| Komisyon Adı | : | (10 / 77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831, 3840) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dinçer, Altın Madencileri Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, TOBB Madencilik Meclisi Başkanı İbrahim Halil Kırşan ve Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Prof. Dr. Güven Önal tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 22 .06.2021 |
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Ben de herkese sunuşları için her şeyden önce teşekkür ederim, çok büyük bir ekip olarak gelmişsiniz buraya.
Bu Komisyonu biz iklim krizi olarak adlandırıyoruz ama aslında Meclis araştırma komisyonu iklim değişikliği olarak kuruldu ve kuraklık bizim esas temamız. Tabii ki yüzyıllar içinde belli bilimsel konularda farklı teoriler gelişiyor, o farklı gelişen teorilerde de insanlar teorilerini ispatlamak için değişik çalışmalar yapıyorlar, deneyler yapıyorlar, hipotezler, tezler derken yıllar içinde, tabii, çok farklı hipotezler ortaya çıkabiliyor. Tabii, bunların gerçek olup olmadığı, komplo teorisi mi yoksa gerçek, bilimsel anlamda teori mi olduğu belki yüzyıllar içinde -ama arkadaşımız da söyledi- evrim teorisine bile hâlâ inananlar olduğu gibi inanmayanlar da var. Ama burada, bu iklim değişikliği, bizim daha doğrusu iklim krizi olarak adlandırdığımız Meclis araştırma komisyonunda bir iklim inkârcılığı kabul edilemez çünkü gerçek şu: İklim değişikliği var, neden ondan ya da bundan, bir iklim değişikliği var. Bunun nedenleri, tetikleyenler, farklı teoriler olabilir ama madenlerin iklim krizini tetiklediği ya da sera gazı emisyonlarını tetiklediğinden çok madenciliğin Türkiye'de yapılış biçimine karşı çıkıyoruz. Bakın, evet, Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri İngilizlerin elinde maden haritalarının olduğunu biliyoruz, emperyalist güçlerin bunları ele geçirmek için ne denli büyük savaşlar verdiğini biliyoruz, madenlerimizin çok kıymetli olduğunu da biliyoruz ama burada madenlerin çıkarılması konusunda ben aslında asla siz madencileri suçlamıyorum çünkü siz bu işten para kazanacaksınız sonuçta. Yapmak isteyeceksiniz, alanınızı genişletmek isteyeceksiniz ama bu talepler doğrultusunda yasama olarak bizim görevimizi yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Bakın, 15 kez Maden Yasası'nı değiştirmişiz biz, her seferinde de madencilerin lehine değiştirmişiz.
İSTANBUL MADEN İHRACATÇILARI BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI AYDIN DİNÇER - Hayır Sayın Vekilim.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Evet, çok büyük ölçüde öyle. Ben defalarca Maden Yasası değişikliklerinde Mecliste konuştum, benim ilk dönem milletvekilliğim ama her Maden Yasası değiştirilişinde konuştum. Genelde hep öyle oluyor. Bakın, Türkiye'de Atatürk'ün kurduğu Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünde bir havza madenciliği ilke iken 25 bin hektarın altındaki madenleri bölüp küçük ruhsatlandırarak arama izinleri, ÇED valilik kararları ile "ÇED gerekli değildir" raporları, toprak koruma kurullarından -siz tarım alanları için de söylediniz- onlar çıkarıldı, tesisler kuruluyor, taş ocakları kuruluyor, kırma eleme tesisleri kuruluyor.
Şimdi, siz sunumlarınızda genelde hep ormanda kesilen ağaçlardan bahsettiniz, oysaki en önemli konulardan bir tanesi de su kaynakları. Ormanlar, evet, yutak alan, çok değerli kesilen ağaçlar, onları rehabilite ettiğinizi söylüyorsunuz, evet, yasa da onu gerektiriyor zaten, yasal düzenlemeler var ama su kaynaklarını yerine koymanız mümkün değil. Bakın, bu Komisyonun en önemli bölümlerinden bir tanesi kuraklık ve biz ülkede her yerde geziyoruz -dün ben daha Erzurum'daydım siyasi çalışmalarımız nedeniyle- çiftçi mahvolmuş durumda, Eskişehir de ona keza. Bu ülkede çok ciddi bir kuraklık yaşanıyor. Yani, evet, ağaçları yerine koyabiliyoruz ama su kaynaklarını yerine koyamıyoruz. Dolayısıyla orman alanlarında yer altı suyu doğanın yeniden doldurabileceğinden çok daha hızlı çekiliyor ve biz maden alanlarımızda ne yazık ki bu su kaynaklarımızı yok ediyoruz. En önemli sıkıntılardan bir tanesi bu taş ocaklarıyla... Yani, ben teorilerden değil gerçeklerden söz ediyorum.
Bakın, Türkiye'de siyanür haritası... Siyanürün zararsız olduğundan söz edildi, medyada öyle haber çıkıyordu, siyanürü içerek intihar eden insanlar var bu ülkede. Dolayısıyla siyanürün insan, canlı sağlığına zararları bilinen şeyler. Madencilik konusunda da... Bizim Eskişehir'de de, işte, devlet eliyle şimdi-TMSF'nin eline geçti Koza Altın'ın işletmeciliği- Sivrihisar'da yeni koca bir havuz yapılıyor, çökeltme havuzu, ayrıştırma havuzu ve biz mesela endişeliyiz, yerleşim alanına çok yakın.
Bakın, ben gerçeklerden, Nevşehir Avonos, Amasya Taşova, Tokat Erbaa, Erzincan, Sivas, Tunceli, Malatya, Ordu Fatsa, Kaz Dağları ve Eskişehir'deki zararlarından söz edeceğim. Buradaki vahşi madencilik ne yazık ki kanunlar yoluyla kural hâline getiriliyor. Siz suçlu değilsiniz, bence burada suçlu olan yasama. Bakın, Türkiye'de 2019 yılında 8.602 adet denetleme yapılmış, 2020 yılında Ekim ayı sonuna dek 4.526 yapılmış. Bakın, sadece davaları söyleyeceğim. Kütahya Gümüşköy'de Yıldızlar SSS Holdinge ait Eti Gümüş AŞ işletmelerinin siyanür havuzları için oluşturulan setlerinin çökmesi üzerine genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması iddiasıyla Kütahya 1. Sulh Ceza Mahkemesinde görülen davada 3 teknik yetkiliye üçer ay hapis cezası çıkmış. Siyanür havuzlarındaki suyu Kütahya Dulkadir Köyü şebeke hattına yönlendirip hayvanları ve insanları zehirleyen Eti Gümüş şirketinin 4 yetkilisine ise Tavşanlı Asliye Ceza Mahkemesince bir yıl on ay hapis cezası verilmiş, verilen cezalar ertelenmiş.
Bakın, bütün bunlar hep siyanür havuzlarıyla ilgili süren davalar, gerçek bunlar yani öyle teori falan değil. Dolayısıyla, bakın, Gümüşhane'de temmuzda Dibekli Köyü'nde 192 kişi içme suyundan zehirlenmiş. Valilik ve Yıldızlar SSS Madencilik isimli şirket tarafından açıklamalarda kirliliğin kanalizasyon kaynaklı olduğu dile getirilmiş ise de incelemelerde siyanür atıklarına rastlanmış. Rıdvan Doruk isimli yurttaş, Gümüşhane Midi Yıldız Bakır Hammadde Sahası ve Cevher... Bunlar sürüyor yani böyle tek tek isimlerini okuyabilirim de dilerseniz. Bir sürü var, size de teslim edebilirim, bakabilirsiniz, çok fazla var.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Gerek yok.
Evet, sonunu...
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Bakın, uygulanan para cezaları bile mesela Yıldızlar bakır firmasına 354,20 bin lira para cezası uygulanmış. Şimdi, bu bir yönü...
Bakın, su çok kıymetli, gerçekten çok kıymetli ve suya erişim hakkını kısıtlıyor orada yapılan madencilik işletmeleri ve siyanürlü liçleme sırasında çok büyük miktarlarda su tüketiliyor. Su kaynaklarımız öylelikle de tükeniyor.
Termik santralleri savundunuz, sadece sorun solunum yolları nedeniyle rahatsızlıklar değil termik santrallerde. Bakın, depolama sahalarının, küllerin soğutulması bir yanda; öyle zararları var yani. Bizim Eskişehir'de de termik santral kurulacaktı, biz Allah'tan ekonomik kriz nedeniyle kurtulduk; 7 ihaleye çıkıldı, 8'incisinde ertelendi de kurtulduk. Eskişehir'in altı da tüm kömür, tabii, biliyorsunuz. Şimdi, dolayısıyla soğutma için gerekli su kaynakları artı bugün müsilaj büyük bir baş belası. Bakın, termik santrallerde denizden alınan su, 35 derecede geri denize veriliyor ve o boruların içindeki atıklarla müsilaja etkisi olduğu... O da bir teori, doğru olur olmaz ama böyle de bir teori var.
Dolayısıyla madenciliğin bir de gerçek zararları var. Bunları, tabii ki, ne yapmamız gerekiyor? Şimdi siz dediniz ki... Bize geçen hafta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı geldi. Bunlar hani şey değil, siz diyorsunuz ya "TEMA'nın bilgileri doğru değil." diyorsunuz ya, Enerji Bakanlığının bilgileri: 13,6 milyon hektar araziye maden izni verildiği söyleniyor. Biraz önce taş ocakları sayısını verdiniz, şu anda 85 bin taş ocağı ruhsatı var Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Yalnız işletme ruhsatıyla onu ayırdı. Arama, işletme ruhsatı... Burada mühim olan işletme ruhsatı.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Tamam, arama, işletme, tesisler, hepsi birlikte vermiş Bakanlık onu.
ALTIN MADENCİLERİ DERNEĞİ BAŞKANI MEHMET YILMAZ - İşletme izin alanı da çok önemli Sayın Vekilim.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Evet, biliyorum.
Yani onu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının bize verdiği rakamlar.
Bakın, şimdi, 2019'da, sizde biraz sayılar farklı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının verdiği verilerdir: 2019'da 38 ton altın çıkarılmış.
ALTIN MADENCİLERİ DERNEĞİ BAŞKANI MEHMET YILMAZ - 2019 rakamı.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Evet, 2019.
ALTIN MADENCİLERİ DERNEĞİ BAŞKANI MEHMET YILMAZ - 2020'de 42 ton.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Tamam. Onu vermemişler herhâlde.
Mesela kilogramı 50 bin dolar mı altının?
ALTIN MADENCİLERİ DERNEĞİ BAŞKANI MEHMET YILMAZ -Yani ons hesabından... Yani hemen ne kadar olduğunu hesaplayabiliriz.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Enerji ve Tabii Kaynakların verdiği şeye göre yaptım, 1,75 milyar dolar ve 2019 yılında bütün madenlerden 1,6 milyar lira devlet hakkı alındığı söylendi. Şimdi, bize sadece doğa tahribatı, yoksulluk, su kaynaklarının kısıtlanması kalıyor. Yani dolayısıyla bakın, altının bedeli ne? İşte, tarım ve orman kayıplarının, bozulan tarım ve orman alanlarının bedeli ne? Kaybedilen su kaynaklarının bedeli ne? Siz hani böyle çok büyük rakamlarmış gibi verdiğiniz vergileri söylediniz, devlet hakkını söylediniz. Bunları nasıl hesaplayacağız? Terk edilen tarım üretiminde yıllık gelir kaybımız ne buralarda? Vergiye "Devlet hakkı veriyoruz." dediniz, madenciler olarak siz de para kazanıyorsunuz ama kaybedilen değerlerimiz ne? Bakın, geçen gün genç bir çocuğun çok güzel bir sunuşunu izledim sosyal medyada. Bu ortaokul öğrencisi bir çocuk, diyor ki: "Su, 21'inci yüzyılın mavi altını." Sarı altın uğruna biz bu mavi altını feda mı edeceğiz? Su bizim yaşamsal kaynağımız. Teori odur budur ama bir de gerçekler var yani yaşamsal gerçekler var. Dolayısıyla, yaşamsal ve evrensel hakkımız olan su -ki Komisyonumuzun da konusu o- dolayısıyla çok önemli yani sadece ağaçlarla sınırlandırmamamız lazım. Hani bir iklim inkârı şeklinde bir sunuşun madencilerden gelişi beni biraz huzursuz etti, Hocamızın da öyle bir şeyi oldu. Hani o, bu Komisyonda çok tarihî, büyük bir yanılgı olur diye düşünüyorum; onu tarih olarak tespit etmemiz gerekiyor.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Evet, teşekkür ederiz.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) -Ama Sayın Başkanım, yani burada madenciler tabii ki para kazanacak, rant elde edecek. Bu ranttan tabii ki devletin hakkını da alması gerektiğini düşünüyoruz ama bizim yasal olarak doğayı, çevreyi koruyacak, iklim krizini tetiklemeyecek yasaları çıkarmamız gerekiyor. Bu bölümde bence bu saptamayı yapmamız gerekiyor.
Teşekkür ederim.