ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, ben, bundan önceki maddede, 22'nci maddede de dile getirmiştim; özellikle, yasa yapma tekniği açısından bu torba yasanın içerisine konulan 3 tane maddenin gerçek anlamda kişi hak ve hürriyetlerini etkileyen ve Anayasa'nın ilgili olan kısmı olan İkinci Kısım'da yer alan temel hakları ciddi bir şekilde etkileyecek ve temel haklara dokunulabilecek nitelikte olması nedeniyle bu 19'uncu madde de dâhil olmak üzere, daha önce Komisyonda kabul edilen diğer 2 maddenin de bir bütün olarak temel Komisyon olan Adalet Komisyonu ve aynı zamanda, etkili olması açısından, Anayasa'yı etkilemesi nedeniyle de Anayasa Komisyonunda görüşülmesi gerektiğini biz burada belirtmek istiyoruz çünkü bunun, gerçek anlamda sadece bir süreden ibaret olmadığını, üç yıllık bir süreyle bir kanun hükmünün uzatılmasından ibaret olmadığını hepimiz çok net bir şekilde görüyoruz.

Şimdi, tabii, biz bunu değerlendirirken aynı zamanda bir iki hususu da dikkatinize sunmak istiyorum Değerli Başkan. Şimdi, 20/7/2016 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edildi. Olağanüstü hâl ilan edilmesiyle birlikte Türkiye'nin bütün kanuni mevzuatı olsun, yaşaması olağanüstü hâl rejimine tabi tutuldu ve bu, yıllarca devam etti. Tabii, bu yapılırken aynı zamanda, bu, temel kaynağını nereden aldı? Temel kaynağını Anayasa'dan aldı. Anayasa 118'inci madde olağanüstü hâlin ilanıyla ilgili olan hususu düzenliyor. Buradaki mevcut olan sisteme göre, bunun, olağanüstü hâl rejimi ilan edildikten sonra, Resmî Gazete'de yayınlandıktan sonra derhâl Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulması gerekiyor. Şimdi, kapsam belli, yol belli fakat şunu hemen belirtmek istiyorum: Olağanüstü hâl rejimi Türkiye'de sonlandırıldı, normal sisteme geçildi ve normal kanun hükümlerine göre şu anda idare ediliyor. Fakat olağanüstü hâl rejimi ortadan kaldırıldıktan sonra, şu anda getirilmek istenen olağanüstü hâl hukuku. Dolayısıyla Anayasa'nın 118'inci maddesiyle değerlendirme yapıldığı zaman Anayasa'nın 118'inci maddesinde çok açık bir şekilde aykırılık söz konusu çünkü Anayasa'nın 118'inci maddesi, savaş hâli, tehlike hâli ve birçok nedenler saymış ve Cumhurbaşkanına olağanüstü hâl ilan etme yetkisi tanımış, derhâl Millet Meclisine sunma ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayını alma kriterini taşıyor. Burada böyle bir şey var mı? Hayır. Olağanüstü hâl süreci bitmiş fakat mevcut olan kanunlarla, bu, şu andaki kanunla biz olağanüstü hâl rejimini bir üç yıl daha uzatmakla karşı karşıyayız.

Peki, burada başka ne var Değerli Başkan? Şimdi, tabii, temel kanun maddelerini de ihlal edecek olan nitelikte bazı hususlar söz konusu. Bunların başında masumiyet ilkesi geliyor, bunların başında kişi hürriyeti ve güvenliği ilkesinin ihlali söz konusu ve aynı zamanda, en önemli olan hususların başında da Anayasa 10'uncu maddedeki eşitlik ilkesini çok aykırı bir şekilde ihlal edecek olan nitelikte olan kriterler içeriyor.

Peki, bu hâlde bu kanunun buradan geçmesi ne getirecek Değerli Başkan? Bu olağanüstü hâl rejiminin devam ettiği, mevcut olan, meri olan hukuk sisteminin rafa kaldırıldığına ilişkin bir hususla biz karşı karşıya kalacağız. Bir diğer husus, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun da ihlali söz konusu olacak. Dolayısıyla, biz tabii, kendi partimize yönelik, mevcut olan bu sistemi, bu olağanüstü hâl rejimini, özellikle Halkların Demokratik Partisine yönelik ve aynı zamanda bu mevcut olan hukuki rejim olarak, ikili hukuk sistemi olarak değerlendirmeye tabi tuttuğumuz zaman, bu her iki üç maddenin de gerek tutuklama olsun gerek bu olağanüstü rejim olsun ne fazla mağdur edilen parti olarak da şunu belirtmek istiyoruz ki: Türkiye'nin derhâl normalleşmeye ihtiyacı var yani bu kanunun yeniden devreye konulması, yeniden bu kanunun bu şekliyle üç yıl daha uzatılmış olması çok ciddi mağduriyetlere neden olacak, bu nedenle de geri çekilmesi ve en azından temel komisyon olan Adalet Komisyonunda tartışılması gerektiğini belirtiyor, teşekkür ediyorum.