KOMİSYON KONUŞMASI

POLAT ŞAROĞLU (Tunceli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekillerim, değerli hazırun; ekonomik kalkınmanın ve dengenin sağlanmasında sosyal ve siyasi bir denge unsuru olarak faaliyet gösteren ve ciddi bir yatırım gerektirdiği gibi kamu yararını gözeterek kamusal ihtiyaçları karşılama görevini üstlenen KİT'lerin son yıllarda iktidar tarafından bir öncelik hâline getirilen özelleştirme politikaları sebebiyle her geçen yıl sayılarının gittikçe azaldığını ve birçoğunun özel sektöre satılmasının önünün açıldığını görüyoruz.

Görüşülmekte olan kanun teklifiyle de kamu iktisadi teşebbüsü kapsamındaki Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, anonim bir şirkete dönüştürülerek tarihî bir kamu kurumu tasfiye edilmekte ve yüz binlerce kamu çalışanının iş güvencesi elinden alınmaktadır. Bilindiği üzere, Anayasa'ya göre devletin temel amaç ve görevleri arasında Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak hükmü yer almaktadır. Aynı şekilde Anayasa'da yer alan hukuk devleti ilkesi gereğince de yasama işlemlerinin kişisel yararlar değil, kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla yapılması zorunludur. Milletimizin bağımsızlığını ve bütünlüğü ile ülkenin bölünmezliğini tehlikeye atacak bu kanun teklifiyle millî güvenlik hedefleri doğrultusunda savunma sanayimizin temelini oluşturan ve ülkemizin stratejik ve güvenliği açısından kritik bir öneme sahip olan memleketimizin güzide kurumunun KİT kapsamı Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimi dışına çıkartılmasında herhangi bir kamu yararı bulunmamaktadır.

Geçmişte anonim şirkete dönüştürülen birçok kamu kurumu eskisinden çok daha kötü duruma gelmiş ve çalışanın iş güvencelerinin ortadan kalkmasına sebep olmuştur. Şimdiye kadar özelleştirme de yeniden yapılandırma ve statü değişikliği adı altında yapılan değişikliklerin neredeyse tamamının kurum bünyesinde çalışan personelin özlük haklarında ciddi kayıplar yaşamasına neden olduğunu biliyoruz.

Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili merkezi bir kurum olan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun bütünüyle özel hukuk hükümlerine tabi personele teslim edilmesi ciddi istihbarat riski içererek millî güvenlik sorunu yaratacaktır.

Teklifte öngörülen personel rejiminin ve personele ilişkin geçiş hükümlerinin uygulanmasında kurumda çalışan kamu görevlileri açısından çok yönlü hak ihlallerine yol açacağı aşikârdır. Kanun teklifiyle kurumda çalışan personelin tür değişikliği nedeniyle özlük haklarına ilişkin geçiş düzenlemeleri yapılarak personelin hakları elinden alınmaktadır. Kanunun yürürlüğe girmesini takiben kurumda çalışan mevcut personelin durumunun riskli uygulamaları belirlemek üzere geçiş hükmü eklenmekte ve altı ay içinde yapılacak sözleşmeyi imzalamayı kabul edenler açısından düzenleme yapılmış, bunların kurumda geçirdikleri sürelerin kıdem tazminatı hesabında ve kıdeme bağlı izin haklarında dikkate alınacağı belirtilmiştir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, mevcut işçilerin yürürlükte olan ve süresi sona erdiğinde hizmet akdine dönüşen toplu iş sözleşmeleridir, yapılan bu düzenlemeyle işçilerin toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan haklarının ortadan kaldırılmasıdır. İş Kanunu'na göre "Tüzel kişiliğin birleşme veya katılma ya da türünün değişmesiyle sona erme hâlinde birlikte sorumluluk hükümleri uygulanmaz." hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla, söz konusu işçilerin Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumundaki hakları bu hüküm çerçevesinde yeni işvereni bağlamayacaktır kaldı ki yeni işveren anonim şirketi Millî Savunma Bakanlığının ilgili kuruluşu olduğu için iş kolu değişikliği de olacak ve Makine ve Kimyanın metal iş kolundan millî savunma iş koluna geçecektir. Bu nedenle, toplu sözleşme hükümleri hizmet akdine dönüşeceğinden bu hükümler yeni bir sözleşme teklifiyle ortadan kaldırılabilir hâle gelecektir. Teklif, bu hususta sadece kıdem tazminatı ve kıdeme bağlı hakların korunacağını belirtmektedir. Bu da doğal olarak işçinin diğer haklarının yeni sözleşmelere ortadan kaldırılacağı anlamına gelmektedir.

Bir diğer düzenlemeyle, yeni iş akdini kabul etmeyen işçiler Millî Savunma Bakanlığı tarafından diğer birimlere aynı unvan, devir hâlinde haklarıyla, bir diğer deyişle mevcut iş sözleşmeleriyle devredilecekler ve beş iş günü içinde yeni görevlerine başlayacaklardır; burada da işçilerin başka illere gönderilmesi söz konusu olabilecektir.

Öte yandan, Sayıştayın, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun Genel Müdürlüğünün 2019 yılı Denetim Raporu'nda, kurumun 2019 yılı satışlarında, önceki dönemlere göre meydana gelen artışın satış maliyetlerindeki artışın üzerinde gerçekleşmesinin kârlılığı olumlu yönde etkilediği, kurumun dünyadaki kullanım trendine uygun olarak ürün yelpazesinin geliştirilmesi ve yatırımlarının buna göre düzenlenmesinin kurumu sektörde daha etkin bir konuma yükselteceği yönünde önerilere yer verilmiştir. Aynı şekilde, "Kurumun satışlarının ve kârlılığın artırılabilmesi üretimde verimliliğin artırılmasına ve birim üretim maliyetinin düşürülmesine bağlı bulunmakta." denilmişti.

Buna karşın Sayıştay denetim raporunda kuruma ilişkin çarpıcı tespitler yer almıştır. Raporda Makina ve Kimyanın, Filipinler Savunma Bakanlığıyla yaptığı mühimmat satışlarında siparişlerin üretilmemesi ve zamanında teslim edilmemesi nedeniyle gecikme cezaları ödemek zorunda kaldığı ve söz konusu gecikme cezalarının 2019 yılı hesaplarına zarar olarak yansıtıldığı ortaya konmuştur. Denetim raporunda Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu ve Savunma Sanayi Başkanı arasında sözleşme imzalandığından bu yana dokuz yıl geçmesine rağmen Modern Makineli Tüfek Projesi'nin tasarım ve geliştirme döneminin tamamlanamadığı da tespit edilmiştir. Raporda ayrıca Jandarmadan alınan hurda kamyonetler binek otomobil gösterilip yüzde 18 yerine, yüzde 1 KDV kesildiği ve Kurumun 1,4 milyon lira zarara uğratıldığı belirtilmiştir.

Bu olumsuz tabloların doğmasına sebep olan, ilgili sendikaların da görüş belirttiği üzere, Hükûmet tarafından kurumun yönetim kadrolarına, Kurumun faaliyet alanlarıyla ilgili bilgi ve tecrübesi olmayan, tepeden inme kişilerin dışarıdan yönetici olarak atanmış olmasıdır. Dolayısıyla Kurum yönetimi liyakatten uzak, tecrübesiz kişilere teslim edilerek bu özelleştirme sürecine giden yolun kilometre taşları döşenmiştir.

Hâl böyleyken ülkemizin stratejik ve güvenliği açısından kritik bir öneme sahip olan memleketimizin göz bebeği bir Kurumun oldubittiye getirerek özelleştirilmesi ancak millî bir varlığı gözden çıkarmak demektir. Yılların birikimi ve halkın vergileriyle oluşturulmuş teknik bilgi, birikim ve altyapının tamamına sahip olan Kurumun özelleştirme, ortak alma, parça parça satma, yap-işlet-devret modeli ve benzeri yöntemlerle bütün faaliyet alanları özel sektöre peşkeş çekilmek istenmektedir.

Kurumu sözde kârlılığı ve verimliliği esas alan bu anlayışla personel sayısını küçültmeye zorlayan ve kamu denetiminden kaçırmaya yol açan bu düzenlemeye karşı olduğumuzu belirtmek isterim.

Teşekkür ederim.