maliyetler ekleniyor ve bizim Türkiye Cumhuriyeti devletinin çok ihtiyacı olan, olmazsa olmazı olan, olmazsa, bir şekilde durursa iflasa sürüklenecek olan dış borçlarımızı bize benzer ülkelerin bulduklarından kat kat fazla faizlerle ödemek durumunda kalıyoruz ve bunun sorumlusu sizsiniz değerli arkadaşlarım yani. "Biz değiliz." falan değil, tek tek sizsiniz, burada el kaldıran arkadaşlardır ve bu, kul hakkı içeriyor burada çünkü sizin yaptığınız bu düzenlemelerden dolayı başkası zarar görüyor, yani onun hakkını bir şekilde gasbetmiş oluyorsunuz yasa yaparken.

Saygılarımla.