| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında Bakanlık tarafından yürütülen kamu politikası, çalışmalar ve projeler hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 08 .06.2021 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Hoş geldiniz Sayın Bakan.
Şimdi, ben o kadar çok not aldım ki kendi yazımı okuyamayacağım yani sizin anlattıklarınızdan sonra da aldığım notlar var, öncesi de vardı ama...
Şimdi, biz birbirimizi meslektaş olarak da uzun yıllardan beri tanıyoruz aslında ama gerçekten siyasetin bu biçimi beni siyasetten soğuttu yani açıkça söylemek isterim. Ne demek istiyorum? Şimdi, sunumunuza baktığım zaman, mesela 22'nci sayfada tedbir mahkemelerini anlatıyorsunuz ve "daha önce" diyorsunuz, "Daha önce şunlar, şunlar yoktu." Ya, daha önce 1998'de 4320 sayılı Kanun vardı ve bunun için kadınlar gerçekten çok mücadele ettik ve ilk tedbir kanunu da sizin iktidarınızdan önce oldu yani iyi siyaset bana şey gibi geliyor, önce yapılanları da görerek, söyleyerek ondan sonrasında da yapılanlara... Yani iyi yaptıklarınıza gerçekten takdir beklediğinizi, eleştirildiğinizde üzüldüğünüzü tahmin edebiliyorum yani bu, insan doğası gereği normal bir şey ama aynı şekilde biz de bazı şeyler yok sayıldığında aynı duyguyu yaşıyoruz. Yani o zaman da mahkemeler ilk tedbir kararlarını verdiler. 4320 sayılı Kanun'la, sonra bundaki eksikler nedeniyle 2000'den sonra 6284 özellikle de İstanbul Sözleşmesi'yle beraber kabul edildi.
Şimdi, aynı şekilde bir başka konu, şu anda pilot proje olarak yapıldığını söylediğiniz barolar ile merkezler, "Gelincik" ve diğer bazı barolar ile merkezler. Ya, yine kusura bakmayın, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezinin kurucularından biriyim ve yirmi yıl önce kurduk biz, 99'da. İstanbul'da sadece 3 ayrı yerde, 3 ayrı başvuru merkezi kurduk ve biz parası olmayan -o zaman baroların paraları yoktu- bir baroyduk, Mor Çatı'yı kuran kadınlardık ve kalktık 3 ayrı yerde adli yardımın da bu işe bağlanması sistemini kurarak bunu gerçekleştirdik ve CMK'den ayrı bir sistem olarak kadınlar oraya başvurularını yaptılar. Bütün avukatlara dört beş günlük de eğitim çalışmaları verdik, kendimiz de o eğitimlerden geçtik.
Şimdi, yıl 2021, dediğim gibi, yirmi yıl sonra 2019'da adli görüşme odaları... Güzel bir hizmet, evet, adliyelerde bunların hep olmasını istedik çünkü devlet zaten bunu yapmakla yükümlü yani kadın adliyeye geldiğinde baroların dışında da öncelikle başvurabileceği bir yer olmalı. Hakikaten devletin olanakları daha fazla olduğu için de ve Bakanlığınızın da bu sistem kurulması gereken bir sistemdi. Hâlâ ALO 183'ün dışında bir hat yok ya, yani kadınların direkt başvurabileceği bir hat yok.
Bu adli görüşme odaları özellikle cinsel şiddete maruz kalan kadınlar için de uygun yerler değil. Bu ŞÖNİM'ler gibi... Gerçekten cinsel şiddet çünkü bulgularının hemen tespit edilmesi gereken ve özel olarak o kadınların pamuklara sarılması gereken durumlar ve daha özel görüşmeler gerektiriyor; adliyenin bir odasında değil. Öncelikle bununla ilgili başka hizmetleriniz olacak mı? Bunu sormak isterim.
Yani, biz Barolar Birliği Başkanı olarak Orhan Apaydın'ı çok severdik ama Selahattin Sulhi Tekinay'ı da çok iyi bir Baro Başkanı olarak andık her zaman. O yüzden hani geçmişe saygı ve yapılan iyi şeylere gerçekten destek bence daha ileri bir kurumsallaşma için önemli diye düşünüyorum.
Aslında bakarsanız elektronik kelepçe 2013'te başladı. Hani bazı şeyler çok yeniymiş gibi söyleniyor ama öyle değil, 2013'tü. Ben hatırlıyorum hatta sonrasında önergelerimiz de oldu bununla ilgili ama hep "Elektronik kelepçe yok." denildi. Ondan sonra ne zamanki toplumsal muhalefette bir çoğalma oldu, elektronik kelepçe de birden çoğaldı. Ben o yüzden şeyin cevabını gerçekten doğru mu aldım, emin olmak istiyorum. Sadece kadına yönelik şiddet vakalarında elektronik kelepçe uygulamasının sayısı nedir? Çünkü bu önergemizle sorduk bunu ama bunun hâlâ cevabını alamadık. Bazı önergelerimize de cevap alamıyoruz çok arada bir cevap alıyoruz.
Bugün bir genelgeden bahsediyorsunuz ama İstanbul Sözleşmesi gibi koca bir sözleşmeden çekilip sonra bir genelgenin bu kadar önemsenmesini biraz abes buluyorum.
Aynı şekilde, 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi vardı, Erdoğan Başbakanken ve bence çok nitelikli bir genelgeydi ve uygulanması gereken bir şeydi ama bahsettiğim tarih 2006. 2006/17 mesela onunla ilgili neler uygulandı, neler uygulanmadı? Gerçekten bununla ilgili bir veri çalışması var mı? Merak ederim.
Şimdi, neden İstanbul Sözleşmesi diye tutturuyoruz. Çünkü bakın, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi yeterli değildi dünya için, kadınlar için ve ondan sonrasında CEDAW, Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi bu nedenle ortaya geldi ve aynı şekilde onlar da yeterli olmadığı için İstanbul Sözleşmesi gündeme geldi. Ben artık bu ülkede ve dünyada erkeklerin kadınların iyi bildiği dertleri, kendileri iyi biliyorlarmış gibi yapmalarından çok sıkıldım yani bunu açıkça ifade etmek isterim. Çünkü İstanbul Sözleşmesi gerçekten kadınların kendi dertlerini bilerek oluşturdukları bir sözleşmeydi ve size demek istediğim, evet, İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçilmesinden vazgeçirin lütfen Sayın Bakan; kadınların sesini dinleyin.
Şimdi, 6284... Bununla ilgili bazı sorularım var. Bu kanundan, diğer kanunlardan doğan haklar, hâlâ yeterince anlatılmıyor. Mesela tedbirlerden kadın yararlandığında kendisine ücretsiz genel sağlık sigortası sağlandığından haberdar mı? Bunu hâkimler, savcılar biliyor mu 6284'te? 6284 tedbirlerini, kadınların özgün durumlarını, ihtiyaçlarını anlayarak gerçekten çözüm odaklı mı veriyorlar, vakaya özel mi veriyorlar, orada başkaca tedbirler uygulanabiliri yapıyorlar mı? Mesela ben buna 4320'de de tanığım, başkaca tedbirler demesine rağmen, hâkimler motamot 2 tane tedbir uygular, o insanın özel bir durumu yokmuş gibi yaratıcı hiçbir şey uygulamazlar. Yani bununla ilgili mesela kadınları ve avukatları bilgilendiriyorlar mı, aynı şeklide nafakayla ilgili, mali desteklerle ilgili olarak da? Ben birçok kadının 6284'te böyle bir bilgiye sahip olmadığını düşüyorum ve hâkimlerin de hatta bu bilgiye nedense sahip olmadıklarını ya da olmamayı tercih ettiklerini düşünüyorum. Bu tedbirlerin nasıl verildiğine ilişkin bir çalışmanız var mı? Yargı mensupları kanunun işlevini gerçekten özümsemişler mi, etkin kullanma yetkisine sahipler mi, bunu ölçüp değerlendirecek bir çalışma yaptınız mı, istatiksel bir veri çalışmanız ya da yaptığınız eğitimlerin mesela sonrasında geri dönüşünü aldığınız, uygulamaları takip ettiğiniz bir çalışmanız var mı?
Velayet ziyaret hakları... Şimdi, burada da verilen kararlar gerçekten takip edilmeli. Örneğin başta babayla periyodik görüşme düzenlenmiş ama baba çocuğu anneye karşı kullanıyor, çocuğu aracılık etmeye zorluyorsa mesela bu karardan vazgeçilebilmeli. Zaten yasa hâkime de bu yetkiyi tanıyor, vazgeçebilme yetkisini. Veya diyelim ki çocuğun babayla görüşmeye ihtiyacı olduğu tespit edildi. Burada çocuk tesliminde adamla kadını karşılaştırmadan sanıyorum onunla ilgili yeni şeyleriniz var. Ama siz yeni bir iktidar değilsiniz, yani kusura bakmayın, eleştiriye açık olduğunuzu düşünüyorum, tahmin ediyorum. Hani, ben kırk yıldır bu mücadelenin içerisinde biri olarak yirmi yıllık bir iktidarı eleştiriyorum yani sadece sizi eleştirmiyorum, dediğim gibi şu anda yaptığınız, anlattığınız iyi şeyler olabilir.
Şimdi, burada az önce telefonla tekrar yazıştım. Bir örneği özellikle söylemek istiyorum. Erkeği evin reisi, çocukları babanın mülkiyeti olarak gören anlayış gerçekten değişmedikçe babanın şiddet eğilimli olduğu hatta çocuğa doğrudan şiddet uyguladığı durumlarda bile çocukla babanın teması olmazsa olmaz kabul ediliyor, velayet ziyaret kararları böyle veriliyor.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Filiz Hanım, on birinci dakikadayız.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - 2 çocuğu özellikle söylemem gerekiyor.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Lütfen...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Aynur Erzengin ve bu travmayı çocuğa yaşatan baba. Ben, size bunu özelde de söyledim. Bunu sizden özel olarak ve buradaki bütün vekillerden aslında rica ediyorum. Sizin yardımcılarınızdan değil ama gerçekten sizden rica ediyorum.
Bu baba hâkim ve Maraş'ta çocuğa istismar eden, cinsel taciz uygulayan bir baba. Bununla ilgili uzaklaştırma kararı var şu anda. 15 Haziranda bitiyor ve az önce yazıştım, "Çocuk korkudan tir tir titriyor." diyor annesi, 11 yaşında bir çocuk. Uzaklaştırma kararı olmasına rağmen, bir hâkim babayla ilgili HSK de bir karar vermiş şimdi, soruşturmayla ilgili olumsuz bir karar ve oradaki soruşturmalarda da olumsuz kararlar çıkıyor. 6 raporu var bu çocuğun, 6 raporu var. Hangi cemaat, hangi tarikat bu adamı destekliyor? Gerçekten bunu bilmek istiyorum ve bu olay neden çözülemiyor? Çocuğun sözleri şöyle: "Ben adalete karşı çok öfkeliyim." diyor küçücük bir çocuk ve gerçekten annesi diyor ki "Yaşı küçük anlamıyor." Ben diyorum ki: Biz de anlamıyoruz. Yani onun yaşı küçük anlamıyor olabilir ama biz de anlamıyoruz. Ben bu olayın çok fazladır peşindeyim ve bu olayı, bu Meclis çözemiyor yani gerçekten çözemiyor.
İkincisi de, babanın çocuğa cinsel istismarına dair bulguların olduğu rapora rağmen -yine uzman bir psikoloğun hazırladığı- İzmir Selçuk'ta boşanma davasının ardından Selçuk Asliye Hukuk Mahkemesi 3 yaşındaki Y.'nin geçici velayetini yine kendini istismar eden babaya veriyor. Bu hâkim görevde mi Sayın Bakan? Bu hâkimle ilgili herhangi bir şey yapılması düşünülüyor mu?
Son olarak yargı paketinde yine çocuğa yönelik istismar ve aklama...
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Filiz Hanım, bütün Komisyon üyesi arkadaşlarım gözlerimin içine bakıyor, on ikinci dakika.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Vallaha ben başka bir yerde bu çocukları 100 kere dile getiriyorum ama...
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Çocuklarımızla alakalı yorumunuzu uzatmadan lütfen...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Yorum değil bu, soru soruyorum yani özellikle bu soruların cevaplanmasını istiyorum ki 6284'le ilgili de daha çok soracağım vardı ama vazgeçtim hepsinden.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Yazılı alabiliriz, Bakanlığa da verelim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Yazılı cevap her zaman alamıyorum, onun için zaten özellikle sormak istediğimi belirttim.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Yani elektronik kelepçeye alsaydım sormazdım burada ama nisanda sordum, cevap gelmedi, bunun için söylüyorum.
Özellikle katalog suçlarda -bu yeni yargı paketinde diyorsunuz- çocuk istismarı ve cinsel saldırı için de bu delil toplama hikâyesi geçerli olabilir. Çok riskli bir şey, gerçekten çok riskli bir şey çünkü bu olaylarda delil nasıl zor oluyor siz de biliyorsunuz ve zaten sunumunuzda da var. Yani kadınlar bunu söylemekte, konuşmakta zorlanıyorlar, ortaya çıkmakta zorlanıyorlar, çocuklar aynı şekilde. Bu düzenleme böyle yapılırsa eğer, deliller onlar için de zorunlu hâle gelirse şu anda olandan farklı olarak bu suçların faillerine cezasızlık yolu açabilir.
Son olarak da yine o düzenlemede avukatlar için, avukatın müvekkiliyle görüşmesi bekletilebilecek soruşturmanın amacını tehlikeye düşürecek durumlarda. Bu ülkeyi 90'lara döndürmeyin Sayın Bakan. O zaman, biz, avukatla görüşmediği için müvekkiller binlerce işkence vakasına tanıklık ettik. Bu uygulama da aynen buna hizmet edecektir yani buna dikkatinizi çekmek isterim.
Teşekkürler.