| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Ankara Milletvekili Orhan Yegin ve 45 Milletvekilinin, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3740) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 13 .07.2021 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Aslında dinledik, dün de biraz konuştuk. Biraz tarihî hafızamıza da bakmak lazım ama ondan önce şunu söylemekte yarar var, dün de belirttik: Torba yasa şeklinde geldiğinde bir yığın sıkıntılara neden oluyor. Gerek etki analizi yapılmaması gerek çeşitli istatistiklerin, verilerin paylaşılmaması, alelacele çıkartmak hem bize hem Meclisin saygınlığına hem Komisyona zarar vermekte hem de zaman açısından verimimizi düşürmekte. Aslında, normalde, Komisyona bu tür şeyler geldiğinde ilgili yerlere havale edilse, veriler işlense yani bekliyoruz, son dakikada geliyorlar, bunlar olmasa daha iyi olurdu.
Mutlaka önlemler almak lazım, yapmak lazım ama bir futbol maçı gibi uzatmalarla olmaz bu iş yani ikidebir uzatmalarla bir nihayete ermekle değil. Bir durum varsa bununla ilgili yasal düzenlemeyi Parlamento tekrar yapabilir veya mevcut yasaları kullanabilir. Ama ikidebir uzatarak, hele hele "üçer yıl uzatarak" dediğimizde bu bir keyfiyete dönüştürülür, yönetme tarzına dönüşür. Yani "olağanüstü hâl" kavramı, Anayasa'da açıklanmış, yasalarda belirtilmiş, geçici süreyle düşünülmüş. Biz, eğer Komisyon olarak ve Parlamento olarak bunu üçer yıl uzatıyorsak kendimize de saygısızlık etmiş oluyoruz, bu topluma da; olağanüstü hâl kararlarını olağan şekle dönüştürmüş oluyoruz. Bunun çaresini düşünmek lazım yani artık bu toplum "olağanüstü hâl" dediğinde şunu bilmeli: Gerçekten büyük bir tehdit var -ya felakettir ya şeydir- ama üç ayda, altı ayda bunların önlemlerinin alınması lazım. Bir devlet üç ayda, altı ayda bu önlemleri alamıyorsa, üstesinden gelemiyorsa, iktidar bunu ikidebir uzatıyorsa neye dönüşür? Telefonunuza mesaj gelir veya telsiz sesiyle size telefon açarlar: "FETÖ'yle ilişkiniz var, savcılıktan geliyorum -polis anonsları var- şu kadar parayı getirmezsen işlem yaparım." Buna dönüşür veya birileri gelir der ki: "Senin dosyan var, ben seni kurtaracağım, şu kadar para verirsen veya bu otelden vazgeçersen seni kurtaracağım." Buna dönüşür, çöktürmeye dönüşür, çökertmeye dönüşür veya öyle bir hâle gelir ki kimi siyasetçi, bürokrat, mafya yan yana gelir el koyar. Bununla ilgili düzenleme yapmak lazım ama günümüzde, bu, artık dolandırıcılık ve ticarete dönüşmüş, bir sektöre dönüşmüş. Niçin sektöre dönüşmüş, bunu hepimizin kendine sorması lazım. Demek ki bir keyfiyet var, haksızlık var. Haklı olduğunda kimse bunun peşine bu kadar düşmezdi. Mutlaka yapılması gerekenler var ama çok büyük, devasa bir problem var.
Bir diğeri, böyle bir şeyde... Bakın, zamanında "Köyler boşaltılıyor." deniyordu. "Hayır, böyle bir şey yok." deniliyordu. Israrla söyleniyordu, deniyordu ki: "Yok." Sonra, tazminat verildi, sonra GÖÇDER diye dernekler kuruldu -Sayın Bakan Yardımcısı burada- tazminatlar verilmeye başlandı. Şimdi, KHK'yle ilgili dernekler var, kuruluşlar var, bir onlara sormak lazım yani nedir problemleri? Şimdi, sistematik bir mobbinge dönüşmüş, bezdirmeye dönüşmüş, bu insanlar ötekileştirilmiş, bu insanlar iş bulamıyorlar; özelde iş bulamıyorlar, tapuda şahitlik yapamıyorlar, kimi bankalar kredi kartı vermiyor, kimi bankalar bir para geldiğinde havale vermiyor, pasaport alamıyor -gerçi Bakanlık bir düzenleme yaptı, yine bir mağduriyet var- ve ellerinde Anayasa Mahkemesinin aldığı tapu gibi kararlar var barış akademisyenleriyle ilgili, hâlâ başlayamıyorlar.
Yine, Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu... Bütün hayatını film şeridi gibi alsanız, bütün bu KHK'lerle ilgili mağduriyetin kendisi çıkar. Anayasa Mahkemesi karar aldı, tapu gibi karar aldı. Şimdi, ne diyeceksiniz? Veya şu Parlamentoda şu anda bizimle beraber 10 arkadaşımız bunun mağduru. 10 arkadaşımız -KHK'yle- şu Parlamentoda, şu anda aramızda, yasa çıkarıyoruz beraber. Nitekim, yerel seçimlerde 6 tane ilçede, 2 tane beldede başvuru yapılmış, başvurusu kabul edilmiş, seçime girmiş "Sen KHK'lisin, sen başkan olamazsın, 2'nci partiye veriyorum." 2'nci partiye, bir daha seçim de değil. Böyle mağduriyetlere dönüşüyor ve öyle bir hâle geldi ki bu, keyfiyete dönüştüğü için bu insanların ekonomik sorunları, işsizlikleri, şirketlere ortak olamamaları... Benim emekli bir hekim arkadaşım -Sayın Bakan Yardımcısı, siz de dinlerseniz iyi olur- işçi sağlığı ve güvenliğinde emekli olduğu için iş yeri hekimliği yapıyor ve çalıştığı yerde demişler ki: "Bir sağlık çalışanına da ihtiyaç var." Yüzde 1 ortak olmuş. Hemen işlemine SGK son vermiş. "Siz böyle birisini çalıştırdığınız için..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ- Son cümlelerinizi alalım.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - "Siz kamuyla iş birliği yapamazsınız." Şimdi, arkadaşlar, bunu unutmayalım. Zamanında "Muhtar bile olamaz." demişlerdi "Muhtar bile olamaz." Şimdi, bunu yaşayanlar, bu süreçten gelenler üçer yıl uzatmalarla bu işe seyirci mi kalacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)