| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Posta ve Telgraf Teşkilatı (PTT) AŞ'nin 2017 ve 2018 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 03 .06.2021 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Öncelikle, aslında, bugün, benim Komisyonda dile getirdiğim problemlerin pek çoğunun kaynağı şu anki mevcut Yönetim Kurulundan önceki Yönetim Kurullarında başlayan çeşitli problemler. Aslında şu anki yönetim bu problemlerin bir kısmını ortadan kaldırmaya çalıştı, benim yaptığım analizler ve araştırmalar sonucunda edindiğim bilgi, ancak devam eden bazı yanlış uygulamalaraysa -artık kendi pozisyonları mı güçleri mi yetmedi, onu bilemiyorum ama- inisiyatif kullanamayarak maalesef ortak oldular.
Ben burada çok yumuşak ifadelerle konuşulan, bir yerde de PTT güzellemesine veya PTT Yönetim Kurulunun aldığı kararları güzellemeye dönük olan görüşlere katılmıyorum çünkü kurum gerçek anlamda -zaten sunuşunda da Genel Müdür ifade etti- 1 milyar 218 milyon 4 bin 495,55 TL 2019 yılında zarar açıkladı, önceki yıllardaysa kârı vardı. Yani burada bir şeyler yolunda gitmiyor ve küçük bir şeyler yolunda gitmiyor değil, küçük problemler yok, çok büyük problemler var, ancak lojman gibi, araç, yakıt tahsisi gibi, temsil giderlerinin tavan ücreti aşması gibi konular doğrudan vatandaşımıza büyük bir saygısızlık. Şu coronavirüs süreci dâhil olmak üzere vatandaşlara 2 bin, 2.500, 3 bin lira kira yardımı mı yapıldı? Kurumların yetkililerinin ve üst düzey yetkililerin ne ayrıcalığı var? Neden onlar bu haktan faydalanabiliyor? Burada bir keyfiyet durumu var. Yani 290 tane lojmanınız olacak, siz onlardan hiçbirini beğenmeyeceksiniz; şu keyfiyete bakın... 8 tane lojman Bahçelievler'de var; birleştirilmiş, 4 lojman yapılmış, kocaman lojman, beğenmeyeceksiniz, elinizin tersiyle iteceksiniz; evet, kurum sizin için 3 bin lira kira ödeyerek beş yıllığına yeni bir konut kiralayacak. Böyle bir şeyi kabul etmek mümkün mü? Zaten buradan başlayan yanlış ekseriyetle diğer konulara da aksediyor ve ortaya büyük problemler çıkıyor.
Şimdi, ben isterdim ki eski üst düzey yöneticiler -Kenan Bozgeyik'ten başlayarak- burada bu KİT Komisyonu toplantısına katılsınlar, yaptıkları anlaşmaların pek çoğu üç yıllık, beş yıllık anlaşmalar.
Şimdi, geldiğimiz vahim durumla ilgili hemen 2 tane çarpıcı örnek. Bakın "Hak nasıl yenir; hak, emek, kul hakkı nasıl yenir?" onun bir örneği, Sayıştay raporundan okuyacağım, yine PTT'ye bağlı bir ortaklık olan... PTT Bilgi Teknolojileri AŞ'nin üst düzey yöneticileri, Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcıları kendilerine bir iş sözleşmesi hazırlıyorlar, üç yıllık bir iş sözleşmesi. Bu iş sözleşmesine göre, bu üç yıl dolmadan, bir gün kala dahi iş akitleri feshedilirse brüt ücretlerinin...
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bu hangi tarihli Sayın Vekilim?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - 2019 yılı Sayıştay raporunda ama 2018 yılından başlayan bir süreç, zaten burada da evrakları var. Yani PTT Yönetim Kurulunu ilgilendirdiği için, hepimizi ilgilendirdiği için...
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Göremediğim için sordum Sayın Vekilim, evet.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yaptıkları sözleşmeye göre, bu üç yıl dolmadan bir gün önce dahi iş akitleri feshedilirse son aldıkları brüt ücretin kaç katı tazminat alırlar? 36 katı tazminat alıyorlar ve bu para da iş akitleri feshedildikten bir hafta sonra hesaplarına yatıyor. Bakın, burada.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Şimdi 2017 ve 2018'i konuştuğumuz için...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bu da 2018'den başlıyor bu sözleşmeler. Hemen Sayıştayın kelimeleriyle okuyayım, milletvekili arkadaşlar hani aramak durumunda kalmasınlar.
Diyor ki: "Şirketin üst yönetiminde Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcıları istihdam ettiği kişilerle imzaladığı iş sözleşmelerinin şirketi zorda bırakacak şekilde yapıldığı görülmüştür. Şirket, sözleşme yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl içerisinde feshedemez. Sözleşmenin imzalandığı tarihten başlayarak hesaplanacak üç yıllık süre içerisinde her ne suretle ve/veya sebeple olursa olsun sözleşmenin şirket tarafından feshi hâlinde -yani PTT Bilgi Teknolojileri AŞ feshederse- personelinin son olarak aldığı giydirilmiş brüt ücretin 36 katı tutarında bir cezai şartı yasal alacaklara ilave olarak dava açılmasına yahut ihtara gerek olmaksızın bir haftalık süre içerisinde defaatle ve peşinen personele ödemekle yükümlüdür." Ve bir örnek veriyor, diyor ki Sayıştay: "Nitekim 2019 yılı içerisinde sözleşmesi feshedilen bir Genel Müdür Yardımcısına 8/3/2018 tarihli sözleşmede yer alan aylık net 13 bin TL maaş ve 5 bin lira huzur hakkı ve diğer bazı ek haklar üzerinden hesaplanan otuz altı aylık brüt toplam 847.532,31 TL tazminat ödenmiştir." Durum bu. Ve Sayıştay ayrıca diyor ki: "Şirket, örneğin personelin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak hırsızlık yapması, güveni kötüye kullanması gibi durumlarda personelle olan sözleşmesini feshetse dahi, bu cezai tutarı ödemek zorunda kalacaktır."
Şimdi, bunun adı ne? Bu ne? Bu, çok anormal bir durum. Bu, kul hakkı dedikleri şey, hak yemek dedikleri şey. Daha ilgincini söyleyeyim, bu konuyu araştırdık, 2018 yılında, şirket kurulduğundan bugüne kadar bu sözleşmeleri yapmış olan kişiler, toplam 5 kişinin iş akdine son verilmiş, Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcıları. Daha da garibi şu: Şimdi, Genel Müdür veya Genel Müdür Yardımcısının iş akdini kim sonlandıracak? Yönetim Kurulu sonlandıracak değil mi? Aynı zamanda, iş akdi sonlandırılan 5 Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcısının 3'ü de Yönetim Kurulunda zaten. Bu âdeta servet garantili iş sözleşmesi kendilerine hazırladıkları, burada. Yani o nedenle ben bu konuyu böyle "Yani işte, şu konular çok önemli değil..." Hayır, aksine, çok önemli. Buraya baktığımız zaman, bu şirketin ben bilançosundaki zararının çıkacağını zaten görüyorum.
Şimdi, diğer taraftan, birkaç soru ve benim konuşmanın başında ifade ettiğim birkaç yolsuzluk konusuyla ilgilenelim. Önce, bir iddia, bu konuyla ilgili sizden yanıt isteyeceğim. Binali Yıldırım'ın 2018 yılı milletvekili seçimlerinde İzmir'den adaylığı sırasında posta gönderisi, PTT'nin posta gönderilerini kullandığı ve bunun da Başbakanlığa borç olarak yansıtıldığı ancak Başbakanlık lağvedildikten sonra PTT İzmir Başmüdürlüğünün alacaklı olarak bu borcu tahsil edemeyerek ortada kaldığı yönünde iddialar var. Bu, doğru mudur? Bu doğrultuda PTT İzmir Başmüdürlüğünün alacağı var mıdır, varsa ne kadardır ve niye tahsil edilmiyor?
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Son bir dakika Sayın Vekilim, son bir dakika.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Efendim?
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Son bir dakika.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bir dakika mı?
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Evet.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ama tamamlamam lazım.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - İşte, son bir dakika, yapacak bir şey yok, on dakikayla sınırlı.
Buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Kemal Vekilin süresinden ben de kullanayım.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Öyle bir kuralımız yok, lütfen.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani burada denetim yapmaya çalışıyoruz yani neyi keseceksiniz ki anlamadım ki?
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Biz ne yapıyoruz?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani başından beri bir kesme...
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Biz ne yapıyoruz Sayın Vekilim, biz de denetim yapıyoruz burada.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Sen devam et de biz biraz idare ederiz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya idare de ben söyleyeceğim yani, keyfimden söylemiyorum.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - PTT Bilgi Teknolojileri AŞ'nin bulunduğu binada güçlendirme yapılmış mıdır? Yapıldıysa bu güçlendirmenin tutarı nedir? Çünkü binada kullanılan cihazların oldukça ağır olduğunu biliyoruz.
Şimdi, gelelim PTT'de ki bu garantili evrak tarama işine.
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - "Binali Yıldırım" falan, bunlar doğru olan şeyler değil.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet işte, bravo, zaten benim de tam olarak ifade etmeye çalıştığım şey bu.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Karşılıklı konuşmayalım, lütfen.
Buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, ben söylüyorum şimdi, bırakın ben ifade edeyim, müdahale etmeyin.
Şimdi, PTT Bilgi Teknolojileri AŞ'nin 2018 yılında 2 şirketle yaptığı bir sözleşme var. Bu sözleşme beş yıl boyunca toplam 2 milyar evrakın taranması, tasnif edilmesi, temizlenmesi, dosyalanması gibi bir dijital arşivlemeyi içeren ancak temelinde kontrol edilmesi çok da mümkün olmayan bir iş. Bu işle ilgili olarak da bugüne kadar yani biz bu konuyla ilgili sözleşmeyi açıkladıktan sonraki süreçte bu dijital arşiv sözleşmesi feshedildi; yalnız, feshedilirken şöyle bir açıklaması oldu Adil Karaismailoğlu Bakanının, dedi ki: "PTT Yönetim Kurulunun 29/04/2020 tarih ve 89 No.lu kararında PTT AŞ Genel Müdürlüğüyle yüklenici PTT Bilgi Teknolojileri AŞ'nin karşılıklı olarak birbirlerinden herhangi bir borç veya alacağının kalmadığı hususunda mutabakat anlaşması imzalanmıştır." Bu tarihten sonra toplam 6 tane fatura kesildi; kesilen 6'ncı fatura "dijital arşiv hak ediş bedeli" denilen faturanın bedeli 42 milyon 164 bin 400,66 TL. Bu tutar tam olarak zaten benim de tam anlamıyla suç duyurusuna temel teşkil ettiğim konulardan bir tanesi, o da şu: PTT olarak bir sözleşme yapıyorsunuz PTT Bilgi Teknolojileri AŞ'yle, o da aynısını gidiyor 2 tane şirketle yapıyor. Öyle bir şey ki işveren PTT olduğu hâlde, işveren ve yüklenici firma karşılıklı anlaşsa, mutabakat yapıp işi feshetmeye karar verseler dahi PTT, her bir firmaya 3 milyon Amerikan doları tazminat ödemek zorunda kalıyor. PTT Türkiye'de, evraklar hadi Türkiye'de, bana göre birçoğu hayali ama yüklenici firma Türkiye'de, PTT Bilgi Teknolojileri AŞ Türkiye'de ama tazminat hükmü tek taraflı olarak Amerikan doları olarak tesis edilmiş. Dolayısıyla bu konuyla ilgili suç duyurusunda bulundum ve görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık konularıyla ilgili suç duyurusunda bulundum. Buradaki asıl suç olan konulardan bir tanesi de şudur: Normal şartlar altında, bu 6'ncı kesilen faturanın 750 bin liralık bir fatura olması gerekirken siz 42 milyon liralık bir fatura kestiniz ve kestiğiniz tarih itibariyle dolar kurundan dönersek de tam olarak 6 milyon dolarlık tazminat tutarına denk geliyor ve iddia da odur ki Engin Demir yani Personel Daire Başkanının da bu hak edişten sonra -çünkü hak ediş değil aslında, teminatın hak edişin içine giydirilmiş, yansıtılmış hâli, burada bir aldatmaca var- görevden alındığı ve onun yerine gelen "Ali Yaz" isimli PTT çalışanın da hak edişi imzaladığı yönünde. Dolayısıyla, 201 milyon liralık, aynı zamanda da 6 milyon dolarlık bir tazminat ödenmesiyle PTT büyük bir zararın altına sokulmuş vaziyettedir.
Kargomatikle ilgili olarak da yine bir bulgu var. Kargomatik işini yapan yani malzemesini üreten firma Rovenma firması. Kime ait Rovenma? Rovenma firması Binali Yıldırım'ın Başdanışmanı olan Ömer Sertbaş'ın oğlu Halim Sertbaş'a ait bir firma. Şimdi buradaki garipliğe işaret edelim: Benim yaptığım araştırmaya göre piyasa fiyatı 20-25 bin lira olan bu kargomatik makineleri için 95 bin lira ödendiği yönünde bir bilgi var. Ben size soruyorum: Üretim maliyeti nedir? Siz Hangi rakamdan satın aldınız? Aynı zamanda da yüzde 60 avans verdiniz mi firmaya? Soruyorum ve hemen gösteriyorum, bu da sözleşmesi, PTT'nin bu firmaya yüzde 60 avans verdiğini gösteren belge. Kim kime, hangi sektörde, nasıl yüzde 60 avans veriyor? Açıkçası, vermesi hiç gerçekçi değil.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Süremizi beş dakika aştık Sayın Vekilim.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - 2017-2018 yıllarında Turex ve YBB İstanbul firmalarına araç kiralama işi yapıldı, onların da sözleşmeleri burada ve yüzde 300, yüzde 400'lük kâr marjlarıyla bu araç kiralamalarının yapıldığı yönünde elimizde bulgu var. Size ben ilgili sözleşmeleri veya araçların tipini, şoförlü-şoförsüz, ne kadara kiralandığını, o zamanki piyasa fiyatının ne olduğunu soruyorum.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının temsilcisine de şu soruyu soruyorum ve tamamlıyorum: Evrensel hizmet alacaklarının tahsil edilmesi noktasında PTT ile Ulaştırma Bakanlığı arasında bir problem var. Sayıştay raporuna göre, Bakanlık tarafından onaylanan 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait 101 milyon 866 bin 721,42 TL, 2017 yılına ait 156 milyon 322 bin 70 bin 08 TL ve 2018 yılına ait 178 milyon 16 bin 867,02 TL olmak üzere toplam 436 milyon 205 bin 66,52 TL tutarındaki evrensel posta hizmetinin net maliyetinin PTT tarafından tahsil edilemediğini, faizini Bakanlıktan istediği, Bakanlığın bunu vermeye yanaşmadığı dava açtığı, sonradan -artık yukarıdan baskıyla büyük ihtimalle- davadan feragat edildiği görülüyor. Dolayısıyla, tüm posta şirketlerinin temelinde yüzde 2'lik bir payını kırsal yerlere de posta hizmetlerini götüren devlet şirketine veya özel şirketlere destek vermesi, zararını ortadan kaldırması için kullanılacak olan bu fonda toplanan parada PTT'nin hakkı olan payı neden vermiyorsunuz? Şöyle sorayım: Verdiniz mi? Ne kadar verdiniz? Ne kadar kaldı? Eğer vermiyorsanız niye vermiyorsunuz? Kasadaki bu parayı başka bir yerde mi kullandınız?
Teşekkür ediyorum.