| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Halk Bankası AŞ Genel Müdürlüğünün 2017 ve 2018 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 24 .06.2021 |
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Halk Bankası Yönetim Kurulu Başkan, Sayın Genel Müdürü, sayın üst düzey yöneticileri, diğer kamu kurum ve kuruluşlarımızdan katılımcılar; hepinizi selamlıyorum.
Tabii, burada konuşuldu, sunumlarda yer aldı, Halk Bankası, özellikle Türk ekonomisi açısından bakıldığında Türk bankacılık sistemi, para piyasası içerisinde önemli bir yeri olan kurumumuz.
Başkanım, ben bir konuyu bir dile getirmek istiyorum: Biz burada kurumları zaman zaman konuşurken bazı tespitler yapıyoruz ve mümkün olduğu kadar da ben tespitlerimde objektif olmaya; kurumların genel durumu, işte KİT yapısı, o kurumun ana statüsüne bağlı olarak icraatları, işlevleri... Yani işin siyasi tarafı ile ilgili pek değerlendirme, hatta hiç yapmadığımı da ifade edebilirim; sataşma olmadığı sürece. O sataşmayı da sağ olsun Sayın Bedri Yaşar yapar. Yine gitti mi? Ondan sonra da gider. Ben kendisine teşekkür ediyorum. Yani MHP'de olduğu dönem boyunca MHP'nin icraatlarına, faaliyetlerine hep sahip çıkmıştır. Bugün de sahip çıkıyor. Dolayısıyla, bizim de sahip çıkmadığımızı da ima ediyor bazen, geri düzeltiyor ama işte Milliyetçi Hareket Partisi böyle bir şey, ayrılanlar dahi o savunmayı en azından kendi dönemleriyle ilgili devam ettirirler, mevcut durumda olanlar da zaten haydi haydi onu yaparlar. O da kendisi de biliyor ama yine de ifade etmekte fayda var.
57'nci Hükûmet döneminde mali sistemle ilgili şunu söylemek lazım, hem de bir akademisyen olarak ben ifade etmek istiyorum: Gerçekten, o gün mali sistemin içinde olanlar, o gün değil bugün olanlar da o dönemde çok ciddi yapısal düzenlemelerin yapıldığını; bankaların denetiminin Merkez Bankasından alınıp Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna verildiğini, daha doğrusu BDDK'nin o dönemde kurulduğunu; Merkez Bankasının araç bağımsızlığının o dönemde getirildiği; yine, 30 ya da 31 Aralık 99'da -hatırlıyorum- bir bankacılık yasası çıkarıldığını -ilk yasalardan biridir ve özellikle bankaların kurulmasıyla ilgili ciddi düzenlemelerin getirildiği, bankacılığa yönelik hem ortaklarla ilgili- biz eski dönemi biliyoruz. Eski dönemde özellikle kurulan kurum, holding bankacılıkları, bunların yapılarını vesaireyi biliyoruz ki tabii, 21 tane -yanlış hatırlamıyorsam- banka satış, tasfiye ya da benzer şekillerde, bir şekilde sistemin içerisinden ayıklandı, çürükler temizlendi. Bunlar ciddi siyasi risklerdi, bu riskler de aslında alındı. Bunu belki bankacılıkla ilgili bir konu olduğu için ifade etmekte fayda olduğunu söyleyeyim.
Ben Halk Bankasıyla ilgili de -yani bunu bazen, daha doğrusu birkaç defa da tekrar ettim- diğer KİT'lerle ilgili de bazen sırf eleştirmek için ya da farkında olunmadan gündeme getiriliyor. Bugün Halk Bankası özelinde de özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde devam eden mahkemeyle ilgili... Yani sonuçta bu farklı bir olay. Amerika Birleşik Devletleri'nde devam eden mahkeme, Halk Bankasının bir faaliyetine karşı ticari bir konu değil. Bunun önemli bir kısmı, tamamı siyasi bir konudur. Dolayısıyla, siyasi konuya bağlı olarak burada yürütülen bir mahkeme var. Buradan bir tazminat ya da Halk Bankasına mali yükümlülük getirecek bir sonuç çıkar mı, bu başka bir şey ama bizim burada böyle bir sonucun çıkması hâlinin bu kuruma zarar vereceği konusunda imalarda ya da o konulara işarette bulunmamız çok sağlıklı bir yaklaşım değil. Bu, siyasi bir konudur. Buradaki muhatap, Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı devam ettirilen bir mahkeme olarak biz, en azından bir KİT Komisyonu üyesi olarak ben bunu böyle görüyorum. Dolayısıyla "Burada büyük miktarlarda tazminatlar çıkarsa banka batar, biter." anlamına gelebilecek... Ama böyle bir kasıt olduğunu da düşünmüyorum, sadece bir uyarı yapma ihtiyacı duyuyorum. Dolayısıyla, bunun muhatabı Türkiye Cumhuriyeti devletidir, bankanın sahibi Türkiye Cumhuriyeti devletidir, Hazinedir; dolayısıyla, devlet batmaz. Yani bunlar siyasi konulardır. Siyasi konuları, özellikle böyle güzide bir kurumumuzun hisselerine, değerine etki edebilecekmiş gibi bir algı... Çünkü burada konuşulan sözler basında, medyada bazen öyle alınıyor ki... Burası önemli bir yer, Türkiye Büyük Millet Meclisinin KİT Komisyonu, tabii ki burada konuşulanların haber değeri vardır. Bazen ne söylediğiniz değil, siz de şaşırıyorsunuz...
Geçen gün Ziraat Bankası konuşulurken ben şunu söyleme ihtiyacı duydum: Evet, Ziraat Bankası, adı üzerinde, ziraat bankasıdır. Ancak, bu banka sadece çiftçiye kredi veren bir banka değil. Bu banka, diğer bankalar gibi, her türlü bankacılık faaliyetini yapan, hakikaten de aktif büyüklüğü açısından da bakıldığında devasa boyutlara ulaşmış, gerçekten güzel, iyi çalışan bir bankamız. Dolayısıyla, bunu sadece çiftçinin bankasıymış gibi sorgulamak... İşte "Çiftçiye daha fazla kredi, tarımsal kredi verin." denilebilir ama burada bizim istediğimiz, siyaseten, sübvansiyonlu kredidir; onu verecek olan da Hükûmettir. Yani o aradaki farkı, görev zararı olarak ödeyecek, peşin olarak şey yapacak. Şunu da söyleyeyim: 57'nci Hükûmet döneminde -Sayın Milletvekilim, bakın söylüyorum- görev zararları da o dönemde kaldırıldı. Eğer görev zararı ödenecek bir görev verildiyse peşin ödeme sistemi getirildi ki bugün, tarımsal kredilerle ilgili Ziraat Bankasının kullandırdığı kredilerde de bu uygulama bu şekilde devam ettiriliyor. Dolayısıyla, ben ertesi gün gazetede okuyorum: "Milliyetçi Hareket Partili vekil köylüyü kızdırdı." Efendim, burada muhalefetten eleştiri olmuş. Yani bunları dinleyin, biz burada bazı şeyleri söyleyemeyecek miyiz? Söylediklerimiz çarpıtılacak, hele hele burada da Komisyon üyelerimizin payı varsa bu çok ayıptır yani yakışmaz. "Milliyetçi Hareket Partili vekil çiftçiyi kızdırdı." Muhalefet burada demiş ki: "Büyük yerlere krediler veriyorsunuz, bu büyük kredileri oraya buraya veriyorsunuz; köylüye neden vermiyorsunuz?"a MHP'li milletvekili itiraz etmiş, demiş ki: "Bu banka tarım bankası değil." vesaire. Arkadaşlar, bunlar ayıptır, bunlar yakışmaz. Yani bazı şeyleri alıp sırf siyaset adına bir şeyleri yapmak; gerçekten, sonuçta tutanaklar ortaya çıkarılır, bunlar ortaya konulursa, bu özellikle de bu Komisyonun üyelerine hiç yakışmaz. Ben bunu da ifade etmek istiyorum. Hele burada bahsettiğiniz milletvekili Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü yapmış, her zaman tarım dostu, kendisi de şu anda çiftçilik yapan bir kişidir. Dolayısıyla, bu anlamda tarımın finansmanının sorunu var. Mesele, Ziraat Bankası değil; tarımın finansmanıyla çok ciddi sorun var. Bunu büyük almamız lazım, bütün bakmamız lazım hatırlatmasıyla bu şeyi söyledim. Yani sizin siyaseten -bir daha söylüyorum- burada söylediklerinizin bir anlamı yok. Yani siz burada Sayın Genel Müdüre diyorsunuz ki: "Kardeşim, tarımı destekle." Böyle bir şey yok. Niye? Ziraat Bankasının statüsü belli, yasası belli, görevi belli, faaliyet alanı belli. Dolayısıyla, bu şeyler içerisinde faaliyetine devam edecek, bunu söyledim. Yani yanlış anlaşılmasın ama ya bunu siyaseten yapıyorsunuz ya da bilmeden yapıyorsunuz. Siyaseten yapıyorsanız ayıp, bilmeden yapıyorsanız durum bu dedim. Dolayısıyla, bu anlamda konuyu biraz bu tarafa götürdüm, kusura bakmayın.
Efendim, TFRS, daha doğrusu UMS 39'dan TFRS 9'a geçişle ilgili, mali tablolara yansıtılması, tam yansıtıldı yansıtılmadı, o konuya herhâlde bakılacak ama ben burada şunu soruyorum: UMS 39'dan TFRS 9'a geçişle birlikte kredi karşılıkları üzerinde ne tür bir etki söz konusu oldu? Yine, TFRS 9, malumunuz, kredilerin sınıflandırılmasında da bir etki yaptı; işte, canlı, donuk kredi sınıflandırmasında. Burada önemli bir değişiklik oldu mu olmadı mı? Onu soruyorum.
Ayrıca, bu pandemi döneminde, tabii, ekonomide ciddi sıkıntılar yaşandı, yaşanıyor. Yani bu pandemi tüm dünyayı etkiledi, doğal olarak Türkiye'yi de etkiledi, küçük esnafı çok daha fazla etkiledi. O noktada ben Ziraat Bankasının bu süreç içerisinde bu konuda hakikaten güzel bir yönetim yaptığını, daha doğrusu, bir sınav verdiğini düşünüyorum. İnşallah bu...
ORHAN SÜMER (Adana) - Halk Bankası Başkanım, sabahtan beri "Ziraat Bankası" diyorsunuz.
AHMET KAYA (Trabzon) - Halk Bankası.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ziraat Bankası da öyle yani orayı... Halk Bankasının...
Teşekkür ediyorum, çok dikkatle dinlenildiğimi fark etmem... Dikkat ölçmek içindi galiba.
Efendim, çok teşekkür ediyorum. Hakikaten güzel bir sınav verilmiştir. Mutlaka eksikler vardır, onları buradan söyledik, söylemeye de devam edeceğiz, onlar da dikkate alınacak.
Ben daha iyi sonuçlar, daha başarılı... Türk ekonomisi açısından, kurumun daha ilerilere çıkması açısından çalışmalarınızın verimli, kârlı, faydalı olmasını diliyor, teşekkür ediyorum Başkanım.