| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat, Türk Medya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel, Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu ve Yeni Akit Ankara Haber Müdürü Muhammed Kutlu tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .06.2021 |
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum. Tabii, ben misafir olarak geldim...
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - 2 misafirimiz sizin gibi var.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Evet, benim maksadım, dinlemekti açıkçası. Tabii, yani sabahki sunumları da izledim, bir erkek olarak, tabii, Kadına Şiddet Komisyonunda böyle dinleyici olarak bulunmak da insanda açıkçası psikolojik olarak, bir erkek olarak bir baskı yaratıyor, onu da hissettiğimi söylemek isterim.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Süper.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Gerçekten, hani, üzülerek tabii... Keşke olmasa keşke bu Komisyona ihtiyaç olmasaydı keşke bunları konuşmamış olsaydık. Tabii, kadınlarımız kötü şeyler yaşıyorlar, ben de bunlara tabii, mesleğim gereği şahit oldum. Sadece kadınlarımız değil tabii, çocuklarımız var şiddete uğrayan, sağlık çalışanlarımız şiddete uğruyor, hayvan şiddeti var; yani sonuç olarak, toplumumuzda böyle bir şiddet sarmalı var ve son yıllarda giderek de artıyor. Mutlu Hanım "Şiddet giderek azaldı." diyor ama istatistikler onu göstermiyor maalesef. Şiddet giderek artıyor ve ondan dolayı da işte, bu Komisyonlar kuruluyor. Aslında, bilimsel olarak, neden şiddete eğilimliyiz, neden bu kadar çok şiddet uyguluyoruz, bunların incelenip bunlara yönelik olarak çalışmalar yapılması, ki tabii, bu çalışmalarımız da bunun bir örneğidir. İnşallah, önümüzdeki yıllarda bu şiddet sarmalından kurtuluruz. Ben tabii, birtakım hukuksal yapılandırmalar, yasalarla bu şiddetin engelleneceğini açıkçası inanmıyorum. Sorunun temelindeki kısım bilinçtir, toplumsal bilinç, eğitimdir yani aileden geliyor yani burada da mutlaka tabii ki çocuklara çok küçük yaşlardan itibaren şiddete karşı bir eğitim verilmesi gerektiğine inanıyorum yani anaokulunda, okul öncesi dönemde, ilkokul döneminde şiddete karşı eğitim konusunda müfredata birtakım eğitim programlarının eklenmesi gerektiğine inanıyorum ki o şekilde yenebiliriz.
Şimdi, bakın, Melik Bey'e ben de katılıyorum, ben de 2 çocuk babasıyım; büyük olan erkek, oğlum, daha sonraki kızımız var, Allah bağışlasın. Yani bir kız babası olduktan sonra insanın kalbinin ne kadar yumuşadığını ben kendi hayatımda hissettim yani erkek çocuk hiç umurumda değil ama...
TÜRKMEDYA ANKARA TEMSİLCİSİ MELİK YİĞİTEL - Endişe de artıyor Sayın Vekilim.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Yani kız çocuğu olduğu zaman o çok farklı bir şey ve şöyle derim ben: Mutlaka her ailede bir kız olmalı yani dünyaya bakış açınız çok farklı, değişiyor gerçekten. Yani "Aman bir şey olmasın." diyorsunuz, hani titriyorsunuz üzerine. Şimdi biraz da kız babası olarak da bura geldim açıkçası onu da söylemek istiyorum.
Şimdi, bakış açımızda, Muhammed Bey yanlış anlamasın ama yani tabii, inanç duymamız çok farklı yani elhamdülillah hepimizin bir inancı vardır tabii, hani Peygamber'imize karşı da saygısızlık yapmak istemem ama yani bir kadını bir erkeğin emaneti olarak görüşümüz, o bakış acımız olduğu sürece biz bu konuyu çözemeyiz. Kadını ben bir emanet olarak düşünemiyorum, öyle olmaması lazım; bakın, burada, Okan Bey olsun, Hande Hanım da fark ettiler yani Muhammed Bey'e müdahale etme gereği hissettiler. O, zihinsel bilinç altında kuvvetli bir cinsiyetçi yaklaşımın göstergesidir; yani kesinlikle kadın erkeğin emaneti değildir, onlar eşit birey olsun diye burada çaba saf ediyoruz zaten. Bakın, aynı zemindeyiz yani onu ben kabul etmiyorum -efendim- inanç dünyasında olabilir ona bir şey diyemem.
Sayın Vekilimizin mesela söylediği şeye de bir katkıda bulunacağım. Esin Hanım, şimdi, ben mesela Kırgızistan'da bulundum, Kazakistan'da "Bozüyük" dediğimiz -efendim- o eski Orta Asya Türk çadırlarına girdiğiniz zaman kağan karşınızda oturur, sağ tarafta erkekler, sol tarafta kadınlar vardır. Ya, bu şunu gösterir: Yani erkekle kadın Türk toplumunda her zaman eşit bireylerdir. Biz bu şekilde değerlendirmek durumundayız. Hani "Bir kadını erkeğin emaneti olarak görmek." demek, kadını birey olmaktan çıkarmak ve tamamen erkeğin tahakkümü altına teslim etmek demektir, oradan hiçbir şey çıkmaz açık konuşayım.
Şiddetle ilgili konuda... Ben bir hekimim, ben çok gördüm kadına şiddet, acil serviste -özür diliyorum- ağzı, burnu dağılmış her tarafı, erkek gelmiş arkasından elinde bıçakla acilde arkasından kovalıyor, kadını bulsa öldürecek; bunlara şahit oldum, kadının nasıl böyle çaresiz titrediğini, neler yaşadığını. Yani şimdi, devlet bir koruma getiriyor yani bir polis veriyor, onu şimdi devlet koruyor yani polis, devleti temsil ediyor, polisi de bir erkekçi, cinsiyetçi bir yaklaşım olarak görmek de bence yanlış, o da uygun değil. Çünkü yaşanan örnekleri görseniz siz de kabul edemezsiniz. Özetle şuraya gelmek istiyorum: Sayın Başkanım, sabahki oturumda şöyle bir söz söylediniz, çok beğendim, tebrik de ediyorum sizi: "Mevzubahis kadınsa siyaset teferruattır." dediniz. Burada Sayın Vekilime atıfta bulunacağım yani kadınla ilgili kısmın Cumhuriyet Halk Partilisi, AK PARTİ'lisi, İYİ Partilisi, MHP'lisi falan yok kesinlikle...
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Ama aynı yere...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - ...insan olmakla ilgili ve kadını erkekle eşit seviyede görmekle ilgili. Sayın Vekilim de bahsetti, birey olarak gerçekleşmesi konusunda; ne erkeğe kız isteyelim ne kıza erkek isteyelim; ikisi de eşit bireyler olarak ülkemizi alsınlar daha ileri noktaya taşısınlar.
Ben çok teşekkür ediyorum. Ya, konuşmak istememiştim ama konu buraya gelince...
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Sataşma olunca.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ya, işte ne bileyim yani söylemek durumda kaldım.
Bir de tabii dediğim gibi kız babası olarak konuşmak zorunda hissediyorsunuz. Kızlarımız gerçekten zor durumdalar yani ben üzülüyorum, mesela kızım metroya gittiği zaman geç kaldığı zaman "Eyvah! Acaba başına bir şey mi gelecek?" Televizyonda görüyoruz işte, kızcağız -efendim- Samsun'da dershaneden dönerken bir sapık öldürüyor. Bunlara çok daha şiddetli cezalar verilmesi lazım, ibretlik olması lazım bunların.
Gelecekte inşallah bu çalışmalarımız daha güzel bir topluma, kadınlarımız, kızlarımız açısından da çok daha iyi bir noktaya taşır.
Ben hepinize çok teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Buyurun Mutlu Hanım.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Başkanım, Sayın Vekilimiz de Balıkesir Milletvekilidir, kendisiyle de eski bir hukukumuz var, o benim nasıl bir hukukçu olduğumu da bilir.
Şöyle ben "Şiddet daha azalıyor." demedim Sayın Vekilim, sadece yaşadığım tecrübeyi aktarmaya çalıştım. İlk on yıl şiddetin cezasız kalması noktasında, cezasızlık noktasındaki algıdan bahsettim esasen ben ve kanunlarımızın tekâmül etmiş olma sürecini anlatmaya çalıştım. Bu noktada, eğer yanlış anlaşıldıysam da düzeltmek isterim.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Tabii tabii.
Ben ufak bir ekleme yapabilir miyim müsaade ederseniz Sayın Başkanım?
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Buyurun Fikret Bey.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Vekilim -tabii, çok uzun yıllardır tanışıyoruz, arkadaşız- şöyle de bir şey oldu: İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasının bıraktığı algıyı yenemiyoruz dediniz ve basın mensubu arkadaşlardan bu konuda destek istediniz. Bakın, asıl önemli olan, onun algısıydı zaten. Kadınlar kendilerini böyle boşlukta hissettiler.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Bu, yanlış ama.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Yanlış ama.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Söylemek istiyorum, bir saniye söyleyeyim.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Arkadaşlar...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Kaldırılmasa ne olurdu ki? Kaldırılmasaydı ne olurdu yani? Bakın, çelişkili yani. Şimdi, tabii, siyaset yapmak istemiyorum, özür diliyorum.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Kaldırılmadı henüz de yani belli bir noktada; yalnız şöyle bir şey var: Bu, yanlış bir algı.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Mutlu Hanım, karşılıklı konuşmayalım.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Çok özür diliyorum.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Şöyle bir şey söylemek istiyorum, tabii, siyaset dışı söyleyeceğim: Ben kendi şahsımda bir anlaşmamı imzalamışım, sonra vazgeçmişim, tekrar iptal etmişim kendim; kendimle çelişiyorum. Burada asıl önemli olan da kadınların üzerinde bırakmış olduğu algı -çok güzel tespit ettiniz- o algı çok güçlü; inanır mısınız benim kızım "Baba, artık erkekler bizi döverse ceza almayacaklar mı?" diye soruyorsa bana...
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - İşte, ben bunu söyledim, ben de bunu söyledim; ceza alacaklar.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Bakın, bu, çok yanlış bir yaklaşım.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Çocukların algılaması bu, onu söylüyorum; soruyorsa, burada bir yanlışlık var, yani bunu söylemek istiyorum. Bu sözleşmenin kalkması bence uygun değildi; kalkmasa bunları hiç konuşmayacaktık, daha güçlü olacaktı.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) - "İstanbul Sözleşmesi yaşatır." gibi bir algıyla sürekli konuşulursa kızınızın bunu söylemesi çok normal.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Yani o kadın haklarını sadece bir anlaşmaya hapsetmek de sığ bir yaklaşım, çok sığ bir yaklaşım.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Kızınız ne kadar yanlış bir algı içinde; koskoca bir Ceza Kanunu var.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Arkadaşlar...
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) - "İstanbul Sözleşmesi yaşatır." derseniz böyle olur yani.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Yelda Hanım...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Habibe Hanım, size bir katkıda bulunacağım. Haklısınız; İstanbul Sözleşmesi de yeterli değil elbette, daha ileri sözleşmelere imza atıp onunla ilgili çalışmalar yapılması gerekir.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Kanunlarımız var.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Kanunlaşmasından daha ileri 2006'daki Başbakanlık Genelgesi var.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Habibe Hanım...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Peki, biz ayrı bir oturumda görüşelim.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Fikret Bey inanılmaz naif bir şekilde duygu ve düşüncelerini ifade etti.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sağ olun.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Teşekkür ederim Sayın Şahin.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Rica ederim, estağfurullah.
Ben de teşekkür ederim, sağ olun.