KOMİSYON KONUŞMASI

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, kıymetli bürokratlar ve değerli basın mensupları; Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine başlamış bulunmaktayız.

Teklif, 1632 Sayılı Askeri Ceza Kanunu'na 10 ek madde ve 1 geçici madde eklemeyi öngörerek 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nda düzenleme yapmak suretiyle askerî suçların soruşturması ve kovuşturmasında uygulanacak istisnai hükümler ile soruşturma ve kovuşturma mercileri belirlenmektedir.

Diğer taraftan, yine, teklifle 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nda değişiklikler öngörülmekte, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu yürürlükten kaldırılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bir yandan devletin, diğer yandan vatandaşın ve toplumun güvenlik altında bulundurulması, millî güvenliğimizin sağlanmasıyla mümkündür. Bunun için de Silahlı Kuvvetlerimizin caydırıcı, güçlü ve disiplinli bir yapıya sahip olması elbette gerekmektedir.

Ülkemizde olduğu gibi dünyada da silahlı kuvvetlerin disiplini çoğunlukla, askerlik hizmetlerinin niteliğinden kaynaklanan suçları ve cezaları içeren, askerî ceza kanunlarının uygulanmasıyla sağlanmaya çalışılmaktadır. Dünyada yaşanan örneklerden de anlaşılacağı üzere disiplinsiz ordular yok olmaya mahkûm olduğu gibi, güvenliğini ve bekasını sağlayamadığı devletler de aynı kaderi yaşamaya mahkûm olmuşlardır. Bir ülke için bu nedenle ordusunun disiplininin korunması, diğer kurumların disiplininin korunmasından çok daha fazla önem arz etmektedir.

Askerî disiplin, sadece belirli statüde bulunan kişiler için genel ceza kanunlarında bulunmayan suç tipleri ve cezalarını gerektirmektedir. Bu suçlar, "askerî suçlar" olarak ortaya çıkmaktadırlar. Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu kararlarında askerî düzenin istisnai yapısı gereği bu yapıya özgü düzenlemelerin olabileceğini işaret ederken belirlilik ve kanunilik ilkelerinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Öte taraftan, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu, "askerî suç" tanımını yapmazken "sırf askerî suç"ları da saymamaktadır. Bu nedenle belirlilik ve kanunilik ilkesi temelinde eleştirilere maruz kalmaktadır.

Saygıdeğer Komisyon üyeleri, esasen geçmişte Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen kanun tasarılarına baktığımızda görüşmekte olduğumuz teklifinin bazı maddelerinin yer aldığı bir kanun taslağını görmekteyiz.

Buna göre, Anayasa değişikliğiyle askerî mahkemeler kaldırıldıktan sonra, asker kişilerin hizmet ve görevleriyle ilgili işlediği suçlarda yargılanmalarıyla ilgili sivil kişilere nazaran istisnai hükümler içeren kanun tasarısı vardı. 12 Haziran 2017 tarihinde "Anayasa Değişikliğine Uyum Amacıyla Yargıya İlişkin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" adı altında o dönem Meclis Başkanlığına sevk edilmiş, ancak Haziran 2018 seçimleri nedeniyle kadük kalmıştır. Kadük kalan bu tasarıda, kanunilik ve belirlilik ilkeleri temelinde eleştirileri ortadan kaldıracak şekilde "askerî suç" kavramı tanımlanmış ve "sırf askerî suçlar" sayılmıştır.

Yine, 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 16 Nisan 2017 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte, ayrı bir yargı kolu olarak faaliyet gösteren askerî yargı tümüyle kaldırılmış, asker kişilerin ceza yargılaması görevi tamamen adliye mahkemelerine tevdi edilmiştir.

Saygıdeğer üyeler, malumları olduğu üzere "askerî suç" kavramının temeli düzenli orduların kuruluşuna dayanmakta olup, Avrupa'da da askerî ceza kanunlarında kendine yer bulmuştur. Hukuk sistemimize 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'yla girmiştir. Ancak kanunda "askerî suç" tanımı yapılmadığı gibi "sırf askeri suçlar" da sayılmamıştır. Bunun yerine "askerî suç" ve "sırf askerî suç"a bağlanan sonuçlar düzenlenmiştir.

"Askerî suçlar" doktrin ve içtihatlarda iki kategoriye ayrılmaktadır: Birincisi, bir asker kişi tarafından askerî bir hizmet veya görevin ihlâli suretiyle işlenip de asker kişi olma sıfatını taşımayan kimseler tarafından işlenmesi mümkün olmayan ve Türk Ceza Kanunu'nda kısmen veya tamamen öngörülmeyen askerî suçlardır; ki bunlara "sırf askerî suçlar" adı verilmektedir.

İkincisi ise, asker olmayan kimseler tarafından da işlenmesi mümkün olan ancak, askerî bir menfaati korumak amacını güden, tümüyle veya bazı unsurlarıyla Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen, Askeri Ceza Kanunu ile diğer kanunlar tarafından ayrıca belirtilen veya yapılan atıf dolayısıyla bu kanunların uygulama alanı içine alınan suçlardır. Bunlara da "askerî suç benzerleri" denilmektedir.

"Sırf askerî suç" için failin asker kişi olması şarttır. Asker olmayan kişilerin bu suçu işlemesi mümkün değildir. Örneğin, Askeri Ceza Kanunu'nun 87'nci maddesinde düzenli olan emre itaatsizlikte ısrar suçu veya 66'ncı maddesinde düzenli firar suçu, ancak askerlik hizmet veya görevinde olan kişiler tarafından işlenebilen özgü suçlardandır.

Değerli Komisyon üyeleri, Anayasa'mızın 5'inci maddesinde "Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır." olarak sayılmıştır.

211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nda da "Silahlı Kuvvetlerin vazifesi: Yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askerî gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla yurt dışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmak." olarak belirtilmiştir.

Bu bakımdan Anayasa ve kanun hükmü karşısında, devletin en büyük teşkilatlanmış yapısı olan Türk Silahlı Kuvvetleri; vazifesini en iyi şekilde yapabilmesinin taşıdığı önem, bize göre ayrıca izaha muhtaç değildir.

Askerî yargının kaldırılmasından sonra, askerî suçlara ilişkin davalarla ilgili adli yargıda ortaya çıkan aksaklıkları ortadan kaldırmak ve ordunun disiplinini korumak üzere hazırlanan önümüzdeki teklif, bu bakımdan çok önemlidir.

Elbette teklifte tartışılabilecek ifadeler Komisyonumuzda değerlendirilip gerekli şekilde düzenlenecektir. Tam da bu noktada kanun teklifi sahibi Orhan Bey ve bürokrat arkadaşların dikkatini bir şeye çekmek istiyorum. Bu 3'üncü maddede "Asker kişi herkes tarafından geçici olarak yakalanabilir." ifadesi bize göre son derece muğlak ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan PKK'lıların veya PKK sempatizanlarının orada askerimizi, herhangi bir şekilde farklı bir uygulamaya tabi tutup askerimizi suç işledi bahanesiyle yakalamasına veya orada bir kaosa sebebiyet verebilir diye düşünüyoruz veyahut da bir FETÖ mensubu, bir FETÖ sempatizanı buralarda böyle bir şeye tevessül edebilir. Bu bakımdan bu madde 3'teki ek madde 13'ün "Asker kişi herkes tarafından geçici olarak yakalanabilir." hükmünün izaha muhtaç olmayacak şekilde çok kanunilik ve belirlilik esası gereğince somutlaştırılması ve bu tip herhangi bir sorun, kaos yaşanmasına sebebiyet vermeyecek ölçüde yeniden bir tasavvur edilip düşünülüp değerlendirilmesini ve yeni bir metin hâline getirilmesinin de uygun olacağını düşünüyoruz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak da kanunun genelini desteklediğimizi ifade ediyoruz. Bu konuda kanunun Komisyonumuzda olgunlaşması adına gerekli her türlü desteği vereceğimizi ifade ediyor, tekrar Komisyonu saygıyla selamlıyorum.