KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, Sayın Başkan, Sayın Bal'ı dinledik. Sayın Bal bir gerçeğe parmak bastı. İkinci fıkra "Siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır." diyor. Bu tasarı Meclis gündemine geldiği vakit biz İç Tüzük'ten kaynaklanan tüm haklarımızı kullanacağımızı ifade ettik ve İç Tüzük'ün verdiği bu hakları sonuna kadar kullanmaya gayret ettik ama hiçbir zaman hukuktan ayrılmadık, hiçbir zaman Meclis teamüllerinin dışına çıkmadık. Meclis teamüllerinin dışına çıkan AKP oldu, AKP'li Meclis başkan vekilleri oldu. Bizim konuşma hakkımızı gasbettiler, bizi konuşturmadılar, bizi baskı altına aldılar. Şimdi, böyle bir gerekçeyle bu bir önergenin verilmiş olması gerçekten demokrasimiz adına çok üzücüdür. Önerge sahiplerinin gerekçeyi mutlaka değiştirmeleri lazım. Bu, bu şekilde partileri itibarsızlaştırmak veya itibarsızlaştırıyoruz düşüncesine kapılmak ancak onları itibarsızlaştırır. Yani bizi itibarsızlaştırmaz. Tam tersine bu gerekçeyi yazanları itibarsızlaştırır. Çünkü bu gerekçeyi yazanların demokrasiyle bir sorunları olduğu anlamı çıkar bu gerekçede.

O nedenle, bu gerekçenin mutlaka metinden çıkması lazım. Biz İç Tüzük'ten kaynaklanan haklarımızı kullanıyoruz ve bundan sonra da kullanmaya devam edeceğiz gerek Komisyonda gerek Genel Kurulda ama bunu yaparken de nezaketten ayrılmamayı düşünüyoruz. Ancak bizi nezaketsizliğe de icbar edecek davranışlardan herkesin kaçınması lazım. Herkesin demokratik kuralları içine sindirmesi lazım. Yani demokrasiyi içine sindirmek...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Toparlıyorum Sayın Başkan müsaade ederseniz.

Şimdi, demokrasiyi içine sindiremeyenlerin o zaman yeniden düşünmeleri lazım. Böyle bir gerekçe olabilir mi, böyle bir düşünce olabilir mi? Bu çok ayıptır, çok yanlıştır, mutlaka yeniden gözden geçirilmesi lazım ve bundan sonra da bu tür şeylere tevessül edilmemesi lazım. Biz ne yaptık da, muhalefet partileri ne yaptı da Meclis teamülleri dışına çıktı?

Bakın, burada tekrar söylüyorum: Öğrenci harçlarıyla ilgili bir düzenleme getiriyorsanız hemen getirin çıkaralım, 65 yaşından daha yaşlı insanların ulaşım araçlarından kolayca yararlanmasını istiyorsanız getirin çıkaralım, işçi haklarıyla ilgili bir şey getirin, çıkaralım. Siz bunları getirmiyorsunuz ki. Siz Cargill'le ilgili düzenleme getiriyorsunuz. Siz insanların özgürlüklerini kısacak düzenlemeler getiriyorsunuz, insanları baskı altına alacak düzenlemeler getiriyorsunuz. İnsanlar yolda gidiyorken insanların üstünün, aracının, eşyasının aranmasıyla ilgili hükümler getiriyorsunuz. Yargı kararı olmadan insanların gözaltına alınmasıyla ilgili hükümler getiriyorsunuz. Jandarmayı siyasallaştırıyorsunuz. Sahil Güvenlik Komutanlığını siyasallaştırıyorsunuz. Tüm Silahlı Kuvvetleri bu yolla siyasallaştırıyorsunuz. Emniyet Genel Müdürlüğünde tasfiye hareketi başlatıyorsunuz. E biz bunlara karşı çıkmayacak mıyız? Yani biz şimdi bunlara "Gelin, yapın." mı diyeceğiz? Biz şimdi devletin anonim şirket mantığıyla yönetilmesine "evet" mi diyeceğiz? Siz "evet" diyor musunuz? Yani vicdanınız buna elveriyor mu? Anonim şirket mantığıyla bir devlet yönetilir mi? Anonim şirket mantığıyla devlet yönetmek isteyenler devleti kendi mameleki gibi görürler çünkü şirket öyledir tabii. Şirketin bir mal varlığı vardır ve sahipleri vardır.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Bir süre sonra şirketlerin de devretme imkânı vardır.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yani vardır tabii. Böyle bir şey olabilir mi? Şimdi, biz buna karşı çıkmayacak mıyız? Aslında, bizim karşı çıktığımız kadar arkadaşlar sizin de karşı çıkmanız lazım.

Bakın, dönemimiz bitiyor, kaç ay kaldı? İki ay kaldı. İki ay sonra bir bölümümüz belki geleceğiz, bir bölümümüz belki gelmeyeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Ama bunlar burada bilinecek, söylenenler burada kayıtlarda yer alacak ve "Devleti anonim şirket mantığıyla yönetmek isteyen bir zihniyet bir süre, on iki yıl devleti yönetti." diyecekler. Bu, Türkiye açısından çok üzücü bir durumdur.

Teşekkür ederim.