KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Çok teşekkür ediyorum, sağ olun.

Değerli arkadaşlar, usul tartışmasına yeniden dönmek istemiyorum ama birkaç tane cümle var, kaldı. Şöyle bir şeye girdik arkadaşlar: Bir yasa çıkarıyoruz -özellikle bu 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra, daha evveli de var- çok kısa bir süre sonra bir problem oluyor, aksaklık oluyor -olabilir- başka bir yasayla o problemi düzeltiyoruz. Sonra yine çok kısa bir süre sonra bu sefer ikinci seferde düzelttiğimizi sandığımız yerde bir problem daha çıkıyor, bunu düzeltmek için başka bir yasa çıkarıyoruz, başka bir yasa daha çıkarıyoruz. Bu ne kardeşim ya? Yani bunun anlamı ne? Hayat çok çabuk, hızlı bir şekilde akıyor da biz ona yetişmeye mi çalışıyoruz, yoksa gerçekten, iktidar partisi grubu, Hükûmet, Adalet ve Kalkınma Partisi ortakları, neyse ciddiye almıyor musunuz bu işi? Ya da bana öyle geliyor ki kurumlarla ilgili bir probleminiz var, bu kurumları bir şekilde işlemez hâle getirdiniz ama yeni bir şey, yeni kurumlar, yeni usuller, yani kaideler ihdas edebilecek, koyabilecek bir şey de yok yani sizde, istek diyeyim yani, yoksa son derece donanımlı insanlarsınız. Niye, nasıl oluyor bunu anlamıyorum gerçekten yani yarın böyle bir araştırma yapıldığı zaman "Nasıl bir Meclis?" falan diye şey yapacaklar.

Bir başka şey -tekrar ediyorum- 9 maddelik bir yasayı temel yasa diye bölümlere ayırıp çıkarıyoruz arkadaşlar, hani kargalar güler misali, böyle şeyler nasıl olur? Başka bir önemli konu da... Bir ciddi olalım, bir kanun geliyor, işte Anayasa'yla ilgisi varsa Anayasa Komisyonuna, başka komisyonla ilgisi varsa başkasına... Nedir acelemiz, ne kovalıyor arkadaşlar? Yani şimdi, yarın 15 Temmuz, Meclisin tatile girmesi gerekirken böyle bir yasayla karşı karşıyayız ve bunları çıkarmak zorundasınız. Bana öyle geliyor ki 25 maddelik bu düzenlemeyi siz şeyler için getirdiniz, ben "Soylu maddeleri" diyorum "Sayın Süleyman Soylu maddeleri" diyorum; 12, 19, 22'nci maddeler için getirdiniz. Çünkü süresi doldu, tekrar uzatmak durumundasınız.

Böyle olmaz arkadaşlar ya gerçekten böyle olmaz, bu yanlış. Bunun yanlış olduğunu siz biliyorsunuz İbrahim Bey, benim bir daha, defalarca söylememin bir anlamı yok.

Şimdi, bu düzenlemede normalde karşı çıkmayacağımız maddeler var elbette. Sormuyoruz da niye şimdi?

Gerçekten bu güvenlik korucularının maaşı asgari ücretin altında bile kalabiliyor mu? Ne ayıp arkadaşlar ya, böyle miydi şimdiye kadar yani? Elbette düzeltin bunu. İşte diş protezi yardımcı personeli falan, bunlara bir şey demiyoruz. Ama şey var burada, 4'üncü maddede "Hava ayrıştırmayla ilgili tesislerin ormanın içinde kurulmasına..." Bir sürü tesisin ormanın içinde kurulmasına izin veriyorsunuz, bir de hava ayrıştırma tesisinin ormanın içinde kurulmasına izin veriyorsunuz. Hava ayrıştırma tesisi o bir sürü tesislerin yanında çevre açısından verdiği zarar hiçbir şey değil ama niye oluyor arkadaşlar? Dünya kadar kıraç, işe yaramayan yerler varken nedir bu orman sevdası? Bakın, Karadeniz'de bir tartışma yaşanıyor, hâlen de yaşanmaya devam ediyor, İkizdere'de kobalt kayalarını şey yapmak için bölgenin en güzel vadisi, ormanı tahrip ediliyor. Ondan 15 kilometre ötede sağda solda açık, kıraç, hiçbir işe yaramayan arazide bolca kobalt taşı var, niye orası kırılıyor bunu anlamak mümkün değil. Yani bizim bilmediğimiz bir şey var mı bunu gerçekten anlatmanız gerekiyor değerli arkadaşlarım, bu vatan hepimizin yani bu vatan öyle kuru kuruya değil ki. "Zenginlikleriyle, güzellikleriyle bizim, hepimizin; niye tahrip ediyoruz bunu?" diye soruyoruz değerli arkadaşlarım.

5'inci maddede işte daha evvel deprem sigortası yaptırmamış olanlar deprem yardımı ve kredi desteği alsınlar diye genişletiliyor, bunlara itiraz etmiyoruz. Normal bir şekilde geldiği zaman gelsin elbette, görüşelim. Yani işte İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun döner sermayeden istifade etmeleri falan, bunlarda da çok fazla bir problem yok.

7'nci maddede bir şey var, çok tuhaf bir şey arkadaşlar. Sağlık Bakanlığının bir sağlık kurumunda herhangi bir devlet kuruluşu hizmet alacak, götürü şekilde imza yani götürü vergi gibi götürü şey yapacak. Nedir götürü? Mesela diyelim ki TÜİK; TÜİK Ankara Şehir Hastanesinden hizmet alacak, götürü usulüyle kaç hasta gelecek, ne olacak, ne kadar masraf edilecek, bunlar neye göre yapılıyor? Bilmiyorum elbette, bunun bir önceki yıla göre bir şeyleri vardır ama niye böyle bir şey? İş kolay olsun diye falan herhâlde, bunlar da tuhaf bir şey.

Üniversite kooperatifleri falan onlar teknik şeyler, onlara girmiyorum.

Ama başka bir madde var burada değerli arkadaşlar, 10'uncu madde, devlet üniversiteleri öğretim üyelerinin Merkez Bankası yönetim kurulu üyesi olmalarıyla ilgili bir madde geliyor. Bu madde, böyle bir şey yapılmış, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılmış ve bu madde iptal edilmiş Anayasa Mahkemesi tarafından, öyle mi İbrahim Hocam? Bu çok önemli bir şeydir yani getirmiş olduğunuz sistemin yanlışlığını göstermesi açısından, her şeyi yapıyor ya Cumhurbaşkanı, her şeyi yapamaz demokrasiyse. Yani atadığınız, işte İstanbul'un bilmem başsavcılığından getirip bir gün Yargıtayda kalmadan atadığınız, Anayasa Mahkemesi üyeleri bile "Olmaz." diyorlar buna bu kadar, olmaz. Hakikaten demokrasisiyse bu ülke, gerçekten hukuk devletiyse asgari, en düşük olan asgari şeylere uymak mecburiyetindesiniz arkadaşlar, maalesef uymuyorsunuz.

Şimdi, 11'inci madde, sorunları var ama onları madde geldiği zaman konuşalım.

12'nci madde ve diğer konular. İbrahim Hoca çok geniş bir şekilde bunları anlattı, Anayasa'ya aykırılığını filan anlattı.

Değerli arkadaşlarım, bakın, siz aslında, 15 Temmuzdan önce başladı bütün bunlar ve bütün dünyada bir eğilim başladı ta 11 Eylüllere kadar giden. Olağanüstü hâl devleti, şeklen bir demokrasi teorik olarak gelişiyor, bir hukuk devleti, böyle bir şey var gidiyor ama öbür taraftan devletler fiilî olarak hak ve özgürlükleri kısıtlayacak dünya kadar işler yaptılar ve bazı siyaset bilimciler ortaya çıktılar, dediler ki: "Bundan sonraki devletlere bir ad koymak lazım, olağanüstü hâl devleti." Olağanüstü hâl devletine doğru gidiyorsunuz ve sürekli olarak arkadan dolanarak gidiyorsunuz değerli arkadaşlarım, böyle bir şey olmaz.

Bakın, size bir örnek vereyim, bu yaptığınız şeyler nelere sebebiyet veriyor. Olağanüstü hâl devam edecek üç sene daha, çok vahim bir şey var, İbrahim Hoca da sizi uyardı, 2023'te seçim var ve bu seçime de olağanüstü hâl kurallarıyla gideceğiz. Yani ne demek olağanüstü hâl kuralları? Bakın, Rize'de bu İkizdere krizinde vali çıktı, baş edemeyince çıktı dedi ki bunlara dayanarak: "Bugünden itibaren şiddet olayları, şunlara bunlara mahal vermemek için toplantı yapmak, basın açıklaması yapmak, oturma eylemi yapmak, yürüyüş yapmak, ses çıkarmak, yazı yazmak, imza kampanyası yapmak, konser, bilmem ne bilmem ne, öksürmek filan, su içmek yasaklanmıştır." Tamam on beş gün doluyor, ondan sonra "Bakacağız." filan dedi, bir on beş gün daha, doymadı bir on beş gün daha. Ne oluyor arkadaşlar? Yani valiye böyle... Peki, seçimde Rize'den aday oldum, ben İstanbul Milletvekili, Rize'de çalışıyoruz, canı sıkıldı bir tanesinin, gitti valiye dedi ki: "Ya bunu bir susturalım." Bunu mu yapacaksınız? Yapıyorsunuz, yaptınız, onlarca yaptınız, İstanbul'da yaptınız onlarca ama buna rağmen yine de kaybettiniz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Dün HDP'yle miting yaptınız İzmir'de.

CAVİT ARI (Antalya) - Siz de belediye başkanını transfer ettiniz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Aynı şeyleri söylediniz, HDP sözcüleriyle CHP'liler aynı şeyi söylediler.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlarım, bunlar olacak şeyler değil.

Şimdi, bakın adamlarınız ne diyor? Bakın, Ebubekir Şahin ne diyor bakın? "Cemo şarkısını..."

CAVİT ARI (Antalya) - Sen mektup okudun meydanlarda, bırak bu ayakları İbrahim Bey, hiç yakışmıyor sana. Ayıp ya, yazıklar olsun sana ya.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir dakika arkadaşlar ya...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Arkadaşlar, hatibi dinleyelim.

Sayın Bekaroğlu, buyurun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, Cemo türküsünü televizyonda söyledi diye Halk TV'ye, bakın, kafanıza bak, Halk TV'ye niye şey yaptın? "Ya mahkemesi devam ediyor, ne olur ne olmaz." diyor, daha mahkeme yasaklamamış filan ama "Ne olur ne olmaz." diyor Ebubekir Şahin.

CAVİT ARI (Antalya) - Utanın biraz ya.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Biraz da siz utanın.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya arkadaşlar, bu çıkardığınız kanunlarla var ya, bu olağanüstü hâl yetkileriyle yani sadece Ankara'da Sayın Cumhurbaşkanı filan değil, her biri, aşağıya doğru her biri kendi altına bir Cumhurbaşkanı kesiliyor, bir diktatör kesiliyor.

CAVİT ARI (Antalya) - Sen belediye başkanını transfer ettin...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Arı, arkadaşınız konuşuyor lütfen... Bakın Bekaroğlu konuşuyor.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir diktatör kesiliyor ve hayatı çekilmez hâle getiriyor arkadaşlar. Bunlar olmaz, bunların olmaması gerekiyor. Bunu yaparsanız tabii, oy çoğunluğuyla geçecek, muhtemelen de bunun için getirdiniz ve geçireceksiniz bunu yani 15 Temmuzdan sonra da çalışacaksınız ve muhtemelen de geçireceksiniz.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Bekaroğlu teşekkür ediyorum, süreniz dolmak üzere.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Toparlamak için birkaç cümle daha... Ama yani bunun hiç kimseye bir hayrı yok değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Bekaroğlu, süreniz doldu, tamamlamanız için açıyorum, zaten acil bir işiniz olduğunu söylediniz, öğleden sonra maddeler üzerinde...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitireyim. Sayın Usta'ya da teşekkür ediyorum.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Usta bekliyor.

Buyurun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Neyse, arkadaşlar, bir şey daha söyleyeyim, buradadır muhtemelen, madem öyle. Bu Rekabet Kurumuyla ilgili bir düzenleme yapılıyor, kurul üyeleri, uzmanları konuyla ilgili bir alanda ayrıldıktan sonra iki sene çalışamayacaklar; bu çok doğru bir şey. Peki, niye diğer kurullara gelmiyor, dünya kadar kurul var, önemli, devletin parasıyla, yetkisiyle, geleceğiyle, milletin geleceğiyle ilgili bağımsız kararlar veren insanlar, diğer kurullar niye vermiyor? Bir.

İki, Rekabet Kurumu, Rönesans Holding... Şehir hastaneleri satılırken diyoruz, onlar "Satma falan değil, taşerona verdik." diyorlar. Satarken niye bu satış işlemini ya da devir işlemini önce sitesine koydu, niye kaldırdı, kimin çıkarına kaldırdı? Varsa burada bu arada Rekabet Kurumunun bir yetkilisi varsa lütfen...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Rönesans Holding...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Bekaroğlu, Teşekkür ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - ...satışlarını, şehir hastanesiyle ilgili satış ya da devirlerini niye önce siteye koydu, niye ertesi gün kaldırdı; bunu lütfen bir açıklasınlar, bunları bir bilmek istiyoruz.