KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Peki. İlk kez konuş diye bir şey var.

Teşekkür ediyorum yani gerçekten.

Şimdi, Arıcak'la ilgili konuyu çok özet hâle getirelim, konu netleşsin. Şimdi ortada bir otel var, Fethiye'de bir otel var. Bu: "9.019 metrekare alan, 10.812 metrekare kapalı alana sahip 157 oda, 314 yataklı otel." diyor. Herhâlde bu oda sayıları bir değişkenlik gösteriyordur.

ARICAK TURİZM VE TİCARET AŞ YÖNETİM KURULU ÜYESİ METİN ÇINAR - 145 ile 155 arasında değişiyor.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, 145'le 155 arasında odalar değişiyor. "Fethiye ilçe merkezine 6 kilometre, Ölüdeniz'e 20 kilometre, Göcek'e 25 kilometre, Dalaman Hava Limanı'na 43 kilometre de 9.019 metrekare yüzölçümlü arsa üzerine konumludur. 10.812 metrekare kapalı alanı bulunan otel 1989 yılında yapılmış olup Çalış Plajı'na 250 metre mesafededir." Buradan anlıyoruz ki bu otel çok değerli bir otel, çok kıymetli bir otelden bahsediyoruz. Oteli kaldırın arsası da çok kıymetli. Durum bu şimdi öncelikle.

Sonra borca bakalım. Bir firma o dönem Turizm Bankasından bir kredi kullanıyor ve kredinin karşılığında da o banka -kısa, özet olarak söylüyorum- bir şekilde bu otelin yüzde 51'ine hâkim hâle geliyor ve neticesinde 976 bin liralık borç 2007 yılında dolar kuru üzerinden bir hesaplama yaptım 1 dolar 1,3078 TL yani o günkü borç 746.291,48 dolar; 23 Haziran 2021, 1 dolar 8,62 TL, dolar kuru üzerinden bugünkü o ödenmeyen borç 6 milyon 433.032,55 TL. Çok özetleyerek gidiyorum çünkü Sayıştay, raporunda bir değerlendirme yapmış, kurumun değerlendirmesi var, ilgili ailenin değerlendirmesi var, ben bu konuya objektif bir yaklaşım sergilemeye çalışıyorum. Şimdi, buradaki durum bu yani ilgili şirket kredi kullanıyor, kredi karşılığında da bir sözleşme imzalıyor, her nasıl oluyorsa hem krediyi geri ödemek durumunda aynı zamanda da yüzde 51'ini veriyor. Bakın, yüzde 51'lik hisse ipotek değil, bir: Yüzde 51'lik hisse devredilmiş durumda, dolayısıyla da Yönetim Kurulunun üstünlüğü ve karar alma kabiliyeti de bankaya geçmiş oluyor. Bununla ilgili sorularım olacak ama şimdi, şu çarpıklığı ortaya koymakta fayda var: Bir yanda, bugün itibarıyla, 6 milyon 433 bin liralık dolar kuru üzerinden güncelleme yaparak getirdiğim borç, üzerine faiz koymuyorum, orada zaten bankaların insan haklarına aykırı bir faiz uygulaması var, bu yönü itibarıyla, maalesef böyle tefecilere rahmet okutan durumlar da gerçekleşiyor, bizim gibi döviz kuru veya bu tip faizlerin böyle yükselip, alçaldığı, dalgalanmaların olduğu... Sanki bir kere yükseldiğinde vatandaşlara o dalga bir kere vuruyormuş gibi algılandığı, hâlbuki borcun taşındığı sürenin içindeki her bir iniş, çıkışın ayrı ayrı darbe vurduğu bir durum. Şimdi, durum bu: Ne kadar? 6 milyon 433 bin lira. Cennet gibi bir yerde arsa ve üzerinde de bir otel; ister son hâli hazır olsun, şimdi anahtarı çevirin girin, kiralayın, para kazanın, işletin veya isterse içi harabe olsun, öyle bir durum. Şimdi, bakın, elimde ne var, elimde bir de Doğan Medya'nın satış bilgileri var. Ne bu? Kamuyu Aydınlatma Platformu. Şimdi, biz, burada, KİT Komisyonu olarak Arıcak'ı konuşuyoruz, 6 milyon 433 bin liralık borcun üzerine konuşuyoruz. Evet, Doğan Grubu, Yönetim Kurulu kararı alıyor, 6 Nisan 2018'de ve Demirören Medya Yatırımları Ticaret Anonim Şirketiyle yapılan pazarlık neticesinde -bakın burada- bütün o medya grubunun Demirören Grubuna satışının yapıldığı tutarlar var, hepsi. Ne kadar? "Toplam 916 milyon Amerikan doları satış bedeli üzerinden nakden ve peşin olarak satılmasına karar verilir." 916 milyon dolar, bunun 750 milyon doları -altını çizerek söylüyorum Amerikan doları- kredi olarak veriliyor, kim tarafından? Ziraat Bankası. Şimdi, Ziraat Bankası böyle bir uygulama yapıyor. Krediye ne olduğu belli değil, kredinin dönüşü belli değil, 1 taksitinin ödenip ödenmediği belli değil, ödeme süresinin uzatılıp uzatılmadığı belli değil, tekrar yapılandırma yapılıp yapılmadığı belli değil, tam o borçla birlikte hiç ödemeyip de onun da bir başka şirkete devir yapıp yapmayacağı belli değil, hiçbir şey belli değil. Millî Piyango da böyle devredildi, Şans Oyunları da, onlarla ilgili de 1 Ağustos 2020'de Şans Oyunları devredildi, o günden bugüne Demirören Grubunun ödediği 1 taksit var mı? Belli değil, bir de biz sorumluyuz KİT Komisyonu olarak, biz denetliyoruz, o bilgiyi bir türlü alamıyoruz, o da belli değil, ne yapıldığı da belli değil, durum bu. Şimdi de 6 milyon 433 bin liralık bir otele -ben bunu söyleyeyim- çökme hikâyesi, öyle duruyor, ne derseniz deyin. Şimdi, bakalım, burada karşılıklı olarak yapılan milyon tane yanlış vardır, onları söylemiyorum ama şöyle bir durum var: Bir banka kredi kullandırırken bir şekilde kredinin geri ödenmesi amacıyla bir kredi tahsis eder, üzerine de bir faiz oranı koyar, o faiz oranına razıdır, razı olması gerekir ancak burada gelişen süreç içinde razı olmadığını görüyoruz yani birileri oteli çok beğenmiş ve demiş ki: Hazır böyle de bir durum gelişiyor; arada tabii dava süreçleri, açılıyor, kapanıyor, vazgeçiliyor, bir şeyler yapılıyor... Buradaki oteli bir şekilde bankanın mülkiyetine, tabii, bankadan doğru da, bu ihtilaflar durumlar neticesinde icraya gideceği açık. Yani şu dosyayı bence hukuk fakültelerine vermeleri gerekli, hukuk fakültesindeki öğrenciler bitirme tezini buradan verebilirler. Şimdi, bakıyoruz, neticesinde, icra süreci başlıyor, icra bedelleri de burada Sayıştay raporunda geçiyor, yine en yüksek teklifi Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası AŞ veriyor, bakın ne kadar enteresan, şu kısmı çok enteresan: 2 Kasım 2016 tarihinde yapılan KİT Komisyonu toplantısında Arıcak Turizm ve Ticaret Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Metin Çınar ne diyor? Diyor ki: "Biz, burada şirketi temsilen bulunuyoruz ama hepimiz Kalkınma Bankası mensubuyuz." Siz icra gönderiyorsunuz, hem siz gönderiyorsunuz hem icrayı alıyorsunuz, almıyorsunuz yani 3 tane taraf olması gerekirken 2 taraf var, bu acayip bir şey, hakem de sizsiniz, takımlardan biri de sizin takım, böyle bir durum, ortada tabii ne maç kalır ne bir şey kalır. Diyor ki: "Bugün itibarıyla ilgili satış kaldırıldı, hacizli satış takibi, ipotek satışı ret olundu; eğer gerçekleşirse banka borcuna mahsuben icraya girip satıştan oteli Kalkınma Bankası alacak, biz oteli devredeceğiz." Yani bu kadar kıymetli bir oteli işletip de... Şimdi ben, 6 milyon lira para, 3 milyon lira tadilat, siz çarpın onu 2'yle, 3'le, çok önemli değil. Bu kadar değerli bir arazinin üzerindeki arsa ve otelden bahsediyoruz. Aynı zamanda da o borcu üzerine koyduğunuz zaman müthiş derecede bunun geri dönüşü çok kolay olabilecekken yıllardır bu sağlanamamış; kiraya verilmiş, kiraya veren de banka, tahsil edemeyen de banka, kirayı ödeyemeyenler hâlinden memnun belli ki ama bu otelin bütünüyle alınması konusunda da bir imkân sağlamış bankaya. Arada şöyle davalar var, gerçekten ben şaşkınlık içerisinde kalıyorum- aynı zamanda da sermeye artışı girişimleri yapılmış bu süreçlerin içinde. Şimdi, ben banka, tarafıyla, özellikle o boyuttan söylüyorum; yüzde 51'ne banka sahip, yüzde 49'una ilgili aile sahip, öyle bir anda öyle bir sermaye artışı gerçekleştiriliyor ki zaten bunu gerçekleştiren de yüzde 51 çoğunluğa sahip olanlar, yönetim, o da bankanın, sermayeyi öyle bir artırıyor ki sermayedeki payı yüzde 51'den yüzde 99'a, diğer ortağın yüzde 49'luk hissesi yüzde 1'e düşüyor. Ya, bu nasıl bir şey? Nasıl bir şey ya! Bunun aynısı banka yöneticilerinin kendilerine bir şekilde yapılsa isyan ederle ya. Yani burada bir tane yol var, çok net görünen bir yol var. Arsa değer kaybediyor mu? Değer kaybetmiyor değil mi; aksine, arsa değer kazanıyor. O bölgedeki arsa dolardan, avrodan, altından daha fazla değer kazanıyor, öyle bir arsadan bahsediyoruz, hep değer kazanıyor. Otelin oradaki binasını kullanırsınız, kullanmazsınız, belirli bir para verilir kiracısına, yatırımcısına, geri ödemesiz dönem oluşturulur, orada tadilatını yapar işletmeye sokar, bir şekilde süreç yönetilir hizmete girer, otelden de istifade edersiniz, isterseniz de etmeyin, arsa başlı başına önemli. Şimdi, dönüyoruz diğer tarafa, tüm bu yolları seçmek yerine ve mantıklı bir uzlaşı yapmak yerine yani daha doğrusu oteli faal hâle getirip yüzde 51, yüzde 49'luk faaliyetiyle birlikte, hele hele bizim ülkemizde böyle fırsatları kovalayan... Ben, hayretler içindeyim yani hep eleştiriyorum... "Yandaş müteahhit, yandaş müteahhit falan." deniliyor ya yani bunun ihalesine nasıl girmediler hayret, burayı işletip de bir şekilde buradan bu kadar para kazanacakken neden o yola girmediler diye ben sorarken, bu dosyaları okurken, birdenbire şunu fark ettim: E, tabii, zaten Kalkınma Bankası da icradan alsa, almasa da başkası da alsa süreç uzadıkça fiyat düşüyor zaten yani neredeyse bedavaya alacaklar. Bakın, ben size söyleyeyim, oldu olacak gerçekten, siz bu aileyi de hapse atın, müebbet hapis cezası verin ama cezanın birinci kısmında şunu demeniz lazım, şöyle bir...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Vekilim, süreniz doldu.

DENİZ YAVUZ YILMAZ (Zonguldak) - Siz bilirsiniz, siz dediniz.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Netice itibarıyla süre sınırlı.

DENİZ YAVUZ YILMAZ (Zonguldak) - Arkadaşlar dedi ya...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Hayır canım, Başkan benim burada Değerli Vekilim, süreniz doldu.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Tamam, geneli üzerinde de sözümüz var.

Dolayısıyla da ortada zincirleme hatalar görülüyor. Ayna zamanda -son cümle toparlıyorum- bir bankanın yöneticisinin uzun yıllar bu tip iştiraklerde yönetici olması da doğru değil. Neden biz devlet kurumlarında görev alan personelin, devlet memurlarının görev yerlerini belirli sürelerde değiştiriyoruz? Sebebi şu: İlla yanlışlık olacak diye değil, olayın bütünüyle o derinliğinin içinde sarhoşluğuna kapılıyor, şahsi sıkıntılara dönüşüyor ve dolayısıyla da bu konu da bir ölçüde çözümsüz hâle geliyor.

Beni ilgilendiren kısmı söyleyeyim, beni ilgilendiren kısım şu: Oranın arsa değeri neyse, otelin değeri neyse o toplam değer üzerinden hareket edilecek bir çözümün geliştirilmesi gerekiyor ve bu noktada da biz ilgili şirketle... Yüzde 49-51, artık neredeyse böyle kanlı bıçaklı olmuş gibi görünüyorsunuz tabii o da ayrı, bence farklı bir otoritenin devreye girmesi gerekli. "Kaç yılda ne kadar masraf yapılarak açılır otel? Kaç yılda bunun geri dönüşü sağlanır ve bu da hisse oranında geçmişteki borcu nasıl ortadan kaldırır ve bundan sonra banka kendi üzerindeki payı nasıl kendinden çıkarabilir, bu en düzgün usulle nasıl yapılabilir?" sorusunun yanıtını vermek gerekiyor. Aksi takdirde, söylüyorum, ben ne yüzde 49'luk ortağı tanırım ne de bilmem neyi. Ben, bütün KİT Komisyonlarının bütün kurumlarının denetiminde aynı tavrı sergileyen kişiyim. Buranın piyasa değeri nedir? Bu işe kimler girecek ve önümüzdeki süreçte de kimler kendi aralarında satışla, devirle bu işleri ne yapacaklar, bunların takipçisi olacağım. Bunu da tekrar ifade edeyim.