KOMİSYON KONUŞMASI

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Değerli arkadaşlar, 1'inci madde Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanunu'nun 6'ncı maddesinde değişiklik getiriyor. "Hükümlü ve tutukluların naklinde kullanılan araçlar ile adliye binalarında bekletildikleri ve sağlık kuruluşlarında tedavi gördükleri bölümleri yerinde görmek, incelemek, yönetici ve görevlilerden bilgi almak, hükümlü ve tutukluları dinlemek." maddesi ekleniyor. Bir de aynı zamanda raporlamada, biliyorsunuz, en az dört ayda bir rapor düzenlemekle ilgili olarak Kamu Denetçiliği Kurumuna ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna rapor göndermek görevi veriliyor. Bu, olumlu bir durum.

İzleme kurulları hapishanede karşılaşılan her türlü zorluk, sıkıntı, hak ihlali, kötü muamele benzeri durum, tutum ve davranışlardan kaynaklı olarak başvuruları kabul etmektedir. Ben izleme kurulunda görev yaptım, yıllarca görev yaptım, Nazilli'de izleme kurulunda görev yaptım. Burada fıkraya eklenen 2'nci maddeyle sevk sırasında kullanılan araçlar ve infaz kurumu dışında bekletilen alanlar hakkında da inceleme yapma sorumluluğu getiriliyor.

Üçüncü fıkrada da esasen sevk ve nakil işlemleri sırasında görülen eksiklik ve aksaklıkları yetkili mercilere bildirmekle kurumlar sorumlu tutulmuşsa da eklenen yeni fıkrayla birlikte aksaklıkların görülmesi dışında bu konuda bilgi almak, mahpusları dinlemekle de kurul sorumlu tutuluyor. Zira sevk araçlarının hijyen anlamında çok kötü ve kalabalık olduğu ve bazı mahpusların sadece sevk aracına binmek istemediğinden hastaneye gitmekten kaçındıkları, hastaneye gidildiğinde de ayrımcı muameleye maruz kaldıkları bilinmekte.

Dördüncü fıkraya eklenen ibarede raporlandırma faaliyetlerinde Kamu Denetçiliği Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna dâhil ediliyor. Bu düzenleme olumlu olmakla birlikte ibarenin raporlandırma faaliyetlerine katkısı burada tartışılır nitelikte. Bu çerçevede bir diğer yandan kanun gerekçesinde uluslararası insan hakları kuruluşlarıyla doğrudan iletişim hâlinde olan veya insan hakları bakımından görüş ve önerilerde bulunan Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna da gönderilmesinin sağlanacağının belirtilmesi olumlu olsa da ancak İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gerek mali gerekse yapısal olarak bağımsız değildir. Bu kapsamda evrensel hukuk kurallarıyla uyumlu değildir. Bu nedeniyle uluslararası alan kabul görülürlüğü de tartışmaya açık bir konudur. Zira, Birleşmiş Milletler bünyesinde olmuş olan ulusal insan hakları kurumları için küresel birlik kapsamında TİHEK'in bir akreditasyonu yoktur. İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun hâlihazırda cezaevlerine ilişkin şikâyetleri kabul edilebilmektedir. Ayrıca ceza ve izleme kurulları da maddede bahsi geçtiği üzere bu şikâyetleri almada yetkilidir ancak bu kurumlar zaten bağımsız olmadığından Avrupa Komisyonu raporunda açıklandığı gibi işlevsizdir. Cezaevinde gerçekleştirilen ihlallerin önüne geçmenin ve ihlalleri engellemenin yolu bu madde hükmüne yapılan eklemelerle yeterli olmayacaktır. Gerçek çözümler ancak insan hakları ihlallerini izleme ve önleme mekanizmalarını içeren kurumların bağımsızlaştırılmasından geçmektedir. İnşallah hep birlikte yeni bir madde ihdas ederiz, bağımsız kurumlar hâline getiririz. Gerekçede izleme kurullarının incelediği yerler bakımından görev alanlarının genişletildiği ifade edilmektedir. Ancak bu kurumların mevcut görevleri ve sorumlulukları izleme, raporlama ve önleme araçları zaten içermektedir diyor.

Son olarak şunu söylemek istiyorum: Avrupa Birliği Avrupa Komisyonunun Türkiye ilerleme raporunda Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu hakkında bu çerçevede şu görüşlere yer verilmiştir arkadaşlar: "Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun -TİHEK'in- ikisi de operasyonel, yapısal veya mali olarak bağımsız değildir. Bu kurumların başvurularla ilgilenmedeki hızı ve etkinliği çok sayıda ihlal iddiası nedeniyle özellikle Türkiye'de endişe yaratmaktadır. TİHEK'e ulaşan 1.065 başvurudan 133'ü işlem ve soruşturma aşamasındadır. 2019 yılında 14 cezaevi, 3 polis gözaltı merkezi ve 1 geçiş bölgesi, 2 geri gönderme merkezi, 3 psikiyatri hastanesi, 4 yaşlı evi, 2 engelli sosyal bakımevi, 2 çocuk bakımevi ve 1 geçici barınma merkezi olmak üzere 37 kurum ziyaret edildi, 23 ziyaret raporu yayınlandı. TİHEK üyelerinin, bir, cinsiyet eşitliği; iki, kadın hakları ve LGBT hakları dâhil olmak üzere temel insan haklarına yaklaşımı ciddi endişeler uyandırmaktadır. Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi'ni birçok kez sözleşmenin Türk aile değerlerini korumadığını savunarak sorgulamışlardır. Türkiye, bu kurumun uluslararası insan haklarına tam olarak uymasını acilen sağlamalıdır. Kurum, uygulama raporlarını kamuoyuna açıklamalı, bu nedenle uygulamadan sorumlu kurumların hesap verilebilirliği sağlanmalıdır. İnsan hakları ihlallerini ulusal düzeyde önleme mekanizması olarak hareket etmesi gereken TİHEK, Birleşmiş Milletler İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme kapsamındaki temel gerekleri karşılamamaktadır. Ulusal önleyici mekanizma olarak işlev görmesi gereken TİHEK gibi, cezaevi izleme kurulları da büyük ölçüde etkisiz kalmaktadır. Bu mekanizmanın tam olarak işlevsel olmadığı düşünüldüğünde cezaevlerinde insan hakları ihlalleri üzerinde herhangi bir gözetim yoktur."

Bu çerçevede, Adalet Bakanlığından gelen bürokrat arkadaşlar bağımsız olması yönünde bir çalışma yaparlarsa, getirirlerse biz de yasalaşması konusunda çalışma yaparız.

Teşekkür ederiz.