ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Emre'nin biraz önce belirttiği gibi, esasında bu, İç Tüzük 35'e net bir şekilde aykırı bir önerge, madde ihdası. Neden aykırı? Şimdi, diyor ki: "Komisyon, kanun teklif edemez. Önüne gelen, kendilerine tevdi edilen bir kanun metni veya da kanun teklifinin dışında başka bir görüşme yapamaz." Gerçekten, bu, şu anda bir İç Tüzük hükmüne çok net bir şekilde aykırı olan bir husus. Biz bunu bu şekliyle kabul edersek önümüze gelen, Komisyona gelen... Yani bu, Tüzük'e, Anayasa'ya, mevcut olan meri hükümlere en fazla uyması gereken, Adalet Komisyonunun kendidir. Dolayısıyla, bunun bu şekilde önümüze gelmiş olmasıyla biz İç Tüzük'ü görmeme, İç Tüzük'ü yok saymayla karşı karşıya kalırız. Ben kesinlikle sizin iyi niyetinizle ilgili bir sorgulama yapmıyorum, Komisyondaki bütün arkadaşların da yine aynı şekilde. Mesele şu: Şimdi, bugün, bize tevdi edilen, Adalet Komisyonu üyelerine gönderilen, bizim gruplarımıza gönderilen, 27 maddeden oluşan bir torba yasayı biz görüşüyoruz. Hiç ilgisi olmayan, aslında İnfaz Yasası'nın içerisinde yer alması gereken bir husus, başka bir kanun teklifi, bir kanun neticede; bunun bu şekilde gelip Adalet Komisyonunun üyeleri tarafından madde ihdası şeklinde bizim önümüze konulmuş olmasının hem Anayasa'ya hem de İç Tüzük'e aykırı olduğunu biz burada kesinlikle belirtmek istiyoruz.

Gelelim işin diğer tarafına. Şimdi, Değerli Başkan, o yasa, İnfaz Yasası, kişiye dair olan infaz yasası bu Adalet Komisyonunda görüşülürken biz de bu Covid-19 tehlikesi nedeniyle cezaevlerinde mevcut olan sıkıntıları, yüzlerce sayfa teşkil edebilecek olan itirazlarımızı dile getirdik. Nedir peki itirazlarımız? Şuydu itirazlarımız: Siyasi mahpusların, gerçek anlamda şu anda ölümle yüz yüze olan binlerce insanın olduğunu söyledik ve dolayısıyla, sadece kişiye karşı, işte, cinsel saldırı suçunda bulunan, insan öldüren, kadına karşı suç işleyen kişilerin ve uyuşturucu suçuyla cezaevinde olan insanların dışında bir makale yazan, bir müvekkilini savunan, bir haber yapan, siyaset yapan ve bu nedenle Terörle Mücadele Yasası'nın kıskacına giren, âdeta mevcut olan iktidarın da hedefinde olan yüz binlerce insan var cezaevinde ve bunlar da bu toplumun, bu devletin vatandaşları. Dolayısıyla, eğer Covid-19'dan dolayı dışarı çıkması gerekirse hasta mahpuslar var. Daha geçen kanun teklifinde İnfaz Yasası'nda "Teröristlerin çocukları mı dışarı çıkacak?" diye bir mantıkla geri çekilen bir kanun maddesiyle biz karşı karşıya kaldık. Dolayısıyla, gerçekten, Türkiye'de anlaşılması zor olan ikili bir sistem söz konusu, ikili bir yaklaşım söz konusu; bir defa, bizim bunu sorgulamamız gerekiyor.

Bakın, sadece bir "tweet"i "retweet"lemiş olan bir milletvekili şu anda cezaevinde. Biraz önce fotoğrafını göndermiş, onu gördüm. Bizim milletvekillerimiz, burada, Mecliste olması gereken milletvekilleri, şu anda 3 milletvekili cezaevinde -Leyla Güven, Musa Farisoğulları, Ömer Faruk Gergerlioğlu- belediye eş başkanlarımız, yüzlerce binlerce siyasetçi şu anda cezaevinde ve bu mevcut olan ikili yaklaşımdan dolayı, bu Anayasa önündeki o eşitlik ilkesine aykırı olan madde nedeniyle ve -bizim yaklaşımımız- bu mevcut olan iktidarın yaklaşımı nedeniyle bu hükümden ve bu mevcut olan sistemden, düzenlemeden faydalanamıyor. Dolayısıyla, madem bu kadar yasaya aykırı, İç Tüzük'e aykırı bir düzenleme getiriliyorsa, bu kadar rahat bu yapılabiliyorsa o zaman cezaevinde binlerce düşünce suçundan olan insanlar var, hasta mahpuslar var; bunların da faydalanması gerektiğini düşünüyoruz. Ama her şeye rağmen, şunu söyleyeyim: Bu, İç Tüzük için bir aykırılıktır. Bunun bu şekilde alışkanlık hâline gelmesi önümüzdeki süreçte de daha farklı hukuksuzluklara neden olacak. Bu nedenle, kesinlikle bu yönüyle, hukuka aykırı olması ve en azından eşitsiz olması nedeniyle -çünkü eşitsiz olması nedeniyle- bizim karşı çıktığımızı belirtmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.