| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı'nın, Diyanet İşleri Başkanlığının kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin çalışmaları hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .05.2021 |
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Teşekkür ederim.
Ben de, öncelikle, AK PARTİ Genel Başkanının, siyaseti âdeta magma seviyesine kadar indirdiği bir konuşmayı kınayarak başlamak istiyorum. Bu ülkede bir kadın Genel Başkana "Daha iyi günler, daha neler göreceksiniz." diyerek, yaşanan bu olayı sahiplenmesi aslında yaşanan saldırının arkasında kimin olduğunun da çok açık bir şekilde itirafıdır. Ve bu söylemden sonra, bir Cumhurbaşkanının bu ifadeyi kullandığı bir ülkede artık hiçbir kadının can güvenliğinin olmadığının da resmî bir ispatının olduğunu da ifade etmek istiyorum.
Öncelikle, bunu ifade ettikten sonra, sunumları için çok teşekkür ediyorum. Gerçekten anlatırken çok güzel anlattınız ama keşke gerçekler de böyle olabilse. Bazı yerlerde arkadaşlarımla tekrara düşeceğim ama konunun önemini vurgulamak anlamında bu tekrarın da önemli olduğunu şimdiden ifade etmek istiyorum.
Öncelikle şunu söyleyelim: Şiddetin olmaması konusunda hep sorumluğu kadına atfeden bir yaklaşımınız var. Hep kadınların sabırlı olması, alttan alması yönündeki telkinleri üzülerek biz de okuyoruz. Az önce Sevgili Milletvekilim de ifade etti, ben de aynı örneği vereceğim: Burcu Karakaş bu ifadeleri açıkladığında bir yalanlama geliyor Diyanet İşleri Başkanlığından ama bu konuşmaların olduğu bir ses kaydı olduğunu ifade ettiğinde herhangi bir geri dönüş olmuyor. Ben öncelikle şunu sormak istiyorum: Böyle bir ses kaydının olduğu iddia ediliyor, neden Kurumunuz "Ya, evet, varsa böyle bir şey, kabul edilemez demiyor." Yani gerçekten tüyler ürpertici. Çorum Müftüsü demiş ki "Sesini yükseltebilir, işte ne yap.. Aman, bende de sorun olabilir." Yani çok ilginç yaklaşım. Ha, şunu da söyleyeyim: Örneğin, daha olumlu, ŞÖNİM'lere yönlendiren müftüler de var; doğruya doğru yani olumlu, doğru yerlere yönlendiren de var ama bazı açıklamalar asla ve asla kabul edilemez. Bizim sizden beklediğimiz, eğer bu davranışı, bu fetvaları onaylamıyorsanız konunun muhatabına dersiniz ki "Burcu Hanım, ses kayıtlarını getirin, kişiler hakkında gerekli işlemleri yapacağız. Bu Diyanetin kabul ettiği bir anlayış değildir." bizim sizden beklentimiz bu ama söylemlerinizde de maalesef hep... Örneğin, bir reklam filmi çektiniz. Bu reklam filminde kadının rolünü... Az önce "Toplumsal cinsiyet eşitliği" dediniz, ben bundan dolayı mutlu oldum. Öznur Hanım'ın da toplumsal cinsiyet eşitliğini öven söylemleri vardı ama bugün ne oldu da öcüleştilirdi bu kavram. Siz de kullandınız. Biz şunu söylüyoruz: "Toplumsal cinsiyet eşitliği" kavramı kadın ve erkeğin biyolojik olarak tanımlarının dışında, geleneklerle toplumun biçtiği rollerdir. Biz zaten kadına yönelik şiddetin temelinde bu rollerin olduğunu önemsiyoruz ve siz de bunu doğruladınız. İşte, biz sorunu tam da bu noktada görüyoruz ve bu nedenle sizin çektiğiniz reklam filminde, işte "kadının çay getiren, erkeğin hizmet alan" bir görüntüsünden ziyade, o toplumsal rolleri bölüştüğü bir video yayınlamanızı bekliyoruz sizden. Evet, önemli bir kurumsunuz, insanların söylemlerinizi dikkate aldığı bir kurumsunuz ama üzerinize düşen görevi de ben yeteri kadar göstermediğinizi söylüyorum. Tabii, bunun içerisinde maalesef içinizde Kurumu itibarsızlaştıran söylemleri olan kişilerin varlığı da son derece önemli. Mesela, biri diyor ki "Eğer eşiniz şiddet uyguluyorsa polisi aramayın çünkü polis uzaklaştırıyor, İstanbul Sözleşmesi nedeniyle; e, bu, kabul edilebilir değil." gibi bir ifadede bulunuyor.
Onun dışında, yaşam hakkını gözettiği için değil, kadına yönelik şiddetin ailelerin parçalanmasını önleyebilmek için olduğu görüşüne katılıyor musunuz?
DİYANET İŞLERİ BAŞKAN YARDIMCISI PROF. DR. HURİYE MARTI - Hayır, hayır, tabi ki katılmıyoruz.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Yani şundan dolayı bunu soruyorum: Elbette ki aileyi her fırsatta ön plana çıkarıyorsunuz ama kadının, çocuğun şiddet gördüğü bir aile ne kadar sağlıklı bir aile yapısı olur bu önemli.
Yine Ayasofya eski imamının 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'yle ilgili; sürekli kadın cinayetleri vurgusu kadını erkeğe düşman etmeye çalışan bir medya propagandası görüşüne katılıyor musunuz örneğin? Diyanete göre boşanmaları -ne sebeple olursa olsun- toplumu zayıflatan bir olgu olarak görüyor musunuz? Kadının çalışmasının şiddeti artırdığını düşünüyor musunuz? "Toplumsal cinsiyet eşitliği" kavramı üzerine ne düşünüyorsunuz? Yine, erken yaşta ve küçük yaşta zorla evliliklerle ilgili bir ifade de bulundunuz; size göre ehliyet yaşı ne? Kanunda belli.
DİYANET İŞLERİ BAŞKAN YARDIMCISI PROF. DR. HURİYE MARTI - Kanunda belirtildiği gibi.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Ha, kanunda belirtildiği gibi ama maalesef Diyanet İşlerinin internet sitesindeki "Dini Kavramlar" sözlüğünde "İslam hukukçularınca büluğ çağının alt sınırı kızlar için 9 yaş olarak belirlenmiştir." ifadesi var. Neden bununla ilgili gerekli bir değişiklik ya da bir işlem yapmıyorsunuz, bunu merak ediyorum.
Onun dışında yine Diyanet İşleri Yüksek Kuruluna gelen bir soruda "Erkeğin kadından telefon, faks, İnternetle boşanabileceği ifade ediliyor." Medeni hukukla yönetilen bir ülkede "boş ol" kavramıyla bir boşanma işlemi kabul edilebilir mi?
Yine İçişleri, Millî Savunma ve Adalet Bakanlığında görev yapan er, erbaş, polis, bekçilere dinî referanslarla seminer verildiğini ifade ettiniz. Ben bu seminerin konularını çok önemsiyorum çünkü asker, polis aile içi şiddetle mücadele ederken kanunlarla mı hareket edecek, dinî referanslarla mı hareket edecek? Eğer bu sorunun cevabı dinî referanssa yönetim şekliyle ilgili bir sıkıntı var demektir. Ben bu seminerlerin içeriğinin ne yönde olduğunu, hangi dinî referansların verildiğini de merak ediyorum ve son olarak da bir daha geri dönüş olmaması için.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Gamze Hanım, yedinci dakikadasınız, eğer onar dakika konuşacak olursak, 19 Komisyon üyemiz var, yüz doksan dakika. Sizin bitirmek üzere olduğunuz konuda konuşmacılarımızdan üçer dakika maksimum...
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Yok, tamam Başkanım, atlamayayım diye...
Şunu da söyleyeyim Sayın Başkan -tutanakları kapattığınız için ben tutanaklara geçsin diye söylüyorum- o günkü usulle ilgili tartışmada biz, konuşmacıların sunumlarını önceden vermesi ve onların sürelerinin kısıtlanmasını talep ettik, bizlerin sürelerinin kısıtlanmasıyla ilgili herhangi bir talebimiz olmadı; bu da tutanaklara geçsin.
Teşekkür ediyorum.