KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Genel Müdür, hoş geldiniz.

Ben, özellikle "7.2.1" konusunda konuşacağım. Niçin bu Genel Müdürlüğe ait taşınmazların kiralanmasına ilişkin yönetmeliğe aykırı olarak kira sözleşmesinin iptal edilmesi ve Devlet Demiryollarının kiracılarından hep zarar etmesi noktasındaki madde niye üst Komisyona taşınmadı doğrusu merak ediyorum. Ama öncelikle konuşmama başlamadan önce geçmişten günümüze tren kazalarında yaşamını yitiren tüm vatandaşlarımızı ve Devlet Demiryollarında görev yaparken görev şehidi olan bütün personeli statü ayırmadan, makam ayırmadan can veren bütün Devlet Demiryolları personelini rahmetle, minnetle anıyorum.

Önümüzde Temmuz ayı var ve Temmuzun 8'i, Çorlu'da meydana gelen tren kazasının facia yıl dönümü. 8 Temmuzda 7'si çocuk 25 kişi yaşamını yitirdi ve 328 kişi de yaralandı. Kazada yaşamını yitiren Oğuz Arda Sel'in annesi Mısra Öz, o tarihten bu yana -1.068 gündür- adalet arıyor, ne yazık ki bu adalet arayışını tüm dünyaya haykırmasına rağmen sonuçlandıramadı. Anayasa Mahkemesinin önünde tren kazasının mağdurları olarak yer alan ve aralarında ölen kardeşlerimizin, çocuklarımızın anne ve babalarının olduğu ve yakınlarının olduğu Anayasa Mahkemesinin önünde polis şiddetiyle, gazıyla, cop ve biberli gazla dağıtılırken orada olan bir milletvekili olarak o arkadaşlarımızın hak arayışının baskıyla ve zulümle üstünün örtülmesinin de doğru olmadığını burada ifade ediyorum. Tabii, o günden bugüne Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları neler yaptı? Ailelere maddi manevi destekleri var mı, yok mu? Bu konuda kimler kusurlu, kimler kusursuz? Üstünü örterek değil, açarak yürümesi gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi, burada, Devlet Demiryollarının bu bulguda gayrimenkul zengini ancak kira fakiri olduğunu görüyoruz. Yani Türkiye'nin dört bir yanında gayrimenkulleriniz var, arsalarınız var, bunlar ya çok ucuz bir vaziyette fiyatla verilmiş ya da bedelsiz olarak işgal edilmiş, işgal edilmesine göz yumulmuş; kurum bu kadar zarar ederken kira gelirleri kurum açısından önemli bir gelir iken tahsil edilmeyen alacaklara göz yummak ve bunu denetlememek de mümkün değil. O yüzden Sayıştayın yazdığı raporlarda, özellikle Ankara Demirspor -2. Lig Beyaz Grup'ta yer alan- başarısı olmayan bir kulübün İstanbul'un çok değişik yerlerinde, çok güzel yerlerinde Demiryollarının kiracısı olduğu fakat o kiralama maddelerine rağmen yani 2012 yılında on yıllığına kiralanmış olan, aylık 42.373 liradan kira bedelinin genel olarak kira bedeli 72.058 liralık kira bedeli, 2016 yılı Ekim ayından beri oluşan 2 milyon 727.996 lira borca gitmiş, hiçbir kuruş tahsil edilmemiştir.

Yine, Kadıköy ilçesi Haydarpaşa mevkisinde 240 ada 14 parselde bulunan 8.044 metrekare açık alan, kapalı alan Ankara Demirspor Kulübüne verilmiş, yine 630 milyon 411 bin lira ne yazık ki bu kira borcu olarak Ankara Demirspor'dan alınmamıştır. Kadıköy ilçesi Haydarpaşa mevkisinde, Pendik ilçesi gar ambar sahasında, Kadıköy ilçesi Söğütlüçeşme'de ve devam eden bütün bu yerlerde Ankara Demirspor ne yazık ki Devlet Demiryollarının bütün arazilerine çökmüş, kiralamış, işletmiş, para kazanmış fakat kuruma 1 lira vermemiştir. Sayıştay burada diyor ki: "Sizin elinize geçen imkânla bu koşulları yani ihalesiz olarak kiraya verilen taşınmazlarla ilgili sözleşmelerin fesih koşulları oluşmasına rağmen siz bunu feshetmiyorsunuz." Yani Adana Demirspor'a verseniz anlarım, hani, Süper Lig'e yükseldiler, bir başarı da var, bir yükseliş de var, tamam ama Ankara Demirspor'un bu sevdası... Yani yaklaşık on yıllık bu kurumun mallarına -mafya diliyle söyleyeyim- çökmesi gerçekten çok kötü bir durum. Yani bunu, kurumun bir an önce çözümleyerek bu çökme hadisesine gitmek gerekiyor. Sayıştayın bulduğu bu madde, bu bulgu niye üst Komisyona çıkmadı? Komisyon üyelerinin de bu konuda gerçekten değerlendirmesi lazım, Alt Komisyon üyeleri "Ya, arkadaş, biz bunu görmezden mi geliyoruz yani bu kadar alacak var, bu kadar para gidiyor; kurumun parası oluk oluk gidiyor, milletin parası gidiyor." diye niye demediler, bilmiyorum. Yani KİT Komisyonu çamaşır makinesi değil ki yani birtakım şeyi görerek "Atalım çamaşır makinesine, temizleyelim; temiz oldu, bak, ne güzel, bir de ütüleyelim." gibi bir yapıyla çalışmaması lazım. Yani bence Sayıştayın ısrarla bu alacakların üstüne gitmesi lazım ve çok önemli.

Sayın Genel Müdür, konuşmanızda çok üzen bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim, beni üzen şahsen: Yani Süleyman Bey burada, eski Genel Müdür, o bile yapmıyordu yani o bile bu kadar siyasi değildi, milletvekili oldu ondan sonra siyasileşti belki ama şunu söylemek istiyorum: Siz 2003 yılını konuşmanızda toplam 8 kez ifade ettiniz, oysa yüz doksan dört yıllık bir kurumun başındasınız ve bu kurumun başında olmak çok ciddi, tutarlı ve bütün siyasi etkilenmelerden uzak, bağımsız ve liyakatle görev görmeyi gerektiren bir hadisedir. Şimdi, ben çok üzülüyorum yani burada söylüyorsunuz, Süleyman Karaman Bey de bunu söylemişti, işte, "1923 ile 1950 arasında 3.764 kilometre yol yapıldı." demişti. "Mustafa Kemal Atatürk'ün o döneminde yapılan yol dışında demir yolu yapılmadı." falan demişti.

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Yine diyorum, onda bir şey yok.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Yine diyor.

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Doğru.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Ama Mustafa Kemal Atatürk döneminde, demir ağlarla örülen dönemde yılda...

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - "CHP yapmadı." diyor.

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Bir de Recep Tayyip Erdoğan, başka kimse yapmadı.

ATİLA SERTEL (İzmir) - ...250 kilometre demir yolu yapılırken şimdi 130-140 kilometre yol yapılabildi fakat şuna çok üzülüyorum: 1950'den bu yana kıstas alınırsa burada Demokrat Partinin Genel Başkanı Adnan Menderes var ve 7 kere gidip 8 kere gelen rahmetli Süleyman Demirel var, yani Anavatan Partisi'nden Turgut Özal var, burada koalisyon hükûmetleri zamanında rahmetli Necmettin Erbakan var, burada Mesut Yılmaz var, onun Başbakanlığı dönemi var, burada Devlet Bahçeli'nin, Bülent Ecevit-Mesut Yılmaz ortaklığıyla gördüğü bir görev dönemi var. Burada rahmetli Alparslan Türkeş'in 1970'li yıllardan sonra milliyetçi ve gruplar hâlinde kurdukları iktidar ve o iktidarda yer almaları söz konusu. Yani siz burada Alparslan Türkeş'i, Bülent Ecevit'i -rahmetli Ecevit'in 2 dönem Başbakanlığı var- Erdal İnönü'yü, Devlet Bahçeli'yi, Tansu Çiller'i, Mesut Yılmaz'ı, Necmettin Erbakan'ı, Menderes'i, Demirel'i, Özal'ı; hepsini siliyorsunuz ve yok sayıyorsunuz. Yani diyorsunuz ki: 2003'ten başladı bu hadise. Ben bu konuşmanızda... (Gürültüler)

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Hatibi dinleyelim, hatibi dinleyelim arkadaşlar. Arkadaşlar, arkadaşlar; hatibi dinleyelim lütfen!

ATİLA SERTEL (İzmir) - Süleyman Bey rahatsızlanıyor ama Süleyman Bey''in özeline girmek istemiyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Lütfen dinleyelim.

Buyurun, devam edin Sayın Sertel.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Özeline girmek istemiyorum. Ben bir konuşma yapmak istiyorum, kesiyor.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Yok kesiyor yok, kesme yok, konuşacak zaten.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Kessin.

Şöyle: Türkiye Cumhuriyeti tarihini gelip 2003'e dayandırırsanız "Siz siyaset yapıyorsunuz." derim. Siz, bir bakan değilsiniz. Siz bir buçuk yıl önce bu kurumun Genel Müdürü oldunuz, ondan önce hizmetiniz var genel müdür yardımcısı olarak; bütün makamlar gelip geçici ama aslolan şudur: Siz bir sunum yaparken 2003'ü 8 kere, 2023'ü 6 kere tekrar edip de geçmişten bu yana görev gören bütün insanları, bütün siyasi parti liderlerini ve Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerini yok farz ederek bütün çalışmaları 2003'e indirgerseniz, Devlet Demiryollarına da gerçekten haksızlık yapmış olursunuz.

Süleyman Bey'in özelinde bir şey söylemek istemiyorum çünkü oradan rahatsızlanıyor, onun dönemindeki hadiseleri açmak istemem çünkü milletvekili oldu artık, denetlenecek yerden denetleyen kesime geçti ve hâliyle kendisi de bu konularda rahatsızlık duyuyor çünkü şu var: Bizim söylediğimize istinaden yine Karaman'ın söylediği... Şunu söylüyordu: 1973 ile 2003 yılları arasında Devlet Demiryolları 10 milyar dolar zarar etti." diyordu. E, şimdi ben şunu söylüyorum: Son üç yıldaki zarara ne diyecek? Son üç yıldaki zarar ne? O da otuz yıla bedel bir zarar.

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Hep benim olmadığım yıllar.

ORHAN SÜMER (Adana) - Senin Hükûmetin döneminde ama Süleyman Bey.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Şimdi, aslolan şu: Devlet Demiryolları yolcu taşımada sübvanse eden ve vatandaşı en ucuz rakamla taşımak için uğraşan bir kurum. Bu kurum millileşsin, bu kurum gelişsin, bu kurum gerçekten Türkiye'yi, bu ülkeyi demir ağlarla örsün.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel, süremiz doldu.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Mesela, biraz sonra anlatacağım, beceriksizlik de hat safhada, verilen sözler tutulmuyor. 2020 yılında Ankara-İzmir hızlı tren bitecekti, ortada yok; Sivas'a tren gidecekti, ortada yok. Yani beceriksizlikler ve şeyler ertelemeleri, ötelemeleri getiriyor. Ne olacak şimdi? Ben Ankara-İzmir yolunun sizin iktidarınız tarafından bitirilemeyeceğini görüyorum. İnşallah nasip olur önümüzdeki dönem, en hızlı şekliyle vatandaşa hizmet getirecek olan yerli ve millî, gerçekten Türkiye'yi düşünen ve sağduyulu hareket eden, vatandaşın parasını harcarken kuruşuna kadar hesap veren bir iktidar gelecek; o zaman biz bunu çok daha rahat yapacağız ve gerçekleştireceğiz diyorum.

Teşekkür ederim.