KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Genel Müdür, hoş geldiniz.

T.C. ZİRAAT BANKASI AŞ GENEL MÜDÜRÜ ALPASLAN ÇAKAR - Hoş bulduk, teşekkür ediyorum.

ATİLA SERTEL (İzmir) - İyi görevler diliyorum. Türkiye'nin çok önemli bir bankası olan Ziraat Bankasının denetlenmesiyle ilgili konuşmalarımızın ve uyarılarımızın Türkiye'nin geleceğine ilişkin ve Türkiye'de bankacılık sektöründe önemli bir yer tutan, Türkiye'nin en eski bankası olan Ziraat Bankasının başarılı olması ve iyi yönetilmesi için dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum.

Bu arada, diğer bulgu ve önerilerde konuşma gereği hissettim, o da şudur: Çok sayıda alacağın, çok sayıda kredinin ödenemediğini Sayıştay tespit etmiş ve diğer bulgu ve önerilerde bunu, ağırlıklı olarak kurumsal şubeler tarafından kurumsal müşterilere ödenen ancak çeşitli nedenlerle takibe düşen ve geri alınamayan kredilerden bahsediliyor. Bu anlamda en büyük kredi de son günlerde kamuoyunun gündemini sıkça meşgul eden ve Demirören grubuna verilen 750 milyon dolarlık kredi mevzusu var. Demirören grubunun Hürriyet gazetesini satın almak, sadece Hürriyet gazetesi değil, onunla birlikte diğer medya kuruluşlarını ele geçirmek için kullandığı bu kredinin ödenmediği kamuoyunda iddia ediliyor. Bu konuda ne Demirören grubundan ne de Ziraat Bankasından herhangi bir açıklama gelmiyor. Ben bu konuyu daha önceki toplantılarda gündeme getirmiştim.

Ziraat Bankası denetlemelerinde bu konuyu sıklıkla gündeme getiren bir KİT Komisyonu üyesi olarak sizlere soru sormuştum, demiştim ki: Bu kredi ödeniyor mu, taksite mi bağlandı, ödeme şekli nedir, nasıl ödeniyor? Fakat bu konuda sizden hiçbir cevap alamadım ve hâlâ bir yanıt vermiyorsunuz. Kamuoyunun çok yoğun bir biçimde tartıştığı ve merak ettiği bu konuyu bu kez bankanın güvenilirliği ve bankanın gerçekten hak, hukuk, adalet noktasında kimsenin hakkını yemeyeceğini ve devletin ve milletin 1 kuruşunun heba edilmeyeceğini düşünerek bu soruyu bu sefer daha net bir biçimde açıklayacağınızı umuyorum. Öncelikle kamuoyunda sıkça tartışılan bu kredi ödenmediyse, bunun Sayıştay raporlarında neden yer almadığını, Sayıştayla birlikte size de soruyorum. Eğer kredi takibe düştüyse veya ödenmiyorsa diğer bulgu ve önerilerde niçin Demirören grubu yer almıyor da başka başka kuruluşlar, başka başka firmalar yer alıyor ama Demirören grubundan hiçbir şekliyle söz edilmiyor? Bizim görmediğimiz sayfalarda varsa da -2019 raporlarını da inceleyen bir arkadaşınız olarak söylüyorum- Sayıştay beni uyarsın, desin ki: Demirören grubuyla ilgili krediler, ödeme koşulları ve takibe düşmesi noktasındaki bizim bulgumuz budur. O zaman ben bu sözümü geri alayım ama iddia edildiği gibi, net bir biçimde soruyorum: Bankanızdan çekilen 750 milyon dolarlık krediyi Demirören grubu ödedi mi, ödemeye başladı mı? Buna net olarak cevap vermenizi istiyorum. Bankacılık Kanunu'nda ticari sır diye geçiştirilmeye çalışılan bazı konular var ama toplumun çok net bir biçimde bu sorunun yanıtını beklediğini ifade etmek istiyorum.

Yine, Demirören grubunun bu krediyi çekerken Kemer Country arazilerini bankanıza ipotek ettirdiğini, borçlarını ödeyemeyince bu arazilerin bankaya geçtiği de yazılanlar arasında. Biz bunları gazete haberlerinden ve değişik kanallardan öğreniyoruz ama en acısı da bir mafya liderinin, bir çete liderinin diline düşmesi ve bankanın, Demirören grubuyla birlikte bu çete liderinin yüz binlerce insan tarafından izlenmesi ve bankanın gözümüz gibi sakınmamız gereken ve korumamız gereken bankanın imajının zedelenmesine yönelik konuşmaların olması gerçekten bizi üzüyor. Demirören grubundan aldığınız, imara açılacak diye ipotek ettiğiniz arazilerin imara açılmamış olması da ve 366 milyon dolar değer biçilerek bu arazilerin imara açılmaması nedeniyle değerinin oldukça düştüğünü ve bu ipotek konusunda bankanın bir nevi oyuna getirildiğini ve bankada bu rakamın 366 milyon dolar değerinde arazinin kabul edilmesinin ardından oradaki imar izninin iptal edilmesiyle değerin yerlerde süründüğünü kamuoyu da biz de biliyoruz, siz de biliyorsunuz.

Şimdi, bu konudaki Kemer Country arazisindeki konuyu da bize açıklamanız gerekiyor. Bu arazilerin bankanıza ipotek edildiği doğru mu? Bu arazilerin imara açılması için İstanbul Büyükşehir Belediyesine başvurduğunuz ve ret cevabı alındığı doğru mu? Bu gazetelerde yer alan haberlere göre bu konuda dava açıldığını ve 25 Aralık 2019 tarihinde alınan kararla dava konusu işleminin yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiğini ve yürütme durdurma kararı yetki unsuru yönünden ele alındığı vurgulanıyor. Bahse konu bu arazileri satışa çıkardığınız doğru mu? Kemer Country arazilerindeki son durum nedir? Yani bu arazileri satışa çıkardıysanız eder değer nedir? 366 milyon dolardan kabul edilen ve işlem yapılan bu arazilerin bugünkü gerçek değerinin ne olduğu, bankanın uğrayacağı zarar ya da alınacak kredinin karşılığında ne kadar lira olduğunu bilmek isteriz.

Şimdi, bunları niye soruyoruz? Ziraat Bankası, gerçekten, dediğim gibi iyi yönetilen ve iyi yönetilmesi gereken bir banka. Burada, tabii, ben buradaki Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcılarının kökten Ziraat Bankalı olduğunu, sadece birinin Halk Bankasından gelerek uzun yıllar -yirmi beş yıl, yirmi altı yıl, yirmi bir yıl- görev gördüğünü ve bu bankanın işte, Genel Müdürden başlayarak genel müdür yardımcılarının hepsinin çekirdekten Ziraat Bankalı olduğunu bildiğim, yani okuduğum için... Yani birkaç işte, yönetim kurulunda siyaseten bulunan eski bakanları ve il başkanlarını falan saymazsak yönetim kurulununda bu konuda duyarlılık gösterdiğini bildiğim için çok açık ve net soruyorum: Şimdi, burada bir krediyi verirken bir çiftçiye 50 bin lira, 60 bin lira kredi kullandırırken, traktörünü ipotek alan, traktörle yetinmeyip tarlasını, evini ipotek altına alan Ziraat Bankası nasıl oluyor da 750 milyon dolarlık bir krediyi bu bankacıların bu tecrübede, yirmi beş yirmi altı yıllık Ziraat Bankasının üst düzey görevinde bulunan insanların bu krediyi kullandırırken kendi teminatlarını ve kendi durumlarını göz önüne almadıklarını doğrusu merak ediyorum. Şu şüpheyi duyuyorum: Bankacılık işlemi içerisinde yaptıklarında bu işlemi kesinlikle bu krediyi vermeyeceklerine inanıyorum ama başka bir siyasi etkenle ve başka nedenlerle bu işe alet oldularsa da bu da kabul edilebilir bir durum değildir çünkü o emri verenler sorumlu olmaz, o işlemi yapanlar sorumlu olur ve bu işlemi yapanlar da ne yazık ki yirmi beş yirmi altı yılını Ziraat Bankasına veren ve burada görev gören bürokratlardır. O açıdan bu konuda ticari sır perdesini kaldırıp kamuoyunu aydınlatmanızın ve bankanın geleceği açısından da bu sorunun çözülmesinin çok önemli olduğuna inanıyorum. Biz mafya çeteleri ya da mafya liderleri izlenerek televizyonlarda ya da işte sosyal medyada izlenerek değil kamu iktisadi teşebbüslerinin çok önemli bir kurumu olan ve KİT Komisyonu olarak Meclisin bize verdiği yetkiyi kullanarak bunları soruyorum. Yani bizi onlar ilgilendirmiyor, bizi onların söylemleri hiç ilgilendirmiyor, zerre kadar ilgilendirmiyor ama bizi şu ilgilendiriyor: Bizim, vatandaşın bize oy vererek Türkiye Cumhuriyeti'nde milletvekili sıfatını ve şerefini, onurunu vermiş olan Türkiye'de yaşayan halka karşı bir sorumluluğumuz var. Kaldı ki Türkiye halkının bize milletvekili olarak görevlendirmesinin ardından Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Mustafa Kemal Atatürk'ün bize emanet ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisinin bize yüklediği bir görev var. O görev de diyor ki bize: Siz KİT Komisyonu üyesi seçildiniz ve orada iktidarıyla muhalefetiyle diğer bütün milletvekilleriyle birlikte bu kurumları denetleyin, bu kurumları denetlemezseniz görevinizi yerine getirmiyorsunuz, görev ihmali yapıyorsunuz. Eğer denetlemede bir aksaklık söz konusu olursa siz halka karşı ve Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı görevinizi yapmıyorsunuz demektir. Benim buradaki Sayıştayın bulguları üzerinde yani "Şu kredi kaçtı, bu kredi ödenmedi, diğer firmalar şöyle, Gaziantep'te böyle oldu, Ankara'da böyle oldu." Tamam, bunların da incelenmesi lazım ama en büyük 750 milyon dolarlık kredinin akıbetinin üstündeki perdenin kaldırılarak kamuoyuna çok net bir biçimde açıklamanız gerektiğini düşünüyorum.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Saygılar sunuyorum.