KOMİSYON KONUŞMASI

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim.

Ben öncelikle çok teşekkür ediyorum, gerçekten birbirinden değerli, kıymetli bir sunum yapıldı.

Ben, burada, özellikle Gaye Hocama soracağım. 2006 Başbakanlık Genelgesi çok iyi hazırlanmış bir genelge hatta İstanbul Anlaşması'ndaki şiddetin önlenmesiyle ilgili bire bir uyuşan maddelerin varlığından bahsedildi. Neden o zaman genelgenin uygulanması noktasında bugüne kadar kadın örgütleri ısrarcı davranmadılar? Yani bunu bir sorgulamak lazım. Yani şu an İstanbul Anlaşması üzerindeki ısrarcılığa açıkçası anlam veremiyorum. Madem, bu ısrarcılık aynı içeriğe sahip 1 genelge ve 1 uluslararası sözleşme varken neden genelge üzerinden bir ısrarcılık, takip olmadı da İstanbul Anlaşması üzerinden bu derecede, çatlak oluşturacak şekilde, neredeyse toplumu kamplaştıracak şekilde bir ısrar var? Bunun ortaya konulması lazım.

Çiler Hocam da özellikle "Yaşamda olanın medyada olması gayet doğaldır." dedi. Bu gerçekten benim için de güzel bir tespitti. "Bunun nasıl verildiği önemli." diyerek ekledi, etik kodlardan bahsetti. Peki, bu etik kodların belirlenmesi ne şekilde oluyor ve bu belirlenen etik kodların takibi ne şekilde yapılıyor? Yani bu da önemli. Bence medyayla ilgili asıl sorgulamamız gereken, bu etik kodlar nasıl belirleniyor, takip sürecini hangi kurum kuruluş yapacak? Bununla ilgili de bir yol haritasının çizilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Bir diğeri de ben, özellikle burada, Gamze Vekilime söylüyorum; şiddeti pompalayan kanalları iktidarla ilintilendirdiniz. Oysa, yani muhalif kanallar şiddetten aridir diye bir şey söz konusu değil yani şiddet şu an, emin olun, bütün kanallarda. Yani bunu iktidarla da ilişkilendirseniz, muhalefetle de ilişkilendirseniz hepsinde çok ciddi bir şekilde işleniyor, konu ediliyor. Yani "Bu iktidara yakın da bu niye kaldırılmadı da..." şeklinde bir görüş arz etmek bana göre sığ...

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Yanlış anlaşılma olmuş galiba, şunu söyledim: En çok şikâyet edilen o dizi ve tek bir ceza yok.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Yani dedim ya birçok kanalda buna benzer...

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - ATV'deydi.

ESİN KARA (Konya) - Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz.

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Yok, Sen Anlat Karadeniz.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Yani bütün kanallarda var, yani emin olun, hepsinde var. Yani ben bunu daha önce medya okuryazarlığı dersinde öğrencilerimle bir çalışma yaptığımda emin olun, bütün kanallarda aynı şey çıktı.

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Diğerleri için demiyorum, buna hiç getirmedi yani itirazım ona.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Neyse ben yine en son..

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Gamze Hanım, herkes sizi konuşurken dinledi, lütfen, siz de dinlerseniz mutlu olurum.

Evet, Habibe Hanım.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Ben bir de en son, bu CEDAW anlaşmasıyla ilgili konuşmak istiyorum.

CEDAW özellikle 1981'de kabul edildi ama Türkiye'de yürürlüğe 1985'te girdi. Ana teması, kadına karşı ayrımcılığa son verilmesiydi ama Türkiye 1985'te bunu kabul etmesine rağmen o tarihten itibaren Türkiye'de çok ciddi anlamda kadınlara karşı ayrımcılıkta bir nirvana yaşandı. Yani ben mesela, 1987'de başörtüsünden üniversiteden atılan bir genç kızdım. Ondan sonra, yine aynı şekilde 28 Şubat döneminde kız çocuklarına, kadınlara yönelik başörtüsü... Kamusal alanda yine ayrımcılığa maruz kaldık. Biz yine bu anlı şanlı kadın örgütlerinin hiçbirinin çıkıp da "Ya, bu kadına karşı bir ayrımcılık, kadın haklarına, insan haklarına aykırı." uygulamalar şeklinde herhangi bir maruzatına veya bir beyanatına da rastlamadık. Ben, burada, özellikle bu uluslararası anlaşmalar konusunda, bir ikiyüzlülük -tırnak içerisinde söylüyorum- bir ikiyüzlülük sezinliyorum, bu açıkçası bizi incitiyor.

Yine, İstanbul Anlaşması'yla ilgili özellikle Hırvatistan'ın koyduğu şerh -Nevzat Tarhan Hocamla bire bir örtüşüyor- özellikle İstanbul Anlaşması'yla ilgili koyduğu şerh benim için çok önemli. "Cinsiyetçi ideolojilerin gelişmesine zemin hazırlar." şeklinde bir şerhi var. Dediğim gibi, bu anlaşmaya da özellikle kadın-erkek cepheleşmesi kutuplaşması noktasında dikkatli yaklaşılması gerektiği kanaatindeyim diyorum, teşekkür ediyorum.

Başkanım uzun mu oldu?

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Habibe Hanım, çok teşekkür ederim.

CEDAW'la ilgili olarak CEDAW, Türkiye raporlarında başörtüsüyle ilgili cümleleri dercetmek imkânsızdı. En son Fatma Benli Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmeden, Birleşmiş Milletler toplantılarında son raporda -tarihi yanlış hatırlıyor olabilirim- baş örtüsü, kadına yönelik ayrımcılık olarak ilk kez CEDAW raporuna o zaman girdi -hafızam beni yanıltmıyorsa- ki ondan önce de Feride Hocayla da Yakın Hocayla da bunlarla alakalı konuşmalarımızı yapmıştık. Küçük bir hatırlatma yapmış olduğunuz.

Teşekkür ediyorum.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim Başkanım.