KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Genel Müdür, değerli Yönetim Kurulu üyeleri, değerli bürokratlar, Sayıştayın temsilcileri ve milletvekili arkadaşlarım; hepiniz Komisyona tekrar hoş geldiniz.

Evet, alt komisyonda görev aldığım bir kurumun denetimiyle ilgili bir aradayız. Öncelikle şekli yönden söylemek gerekirse üç gün üst üste denetim programının hazırlanmış olması gerçekten milletvekillerinin de denetimi sağlıklı bir şekilde yapmasını özellikle bu coronavirüs sürecinde oldukça zorlaştırıyor ancak bu koşullar altında biz de bu denetimi tamamlayacağız. Şimdi, biz tabii, alt komisyonda pek çok aslında muhalefet şerhi de ortaya koyduk, söyledik, ifade ettik ancak tabii, çoğunluk yani Komisyonun çoğunluğu AK PARTİ ağırlıklı olduğu için de neticede, maalesef ana bulgulardan üst Komisyon toplantısına çıkan hiçbiri olmadı. Bu da aslında yine değerlendirilmesi gereken bir konu çünkü özellikle, denetim ağırlıklı komisyonlarda aslında muhalefet partilerinin daha ağırlığında, onların ortaya koyduğu muhalefet şerhlerinin özellikle Üst Komisyonda ana bulguları taşınması noktasında belki bir düzenlemenin yapılması bile düşünülmeli. Ancak biz, yine Komisyonda görüşülen konuları hakimiz, o nedenle ben hem onlarla ilgili hem de 2017 yılına ait diğer bulgular kısmını birleştirerek bazı sorular soracağım.

Benim de ilk soracağım konu: Ankara-Sivas hızlı tren demir yolu hattının Kırıkkale-Yerköy kesimi altyapı inşaatı hakkında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca başlatılan inceleme, gerekirse soruşturulması talebinin takip edilmesi bulgusunun şu anda ne durumda olduğu, bir soruşturma açılıp açılmadığı. Çünkü gerçekten öneri çok çarpıcı ve demir yollarının içinde bulunduğu genel sorunları aslında özetleyen bir bulgu diyebiliriz. Deniyor ki: "Bu Kırıkkale-Yerköy kesimi altyapı inşaat yapım işinde yeterli zemin sondaj çalışmaları yapılmadan hazırlandığının ortaya çıkması." Yani başlı başına bu bir soruşturma konusu. Devam ediyorum: "Projedeki eksiklik ve yetersizliklere bağlı olarak ayrıca imalat aşamasında kazıdan çıkan malzemenin büyük bir kısmının dolguda kullanılamayacağının anlaşılması üzerine, gerekirse soruşturulması talebinin Bakanlık nezdinde takibinin sürdürülmesi." Buradaki "gerekirse" ifadesi tabii, Sayıştayın kibarca aslında, on dokuz yıllık AK PARTİ Hükûmetinin üzerine soruşturulması gerektiğini ifade ettiği bir biçim.

Şimdi, bu neden önemli bir bulgu hem soruşturulması gerekiyor hem de aynı zamanda Devlet Demiryollarının 2019 yılı zararı 2 milyar 546 milyon 895 bin 95,79 TL yani KİT'ler içinde en fazla zarar eden 2'nci kuruluş durumunda. Şimdi, biz burada paranın nereye gittiğini, bu bütçenin nerelere harcandığını sorgulamayacaksak veya buradan Devlet Demiryolları yönetimi kendisine bir pay çıkarmayacaksa ve sürekli 2003 yılıyla 2021 yılı arasında kıyaslamalar yaparak veya Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan tüm vatandaşlarımızı incitecek şekilde, cumhuriyet dönemiyle -sanki şu anda cumhuriyet dönemi bitmiş gibi yani o da ayrı yanlış bir ifade kullanımı bana göre, hâlâ devam ediyor cumhuriyet- o ilk cumhuriyet kurulduğu dönemde yapılan atılımlarla bugünü kıyaslamak. Böyle bir kıyaslama olabilir mi? Yani ben elektrik mühendisiyim, böyle bir kıyaslama olamaz. Hiçbir parametresinin karşı karşıya getirilemeyeceği bir noktada kıyaslama yapılıyor.

Kıyaslama mı yapmak istiyoruz; alın size kıyaslama. Bugün bu çağda ne yapmak gerekiyor bu çağda biz yüksek hızlı trenleri mi konuşacağız? MAGLEV trenleri var, bakın, MAGLEV treninin hemen teknik kısmını ifade edeyim. 2 mıknatısın üst kutupları birbirini çekecek şekilde ray sistemi oluşuyor, karşılıklı itme kuvvetiyle birlikte arada oluşan manyetik alanın içinde tren hareket ediyor. Dünyada şu anda bu imalat yapılıyor ve MAGLEV trenleri kullanılıyor. Bizim şu anda MAGLEV trenini konuşuyor olmamız lazım.

Bakın, maliyet karşılaştırması yapıyor akademik bir dergi, oradan okuyorum. "MAGLEV ve yüksek hızlı trenlerin sermaye maliyetlerinin karşılaştırılması: Çeşitli ortamlar için kilometre başına sermaye maliyeti, az gelişmiş bölgelerde yüksek hızlı tren maliyeti 8,8 milyon dolar, MAGLEV treni ve hattı maliyeti 17 milyon dolar; şehir dışı bölgelerde yüksek hızlı tren ve hattı 30,6 milyon dolar, MAGLEV treni ve hattı 37,4 milyon dolar; dağlık arazide yüksek hızlı tren ve hattı 34 milyon dolar, MAGLEV treni ve hattı 40,8 milyon dolar; yoğun kentsel alanlarda yüksek hızlı tren ve hattı 54,4 milyon dolar, MAGLEV treni ve hattı 61,2 milyon dolar."

Şimdi, bu Sayıştay'da yer alan ama üst Komisyonuna çıkmayan bulgularda Kırıkkale-Yerköy kesimiyle ilgili olarak ifade edilen ve bütçedeki, maliyetteki artışı da hesap ettiğimiz zaman, aslında biz gerçekten Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına sunabileceğimiz hizmetin kalitesini otomatikman düşürmüş oluyoruz yani hem yüksek hızlı trenin maliyetini arttırıyoruz, bu hatların maliyetini artırıyoruz -gerçi hiçbiri zaten yüksek hızla gitmiyor, "hızlandırılmış tren" şeklinde ifade etsek daha doğru olacak- hem onun maliyetini artırıyoruz, aynı zamanda da ne oluyor? Daha iyi bir hizmet verebileceğimiz MAGLEV treni gibi daha teknolojik ve geleceğe dönük yatırımlardan vatandaşlarımızı mahrum ediyoruz. Karşılaştırma yapacaksak geleceğe dönük karşılaştırma yapacağız, yoksa ben de alır götürürüm milattan önce 2 binle her şeyi kıyaslarım. Dolayısıyla, buna özen gösterelim. Bu tartışmanın altında bir; 2003 yılından önce Türkiye Cumhuriyeti devletini neredeyse saymamaya dönük, bütünüyle kötülemeye dönük bir anlayış var. Hayır, 2003 yılından önce de Türkiye Cumhuriyeti devleti vardı, güçlü bir devletti, o zamanın bürokratları da vazifelerini mümkün olduğunca yerine getiriyorlardı; kim bilir AK PARTİ milletvekilinin bir kısmının belki babası, amcası, ailelerinden birileri de o partilerde, o görevleri aldılar. Bu haksızlığı yapmak kendini inkâr etmekten geçer, bunu hiçbirimiz yapmamalıyız.

Şimdi, diğer taraftan, Sayın Lütfi Kaşıkçı Vekilimiz ifade ettiler, bu Yerköy-Sivas Kesimi Projesi gerçekten çok çarpıcı. Bir tane örnek, bunun gibi kaç tane örnek daha var, Sayıştayın raporuna girdi girmedi. Hazırlanan proje fay hattının üzerinden geçiyor yani bu fay hattı da proje hazırlandıktan sonra keşfedilmiş bir fay hattı değil.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Tekerleğin icadından bahsetmeyelim efendim, Sayın Gaydalı, öyle diyor ya.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Aynı zamanda köylerin içinden geçiyor, verimli arazi ve toprakların içinden geçiyor ve dolayısıyla da yapılan proje değişikliğiyle tünel boyu 10,6 kilometreden 41,9 kilometreye çıkıyor, viyadüğün boyu 2,7 kilometreden 11,2 kilometreye yükseliyor. Bu da dolayısıyla neye neden oluyor? Büyük bir kaynak israfına neden oluyor. Yanlış giden bir projeyi düzeltmek çok büyük bir maliyet, onu sıfırdan yapsanız belki yarısına yapabilirsiniz. Neticesinde, bu dolgu malzemesi olarak kullanılamayacak malzemelerle işin devam edilmesi gibi risklerin de ortaya çıkmasıyla bizim tespit edemediğimiz durumlarda oluşan da kazalar var. Mesela, bundan en fazla şu anda hepimizin içini acıtanlarından bir tanesi Çorlu tren kazası, 8 Temmuz 2018 tarihinde gerçekleşti. Görüntü gözünüzün önündedir, rayların altı boşalmış, toprak dolgu ve dolayısıyla da tren bu rayların üzerinden geçerken yoğun yağışın olduğu bir süreçte bu dolgu boşaldığı için -ne kadar yağmur yağarsa yağsın o dolgunun boşalmaması gerekiyor- dolayısıyla da böyle bir kaza gerçekleşti ve 25 vatandaşımız hayatını kaybetti, Oğuz Arda Sel'in annesi her gün çığlığını duyurmaya çalışıyor "Adalet" diyor ve bugün itibarıyla da Oğuz Arda Sel'in hayatını kaybetmesinin üzerinden bin altmış sekiz gün geçti ki bir annenin acısı dinmedi, böyle düşünün.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Deniz Bey, on dakikamız doldu, bir dakika daha ilave edelim, toparlayın lütfen.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Peki.

Yani Devlet Demiryollarıyla ilgili birisi "Devlet Demiryollarındaki başarının sorumlusu benim, bana teşekkür edeceksiniz, ben başardım" diyorsa bu kaybedilen canların sorumluluğunu da kabul etmek zorundadır; kabul etmiyorsa Devlet Demiryollarıyla ilgili konular konuşulurken başını biraz önüne eğmek zorunda.

İkinci kısım, bu dolgu konusu. Bakın, elimde görmüş olduğunuz resim Düzce-Akçakoca kara yolu. Bu kara yolu çöktüğünde yağmur yağmadı, deprem olmadı, buraya göktaşı da düşmedi; bu kara yolu LİMAK'ın yaptığı kara yolu. Kullanılan dolgu malzemesi nedeniyle, buradan geçen su yolunun üzerine yapılması nedeniyle ve büyük ihtimalle de viyadükle geçilmesi gerekirken büyük bir yüksekliğin dolgu ile tamamlanmaya çalışılması nedeniyle çöktü. Bu yol çökerken şans eseri buradan -şehirler arası bir yol- bir otobüs geçmiyordu; tırlar, kamyonlar, araçlar geçmiyordu.

Dolayısıyla, burada konuştuğumuz her konu bizim can kayıplarımıza yol açabilecek bir konu ve bir can kaybı yaşandığında da maalesef Marşandiz Tren İstasyonu'ndaki kazada olduğu gibi Devlet Demiryolları çalışanlarının sorumlu tutulduğu, bu sorumluluğun onlardan ibaret sınırlandığı bir yanlışlığın içine düşüyoruz. Milletvekilleri sorumludur, Hükûmet daha sorumludur, Cumhurbaşkanlığı daha da sorumludur. O nedenle de bizim buradaki ana amacımız, sorunları tespit etmek ve ortadan kaldırılması için, gerekli tedbirlerin alınması için gayret harcamak ki bu yanlışlardaki vebalimiz belki ortadan kalkmayacak ama en azından bir ölçüde ortadan kalkması için çaba harcamış olacağız.

Teşekkür ediyorum.