KOMİSYON KONUŞMASI

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Tabii tabii.

"İdareden alıyoruz kayıtları." diyorsunuz, aslında idarenin yetersiz iş gördüğünü söyleminizden anlıyoruz ama ben şuraya takıldım: Mesela dediniz ki: "İkametgâhı burada olmayan kadınları verilere almıyoruz." Oysa, mesela İstanbul Sözleşmesi... Mülteci, göçmen kadınların da şiddete maruz kaldığında bu kayıtlar altında olmamasını ben çok garipsiyorum. Yani bu ülkede yüzlerce Suriyeli var, mülteci var, göçmen var; bunlar neden sizin verilerinizde yer almıyor?

TÜİK DEMOGRAFİ İSTATİSTİKLERİ DAİRE BAŞKANI ÖNDER DEĞİRMENCİ - Şimdi, şöyle cevap vereyim Sayın Vekilim: Yabancıları Koruma Yönetmeliği ya da Uluslararası Koruma Kanunu'na göre Türkiye'de geçici koruma altında bulunan Suriyelilere verilen geçici koruma belgesi ikamet yerine geçmiyor. Bu kanunsal bir tanım; böyle olduğu için Türkiye'deki 3,7 milyon civarındaki Suriyeliyi biz verilere dâhil etmiyoruz çünkü hem kanun buna engel hem de metodoloji bu şekilde. Onun haricinde, sizin bahsettiğiniz göçmenler olsun, mülteciler olsun, bunların tanımı zaten vardır; o mülteci ve göçmenler sonuçta burada ikamet şartı olduğu için onlara ikamet belgesi veriliyor ve bu şekilde "84 milyon" olarak açıkladığımız Türkiye nüfusunun 1,3 milyonu yabancılardan oluşuyor ve bu yabancıların ölümlerini de biz bu sayıya dâhil ediyoruz. Dolayısıyla sizin bahsettiğiniz... Şimdi, burada, tabii, biraz kavram kargaşası oluyor; yani Suriyeliler mülteci değildir, kanunumuzda geçici koruma altındadır. Mültecilik bir uluslararası koruma kapsamıdır; şartlı mülteci, geçici göçmen, bunların statüsü ayrıdır. Uluslararası koruma kapsamındaki bu tür yabancıların ikametini nüfusa dâhil ettiğimiz için ölümlerini de dâhil ediyoruz.