KOMİSYON KONUŞMASI

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - Teşekkür ediyorum.

Öncelikle sunumunuz için teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Şimdi, daha önce sunum yapacağınız bilgisi geldiğinde sizin sunumunuzla ilgili konuyu da araştırdım, baktım, hatta odamda da açıkladım. Orman Genel Müdürlüğünü denetlediği 2019 Yılı Sayıştay Raporunda Sayıştay maden sahalarının rehabilitasyon çalışmalarının tam ve zamanında yapılmadığına vurgu yaptı. Bundan mutlaka bilginiz olmuştur. Hatta raporda maden işletme sahalarının büyük bir çoğunluğunda rehabilite çalışmalarının yapılmadığı, verilen izinler doğrultusunda olmadığı, belli bir plan ve proje çerçevesinde işletilmesi ve çalıştırılması gerekirken sahada düzensiz çalışmaların yapıldığı... Böyle bir rapor yazmış.

Yani Sayın Bakanım, hâlâ gelecekle ilgili baktığımızda gelecek, gelmeyecek; çaklar, çıklar böyle devam eden bir süreçle karşı karşıyayız fakat artık bunlarla vakit geçirecek durumumuz kalmadı. Yani doğal karbon yutağı orman varlığı, sulak alanlar, verimli tarım toprakları ve meralar tam korunmaya artık alınmalı ve geliştirilmelidir diye düşünüyorum. Biyolojik çeşitliliğin yoğun olduğu bölgelerde mutlak koruma statülerinin güçlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum. Mutlak korunan alanları artırmak gıda güvenliği açısından da en önemli adımlardan bir tanesi olacağı düşüncesindeyiz. Acilen Türkiye'nin arazi kullanım planları yapılmalı, arazi bozulumunun, tarım alanlarının ve önemli ekosistem kayıplarının da önüne geçilmesi gerekiyor.

Mesela benim kendi bölgemden bahsedeyim. Kırklareli, yine, o Sayıştay raporuna istinaden şimdi bundan iki buçuk yıl önce bir doğal gaz boru hattı denizden gelip bizim Vize ilçemize bağlı Kıyıköy beldemizin içinden geçti. Birincisi, yaratmış olduğu aşırı sıcaklıkla denize büyük sıkıntı yarattı. İkincisi, 500 bin civarında ağaç kesildi ve projenin üstünden iki yıl geçti, proje bitti ama hâlâ orada ne bir dikim var ne bir ağaçlandırma var ne de geçmişteki ekosistemle ilgili bir düzenleme var. Bunları ibretle orada izledik, bir çok önerge verdik ama önergelerin karşılığında herhangi bir sonuç da çıkaramadık.

Yine, benim kendi bölgemle ilgili, ormanla ilgili ve bu Sayıştayın verdiği rapor doğrultusunda söylemek istiyorum. Taş ocakları var, Kırklareli merkez ilçeye 20 kilometre, Bulgaristan'a 10 kilometre kalan Dereköy Sınır Kapısı'na da yakın bir yer. Şimdi, bakın, geçenlerde "Kamu yararı vardır." diye yaklaşık üç buçuk ay önce bir tane tepe Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına verildi "ÇED'e gerek yoktur, kamu yararı vardır." dendi, üç ayda koskoca tepe tamamen yok edildi ve hâlâ da yok edilmekte. Şimdi, şunu anlamakta güçlük çekiyorum: Kamu yararı var, orada bir hızlı tren geçişi var, tamam, demir yolları yapılıyor, netice itibarıyla hızlı taş alınacak, bunların hepsine varım, lazım mı lazım. Ama şu verilen ocağın yanında 10 tane aynı özellikte taş ocağı var. Yahu, niye buradan alınmaz kardeşim? Niye yeni bir yer açılır? Mesela ben bunları merak ediyorum ve olduğu gibi de indirildi.

CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Onlar özel sektörün mü?

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - E, özel sektörün ama aynı zamanda devlete ait olan da var, karayollarına ait olan da var 1 tane.

Devam edeceğim Sayın Bakanım.

Yine, aynı şekilde baktığımızda hâlâ yandaş birkaç firmaya burada özellikle çimento fabrikası olan Kırklareli'ye bağlı Pınarhisar ilçesinde kalkerle ilgili yeni sahalar yaratıldı. Mahkeme kararlarıyla ve ÇED'lere yaptığımız itirazlarla bunun önüne geçildi, buraya kadar yine problem yok fakat her gün bir yenisi geliyor. Şimdi baktım yine, ilgili bakanlık, devlete ait, orada 8 tane proje yayınlanıyor ve yine orada kalker ocakları açılmaya çalışılıyor yani bu, oradaki çimento fabrikası sahibine büyük bir kıyaktır. Şimdi, neden bunu söylüyorum? Çünkü, o çimento fabrikasına yakın olan arazide en azından 5 tane kalker ocağı var, çimento fabrikası oradan gidip onu almıyor, yeni yere sulanıyor ve netice itibarıyla da oradan gidip bu işi bedavaya bitirmeye çalışıyorsunuz, yani bunların da görülmesi gerekiyor.

Yine, enerji verimliliği, ülkelerin -biraz açacağım Sayın Bakanım- güvenliklerini en düşük maliyetle sağlayabileceği bir araçtır diyoruz hep. Yapacağımız her birim enerji verimliliği yatırımı, cari açığı düşürecek ve ekonomiye de katkı sağlayacak. Buraya kadar da bir problem yok. Sanayide, binalarda, kamu binalarında, okullarda ve birçok yerde, buna benzer yerlerde enerji tasarrufunu yönetebildiniz mi? Bunu öğrenmek istiyorum. Yine, enerji verimliliği ve tasarrufun öncelendirilmesi için neler yapıldı? Ülkemizin güncel enerji kayıp oranı nedir, düzenli olarak açıklanıyor mu? Enerji kayıplarını engellemeye yönelik plan ve uygulamalar nelerdir? Bunları öğrenmek istiyorum. Kayıpların hangi oranlara, hangi yıllarda ve nasıl düşürülmesi planlanmaktadır? Buna uygun bir planınız var mıdır? Enerji verimliliğini sağlayacak teknoloji ve altyapı yatırımları şu anda hangi aşamadadır? Bunu öğrenmek istiyorum. Enerji üretiminde fosil yakıtlardan çok hızlı bir şekilde vazgeçilmesi gerektiğini hepimiz biliyoruz. Temiz enerjiye yani doğru planlanmış, güneş, rüzgâr gibi yenilenebilir enerji sistemlerinin yaygın ve ucuz kullanımı için hangi adımlar atılıyor? Kısa, orta vadeli hedefleriniz var mı, varsa nelerdir? Yine, fosil yakıt dışındaki enerji üretim biçimlerine araştırma ve teknoloji desteği verilmekte midir? Bunu öğrenmek istiyorum sizden. Türkiye'nin kömürden çıkış için öngördüğü tarih ve nihai hedefe ulaşabileceği somut adımlar nelerdir?

Bakın, özellikle 4'üncü grup madencilik yani, bu sodyum, potasyum, lityum, bor tuzları gibi 100'e yakın endüstriyel ham madde, işte, linyit taş kömürü, uranyum, bakır, demir, krom, titan, alüminyum gibi metalik madenlerle ilgili projelerde verilen ruhsat alanlarının çok büyük alanlar için yan yana ya da çok yakın aralıklarla verildiğini görüyoruz. Ruhsat alanlarının bu şekilde tespit edildiği de her zaman görülüyor. Bu ruhsat alanları belirlenirken herhangi bir ekosistem değerlendirmesi yapılıyor mu, yapıyor musunuz? Bunu merak ediyorum.

Yine, bilindiği gibi, tüm dünyanın artık kabul ettiği kömürlü termik santraller neden oldukları yoğun hava kirliliği dolayısıyla da insan sağlığını ciddi anlamda tehdit ediyor. Buna rağmen mevcut işler hâlde olan kömürlü santrallere ilave, hâlen yapımı devam eden veya planlama sürecinde olan kaç adet yeni kömürlü termik santral bulunmaktadır?

Sayın Bakanım, beş yıl önce Vize'de bir kömürlü termik santrale -Kırklareli'ne bağlı Vize ilçesinde- engel olmak dört yılımızı aldı. Bugün, kömürlü termik santralin doğaya, insana, yaşayan tüm canlılara ne kadar zararlı olduğunu biliyoruz. Yetinilmedi, iki yıl önce bu sefer Kırklareli'nin İnece Ovası'na, ovanın tam ortasına ya, tam ortasına, yine kömürlü termik santral kurulmak istendi, yine oradaki sivil toplum örgütlerimiz, kuruluşlarımız, sağduyulu vatandaşlarımız sayesinde iş mahkemeye kadar gitti ve vazgeçildi. Yani, şunu öğrenmek istiyorum: Söz konusu santrallerin izin süreçlerinde sağlık yetkisine yönelik değerlendirme ne kadar yapılmaktadır?

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Toparlayalım. Çok geciktik yani.

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - Toparlıyorum Sayın Bakanım, bir sayfam kaldı.

CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Kırklareli'nin taşı toprağı hep altın diyorlar.

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - Hiç sormayın yani herkes gözünü Kırklareli 'ye dikmiş vallahi billahi.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Ama İstanbul için de diyorlar.

CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - İstanbul için diyorlardı ama meğerse sizin orası için geçerliymiş.

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - Evet, doğru söylüyorsunuz Başkanım.

Özellikle ama bu göz dikme olayı da son on dokuz yılın eseri, onu da söyleyeyim, belirteyim yani.

Şimdi, gerek iklim değişikliğine katkısı gerek yarattığı hava kirliliği dolayısıyla insan sağlığını da tetikliyor oluşundan dolayı birtakım önlemlerin bir an önce alınması gerekiyor. Gerek ekonomik açıdan akılcı bir seçenek olmaktan uzaklaşması nedeniyle ülkemizde yeni kömürlü termik santrallerinin yapımına neden hâlâ izin verilmektedir Sayın Bakanım? Biz bunu öğrenmek istiyoruz.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Evet, teşekkür ediyorum.

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - Peki, ben de teşekkür ediyorum.

Sağ olun.