| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .03.2015 |
ALİM IŞIK (Kütahya) - Tamam, onu da eğer açıklarsanız... Dolayısıyla, bu Komisyon üyelerine haber verilmedi. Bu Komisyon görüşünü bu konuda bildirmedi. Komisyonun en önemli ve en asli görevlerinden olan elektrik piyasasının düzenlenmesiyle ilgili görüşü sorulmuyorsa veya Komisyon Başkanı bu konuda görüş beyan edemiyorsa, bunun görüşüne ihtiyaç duyulmuyorsa bu Komisyona ne gerek var arkadaşlar? Şimdi, bunu zaten bugün yarın torba yasada Genel Kuruldan geçirecekler. Biz burada niye birbirimizi üzüyoruz? Bitti. EPDK'ya yetkiyi verdik. EPDK "Emredersin PKK lideri, nasıl istiyorsan, sen gene vatandaşı tehdit etmeye devam et, orada 5 kuruş para ödenmesin. Devletin geriye kalan 76 milyonu nasıl olsa -çok özür diliyorum- enayi, ödemeye devam ettireceğiz." Arkadaşlar, olmaz. Onun için, biz burada tedbir almak zorundayız. Sistemi sorgulayacağız. Hükûmete diyeceğiz ki: Arkadaş, bölgesel tarifeye geçmende hangi engel var? Kanunun hangi maddesinde bir sıkıntı var da buraya getirmiyorsun? Bölge kaçak kullanıyorsa kullananlar faturasını ödeyecek arkadaş. Bunu başka türlü çözemeyiz. 3 bölge var. 21 bölgenin 18'i yüzde 10'un altında gerçekleşti de bu 3 bölgenin efeliği kime, bunların özelliği ne? Yani, bu kadar zulme burada biz rıza mı göstereceğiz?
Yani, Dicle, hedef gösterilmiş. 2015 yılında EPDK gösteriyor bunu arkadaşlar, Bakanlığın resmî verilerin paylaşıyorum. Bize böyle bir bilgi notu dağıtma ihtiyacı bile hissetmiyor Bakanlık ama Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine tek tek dağıtıyor bunu. Size verdiler mi arkadaşlar? Bizim sorduğumuz sorulara cevap veriyor mu Hükûmet? Orada bunu dağıtıyor, "Niye böyle bir düzenleme getirdik, bir madde." diye. Bakanlık temsilcisi arkadaşımız da bu bilgi notuyla oradaki arkadaşları ikna ediyor veya ikna etmek istiyor ama böyle bir notu bugüne kadar bu Komisyona Hükûmet lütfedip de "Gerçek veriler budur. Arkadaşlar, buyurun, siz de bu konuda bize yardımcı olun." demedi. Sorarsak bir iki cümle cevap veriyor, sormazsak bildiği gibi devam ediyor.
Dicle, 2011 yılında yüzde 60,96; 2012'de 50,63 -EPDK belirliyor bunu, 2011-2015 dönemi hedef kayıp kaçak oranlarını- 2013 yüzde 42; 2014 yüzde 34,93; 2015 yüzde 29,01. 2013 yüzde 42,06 hedeflemiş, sonra, özelleştirme öncesi bunun yüzde 71,07 oranında gerçekleştiğini görünce 2013 yılında gerçek değerlere bakıyorsunuz. Dicle'de 2013'te 71,07 olarak revize etmiş, gerçekleşen değere bakıyorsunuz yüzde 75,03.
Şimdi, soracağım buradan Bakanlığa: Yani 2013'te yüzde 42 olacağını hedeflediğiniz Dicle elektrik dağıtım bölgesinde neye ihtiyaç duydunuz da neden dolayı hemen EPDK'ya bu verdiğiniz yetkilerden dolayı EPDK bir anda bunu önce yüzde 71 olarak belirledi ama gerçek yüzde 75'i geçti.
Değerli arkadaşlarım, bu ülkenin her vatandaşı bizim için önemli. Eğer bu devlet sözde çözüm süreci diye başlattığı, Hükûmet olarak da bunu bizzat PKK terör örgütüyle birlikte yürüttüğü bir siyasi politikanın sonucu olarak "O bölgedeki insanlara elektriği bedava kullandıracağız." diyorsa dürüstçe çıksın bunu söylesin, millet de bilsin. Ama şimdi karşı taraf dayatacak "Ee, ne yapalım, biz hedefleri tutturamadık, yeniden EPDK'ya yetki verelim, bir daha düzenlesin." EPDK düzenlemiş verilen yetkilere göre.
Şimdi, bu torba yasada bu yetkiyi yeniden EPDK'ya vererek önümüzdeki yıl yüzde 85 olursa, ertesi yıl yüzde 95 olursa bu millet bunu ödemeye devam mı edecek arkadaşlar? Böyle bir düzenlemeyi hangi mantıkla bu kurula, bu Komisyona yeniden sunabiliyoruz?
Şimdi, gerçekler bu olunca, bu tarafta Hükûmet herhangi bir tedbir alamayınca gelmiş... Vatandaşın Yargıtay tarafından onaylanmış, kullanmadığı kaçak elektriğin parasını diğer vatandaşlardan alamazsınız diye karar verdiği bir uygulama gerçeğini unutarak tanımı değiştirip Yargıtayın kararını hiçe sayan, kim ne yakarsa yaksın, hırsızlık varsa hırsızlığın faturasını çalmayanlara ödetecek bir uygulamayı bizden yasallaştırmamızı istiyorsunuz. Kusura bakmayın -yani böyle bir şeyi isteme hakkı sizde olabilir, saygı duyarız- ama buna onay veremeyiz. Bu işin bu dünyada da öbür dünyada da vebali var. Biraz önce Tüketici Hakları Dernek Başkanımız anlatırken "Vatandaş patlama noktasına geldi." dedi, doğru söylüyor.
Ben Kütahya ilinde iki gün önce yaşanan patlamayı size söyleyeyim değerli arkadaşlar: 100 kişilik bir PKK yandaşı grup dolaşıyor, vatandaş linç etme girişimine giriyor "Senin yaktığın elektriği ben mi ödeyeceğim? "diye. Yani sizler burada duymuyor olabilirsiniz. Allah korudu, müdahaleler edildi, emniyet güçleri anında olaya müdahale edince fazla bir şey çıkmadı. Burası Kütahya arkadaşlar. Kütahya'da eğer bu olay elektrik faturalarında dile gelecek şekilde karşılıklı arbede konusu hâline geldiyse inanınız bunun bedelini siz ödeyemezsiniz Hükûmet olarak. Onun için, bu tasarıda söz konusu düzenlemelerin derhâl geri çekilmesi ve mutlaka kaçak kullananın bedelini onun ödeyeceği şekilde yeni bir sistemin acilen buraya getirilmesi lazım. Çıkar çıkmaz, bu yasa dönemine yetişir yetişmez onu bilmem. Çünkü zaten tedbiri almış Hükûmet. Komisyon üyesi arkadaşlarıma hakaret olarak görüyorum bu uygulamayı. Hem bu tarafta bu konuyla ilgili ayrı bir kanun teklifi görüşülecek hem de Enerji Komisyonunu hiçe sayarak hemen torba yasaya bir tane ek düzenlemeyle, alay edercesine buralarda saatlerce konuşturacak, tartıştıracak bir fikri, anlayışı şiddetle kınadığımı ve asla bunu içime sindiremediğimi söylemek istiyorum.
O zaman, arkadaşlar, hemen biz burada bu görüşmeleri bırakalım, bu tasarı nasıl olsa yukarıda torba yasa görüşülüyor. Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi arkadaşlarımız da ellerine verilen teknik notlar ve gerekçeler dikkate alınarak "Tamam bu iş geçsin." diyorlar oy çoluğuyla, hiç burada uğraşmayalım Sayın Başkan, bizi hiç uğraştırmayın.
İşte, bakın, bunu eğer size sormadılarsa, sordular da siz de bize haber vermeden görüş bildirdiyseniz sizin de doğru yapmadığınızı söylemek istiyorum, kırmak istemiyorum ama gerçekten bu uygulama bu Komisyondaki birbirinden değerli 25 üyenin, konusunda uzman, yıllarca bu konularda emek vermiş insanların hiçe sayıldığı bir uygulamadır, şiddetle kınıyorum ve bununla ilgili düşüncemi de Genel Kurulda tüm milletimle paylaşacağım.
Şimdi, arkadaşlar, gelelim bu tanımla ilgili konuya. Şimdi, yargı kararı olarak yargıda teknik ve teknik olmayan kaybı tanımlamışlar, biz de... "Yargıtay kararındaki ibareyi aynen buraya koyduk." dediler daha önce. Hepiniz inanıyorum ki en az benim kadar bu konunun, bu tanımın doğru olmadığını biliyorsunuz. Okuyorum şimdi size arkadaşlar: Teknik ve teknik olmayan kayıp: Dağıtım sistemine giren enerjiyle, dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarının arasındaki farkı oluşturan -sisteme giren, faturada çıkan ve maliyeti etkileyen- teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı...
Arkadaşlar, hepimiz üniversite mezunuyuz. Allah rızası için, böyle bir tanımı teknik ve teknik olmayan kayıp olarak bu Komisyonun değerli üyeleri, Yargıtay böyle yazdı diye aynen kabul edip geçirirse biz kendimizi nasıl ifade ederiz?
Bu tanım, bir, bilimsel değil. İki, cümleyi okuduğunuzda hiçbir şey anlamanız mümkün değil. Sonra, teknik ve teknik olmayan toplam bir kayıp tanımlıyorsunuz, içindeki teknik kayıp kısmına ilişkin ibareyi yazmıyorsunuz, toplamı budur demişsiniz. Yani vatandaşa fatura kesilen parayla sisteme giren enerjinin bedeli arasındaki fark teknik ve teknik olmayan kayıptır. Hayır efendim, teknik ve teknik olmayan kayba dayanarak elde edilen maliyet farkıdır. Yani lütfen, şu tanımı bize... Hükûmet, "Yargı böyle karar verdi, oradaki hâkimler, savcılar böyle yazmışlar, buna göre tanımı çıkarırsak biz vatandaşın tamamının ödediği, birilerinin çaldığı fatura bedelini bundan sonra ben ödemedim diye itiraz etme hakkını elinden alırız, dolayısıyla da çözüm süreci -çözülme süreci olarak da tanımladığımız sözde çözüm süreci- kapsamında o bölgenin insanına kıyak çekmiş oluruz." Bunu kabullenemeyiz değerli arkadaşlar.
Bir, bu tanım bilimsel değildir, teknik bir tanım değildir. Onun için, başkalarının çaldığı, bu milletin alın terinden çalıp kullandığı ve bedelini ödemediği parayı vatandaşın tamamına ödettirmeyi amaçlayan -artık, bundan sonra da tüketici hakem heyetlerine, tüketici derneklerine ve yargıya başvurma hakkının elinden alındığı- bir düzenlemedir. Bunu bu Komisyon yapmamalıdır, yaparsa kendini inkâr etmiş olur. Onun için, bunun mutlaka geri çekilip bu bölümle ilgili düzenlemelerin hiç gündeme alınmaması bu milletin de hayrınadır, Hükûmetin de hayrınadır, bu Komisyon üyelerinin de hayrınadır, tüm memleketimizin de geleceğinin hayrınadır. Yoksa, arkadaşlar, sizi çok çözerler. Bu sözde çözüm süreci bahanesiyle çok çözerler bizi çok. Paramızı da alırlar, ileride başka şeylerimizi de alırlar. Ben bu tavizin Türkiye'nin kaosa sürüklenmesine yol açacak çok önemli bir taviz olacağına inanıyorum ve iç olayların tetikleyicisi bir düzenleme olarak görüyorum. Çıksın, kaçak elektrik kullanmayan vatandaşın elektriği, bedelini iki gün ödemedi veya zamanında ödemedi diye kesildiğinde orayı kesmeye gelen elektrik şirketi elemanlarına o insanların saldırıp toplumsal olayları tetikleyeceğine inanıyorum. "Gidin, güneydoğuda paranızı alamadığınız insanların elektriğini kesin." diyecekler veya yan taraftaki komşunun elektriğini kesemiyor, kendisinin elektriğini kesiyorsa "Benimkini kestin, ötekini niye kesmedin?" diye linç girişimleri başlayacaktır. Ötekinin niye kesilmediği belli çünkü o da aynı ilde oturuyor ama etnik kökeni farklı olduğu için dağıtım elemanları onun evine ya da iş yerine gidip elektriğini kesemezken yan tarafındaki uysal vatandaşın elektriğini kesip ona zulmetmeye başlarsa arkadaşlar, bu vatandaş isyan eder. Ben arkadaşlarımın duygularına katılıyorum. Yaptığımız iş tamamen hukuku yok sayma, bilimsel gerçekleri yok sayma, sadece ve sadece 2 kişinin arasındaki sözün gereği olarak 77 milyonu bir düşünceye mahkûm etme işidir. Buna rıza gösteremeyiz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak ta baştan bu yana, sekiz yıldır "ulusal tarife" olarak tanımladığınız tarifeyi dikkate alarak birilerinin çaldığı elektriğin faturasını 77 milyona yayan düzenlemeye karşı çıktık. Lütfen, bölgesel tarifeye geçin, kim ne kadar elektrik kullanıyorsa bedelini ödesin, kullanmıyorsa da o bölgedeki diğer vatandaşlar elektriği çalan ve bedelini ödemeyen komşusuna baskı yapsın, elektriği çaldırmasın dedik. Şimdi, böyle olursa biz mücadeleden kaçmış, devleti bir terör örgütüne emanet etmiş oluruz. Onun için, ben bu bölümde giriş konusunda bu konuyu sizlerle paylaşmayı bir vatan borcu saydım. Size yapılan bu haksızlığı da şahsım adına kabullenmemin mümkün olmadığını, Hükûmeti de bu uygulamasından dolayı kınadığımı ifade ettim.
Sayın Başkanım, bu konuda varsa bilginiz bizimle paylaşırsanız sevinirim. Neden Komisyonumuzu toplayıp bunu tartıştırmadan oraya görüş verdiniz veya vermediniz veya veremediniz? Ben özellikle sizden bunu istiyorum, ondan sonra konuşmamın ikinci bölümünde devam edeceğim.
Teşekkür ediyorum.