KOMİSYON KONUŞMASI

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Şimdi, Sayın Başkan, bizim hazırlığımızda burayla çakışan bir nokta var. Biz bu maddenin şu şekilde düzenlenmesi taraftarıyız. Teklifimizde dedik ki: "5271 sayılı Kanun'un 109'uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. 1) Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada 100'üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı hâlinde şüphelinin veya hakkında kovuşturma devam eden sanığın tutuklanması yerine ikinci fıkradaki bentler kapsamında denetim altına alınarak tutuklanmaması ve adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir. Bu kararlar şüpheli veya sanığın sağlık durumu da dikkate alınmak suretiyle şahsileştirilmiş, orantılı ve gerekçeli şekilde verilir."

Gerekçe olarak da şunu izah ettik, dedik ki: "Kişi özgürlüğü ve güvenliğin sınırlandığı durumlarda tam bir kanunilik ve öngörülebilirlik sağlanması açısından ilgiliye, maruz kaldığı yükümlülüğün ne olduğuna ilişkin tam bir bilginin kanun metninden edindirilmesi bir gerekliliktir. Diğer taraftan, kişi hakkında verilen adli kontrol kararının yine gerekçede olmasının hangi koşullar gözetilerek bu kararın alındığı hususunun, ilgilinin birçok temel hakkına doğrudan temas eden bu hâlin kararda net bir şekilde belirtilmesi, gerekliliğin madde metninde açıkça yer almasının her anlamda ileri bir düzenleme olacağı açıktır. Kararların gerekçeli olacağına ilişkin Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 34'üncü maddesinde belirtilen genel kural aslında adli kontrol kararları için de geçerlidir ancak hâlihazırdaki durumda tutuklamaya bir alternatif hatta lütuf şekilde kabul edilmesi, adli kontrol kararının bir hak ihlaline yol açmayacağı yanılgısına götürülebilecektir.

Ayrıca, bu hususun açık ve net bir şekilde belirtilmesi ve uygulanmasının gözetilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi anlamında da pek çok ihlalin önüne geçecektir. Ayrıca, bu maddede adli kontrol kararı verilirken şüpheli veya sanığın sağlık durumunun değerlendirilmesi hiç düzenlenmemiştir. Sadece infaz yönünden değil, adli kontrol yönünden de bu durumun nazara alınması gereklidir.

Bu düzenlemeyle, aslında maddenin kendi içinde bir çelişki yaratılmış, adli kontrolün tutuklama sebeplerinin varlığı hâlinde tutuklamaya alternatif olabilecek niteliğinden uzaklaşılmıştır. Teklif yoluyla, tutuklama sebeplerinin varlığı hâlinde şüphelinin veya hakkında kovuşturma devam eden sanığın tutuklanması yerine kanunun getireceği şartlar kapsamında şüpheli ve sanığın denetim altına alınarak tutuklanmaması ve adli kontrol altına alınmasına karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.

Şimdi, aslında, Sayın Başkan, bir gerçek var ki tutuklamayla ilgili hükümlerde, maddelerde neler yazılırsa yazılsın meselenin özünde de uygulamada çok büyük bir sıkıntı yaşanıyor. Yani gerek tutuklanmayanlar kamuoyunda çok tartışılıyor, yargıya güven açısından sorunlu bir hâl alıyor gerekse de haksız yere içeride yatan, tutuklanan ve daha sonradan da serbest kalıp beraat edenler açısından oldukça büyük bir hak ihlali yaratıyor. Dolayısıyla bunun, uygulamanın da bir şekilde gözetilmesi bu yönde tedbirler alınması gerektiğini düşünüyoruz.

Teşekkür ederim.