| Komisyon Adı | : | (10 / 77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831, 3840) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Tarım ve Orman Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürü Zekeriyya Erdurmuş'un,, hayvancılık politikaları, desteklemeler ve sera gazı emisyonunun azaltılmasına ilişkin çalışmalar hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 23 .06.2021 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Geçen hafta Komisyonumuzda ben bir iddiada bulunmuştum. O günkü sunumda Türkiye'deki -bugün de sunumunuzda yer verdiğiniz- sera gazı emisyonunun yüzde 14'ünün tarımdan kaynaklandığı, bu yüzde 14'ün yüzde 70'inin de hayvancılık faaliyetlerinden kaynaklandığı arz edilmişti. Bugün de sunumunuzda buna yer verdiniz. O zaman ben şunu iddia etmiştim -TÜİK'in sunumunda vardı bu- evet, siz bu rakamları veriyorsunuz ama ben, Türkiye'deki hayvan varlığı rakamlarına inanmıyorum demiştim, gerçeği yansıtmadığını söylemiştim. Sayın Bakanımız da o esnada, evet, bir espri yaptı Nasrettin Hoca misali "İnanmıyorsan say." dedi ve daha o sonra basında yer bulmuş. Esasında basında yer bulması -bir şeye vesile oldunuz- iyi bir şey çünkü bugün, bu tartışıldı. Esasında bu konu daha önceden de tartışılıyordu yani Türkiye'deki özellikle büyükbaş hayvan varlığı sayılarında tutarsızlık olduğu daha önce de tartışılıyordu ve ben bu konuda zannedersem geçtiğimiz sene bir araştırma önergesi vermiştim Meclise, bu konunun araştırılması gerektiği konusunda. Daha sonra Sayın Bakanım, iş biraz daha büyüdü. Bizim, basında yer alan iddialarımızın Tarım ve Orman Bakanlığının resmî sitesinde, bir basın açıklamasıyla asılsız olduğu -hatta benim ismimi de vermişler- konusunda bir açıklama yaptı Tarım ve Orman Bakanlığı.
Ben neden böyle bir iddiada bulundum? Birincisi, biz, sahada gezen, bir tek Manisa'da değil Türkiye'nin birçok yerinde gezen, dolaşan oradaki sivil toplum kuruluşlarıyla, üreticilerle bir araya gelmeye çalışan, gezen bir milletvekiliyim. Sahada veteriner hekimlerle hatta odalarla yapmış olduğumuz görüşmelerde bana veteriner hekimler, bu rakamlarda ciddi bir sapma olduğunu söylemişlerdi. Daha sonra ben, bu konudaki makaleleri okudum. Ben veteriner hekim değilim, zootekni konusunda pek bilgim yok ancak istatistik bölümü mezunuyum yani rakamlarla aram iyidir. Zootekni konusunda önemli isimlerden bir tanesi -siz de biliyorsunuzdur- Profesör Doktor Numan Akman, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Hocası. Bu konuda yazılmış çeşitli makaleleri var, isterseniz size de gönderebilirim.
Hoca özellikle şunu söylüyor. Bu sayılarda hayvan ve tip istatistiklerinde, hayvan istatistiklerinde 2012 yılıyla 2017 yılına dikkat çekiyor. Özetle şunu söylüyor: "Bu yıllardaki artışlar yani 2011 yılından 2012 yılına, 2016 yılından 2017 yılına, özellikle kültür ırkı melezleri sığır sayısının değişim hızları diğer dönemlerden oldukça fazladır." Daha sonra sıralıyor: Örneğin, 2011 yılından 2012 yılına kültür ırkı ve kültür ırkı melezi ve toplam sığır sayısında yıllık ortalama artış hızları; sırasıyla, kültür ırkı için yüzde 17,4 -bir yıldaki artış- kültür ırkı melezi yüzde 12,8 ve toplamda da yüzde 12,3 olurken 2012 ve 2016 döneminde söz konusu gruplardaki yıllık değişim hızları; yine sırasıyla, kültür ırkında yüzde 3,8. Bir yılda yüzde 17,4 artış olmuş, beş yılda yüzde 3,8'lik bir artış olmuş. Kültür ırkı melezinde on binde 7 ve toplamda da binde 3'lük bir artış olmuş yani hiç artmamış. Buna dikkat çekiyor. Daha sonra "2017 yılı sığır sayısı 2016 yılı sığır sayısından 1 milyon 863 bin baş yani yüzde 13,2 fazladır." diyor ve bunu bilimsel olarak açıklıyor: "Bir sığır popülasyonun yıllık değişim hızının parametreleri var: Bir, doğuranların veyahut da sağılanların oranı, 0-12 yaş/yaş grubu ile daha yaşlılardaki ölüm oranı, bir yıl içinde kesilenlerin oranı -yani kasaplık güç- bunun yanında ithalat ve ihracat miktarlarına bağlıdır yani değişkenler, parametreler budur ve bu parametreler içerisinde yapılan bir hesaplama var. Bu hesaplamaya göre -uzun uzun anlatıyor- Türkiye'de doğuranların oranının yüzde 40, kesilenlerin oranının yani kasaplık gücün yüzde 30 kabul edildiği bir sığır popülasyonunda yaşlı ve gençlerde bir yıl boyunca hiç ölüm olmazsa yıllık artış hızı yüzde 10 olur." diyor. Bakın, hiç ölüm olmayacak, "Yaşlı ve genç sığırlarda hiç ölüm olmazsa yüzde 10 olur." diyor. Oysa Türkiye'deki buzağılarda ölüm oranı yüzde 15. "Bu şartlar altında hesap yapılırsa bu oran yüzde 2'ye geriler, bir yılda yüzde 2'lik artış normaldir." diyor.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Yüzde 2 hangi ırkta?
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Toplamda "Bütün Türkiye sığır sayısında." diyor. "Eğer, 12 aydan küçük yaş gruplarında ölüm oranını yüzde 8'e getirirsek aynı hesaplamayı yaparsak bu sefer de yıllık artış yüzde 6'ya yükselir." diyor ki bizim ülkemizdeki buzağı ölüm oranı yüzde 15'lerde bildiğim kadarıyla. Hatta 2017 yılında 2018 yılı buzağı yılı ilan ediliyor o günkü Bakan tarafından çünkü yüzde 15'lerde olduğu söyleniyor. Hedef bu oranı yüzde 5'e indirmek. Her yıl 750 bin buzağı ölüyor, bunu 250 bine çekmemiz lazım. Eğer 500 bin buzağı yaşatırsak yurt dışından hayvan ithal etmek durumunda kalmayız da deniyor. Yani 2017 yılında buzağı ölüm oranlarının çok olduğundan da bahsediliyor. Ayrıca, bu konuda il ilde çalışma yapılmış.
Hoca özetle şunu söylüyor arkadaşlar: "2017 yılında 2012 yılındaki bu artışları bilimsel olarak kabul etmek mümkün değil. Ne yapmak lazım?" Ne yapmak lazım? "Sayım yapılması lazım, hayvan varlığının sayılması lazım." diyor. En son 2001 yılında herhâlde hayvan varlığı sayılmış, normalde her on yılda bir sayılması gerekiyor fakat 2001 yılından bugüne kadar hayvan varlığı sayılmamış, tarım varlığı sayılmamış. Bir kere bunun sayılması lazım." diyor ve "Bu sayımı yaparken sorumlu aranmaması lazım." diyor. Çünkü burada bürokratlara da, taşra teşkilatındaki insanların da bu işte kusuru var "Biz bu işte sorumlu aramayalım." diyor, daha sağlıklı bir sayım olması için bunu söylüyor.
Şimdi, başka bir olay, farklı bir olay, bu basında da çıktı. Mesela, Ali Ekber Yıldırım soruyor, 2017 yılının rakamlarıyla ilgili konuşuyor: "Hayvan sayısı artarken et üretimi düşer mi?" 2017 yılında hayvan sayısında müthiş bir artış var ama bakıyorsunuz et üretiminde düşüş var, birbiriyle bu ne yazık ki çelişiyor. Kaldı ki geçen toplantıda -basında o yer almamış- TÜİK Başkan Yardımcısı Tülay Korkmaz da benim iddiam sonrasında aynen şu ifadeyi söyledi, okuyorum: "Ayrıca bu bahsi geçen hayvancılık üstüne bitkisel üretimi de katalım. Evet, hayvancılık verilerinde sıkıntı var bunun üzerine bitkisel üretimi de etkileyebilirsiniz Sayın Vekilim. Sayın Vekilim, tarımla ilgili tüm başlıklar; haklısınız. Biz de aynı eleştirilerde hem kendimize dönüyoruz, var olan idari kayıtların iyileştirilmesiyle ilgili tüm bakanlık yetkilileriyle en alt detayda, en alt uzmanla ve en üst yöneticiyle gerekli irtibatı kuruyoruz. Şu anki yönetim özellikle -TÜİK'ten bahsediyor- tarıma eğildi çünkü istatistik faslının, Avrupa Birliğiyle istatistik faslının, kapanmasının iki kriterinden biridir tarım; bir, sosyal hesaplarla ilgili millî gelirdir, o konuyla ilgili işi tamamladık, 2016'da yayınladık. Tarımı kapatırsak eğer, hani, müzakereler devam eder etmez bilemeyiz, teknik taraftan bakınca tarımın kapanması için ihtiyaçların tamamını bakanlık yetkilileriyle görüşüyoruz." "Yani tarım sayımının yapılması, hayvancılıkla ilgili istatistiklerin iyileştirilmesi, artı söylüyorum, bitkisel üretimle ilgili konunun iyileştirilmesi bizim de masamızda olan konulardır." diyor.
Yani bu iddia benim iddiam değil, ben bu iddiayı ortaya koyarken bir; veteriner hekimlerle görüştüm, hekim odalarıyla görüştüm, iki; bu konudaki bilimsel yayınları okudum. Ve bunun bir kısmını sizinle paylaştım, gazetelerde çıkmış, yansıyan haberleri araştırdım, taradım; hayvan sayısındaki bu aşırı artışla et üretimdeki düşüş arasında bir çelişki olduğunu ortaya koyduk, artı, geçen hafta buradaki Komisyon çalışmalarında TÜİK Başkan Yardımcısı Tülay Korkmaz da yapmış olduğu konuşmada benim söylediğim iddiamı kuvvetlendirdi ve doğruladı. "Bırakın hayvan verilerini bitkisel verileri de buna katalım, bu konuda ciddi sıkıntımız var, istatistik faslını tarım konusunda kapatamıyoruz." dedi.
Şimdi, Başkanım o gün esasında bir espri yaptı, tabii, tutanaktan basına geçirmişler "İnanmıyorsanız sayın." dedi, biz de güldük. Şimdi, ben hassaten şunu istiyorum: İnanmıyorsanız sayın, Sayın Genel Müdürüm. İnanmıyorsanız, ben bir iddiada bulundum, ben diyorum ki: "Bu ülkede hayvan varlığı söylendiği gibi değil." Bir iddiam var benim, iddiamın argümanlarını da biraz evvel anlattım size -süremiz kısıtlı- daha da fazla anlatabilir. Bu iddiam var, bu iddiamın gerçek olup olmadığının bilinmesi için sayım yapılması lazım ki zaten kanun olarak sizin sayım yapmanız lazım. Bakanım espri yapmıştı "İnanmıyorsan say." demişti. Ben de şimdi size diyorum: İnanmıyorsanız siz sayın, biz de kim haklı, kim haklı değil onu öğrenelim.
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Tahminin var mı?
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Hiçbir tahminim yok, zaten "Yapamayız." diyor yani uzun uzun açıklayamadığım...
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Ama Vehbi Bey, hukukta bir prensip var: Müddei iddiasını ispatla mükellef.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - O zaman ben sayacağım. Ben başlayayım o zaman saymaya.
MURAT BAKAN (İzmir) - Hayvancılık Genel Müdürlüğünün sayması lazım.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Ama şunu yaparım: İsterseniz gideriz, ufak bir örnekleme alalım, belli bir bölgede bir araştırmayı ben yapayım eğer orada bir farklılık varsa o zaman deriz ki: "Burada hata var, bütün Türkiye'de hata vardır." Onu yaparız isterseniz. Ben oturayım bir hafta çalışayım kendi bölgemde, tek tek ahırları gezeyim, o çalışmayı yaparım; onda problem yok ama bu hakikaten önemli. Neden önemli? Bakın, hayvan varlığımızın ne kadar arttığından bahsediyorsunuz yani şimdi, şöyle bir sorun var: Dünyada yüzde 13 artmış 2002 ile 2019 arasında, bizde yüzde 72 arttı. Zaten sıkıntı bu kadar atmaması lazım diyoruz biz. Avrupa Birliğinde azalmış, Türkiye'de yüzde 72 artmış. Dünyada bizim kadar hayvan varlığını artıran başka bir memleket var mı? Dünyada bizim kadar hayvan varlığını artırıp da hâlen daha canlı hayvan ithalatı yapan başka bir memleket var mı? Bu soruların bir kere cevaplanması lazım.
Bir de ben, en son, 2017 yılındaki güncel buzağı ölüm oranını Bakanın açıklamasından biliyoruz yüzde 15, şu anki oran nedir? Hedef yüzde 5'ti.
Teşekkür ederim.