KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum,

Herkesi de saygıyla selamlıyorum.

Buraya kadarki kısımlar oldukça heyecanlı geçti, bizim için de değişik bir deneyim oluyor, size bunun için de teşekkür ederiz; belki de ihtiyacımız vardı.

Şimdi, burada, bu kanun teklifine "Uzlaşarak hazırladığımız komisyon raporunda ne dedik, bu kanunda ne teklif ediliyor, neden?" diye bakmamız lazım diye düşünüyorum ben. Tam uzlaşmayla çıkan raporun çok uzağında, sınırlı bir kanun teklifi hazırlanmış. Eminim, ilk imza sahibi vekiller de aynı hisler içindeler çünkü ben Sayın Mustafa Yel'i komisyon çalışmalarından, Sayın Serap Yaşar'ı da Avrupa Konseyindeki çalışmalarımızdan gayet yakından tanıyorum; hassasiyetlerini de yakından biliyorum ama maalesef anlaşılan Meclis dışından oldukça çok müdahale olmuş. Bu da Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin hep eleştirdiğimiz zaafı, sorumluluklarını devreden Meclis. Birçok konuşmacı söyledi, nihayetinde de hayal kırıklığı; kimine göre dağ fare doğurdu -biraz evvel söylediler- kimine göre "Millet alışverişte görsün." usulü bir iş oldu ama on yedi sene sonra yapılabilen bu iyileştirme gerçekten çok zayıf kalmış. Bu yasama döneminin son kanun teklifi, belki de gelecek yasama döneminin ilk kanun talebi olarak bizim önümüze gelecek Sayın Başkanım. Dolayısıyla, bugün inşallah bunu sağlıklı bir şekilde nihayete erdiririz, yoksa STK temsilcilerimiz tekrar burada olacaklar, Tarım Komisyonuna gelecekler, sizi de uyarmak isterim.

BAŞKAN YUNUS KILIÇ - O zamana kadar istifa edebilirim. (Gülüşmeler)

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Şimdi, kanun teklifimizin gerekçesini anlattığınız genel gerekçe bölümüne baktığımızda bu önemli raporun çıktılarının çalışmalarınıza ışık tutup yol gösterdiğini ifade ediyorsunuz ama raporun yalnızca sonuç ve öneriler kısmını okuyan birisi bile rapor ile teklifin arasındaki farkı görecektir. Bu teklif, maalesef ki hayvan haklarına ve hayvan refahına gerektiğince hizmet etmiyor, biz bunu amaçlamamıştık, biz bunu konuşmamıştık. Bugün Komisyonda yapılan ve Genel Kurulda da devam edecek görüşmeler hayvanlar için gözüküyor ki bir nihayet değil, sadece bir başlangıç anlamı taşıyor. Bugün biz burada nasıl bir kanun yapılamayacağını da görüyoruz, bunu da düzeltmemiz gerekiyor bence.

Çok uzatmak istemiyorum, çok kısaca, komisyon raporunun nihayetinde hedeflediklerimize vurgu yapmak istiyorum ki en azından biz de görüşlerimizi belirtmiş olalım. Bazıları şimdiye kadar hassasiyetle ve defaaten belirtildi ama tekrarlamakta fayda görüyorum: Hayvanların can olduğunu kanunlaştıracaktık ama sadece gerekçede kullanabildik, bence bu eksik olmuş. Yunus parklarını kapatıp, hayvanat bahçelerini sınırlandırıp, sirkleri hayvansızlaştıracaktık. Hatta yunus parkları sahiplerinin en büyük endişesi daha evvelinde herhangi bir mevzuata girememiş olmaktı; şimdi biz onları mevzuata sokmuş oluyoruz. Popülasyon kontrolünü sağlayacaktık ama arkasından da bir kısırlaştırma seferberliği başlatacaktık yani bu çok açık değil, bence bunun vurgusunu çok net yapmamız gerekiyor çünkü biz, komisyon raporunu bir buçuk-iki sene evvel bitirdik, buna da aslında başlayabilseydik kısırlaştırmayla ilgili oldukça ilerlemiş olacaktık yani bundan sonrasıyla ilgili atılacak adımlarla ilgili de endişe yaratıyor. Hayvan refahı fonu kuracaktık, bu çok önemliydi ama biz bütün ihaleyi belediye bütçelerinden alınacak binde 3 binde 5 -kaçsa- onlara bıraktık, bu da yeterli olmamış. Belediyelere hem sorumluluk hem de kaynak yaratacaktık. Bence kaynak yaratacak alternatifleri bu kanuna koymak gerekirdi, yoksa çok kısa bir zaman sonra yeni bir kanun yazmak zorunda kalacağız, belediyeler bu kaynakları ayıramayacaklar ve biz sadece boşa kürek çekmiş olacağız.

"Tehlikeli ırk" demişsiniz, o kavramı değiştirecektik, hatta -şimdi, burada değil ama- Sayın Erkan Haberal'ın dediği gibi tehlikeli olanın yetiştirici olduğunu tanımlayacaktık yani insanın tehlikeli olduğunu tanımlayacaktık; bu tanımları doğru oturtacaktık ki sonrasında doğru çözümler üretebilelim. Çok heyecanla, şehir hayvanı hanımı veyahut da başka bir şekilde bir tanım oturtmaktan bahsettik ama sahipsiz hayvanları devletin sorumluluk alanına alabilecek bir şey göremedim ben bu kanun teklifinin içerisinde; umarım, sonraki önergelerle bunu düzeltmek mümkün olur.

Başkanım ısrarla yayılmadığını söylüyor ama mobil kısırlaştırmayı kaldıracaktık. Ama bence, yapmaya çalıştığınız geçici üniteler de aslında mobil kısırlaştırmanın başka bir yöntemi yani bir ara yol tarifliyorsunuz, bu çok sağlıklı değil ve her ne kadar kıymetli vekilim bunun kontrolle, denetimle ilgili olduğunu yapılabileceğini söylese de aslında hepimiz biliyoruz ki böyle bir imkân, böyle bir ekip yok; bu kapıyı açtığınız andan itibaren de biz bunu toparlayıp yönetebilir hâle getirene kadar birçok hayvan can verecek. Çok etkilemişti hepimizi, siz de Komisyonumuzun bir üyesiydiniz, sizi de etkilediğini biliyorum. Dolayısıyla, bu kapıyı açmamalıyız, en azından kontrol edebileceğimize emin olduğumuz sürece, bence bu geçici üniteleri çıkartmamız gerekiyor kanun teklifinden. Kontrol edebilirsek ve doğru bir şeyse, buna hep beraber ikna olursak bence o zaman koymalıyız, yoksa bedelini hayvanlar ödeyecek, biz, tekrar sadece üzüleceğiz.

Cezaları, ödenebilen hapis cezaları seviyesine çekecektik, onu çekemedik. Hayvanlar üzerinden, maddi manevi, cinsel istismarları önleyecektik. Bunu bile aslında kanun teklifinde tam tarifleyememişiz ama umarım bu akşam düzeltiriz. Keyfî hayvan terkinini caydırıcı hâle getirelim çünkü aslında terk edilen hayvanların, insanlar tarafından terk edilen hayvanların çok yüksek bedellerle satılan hayvanlar olduğunu biliyoruz. Uyguladığınız ceza, onlara ödenen bedellerin yanında çok komik. Dolayısıyla, aslında o da caydırıcı bir şey olmayacak, sadece "mış" gibi yapıyoruz burada, bunu düzeltmemiz lazım. Tabii, bunu cezaları yükselterek değil belki ama hayvanları terk eden insanların bir daha hayvan edinme hakkına müdahale edebiliriz, ona engel olabiliriz diye düşünüyorum, koymalıyız kanuna çünkü birileri için çok düşük olan cezalar, birileri için de çok yüksek. Dolayısıyla, burada adaletin terazisini tam oturtmak mümkün değil ama hayvanı terk eden birisini de muhakkak cezalandırmamız lazım diye düşünüyorum. Kabahat değil, suç olacaktı; suç oldu ama tekrarlıyorum, cezalar hâlen caydırıcı değil.

Dolayısıyla, bu, talepleri karşılayan bir kanun teklifi değil, hatta bizim raporumuzun -üzülerek söylüyorum- gölgesi bile olamayacak bir kanun. Çok daha fazlasını yapabilirdik, hâlâ yapabiliriz. Ben sizin bu konudaki hassasiyetinizi biliyorum, samimiyetinize de güvenerek söylüyorum. Tam da işte bu sebeple ben Meclis konuşmamda ortak bir kanun çıkaralım demiştim çünkü eğer kanunu tüm partiler ortak şekilde çıkartabilseydik o zaman sizin üzerinizde olan baskılara da hep beraber karşı koyacaktık ve hem Komisyon raporumuza hem de hayvanlarımıza hep beraber sahip çıkmış olacaktık. Bu fırsatı kaçırdık. Bence çok önemli bir fırsattı. Yani geneline baktığımızda -üzülerek söylüyorum- maalesef olmamış.

Çok teşekkür ederim.