| Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
| Konu | : | Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, iletişim tarihi ve teknoloji ile insan arasındaki ilişki hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 08 .07.2021 |
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Başkanım teşekkür ediyorum.
Ben de bir soru soracağım ama öncesinde -dün, dün değil evvelsi gün- size de anlattığım ve Naci Hocam'ın bugün burada olmasıyla ilgili birkaç kelime söylemek istiyorum. Tabii, Naci Hocam, ben altı yıldır Meclis çatısı altındayım, gerçekten saygıyla, böyle çok da iyi iletişim kurduğum bir Hocamız. Burada olmasından dolayı bir anlamda memnunum ama diğer boyutunu da konuşmak isterim. Tabii, Naci Hocam gerçekten çok başarılı bir iletişim hocası ama asıl kimliği de Adalet Kalkınma Partisinin Grup Başkanı; bu sıfatı da bence şu an aslında hocalığının bir adım önünde, hepimiz "Hocam" desek de bir adım önünde.
Pek komisyonlarımızda görülmeyen bir âdet hayata geçti; dün size de anlatmıştım; tabii, sizin şu tavrınız biraz daha bizi rahatlattı. Bugün burada olmamızın bir sebebi de budur herhâlde, yoksa herhâlde Komisyon çoğunluğu da toparlayamayacaktı. Şu çok önemli bence: Komisyonların gündemini belirlerken çoğulculuk çok önemli. Üç hafta önce bir konuşma yapmıştık; işte, hep birlikte alt komisyonların kurulmasıyla ilgili -üç toplantı önce diyeyim, üç hafta doğru olmaz- buraya çağıracağımız arkadaşları önermemiz ile ilgili. Aslında biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bir çalışma da yaptık ama sürekli hani bize sorulmadan birileri davet edildiği için ve onları dinlediğimiz için ne yazık ki Komisyonumuzun gündemi bir türlü buraya gelemedi. Gönül ister ki tabii ki bu Mecliste çatısı olsun olmasın bütün siyasi partilerin temsilcileri dinleyelim o zaman burada yani bizden de Özgür Özel gelsin ya da Fethi Açıkel gelsin, biri, burada başka bir şey anlatsın. Tabii, Hüseyin Hocam, Komisyon Başkanımız "Bunun olabileceğini." söyledi. Önümüzdeki süreçte biz belki bu hakkımızı Türkiye'de ya da gerçekten dijital mecralar meselelerine önemli katkılar koymuş birkaç hocamız için kullanmayı düşünüyoruz, çok faydalı olur diye düşünüyoruz. Öncelikle bu notumdan en azından tutanaklara geçsin diye bahsetmek istedim.
Bir de tabii, soru soracağım, bu kadar dinledik yani bu eleştirimizin devamında bir de soru sormak isteriz ama tabii ki özellikle katılımcıların, konuşmacıların ortak akılla belirlenmesi çok değerli diye düşünüyorum.
Hocam, tabii, çok güzel bir tarihsel süreç özetlediniz ama bence çok temel bir fark var meselenin özünde. Geçmişten bugüne işte hep "off-line" dediğimiz bir hareketlilik var. Gazeteler, kitaplar, radyolar hep böyle karşılıklı iletişimin çok zor olduğu alanlar ama günümüz çağına geldiğimiz zaman karşılıklı bir etkileşim var. Geçmişte hep biz bu süreçleri şöyle izliyorduk: Bir gazete yazısının nasıl bir kamuoyu oluşturduğunu bir anketle ya da bir odak grup çalışmasıyla falan ancak ölçebiliyorduk ama şimdi artık büyük veri içinde inanılmaz ölçümler var. Tabii, sosyal medyanın bir imaj oluşturma çabası var bu tarafı bir tarafa, siyasetteki kullanım açısı var ki biraz hepimiz, daha çok akıllarımız böyle politikaya kurgulu olduğu için hep politik düşünüyoruz ama bir de normal dünyada özellikle de bu "like"lar meselesi de aslında bence orada çok şekilleniyor. Yani birinin beğenilme içgüdüsünü harekete geçiriyor belki ama aslında arka planda inanılmaz bir data toplama aracı olarak kullanılıyor ve bu, dünyanın aslında üstünden gelemediği işte özellikle reklam sisteminin -ticari hayat için söylüyorum, politikada da bunu kullanılması var- bir şekilde boşa giden reklamlarını çeşitli analizlerle -bunun içinde psikolojik analizler var belki, veri analizleri var, çeşitli metotlar var, çok fazla metot var- kullanılarak insanlara bir şekilde aslında ürünlerin dayatılması noktasında doğru gidiyor. Bir boyutuyla da artık şunu da görmek gerekiyor diye düşünüyorum. Yani biz diyoruz ki: "Bu gerçeklik değil, bu yanılsama." ama artık bu yanılsamalar öyle bir seviyeye gelmiş durumda ki "Post Truth" diye bir kavram çıktı, 2015'de senenin kelimesi olmuştu biliyorsunuz; yani artık gerçekliğin ötesine giden bir mesele var, yani gerçek değil, algı artık ön plana çıkmış durumda ve bu boyutunu incelemek gerekiyor diye düşünüyorum bir tarafıyla baktığımız zaman ve buradaki gelişmelerin çok farklı olacağını düşünüyorum. Bir de, yine, geçmişten çok farklı, biraz önce bahsettiniz, işte, bilgisayarlarla yazmak, daktiloyla yazmak, belki elle yazmak ama artık dikte edebiliyorsunuz yani buna da ihtiyaç kalmıyor; siz söylüyorsunuz, düşünüyorsunuz... Belki daha da ileriye gidecek. Daha da ötesi artık algoritmaların bizim bilincimizi rahatlıkla öngörebildiğini, bilinçaltımızı da kısmen öngördüğünü ve bilinç dışımıza ulaşmak için de çabaladığını biliyoruz. Yani burayı da öğrenebildiği zaman bizi belki bizden daha iyi tanıyacak bir hâle doğru ilerliyor. Bu da tabii, inanın, inanılmaz sorunları bir arada getirecek; yani, tabii, böyle bilimkurgu filmleri var, gelecekle ilgili birçok mesele var. Buralara bakış açınızı da özellikle merak ettim.
Tekrar sunumunuz için teşekkür ediyorum. Dediğim gibi Komisyonumuzun gündemini de hep birlikte belirleyebilirsek seviniriz; tabii, "Komisyon gündemini belirler." diyorlar ama... Burada Hüseyin Hocam ilk baştan bugüne kadar hep katılımcı bir yapı oluşturmaya çalıştı, 4 partinin ortaklaştığı birçok çalışma yapabildik, bunu sürdürelim istiyorum.
Teşekkür ederim.