| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası A.Ş.'nin, 2017 ve 2018 yılları bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .06.2021 |
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Başkanı, Başkan Vekili, Sayın Genel Müdür ve üst düzey yöneticilere, diğer kamu kurum ve kuruluşlarımızdan katılan temsilcilere ve Sayıştay temsilcilerimize hoş geldiniz diyorum.
Tabii, Ziraat Bankasıyla ilgili birçok konu gündeme getirildi, ben Alt Komisyon Başkanıydım Sayın Başkanım, oradan üst komisyona herhangi bir öneri getirilmedi, orada hep birlikte konuştuk o konuları ve bugün burada bazı konular gündeme getirildi. Tabii ki getirilecek ancak benim bir hassasiyetim var, genellikle piyasalarda rekabet içerisinde olan, ticaret içerisinde olan kamu iktisadi teşebbüsleriyle ilgili bazı konuların gündeme getirilmesinde özellikle şaibeler, getirilen bazı iddialar, bunun üst düzey ağızlardan ifade edilmesi doğal olarak bu toplantıların dışa açıklığını ve buradaki konuşulan iddiaların da dışarıda bir şekilde basında, medyada yer alacağını dikkate alırsak bu kurumlara zararlar verebiliyor. Özellikle de halka açık kurumlarda bunun etkilerini görebiliyoruz çünkü bu iddiaları manipülasyon aracı olarak kullanan ve kullanmayı bekleyen birçok çevrelerin olduğunu da az çok bu piyasaları bilenlerin bilmesi lazım. Bu, şu anlama gelmesin: Tabii ki iddialar dikkate alınmasın mı? Basında, medyada yer aldıysa bunlar da zaten o etkileri yaratacaktır, o da doğru. Ben sadece, bu konularda bizler oralarda yer alan iddiaları dile getirelim ancak bu konularda da dikkatli olmamız gerektiğini genel olarak bunu bir sözcü sıfatıyla da kabul edebiliriz aslında, bir Divan Sözcüsü olarak da bunu ifade edebilirim.
Değerli arkadaşlar, tabii, Ziraat Bankası daha çok tarıma, çiftçiye kredi vermemekle ya da beklenene göre vermemekle eleştiriliyor. Yani böyle bir eleştirinin yapılmasını özellikle bir tarım ülkesi açısından baktığımızda, o çevreden gelen insanlar olarak veya da o çevreyi tanıyan insanlar olarak doğru bir yaklaşım olarak ifade edebiliriz. Ancak şu gerçeği de hepimizin görmesi gerekiyor: Bugün Ziraat Bankası tabii ki çiftçi dostu olabilir, çiftçiye kredi vermekte daha kolaylıklar, belli ürünler geliştirme noktasında katkılarda bulunabilir ki bunun örnekleri meyveleri var ancak Ziraat Bankasını bir tarım bankası, çiftçi bankası olarak ifade etmek ve o şekilde sorgulamak, böyle bakmak da çok doğru değil, mevcut yapı, durum ve mevzuata göre söylüyorum. Bugün -bana göre- Ziraat Bankasının tarımla alakası, tarımsal sübvansiyonlu kredilerin Ziraat Bankası üzerinden verilmesinden başka bir şey değil, sübvansiyonlu kredilerle ilgili -ödenecek sübvansiyonlar- merkezî yönetim bütçesinde yer alıyor ve birçoğumuzun da bildiği gibi artık Ziraat Bankasına görev zararı ödenmesi söz konusu değil. Yani sübvansiyonlu kredilerin Ziraat Bankası üzerinden ödeniyor olması, Ziraat Bankasını bizim nezdimizde bir tarımsal ya da çiftçinin bankası yapıyor geçmişten gelen o görev zararı alışkanlığı boyutuyla; değilse, Ziraat Bankasının, burada bizlerin söylemesiyle... Yani siyaseten söylüyorsak onu bir kenara koyalım; "Ziraat Bankasına KİT Komisyonunda 'Çiftçiye niye katkı vermiyorsunuz, niye çiftçiye daha fazla vermiyorsunuz?' dedim." diyeceksek o söylemler yapılıyor ama Ziraat Bankasının, burada bizim bu söylemlerimizle tarım kesimine olan kredilerini artırması mümkün değil, doğal olarak bir rekabetin içerisinde. Biz şunu diyebiliriz siyaseten: "Efendim, Ziraat Bankasındaki 'banka'yı biz görmüyoruz, burası 'ziraat'ın yeridir." Elbette bunu diyeceksek o zaman bunun da bir bedeli vardır piyasa şartlarında, onu da koymamız lazım.
Demek istediğim şudur: Ziraat Bankası bugün piyasada, piyasanın gerektirdiği o rekabet şartları içerisinde faaliyette bulunuyor ve o faaliyet içerisinde tarımsal kredilere de aracılık yapan bir kurum. Bu yapıyı farklı bir şekilde önermek başka bir şey ama burada şunu bilelim ki "Ziraat Bankası üst düzey yöneticilerine biz bunları dedik." diye, onların uygulanacağı yönünde bir şeye kapılmayalım, bunlar siyaseten söylenen sözler. Tarımın finansmanını bir bütün olarak bizlerin ele alması lazım, tarımın finansmanını bir bütün olarak değerlendirmemiz lazım. Dolayısıyla, bu noktada, hangi banka üzerinden yapıldığının da bence bir önemi yok; burada önemli olan nedir? Tarımın korunmasıdır, tarıma finansman sağlanmasıdır; bunun yerli ve millî bir banka üzerinden yani Ziraat Bankası üzerinden yapılması da elbette daha yerindedir, alışılmıştır geniş ağıyla.
Şimdi, efendim, bir iki başka konuyu da zaman dar olduğu için hemen geçeceğim. Yani ben de bir çiftçi çocuğu olarak, şu anda da çiftçilik yapan birisi olarak elbette Ziraat Bankasının tarımı, çiftçiyi daha fazla desteklemesini istiyorum. Biz yine oraya gidiyoruz; sonuçta bugün kuraklık oldu, Ankara çevresinde arpaların biçilecek hiç hâli kalmadı, buğdaylar da belli değil yani biçer girecek mi, girmeyecek mi belli değil. Dolayısıyla, çiftçi, köylü Ziraat Bankasına olan borçlarının ertelenmesini bekliyor. Bu konuda belli girişimler elbette yapıldı, Tarım Kredi Kooperatifleri boyutunda, Ziraat Bankası boyutunda ama çiftçilerimizin önemli bir kısmı da Ziraat Bankasından ya da Tarım Krediden değil, bunların dışında, diğer özel bankalardan da borçlanmış durumda; bu çiftçilerimize de çoğu zaman hiçbir fayda ya da katkı yok. Olayı biz, borç ve kredi deyince hep iki kurum üzerinden -Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası üzerinden- götürüyoruz, oysa bunu biz tarımın finansmanı, çiftçinin kredilendirilmesi biçiminde daha geniş şemsiyeden ele alır, bakarsak olaya, belki daha faydalı şeyler üretebiliriz.
Efendim, benim bu Alt Komisyonda bazı sorularım olmuştu, teşekkür ediyorum onlara cevaplar verilmiş. Yalnız, tabii, bu Ziraat Bankası, bizim parasal kurumlar içerisinde en büyük kurumumuz yani hem kredi büyüklüğü açısından baktığımızda hem bilanço büyüklüğü açısından baktığımızda çok önemli bir kurum. Şunu da ben Alt Komisyondan çok net hatırlıyorum: Ziraat Bankasında, özellikle, yakın izleme bakiyesi açısından Ziraat Bankasının diğer bankalar içerisindeki sıralamadaki yerinin ortalamanın altında olduğunu, hatta 6'ncı sırada olduğunu hatırlıyorum ben. Dolayısıyla, yapılandırılan krediler açısından bakıldığında yine, Türkiye ortalamasına göre daha iyi durumda olduğunu. Yani dolayısıyla, bu "batık kredi" diyebileceğimiz tahsili şüpheli hâle gelen, hatta zarar niteliğine dönüşen krediler açısından bakıldığında kredi yönetimi açısından daha iyi durumda.
Şimdi, tabii, 2018 yılında biliyorsunuz, "UMS 39" kredi karşılıklarıyla ilgili Uluslararası Muhasebe Standartlarında bir değişiklik oldu, daha doğrusu o standardın yerini "UFRS 9" standardı aldı ve bu da kredilerin sınıflandırılması ve karşılık ayrılması -bunlarla ilgili karşılıklarının ayrılması- konusunda önemli bir değişikliğe neden oldu. Ziraat Bankasının da bu konuda çalışmaları var, ki bize dağıttığınız raporda da özellikle risk analiziyle ilgili o içsel değerlendirme risk analiz raporları da çok detaylı bir şekilde verilmiş. Doğrusu, benim hepsini inceleme fırsatım olmadı ama kredi riskine ilişkin bazı hususlara baktım, hatta UFRS 9 ve UMS 39 arasında değerleme farklılıklarını da tablo şeklinde vermişsiniz; bunlar tamam. UFRS 9 yeni bir kavram da getirdi "canlı krediler" diye, işte, donuk krediler daha önce o UMS 39'da vardı. Orada tahsil imkânı sınırlı, tahsili şüpheli ve zarar niteliğindeki kredileri o grupta alıyorlardı. Standart nitelikteki kredilerle yakın izlemedeki krediler de canlı kredi sınıfında alındı.
Şimdi, benim sormak istediğim soru şu: Benim bu raporlardan gördüğüm kadarıyla -tabii, 2018 burada, ilk uygulama yılı var- 2019-2020 nasıl gerçekleşti, onu bilemiyorum yani onu öğrenmek istiyorum. Ziraat Bankasında bu sistem değişikliğiyle birlikte yani geçmişte gerçekleşmiş zarar niteliğinde olan karşılık ayırma, geriye doğru bakıştan ileri doğru bakış anlamına gelecek, beklenen kredi zararı yaklaşımına göre karşılık ayırma sistemine geçildi hem bu sınıflandırmada hem de karşılıklarda önemli bir şeye sebep oldu. Şimdi, gördüğümüz şu: Donuk alacaklarda, Ziraat Bankasında bu süreçte bir azalma görülürken ayrılan karşılıklarda bir artış; bu genel olarak kamu bankalarında. Yanılıyor da olabilirim ama sorumu bunun üzerine kuruyorum. Donuk alacaklar bir taraftan azalırken bu sınıflandırmada, bunlarla ilgili karşılıklarda artış var yani bu kredilerle ilgili iyi bir mesaj vermiyor. Dolayısıyla, bu durumun teyidini ve bu konuyla ilgili olarak bu ayrışmanın -genel olarak kamuda ve Ziraat Bankasındaki bu ayrışmanın- sebebini öğrenmek istiyorum.
Çok teşekkür ediyorum.