| Komisyon Adı | : | MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU |
| Konu | : | Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 96 Milletvekilinin; Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi (2/3677) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 24 .06.2021 |
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Komisyonumuzun değerli üyeleri, Millî Savunma Bakanlığımızın temsilcileri, kıymetli bürokratlarımız, değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçi arkadaşlarımız konunun içeriği ve bu kanunla ilgili söylemek istediklerimizin çoğunu söyledi. Öncelikle bu Komisyonunun manevi yönünün çok fazla olduğunu defalarca... Ki 8'inci toplantımız. Daha önceki yıllarda yapılan, daha önceki dönemlerdeki milletvekili arkadaşlarımız da aynı düşüncededir. Gerçekten 83 milyonu ilgilendiren bir Komisyon olduğu için manevi yönü çok fazladır ve biz her toplantıda olabildiğince oy birliğiyle gelen kanunlar ve öneriler...
BAŞKAN İSMET YILMAZ - Eleştiri yapmakla birlikte...
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Evet, eleştirmekle birlikte, doğrulara daha yakınlaşmakla birlikte oy birliğiyle çıkmaktaydı ama dikkat ederseniz ilk defa bu gelen kanunla maalesef... Demek ki anormal bir durumla karşı karşıyayız, demek ki olmaması gereken bir durumla karşı karşıyayız. Bir tartışma ortamı devam ediyor. Bu önemli ve bir o kadar da stratejik kurum olan Makine Kimyayı anonim şirkete dönüştürmek kimin aklına geldi bilinmez ama büyük bir yanlışın içindesiniz veya içindeyiz.
Öncelikle şunu ifade edeyim: 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında bir iktisadi devlet teşekkülü olan Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu, kalkınma planları ve yıllık programlar çerçevesinde imalat sanayi alanında her çeşit silah, mühimmat, patlayıcı madde, makine, teçhizat, malzeme -ki en son maske de içinde- imalat kapasitelerini kârlılık ve verimlilik esaslarını göz önüne alarak savunma ve sivil savunma ihtiyaçlarına göre planlama ve ekonomik bir şekilde üretmek, pazarlamak amacıyla kurulmuş olan bir kurumdur. Teknik, ekonomik ve idari hiçbir neden gösterilmeksizin kurumun statüsünün değiştirilmesi, geçmişte örneklerini gördüğümüz KİT özelleştirmelerine benzeyen bir sürecin başlangıcıdır. Anonim şirketle amaçlanan, Türk Ticaret Kanunu'ndaki denetim hükümleri ile Kamu İhale Kanunu ve Devlet Memurları Kanunu başta olmak üzere 17 kanundan muaf ve özel hukuk hükümleri ile Millî Savunma Bakanlığı kararlarına tabi bir kurum yaratmaktır. Bu durum, özelleştirme için uygun koşulların yaratılması sürecinin başlangıcıdır bizce. Savunma sanayisinin temelini oluşturan, ülkemizin en köklü kurumlarından olan, geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu ülkemiz için, Silahlı Kuvvetlerimiz için çok önemli ve stratejik kurumdur. Tarihi -hepinizin bildiği gibi- İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet'in Top Dökümhanesine kadar uzanan, birçok stratejik işletme fabrikasıyla yurt savunmasında önemli bir rol üstlenen, binlerce çalışanıyla ve ülkemizin değerler sistematiğinde önemli bir yeri olan birçok uzmanın çalıştığı savunma sanayisinde stratejik bir kurumun, hiçbir neden gösterilmeksizin Meclisin ve Sayıştayın denetiminden çıkarılabilme ihtimaline dahi kavuşacak şekilde anonim şirkete dönüştürülmesi asla kabul edilemez.
BAŞKAN İSMET YILMAZ - Hemen yanımızda Halk Bankası Anonim Şirketi var bugün, hemen yanımızda. Dolayısıyla, bir şeyin anonim şirketi olması Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetimi dışına çıktığına değil, hazine payı yüzde 50'yi aştığı sürece hemen yan kapıda...
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Başkanım, sataşma...
BAŞKAN İSMET YILMAZ - Yok, sataşma değil, bilgilendirme; özür dilerim.
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) - Sayın Bakanım, sermaye devri olabilir mi? Çünkü anonim şirket oluyor, anonim şirket olunca sermaye devri olacak.
BAŞKAN İSMET YILMAZ - Bayram Bey, lütfen devam edin, buyurun.
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Ayrıca Türkiye Demiryolları, TEK, ÇİTOSAN, TEKEL gibi onlarca KİT'te yapılan özelleştirme öncesinde de bu kurumlar önce anonim şirketlere dönüştürülmüştür, ardından küçük işletmeler olarak ayrılıp parçalanan kurumların niteliği bozulmuş -devam ediyorum, sizin sorunuza da cevap vermeye çalışıyorum- küçültülmüş ve özel sektöre ya da yabancı sermayeye yok pahasına satılmıştır. Evet, başlangıç hep böyle olmuş ama Sayın Bakanım. Bu işletmeleri alanlar kurumların önemine ve işlevine bakmadan buraları darmadağın etmiş, personeli işten çıkarmış, kurumu piyasanın gereklerine göre yeniden düzenlemiştir.
Tank Palet Fabrikasının işletme hakkının Katarlılara devrinin tartışmaları henüz bitmemişken -ki ne olduğunu da tam bilmiyoruz- yurt savunmasında örnek bir millî kurum olan Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumunun statüsünün anonim şirkete çevrilmesi bağışlanmaz bir yanlıştır. Kanun teklifi veren AK PARTİ milletvekilleri ve Millî Savunma Bakanlığı bu teklifin özelleştirme niteliğinde olmadığını, anonim şirket sermayesinin tamamının Hazineye ait olacağını ifade etmektedir. Oysa kuruluşta Hazineye ait olan payların daha sonra ticaret hukuku çerçevesinde özel şahıslara devrini önleyen bir hüküm teklifte yok. Mesela, Varlık Fonuna geçirilip de gayet rahat bir şekilde satılabilir. Eğer maksat özelleştirmek yani kamuya ait varlıkları özel şahıslara devretmek değilse teklifin 8'inci maddesinde şirketin 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun hükümlerinden muaf olacağı neden belirtilmiştir? Bu muafiyet, açıkça kuruma ait bir varlık satılacağı zaman 4046 sayılı Kanun'da öngörülen yasal ilkelere uyulmaksızın ve prosedür uygulanmaksızın sadece bakanlık kararıyla, ticaret hukuku hükümleri çerçevesinde satış yapılabilmesini temin etmek için getirilmiştir. Bu konu gelecek için de çok önemlidir.
Ayrıca teklifte kurum, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerinden de muaf tutulmaktadır. Bütün bu yanlışlara ilave olarak kurum personelinden memur olarak kalmak isteyenlere âdeta "Başka kapıya." denilerek personelin başka kurumlara yerleştirilmeleri öngörülmektedir. Oysa Makina Kimya Türkiye'de emsali olmayan tesislere sahip eşsiz ve benzersiz bir kurumdur. Makina Kimya, Mehmetçik'in güvencesidir, milletin malıdır, Atatürk cumhuriyetinin kurduğu bir kurum, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve ülkemizin ulusal güvenliğinin teminatıdır. En büyük örneği de Kıbrıs ambargosunda oluşan yoklukta Makina Kimyanın varlığıyla en azından kendimizi idame edebilmemizdir. Bu kurumda yetişmiş personelin nitelikli hizmetinden başka kurumlarda yararlanılması bu nedenle olanaklı görünmemektedir. Değişiklik ileride özelleştirmeye zemin hazırlamakta ve çalışanları belirsizliğe, güvencesizliğe itmektedir. Savunma sanayisi alanında yetişmiş, nitelikli ve donanımlı personelin başka kurumlarda çalıştırılmaya zorlanması ne akla ne de mantığa sığmaktadır.
Ordumuz için her koşulda kamucu, halk ve ülkeden yana yerli ve millî sanayileşmeyi savunmuşuzdur bizler. Başından bu yana özelleştirmelere karşı çıkarak kamusal üretimi -özellikle ordumuz için söylüyorum- verimli kamu işletmeciliğini, kamusal hizmet ve denetimi savunup ülke ve halk çıkarlarının yanında tavır almak biz milletvekilleri olarak hepimizin görevidir. Ülkemizin geleceği verimli kamu işletmeciliğinde planlama, kalkınma, sanayileşme ve adil paylaşım politikalarında yatmaktadır. Ülkenin güvenliği açısından bu kadar önemli bir kuruluşun bu şekilde bir düzenlemeyle, "Yaptım, oldu." mantığıyla ele alınması büyük bir yanlıştır. Bu yanlıştan da en kısa sürede döneceğinizi düşünüyoruz.
Sayın Bakanım, şimdi, Sayın Bakan Yardımcımız da burada, ordu mensuplarımız da burada, geçen konuşmalarımda da söyledim, bir dağınıklık var yani bakın, bir koordinasyon bozukluğu var. Bu koordinasyon bozukluğunu istiyorsanız geçmişten getireyim, biliyorsunuz ülkemize S-400'ler aldık. Bu S-400'leri alırken bizim bu hâle geleceğimizi hiç düşünmedik mi? Yani bu S-400'leri kullanamayacağımızı, konuşlandıramayacağı, Amerika'nın bir tepki vereceğini veya bu memlekette bunların ülkeler çapında, dünya çapında NATO'yla ilgili bir sıkıntı yaratacağını hiç düşünmedik mi? Acaba bu düşünme erkimizi neden kaybettik Sayın Bakanım? Bakın, bu Makina Kimyanın özelleştirilmesi de teknik bir konu. Ben çok merak ediyorum, Sayın Millî Savunma Bakanımız veya Genelkurmay Başkanımız burada olsa veya komutanımız burada yani ordusunun en büyük destek kaynağı olan silah, kurşun... Bakın, her türlü silahı bırakın, insanı kurşun öldürür. Kurşun imalatı yapan bir kurumun ileride özelleştirilebilme ihtimali, zemini olan bir kanunun oluşumundan önce aralarında bir konuştular mı acaba, niye bunu yapıyoruz, neden yapıyoruz... Yani ordu mensuplarımızda mı "Evet." dedi, "Yapabilirsiniz." mi dediler? Bilmiyorum, Sayın Bakanım, sanki böyle alelacele, hızlı bir şekilde gelmiş bir kanun teklifi. Yine söylüyorum: Bakın, biz bu kanun teklifleri buraya geldiğinde hepimiz otururduk, ortak akılla karar vererek bir yere kavuştururduk; eleştirirdik ama sonuçta oy birliğiyle çıkarırdık. Ben bu kanun teklifinin vicdanlarda yeterince sorgulanmadığını, yeterince arındırılmadığını düşünüyorum ki Cumhur İttifakı'nın ortağı Milliyetçi Hareket Partili arkadaşımız da özellikle kaygısından dolayı "özelleştirme maddesi" koyulması gerektiğini söylüyor.
Gelin Sayın Başkanım, gelin Sayın Bakanım; bu kanun teklifini şimdi çekelim, bunun üzerine biraz daha çalışalım; erklerle, kişilerle, kurumlarla tekrar tartışalım. Bizleri de alın, hep beraber konuşalım; daha düzgün, daha uygun, tartışmasız, yine eskiden olduğu gibi manevi değeri yüksek bu Komisyonumuzda hep beraber el ele çıkaralım.
Teşekkür ediyorum.