| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası A.Ş.'nin, 2017 ve 2018 yılları bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .06.2021 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Genel Müdür, değerli Yönetim Kurulu üyeleri, değerli bürokratlar, Sayıştayın kıymetli temsilcileri, milletvekili arkadaşlarımız; hepiniz hoş geldiniz.
Tabii, Ziraat Bankası özellikle son yıllarda verdiği kredilerle çok fazla konuşulan bir banka ve biz de Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT Komisyonu olarak bu verdiğiniz kredileri ne şekilde verdiniz, usulüne uygun mu, değil mi veya bu kamu kaynağı doğru yerlere aktarıldı mı ve geri de tahsil edilebildi mi, edilemediyse neden edilemedi, bunları denetlemekle sorumluyuz. Dolayısıyla da burada görevimizi bu şekilde yerine getireceğiz.
Arkadaşlarımız özellikle Demirören grubuna verilen krediyi dile getirdiler. Bununla ilgili biraz daha resmî belgelere dayanarak ilave yapmak gerekirse, bu elimde gördüğünüz Kamuyu Aydınlatma Platformu'na Doğan Şirketler Grubu Holdingin yaptığı açıklama. Bu açıklamaya göre, diyor ki: "Demirören Medya Yatırımları Ticaret Anonim Şirketiyle yapılan pazarlıklar neticesinde, Doğan Gazetecilik AŞ'deki paylarımızın tamamının 132 milyon Amerikan doları, Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık Anonim Şirketindeki paylarımızın tamamının 155 milyon Amerikan doları, Doğan TV Holding AŞ'deki paylarımızın tamamının 599.674.050,30 Amerikan doları, Doğan Haber Ajansı AŞ'deki paylarımızın tamamının 5 milyon Amerikan doları, Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ'deki paylarımızın tamamının 7 milyon Amerikan doları, Doğan İnternet Yayıncılığı ve Yatırım AŞ'deki paylarımızın tamamının 12.751.210,73 Amerikan doları, Doğan Media International'daki paylarımızın tamamının 4.042.004,10 Amerikan doları, Mozaik İletişim Hizmetleri Anonim Şirketindeki paylarımızın tamamının 532.734,87 Amerikan doları olmak üzere toplam 916 milyon Amerikan doları satış bedeli üzerinden nakden ve peşin olarak satılmasına karar verilmiştir." Ve bunu da beyan ediyor.
Şimdi, aslında konuşmamız gereken birinci konu şu: Doğan medya grubu nerede bu faaliyetlerini gerçekleştiriyor? Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırlarının içinde. Bunu satın alan grup Demirören medya grubu nerede faaliyetlerini yapıyor? Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırlarının içinde. Konuya daha sonra dâhil olacak olan, kredi tahsisiyle dâhil olacak Ziraat Bankası hangi devletin bankası, kamu bankası? Türkiye Cumhuriyeti devletinin kamu bankası. Yahu bütün bu rakamlar o zaman neden Amerikan doları? Neden Amerikan doları? Yani yerlilik, millîlik nutukları atılıyor ama Türkiye ekonomisinde maalesef TL'nin değeri kalmadı, bırakılmadı. Bunun da sorumlusu sokaktaki sade vatandaşımız değil, ekonomiyi yönetmekle sorumlu olanlar. Dolayısıyla, konunun bu tarafına dikkat çekiyorum.
Diğer taraftan, 675 milyon dolarlık Ziraat Bankasının kredisi verildiğinden hareketle iki yıl ödemesiz, ardından da yedi yıl taksit şeklinde ödemeleri yapılacağı hususu var. Tabii, bu şöyle bir nokta: Ödemesiz dönemler bu süreçlerin içine dâhil edildiği anda aslında Sayıştay da baypas edilmiş oluyor. Neden? Çünkü iki yıl boyunca zaten ödemesiz olduğu için, 2018'de tahsis edilen kredi 2020'ye kadar Sayıştay denetiminin aslında dışına doğrudan çıkmış oluyor. Sonraki süreçte de eğer bir yıl, iki yıl da yapılandırma süreci olursa biz yine Sayıştay raporlarında bu devasa kredi tutarıyla ilgili doğru düzgün bir şey görmeyeceğiz, nitekim de şu anda zaten görmüyoruz. Sayıştay raporlarına yansıyan hiçbir konunun boyutu yok. Sayıştayın özellikle geriden gelen yani yıllar itibarıyla geriden gelen denetim yapması ve kurumların karar verme aşamasında Sayıştayın sürecin içine dâhil olmaması nedeniyle de KİT Komisyonu da, aslında KİT Komisyonu üzerinden Meclis de baypas edilmiş oluyor. Oysaki pek çok Avrupa ülkesinde Sayıştay bizzat bu içinde bulunulan yılın kararlarının alınma aşamasında dahi önerilerini ortaya koyarak anında ve yerinde tam bir denetimin yapılmasını sağlıyor.
Şimdi, dolayısıyla, Demirören grubuna verilen bu kredinin şu an itibarıyla taksitlerinin ödenmeye başlanmış olması gerekiyor. Taksitler ödenmeye başlandı mı? Ödemesiz dönemin uzatılması yönünde bir talep var mı? Verdiğiniz kredinin karşılığında aldığınız teminatlar yeterli mi? Hangi teminatları aldınız? Hangi ipotekleri aldınız?
Aynı şekilde, yani eğer bu kadar yüksek kredi tahsis edebilecekseniz Doğan medya grubuna ait olan bu işletmeleri gayet rahatlıkla Türkiye'de pek çok firma zaten alabilir. Yeter ki siz onlara böyle devasa bir kredi tahsis etme ayrıcalığını tanıyın. Dolayısıyla, bu kredi tahsisinden bugüne kadar gelen süreç ve bundan sonra da Doğan medya grubundan alınan işletmelerin hangi şirketlere satılacaksa, onların eline geçecekse de bu konunun üzerinde çok büyük bir soru işareti var. Yani bu krediyi tahsis edecek bankanın, kamu bankasının Ziraat Bankası mı olması gerekiyor? Neden özel bankalar bu kredi tahsis sürecinin içine dâhil olmuyorlar? Neden kamu bankaları ağırlıklı olarak vatandaşa, çiftçiye, KOBİ'ye yönelmek yerine bu tip büyük bir kredi tahsisi yaparak kaynağını sadece bir şirkete aktarıyor, neden bunu yapıyor? 750 milyon dolar uzunca bir süre coronavirüs sürecinde vatandaşlara, esnafa dağıtılmayan bir paraydı. Zaman içinde büyük mücadelelerle belirli ölçülerde paralar aktarıldı. Yani 750 milyon dolar bir şirkete kredi olarak tahsis edileceği yerde, bu medya grubu satılmasaydı da ilk sahibinde kalsaydı Ziraat Bankası da bu tutarı vatandaşa hibe etseydi daha iyi değil miydi? Dolayısıyla, konulardan bir tanesi bu.
Diğer bir konu da şu: 2014 yılında Ziraat Bankası bir vergi cenneti olan Virgin Adaları'ndaki bir şirkete 1 milyar 636 milyon 770 bin 735 dolar kredi tahsis etti. Virgin Adaları, Kuzey Atlas Okyanusu'nu geçiyorsunuz ve şöyle Amerika Kıtası'na hemen yakın bir yerde, bakın, burada, Türkiye'den çok çok uzakta bir yerde Virgin Adaları. Burada çok hızlı bir şekilde şirket kurmak, vergi istisnalarından faydalanmak mümkün.
ORHAN SÜMER (Adana) - Metin Bey'e göster.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şöyle, tekrar göstereyim. Aynı zamanda bunlar bizim aslında "off-shore adaları" diye tanımladığımız yani paranın korumasının olmadığı yerler. Bu adalara para çıkışı olduğu andan itibaren artık sizin tahsis ettiğiniz kredi bedeli Türkiye Cumhuriyeti devletinin kontrolünden ve denetiminden çıkmış oluyor. Burada bu kredi tahsis ettiğiniz şirket, Mehmet Emin Karamehmet'e ait olan Çukurova Holdingin Turkcell'deki hisselerini almak satmak ve yönetmekle ilgili olarak kurduğu bir şirket ve bu şirkete gidiyor para yani dolaylı olarak Turkcell'in hisseleriyle bağlantılı. Ve bu konuyla ilgili Turkcell bir açıklama yaptı, Kamuyu Aydınlatma Platformuna, yaptığı açıklamada -aynen okuyorum- dedi ki: "Söz konusu kredi şirketimiz tarafından kullanılmamış olup ilgili kredi sözleşmesine doğrudan ya da dolaylı şekilde taraflığımız da bulunmamaktadır. Dolayısıyla, kredinin şirketimiz finansallarına bir etkisi yoktur." Şimdi, Ziraat Bankasının bu krediyle ilgili yaptığı açıklamayı -şöyle göstereyim, o da burada- okuyorum: "Bahsi geçen tutardaki kredi, Çukurova grubuna Turkcell İletim AŞ'deki dolaylı hissedarlığı münasebetiyle Türk ortaklığının devam edebilmesi amacıyla tesis edilmiştir." Şimdi, gerçekten, konuyu madde madde anlatacağım, bu kredi nasıl verildi, sonra ne oldu, 1 milyar dolarlık kredinin kalan kısmı nerede?
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Yalnız süreniz doldu Sayın Yavuzyılmaz, madde madde anlatacaksınız ama. Süreniz doldu, nasıl yapacağız?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Geneli üzerinde söz alıp o zaman bu kısmı baştan başlarım.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Tamam, tamam, olur. Onları tamamlayalım, sözünüzü.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Tamam. Gerçekten tebrik ediyorum yani akış ancak böyle kesilebilirdi.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ya, estağfurullah.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hayır, gerçekten.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bu konuda eğitim aldım.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Biz de deneyim kazandık ama o kadar olmamışız yani.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Lütfen, lütfen. Günahımı alıyorsunuz lütfen.
Buyurun Sayın Yavuzyılmaz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, dolayısıyla söyleyeceğim şey şu: Özellikle Mehmet Emin Karamehmet'in Türkiye'deki... Kendisini hiç tanımam, yan yana gelmişliğim yok, konuşmuşluğum yok ama yaptığım araştırmalar itibarıyla söylüyorum. Tabii, onun özellikle ortaklığının olduğu, sahibi olduğu pek çok firmanın nasıl elden çıktığını biliyoruz. Özellikle BMC satışını bugün YouTube'a girip "BMC ihale" diye yazarsanız görürsünüz, böyle kahkahalarla, güle oynaya yandaşlara nasıl peşkeş çekildiğini izleyebilirsiniz yani izlenebilir. Böyle şirketlerin hepsinin üzerine çöküp elden çıkmasını sağlayıp Turkcell'in düşüşe geçmesine âdeta bir ölçüde de katkı sağlayıp sonra da anlaşılmaz bir şekilde Türk ortaklığını kurtarma gerekçesiyle 1 milyar 636 milyon dolar Virgin Adaları'nda kurulan bir şirkete bir kredi tahsis ediliyor. Gerçekten ya AK PARTİ hükûmetlerinin kafası karışık ya da burada başka bir plan var. Bu planı da birazdan 2018 yılıyla ilgili söz aldığımda madde madde anlatacağım.
Teşekkür ediyorum.