KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Değerli Komisyon Başkanımız, milletvekili arkadaşlarımız, değerli bürokrat arkadaşlarımız ve basınımızın değerli üyeleri; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, mevcut düzenleme içerisinde OHAL'le ilgili belirli düzenlemelerin bulunduğunu, yine tütün yasasıyla ilgili kamuoyu gündeminde yer alan konular olduğunu, yani işin esasen, öncelikle, hukuk açısından da önem taşıyan konular olduğunu görüyoruz.

Şimdi, belirli düzenlemeler yapılmakta bu Komisyonda ve Mecliste. İşte -daha önceki konuşmalarımda da zaman zaman söyledim- öyle düzenlemeler geldi ki bu düzenlemeler burada bizim de itirazımıza rağmen böyle alelacele, yani o günün ihtiyacına binaen yapılmış birtakım düzenlemeler ama kısa bir zaman sonrasında yeniden revize etme ihtiyacını sizler duydunuz. bu düzenlemeleri yaparken biraz daha hesaplanıp biraz daha ilerisini, getirisini götürüsünü düşündükten sonra yapılması gerektiğini defalarca biz burada söyledik.

Şimdi, bakın, bu düzenlemeleri ben genel değerlendirmek istiyorum. Bugün Türkiye'nin en önemli sıkıntılarından biri hukuk güvenliğidir değerli arkadaşlarım. Şimdi, bu, mevcut teklifte, işte, özellikle OHAL'le ilgili birtakım uzatmalar var, yani üç yıl süreyle uzatmalar var. Bakın, iktidar burada yapmış olduğu düzenlemelerde artık, toplum nezdinde güvenilirliğini kaybetmiştir. Yani siz attığınız her adımda maalesef ki kendi yandaşınızı, etrafınızı bir anlamda koruyan kollayan ama sizin karşınızda olanları da bir anlamda ötekileştiren veya cezalandırmaya dönük uygulamaları maalesef bu ülkede gerçekleştirmektesiniz, bunun sonrasında da toplumda bir ayrışma yaşanmakta.

Şimdi, bu ülkenin ihtiyacı olan en temel şey hukuk güvenliğidir ve yargıya olan güvendir. Bugün Türkiye'de maalesef ki bu konuda büyük eksiklik var. Şimdi, yargının durumuna bakıyoruz, yargı, kararını verirken maalesef verdiği karar sonrasında nasıl bir etki ya da tepkiye yol açacağını hesap eder durumda. Yine, yargı mensubu olarak alınan, iktidarınızda, partinizde görev yapmış çok sayıda hâkim ve savcının bugün kürsülerde oturduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bir güven eksikliği var. Yani her ne kadar hukuk güvenliği bir tarafta mevcutsa da sizin uygulamalarınız artık, toplumun büyük kesiminde sadece kendi yandaşlarına yapılan bir destekleme ama karşı tarafa da yapılan bir cezalandırma gibi değerlendirilmekte. Bu algı maalesef oturmuş durumda.

Şimdi, üç yıl süreyle uzatıyorsunuz. Dendi ki terörle mücadele. Evet, terörle mücadele edilecekse biz de sonuna kadar bunu terörle mücadele anlamında destekliyoruz. Ama bu ülkede şunlar görüldü: Bakın, bu ülkede Anayasa referandumu OHAL sürecinde yapıldı, yerel seçimler OHAL sürecinde yapıldı, genel seçimler OHAL sürecinde yapıldı. Yani siz bu getirmeye çalıştığınız düzenlemelerle, şimdi, olası yapılacak seçim süreçlerine bir şekilde tesir etmeyi planladığınıza dair genel bir kanaat var değerli arkadaşlar.

Yine, bakın, tütünle alakalı, işte, Komisyonumuzda geçtiğimiz, daha, yakın tarihlerde erteleme yapıldı. Dedik ki: "Bakın, bu tütün stratejik bir üründür ve özellikle belli bölgelerde, Adıyaman, Malatya başta olmak üzere ülkemizin birçok şehrinin çiftçisini, üreticisini, halkını ilgilendiren stratejik bir üründür." Maalesef ki ekim alanlarının daraltılmasına ve ekim yapan kişi sayısının neredeyse en aza kadar indiği bir dönemi yaşıyoruz. Buradan sizin elinize ne geçiyor, ben çok merak ediyorum. Yani bizim Anadolu insanımız kendi bulunduğu bölgede üretim yapmasın mı? Yani bunlar bir anlamda kotayla sınırlandırılmaya mı çalışılmakta? Yani yaptırımlarla işte, bu, üretimin daraltılması, yasaklanmasının anlamı nedir? Yani bunların -şöyle söyleyeyim- belli sermaye gruplarına bir destek olduğuna dair genel bir kanaat hâkimdir ve bu kanaati yaratan da yine sizlerin uygulamasıdır.

Bakın, bu illerimiz, özellikle Adıyaman başta olmak üzere, tütün üreticileri ciddi bir eylem koydular ve bu eyleme katılan yani haklı tepkisini dile getiren vatandaşımız, üreticimiz... Hiçbir siyasi ayrım yapmadan ben konuşuyorum, o eyleme her siyasi görüşten vatandaş katıldı, bunu siz de biliyorsunuz. Hatta o bölgelerden aldığınız oy oranına baktığınızda, eyleme katılan vatandaşlarımıza böyle oranladığımızda neredeyse yüzde 60'ı, 70'i belki de sizin partinize geçmişte oy vermiş vatandaşımız. Yani bu neyi gösteriyor? Bakın, o bölge halkının ekonomik anlamda kendi ürettiği ürününe sahip çıkmaya çalıştığını göstermekte, ekmeğine sahip çıkmaya çalıştığını göstermekte ve uğradığı haksızlığa karşı mücadele etmeye çalıştığını göstermekte. Ama ne oldu, bakın, ne oldu? Ceza Kanunu anlamında bir eylemin mahkemelerde tutuklamayı gerektirecek seviyede, efendim, ceza miktarlarını karşılaştırdığımızda, neredeyse daha bugüne kadar çok sık görülmeyen bir uygulamayla o hakkını arayan vatandaşımızı sindirmek için, bastırmak için, korkutmak için 10 vatandaş tutuklandı. Şimdi bu bir gözdağıdır, ben size söyleyeyim, bu bir gözdağıdır. Orada hakkını arayan, ekmek mücadelesi veren vatandaşımızın normal şartlarda Ceza Kanunu'nda tutuklanma için aranan limitlerin olmadığı bir aşamada, bir eylemde tutuklanmasına karar verildi. İşte, bu şunu gösteriyor: Bu, vatandaşın hakkını ararken dahi sizin "Hakkını arama kardeşim, hakkını arayamazsın, ekmeğin mücadelesine giremezsin." dediğinizi göstermekte. İşte, bu ve benzeri davranışlar ve kararlar, eylemler maalesef, bugün ifade ettiğim gibi, genel hukuk güvenliğine ciddi anlamda tesir etmekte.

Bakın, geçtiğimiz sene bu günlerde, baroları parçalamaya çalıştınız, alternatif barolarla baroların gücünü kırmaya çalıştınız, yine, Barolar Birliğindeki yapılanmaya delege sayısıyla müdahale etmeye çalıştınız. Bu neyi gösterdi? Siz, barolardan yüksek ses çıkmasını hazmedemediniz, "Onu nasıl kırarız?" onun mücadelesi içerisine girdiniz ancak sizinle ilgili yapılmış iddialarla ilgili de maalesef ki yargıda bir adım dahi ilerlenmemekte.

2 Sayın Bakanın bulunduğu, ilin valisinin, mülki amirlerinin katıldığı bir, efendim, Zoom üzerinden yapılan görüşmede "Serik'te bir Bakan 500 bin TL rüşvet alındı, verildi." diye ifade edildi, tüm kamuoyu bununla çalkalandı, efendim, tüm Türkiye'ye mal olan bir konu, daha bugüne kadar somut bir adım atılamadı ama öte taraftan, hakkını arayan üretici bir gün dahi beklenmeden cezaevine boylandı. İşte, bakın, bu ve benzeri davranışlar bu ülkede iktidarın samimiyetinin kalmadığını ve sadece ve sadece kendinden olmayana her türlü müeyyide...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, Sayın Arı, lütfen tamamlar mısınız?

CAVİT ARI (Antalya) - Evet, dolayısıyla, Sayın Başkanım, şöyle toparlıyorum: Özellikle bu OHAL'le ilgili konu, biraz önceki konuşmacıların da ifade ettiği gibi, Anayasa'ya aykırılık teşkil etmektedir. Bugün geçici olarak getirilmiş olan bu uygulama artık neredeyse kalıcı hâle getirilir bir duruma getirilmektedir; bu da doğru bir uygulama değildir. Ben önce Adalet Komisyonunda görüşülmesi gereken özellikle bu 3 maddenin de Komisyondan çekilmesini talep ediyorum.

Teşekkür ediyorum.