KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Evet, bu tabii diğer bulgu ve önerilerde, 8.2.2'de biraz önce İYİ Parti Milletvekilimizin bahsettiği nokta önemliydi. Kurum faaliyet raporlarının kapsamlı ve karşılaştırmalı olarak hazırlanıp en geç ait oldukları yıla ait olan faaliyet raporunu Sayıştay istiyor fakat TRT hiçbir şekilde faaliyet raporu vermiyor. Üç sene olmuş faaliyet raporu yok ortada, faaliyetsiz bir TRT mi var, yoksa faaliyet raporu mu yok? Yani niye TRT Sayıştaya bu raporu vermiyor? Bundan niye imtina ediyor?

Bir de her kurum faaliyet raporunu hazırlayıp sunmakla görevli. Yani yaptığı işi faaliyet raporuna dökerek bilançosuyla, hizmetiyle, kazandığı parayla, kazandığı reytingle TRT'nin bunu anlatması lazım. Geçen dönem, Milliyetçi Hareket Partisinden Mustafa Mit arkadaşımız vardı Komisyonda. O da TRT'yle ilgili bir konuşma yapmıştı. Aynen söylediklerini burada tekrarlamak isterim, şöyle demişti: "Raporlardan anlaşılacağı üzere hizmet alım ihalelerinde hep problem var, yani bütün ihalelerde ya da ihalenin başında problem var. İhaleyi yok sayarak iç alımlara gidilmiş veya ihalenin ortasında ödeme yapılmayan firmayla mahkemelik olunmuş ve buna benzer şeyler. Yine TRT Türkiye'nin en büyük kuruluşudur, reklam pastasından üzerine düşen payı alamamıştır, acaba bunun sebebi nedir? Yani reklamdan almanız gereken payı başka kanallara -söylemeye dilim varmıyor ama- bir yerlere mi tevdi ediyorsunuz? Yahut bunu becerecek ekip mi kuramadınız? İnşallah ikincisidir." Burada tutanaklardan okudum. Durum şu: Bu faaliyet raporlarını TRT niçin, neden Sayıştaya vermiyor? Bunu hep birlikte sormamız lazım, bir.

İkincisi, biz TRT'nin asıl bütçesinin elektrik paylarından ve bandrol giderlerinden oluştuğunu biliyoruz, son dönemde 2,7 katrilyon civarındaydı bu rakam daha da arttı, 3 küsurlara geldi. TRT bununla ilgili hesabını vermiyor, ne bize veriyor, ne KİT Komisyonuna veriyor ne Sayıştaya veriyor ne bilgimiz var. Örneğin, geçmiş dönemlerde ben beş-altı senedir TRT'nin başında olan arkadaşların başını ağrıtıyorum yani söylüyorum, konuşuyorum. Neden konuşuyorum? Çünkü TRT bir yola girsin diye. Çünkü 7 bine yakın kadrosu var ama basit bir spor programını bile dışarıya taşıyor, dış yapıma taşıyor ya da işte çok önemli bir kadrosu var, onlardan yararlanacağı yerde dış yapımlara yöneliyor. Yüzde 60 civarında falan TRT'nin dış yapımı fakat Genel Müdür Yardımcısı Erkan Kardeşimden -onu eskiden bu yana tanıyorum basın yayından beri tanıyorum- yüzde 50'lere falan gerilediğini öğrendim, mutlu oldum. Keşke yüzde 30'larda, yüzde 20'lerde seyretse dış yapımlar. TRT kendi elemanlarıyla ciddi programlar üretse ve ciddi bir reyting oranı alsa bundan çok mutlu olacağım ama gerçek şu: TRT geçmiş dönemde biz sorduğumuzda söylüyordu. Mesela şu programı kaça yapıyorsunuz? Şu dizi kaça mal oluyor? Bu dizinin rakamı nedir? Bize rakamsal boyutta veri veriyorlardı çünkü biz denetliyorduk, şimdi TRT'nin parasını denetleyemiyoruz ki nereye neye harcıyorlar, kaç para gidiyor hiç kimse bilmiyor. Yani ben samimiyetle söylüyorum Genel Müdür de belki bilmiyor, yani bilse bize söyler, der ki: İşte Sayın Vekilim, KİT Komisyonu bizi Meclis adına denetliyor. Biz de kişisel müfettiş değiliz, fahri müfettiş değiliz, yani bizim TRT'yle alıp veremediğimiz yok ki. Millet bize görev vermiş, milletvekili yapmış, sonra Parlamento demiş ki bize: Gidin kardeşim KİT Komisyonuna oturun, orada çalışın, bunları denetleyin çünkü bu kurum devletin kurumu, milletten alınan para, milletten alınan elektrik paraları, bandrol paraları nereye gidiyor, bunu sorun demiş bize, biz de bunu soruyoruz ama bize yanıt vermiyor TRT. Şimdi yine soracağız, biraz sonra geneli üzerinde pek çok soru soracağım, inanın hiçbirine yanıt vermeyecekler; KİT Komisyonu Başkanı da sorsa yanıt vermeyecekler, yardımcısı da sorsa, Mali Müşavir MHP'li Mevlüt arkadaşım da sorsa yanıt vermeyecekler, vermeyecekler. Yani biz TRT'de hangi programa ne kadar para harcandığını asla bilemeyeceğiz çünkü diyorlar ki: "Ticari bir sır." Benim bildiğim, bankalarda ticari sır olur yani bankalardaki ticari sır tamam ama TRT'de bir ticari sır olması demek TRT gözden kaçırılan bir ticaret yapıyor, gözden kaçmasını istediği bir ticari faaliyeti var demek. Onlar da genelde dış yapımlarla ilgili. Yani, burada, çok önemli olan faaliyet raporu.

Mesela, bugün, çok önemli bir yazı çıktı "TRT'nin parası hangi isme gidiyor?" diye. Faturalarını sadece TRT için bir Akli Film var. Bu Akli Film yeni kuruldu yani, işte, 2016 yılında kuruldu ve 2016 yılında kurulduktan sonra, dışarıda bir televizyona bir program yapsa diyeceğim ki "Ya, haklı bunlar, Kanal D'ye de yapıyorlar, efendime söyleyeyim, başka kanala da program yapıyorlar." ama sadece TRT'ye çalışıyor ve sadece müşterisi TRT. Şimdi, bu Akli Film ne film, onu anlamak mümkün değil. Yani nereden bunlar geldiler, nasıl girdiler? İşte, onunla ilgili birtakım yazılar var. Ben, tabii, böyle, isimlere girip de şey de yapmak istemiyorum yani, işte, onları da zan altına sokmak istemiyorum ama o kadar çok var ki böyle -yani izlenmeyen dizi var, yayına girmeden kaldırılan var, reyting alamadığı için düşen var- ama çok büyük paralar gidiyor.

Yine, 8.2.3'ten bunlar. "Kurumun varlıklarını, alacak ve borçlarını doğrudan etkilemeyen ancak Kurum açısından sorumluluk doğurabilecek nitelikte olan ve izlenmesi gereken tüm değerlerin nazım hesaplarda izlenmesi." diyor 8.2.3'te. E, şimdi, sen Mevlüt Bey'e veri vermezsen, rakam vermezsen neyi inceleyecek ki, hangi rapora bakacağız ki biz? Yani biz TRT'nin neyini inceliyoruz? Şimdi, sadece burada konuşacağız, anlatacağız, sorular soracağız, TRT yine üstünü kapatacak ve asla şeffaf olmayacak, şeffaf olmadığı noktada bizim hesaplarını denetlememizin imkânı yok, bir kere, bunu çok açık ve net söylüyorum. Burada kimin, hangi kurumun cebine ne kadar para gidiyor; hangi kurum, hangi diziyi kaça yapmış; hangi kurum ne kadar lira harcamış, bilemiyorsun.

Bunun bir örneğini ben yaşadım. Ben gerçekten mesleki olarak hiçbir saygısızlık da etmem ama bir Ersin Düzen vakası vardı; dört yıl, beş yıl Ersin Düzen'le uğraştım ben. Önce, dışarıda bir şirket kurdu Ersin Düzen, 2-3 futbolcuyu aldı yanına "Stadyum" adında bir program yaptı, o programdan bölüm başına paralar aldı, şirketin aldığı bu para aylık toplamda, totalde 240 bin lira civarında bir rakamdı, o 240 bin liranın kaçını sporcuya verdi, kaçıyla şirket kâr etti, onu bilmem ama TRT'nin stüdyolarını kullanarak bu programdan epeyce para kazandı. Sonunda, ben sormuştum yine Genel Müdüre "Ya, arkadaş, siz bu kişiye bu kadar para nasıl veriyorsunuz, nedir bu hadise?" diye. Fakat, sonuçta, geçen sene kamuya düşünce Ersin Düzen'in bu hadisesi, dediler ki: "Evet, biz onu maaşa bağladık, cüzi bir maaş veriyoruz." Onu da açıkladılar: Ersin Düzen'e 27.500 lira cüzi bir maaş veriyorlar ama TRT'de de bir gerçek var ki: 1/4'ü, çok eski, yirmi beş yıllık TRT'ciler, bu kurumda çok emeği geçmiş olan denetçiler bile en fazla 9-10 bin lira maaş alırken bir programın yapımcısı 27.500 lira alıyor. Şimdi, bu nasıl oluyor, bunu anlamak mümkün değil ama oluyor. Yani, şimdi, Genel Müdür dese ki mesela, şimdi FETÖ'den kaçak olan Hakan Şükür de geçmişte 1 milyon liraya TRT'ye spor programı yapmıştı üstelik milletvekiliyken, biri izin verdi, milletvekili iş yapamazken gitti, TRT'de spor programı yaptı.

Şimdi, bütün bunları yan yana koyunca, alt alta koyunca şunu söylemek istiyorum: TRT'de ciddi bir şekilde yeniden bir derlenmeye, toparlanmaya ve açıklığa, şeffaflığa ihtiyaç var. Biz, KİT Komisyonu üyeleri olarak TRT'nin nereye ne harcadığı bilmek zorundayız, eğer bilmiyorsak denetim görevini yapamıyoruz çünkü sadece denetim görevi Osman Öcalan'ı, o haydudu, o terörbaşını TRT ekranına çıkaranı bulup çıkarmak değil ki, onu da bulamadık. Mesela, onu da bulsak yani "Nasıl çıktı bu adam?" diye sorsak vallahi bilemiyorum ama mesela, geçen gün, yine, -bu Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında, ben Ergenekon davalarını takip ederken gizli tanıktı Osman Öcalan- bir televizyona çıktı, Rudaw'a çıktı Osman Öcalan ve "Kürdistan bölgesi Türk Hükûmetini uyarmalı, o bölgede bombardıman yapmasına müsaade etmemeli." dedi. O televizyonda, Rudaw'da geçtiğimiz gün konuşma yaptı. E, şimdi benim TRT'm bu adamı çıkardı, program yaptırdı. Nasıl yaptırdı? Ben sanmıyorum ki İbrahim Eren'in aklına gelsin de çağırsın, bu programı yaptırsın ya da işte, başka TRT yetkilisinin "Kardeşim, gel buraya, seninle röportaj yapacağız." demesi mümkün değil çünkü aynı tarihte, Osman Öcalan'ı çıkardıkları tarihte şöyle bir açıklama yaptılar, dediler ki: "Söyleyecekleri varmış, talep etti, biz de çıkardık." Aynı gün ben de talep ettim, TRT Genel Müdürüne 2 tane mektup yazdım "Sayın İbrahim Eren, ben de Türkiye'de yaşayan Cumhuriyet Halk Partili bir milletvekili olarak TRT'de söyleyeceklerim var." dedim ama beni çıkarmadılar. Zaten hiç kimseyi çıkarmıyorlar yani bırakın Cumhuriyet Halk Partili, HDP'li, İYİ Partili arkadaşları, şeyden de çıkarmıyorlar. Yani AK PARTİ'li arkadaşlardan bir milletvekili TRT ekranında çıksın da bir fikrini söylesin ya da MHP'li bir arkadaş çıksın da bir fikrini söylesin, ben görmüyorum hiç. Yani nasıl bir yöntem? Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekillerini de yok sayıyorlar.

Geçmiş dönemde bir program vardı "Meclis Taksi" diye bir program; hoş bir programdı -onu da yapan arkadaşımızın kulakları çınlasın- o programı da kaldırdılar. Hani, milletvekilleri taksi şoförü gibi -Binali Bey de binmişti- vatandaşı alıyordu, vatandaşlarla falan sohbet ediyordu, vatandaşın derdini dinliyordu yani milletvekilini en azından tanıtıyordu. Şimdi, TRT'de hiçbir şekilde hiçbir milletvekili arkadaşım -bırakın, bizi, muhalefeti- kimse yer alamaz, mümkün değil.

AHMET KAYA (Trabzon) - Genel Başkanlar yok, Tayyip Bey hariç.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Vekilim, süreniz....

ATİLA SERTEL (İzmir) - Bitti.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - ...geçti.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Yer alanlar da kötülenerek yer alıyor yani, işte, başka başka demeçlerle yer alıyor.

Dileğim, isteğim bu maddelerde odur, bizim sorularımıza açık, şeffaf yanıt versinler, bu konuda tek güvencemiz KİT Komisyonudur, KİT Komisyonu Başkanıdır. Ben TRT'yi sorumlu tutmam, Mustafa Başkan bu konuda sorumludur diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.