KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Şimdi, benim anladığım kadarıyla bu maddenin iki boyutu var: Birincisi, terör nedeniyle bir şirkete kayyum atama meselesi. İkincisi de bu kayyumluk vazifesini TMSF'nin yerine getirmesi, TMSF'nin kayyum ataması herhâlde, öyle anlıyorum ben.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Kayyum olarak TMSF belirleniyor, yoksa mahkemenin takdirinde yani.

ERHAN USTA (Samsun) - Ben de onu diyorum.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Dışarıdan atanabiliyordu efendim, istismarlar oldu veya sıkıntılar oldu.

ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, bu madde olmamış olsa normal usullerde mi yoksa yine OHAL...

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Mahkeme normal usullerde CMK gereğince dışarıdan...

ERHAN USTA (Samsun) - Tabii tabii, ben de onu diyecektim.

Şimdi, biz o kısmını tartışmıyoruz, bir yerde mahkemenin doğru karar verdiğini düşünüyoruz, kayyum atanmasına karar verdiyse o yapılacaktır. Şimdi, burada TMSF'nin atanması, TMSF'nin kayyum olması meselesini kestirebilmek için veya orada yeniden uzatmayı verebilmek için Bülent Bey'in sorduğu soru önemli bence, TMSF'nin buradaki performansı nedir? Yani TMSF'ye geçen şirketlerin bilançoları, kâr-zararları nasıl gelişmiş, ne olmuş? Şirketlerin içi iyice mi boşalmış, yoksa şirketler hakikaten finansal açıdan güçlenmiş mi güçlenmemiş mi? Bu konuda bize geçmişe yönelik olarak -epeyce bir uygulama olduğuna göre- bir istatistik verilmesi lazım ki bence bu kararın bir belirleyicisinin de bu olması gerekiyor.

Şimdi, burada, tabii, tek çözüm de bu değil, yine, OHAL -çok istememekle birlikte, "Türkiye normalleşsin." diyoruz- uygulamaları çerçevesinde kayyum atanması olabilir ama bunun mutlak suretle TMSF olması gerekmez, o da ayrı bir vaka, idarenin öyle bir teklifi, Meclisin de öyle bir takdiri olması da ayrı bir konu.

Şimdi, dolayısıyla, TMSF'nin buradaki bu kayyum meselesindeki performansını bir görmemiz gerekir. Tabii, TMSF'nin esas kuruluş amacı bu değil, Şakir Bey doğru söyledi, bu, 2016'dan sonra özel durumların getirdiği bir görev olarak verilmiş ama burada yüzlerce şirketten bahsediyoruz. Dolayısıyla, TMSF'nin bir odağının olması lazım yani TMSF'de bu bir odak kaybına falan yol açacaksa bu tehlikeli bir şey. Yani TMSF'nin yapması gereken işler var, odaklanması gereken işler var; yani 700 tane, 1.000 tane şirketi yönetmek kolay değil. Ne kadar yönetiliyor, ne kadar hassas davranılıyor onu bilmiyoruz.

Şimdi, tabii, basından şunları çok sık duyuyoruz, o, insanı rahatsız ediyor: İşte bir kişinin 20-30 şirkette aynı anda yönetici olduğuna dair haberler. Ya bir kişi bir şirkette yönetici, hadi ikinci şirkette de olur ama daha fazlasına bir sınırlayıcı hüküm var mı?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Grubu vardır şirketlere ait, 10-15 tane firması vardır.

ERHAN USTA (Samsun) - O da olsun fark etmez ki, o değil zaten, her birinde yönetim kurulu üyesi, yani 10 tane, 20 tane yerde yönetim kurulu üyesi olan isimler var -benim bir tane hemşehrim de var burada, Samsunlu birisi de var- bu isimleri duyuyoruz. Dolayısıyla, böyle bir şey olabilir mi? Bir insan 10 tane şirketin nasıl yöneticisi olabilir? Bir şirketi 8-10 kişi yönetirken bir kişi 10 tane şirkette yer alıyorsa bu iş farklı bir noktaya doğru gidiyor demektir. Dolayısıyla, ben şunu sormak istiyorum: TMSF bu şirketlere birilerini görevlendirecek yönetim kurullarında, bu isimleri nasıl belirliyor, kriterleri nedir? Bir kişiyi tek bir şirkete de verebilirsiniz ancak burada bir kriter olması lazım. Nasıl bir başarı hikâyesine bakıyorsunuz, bunlar neye göre belirleniyor? Bunu öğrenmek istiyorum.

Mahkemeler de bu kayyuma... Şimdi, bir mahkeme bir konuyla ilgili karar verecek, böyle bıçak sırtı...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Mesela mahkemelerin...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Orhan Bey, sonunda topluca cevap verelim lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) - Bilmiyorum, soruyu ben soruyorum yani. Bilmiyorum, mahkeme de herhâlde bir bilirkişiye falan soruyordur, bir şey yapıyordur.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Yok, ben de bilmediğim için soruyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Yok, ben de bilmiyorum ama TMSF'ninkini bilmek durumundayız, TMSF artık profesyonel olarak yapıyor.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Mahkemeler de yönetici atayacak efendim.

ERHAN USTA (Samsun) - Mahkemeler araştırmıyor demedim, ben TMSF neye göre belirliyor, TMSF bu işi birileri vasıtasıyla görüyor bu işi değil mi? Yani oraya sizi, beni, dışarıdaki birilerini...

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Uzman yöneticiler vasıtasıyla atanacak.

ERHAN USTA (Samsun) - Evet, "uzman yönetici" dediği kim, onu soruyorum işte, onun kriterleri nedir? Neye göre bunlar belirleniyor yani sayısı nedir, kaç kişi var, bir havuz var o havuz içerisinden sektörlere göre belirlenmiş, oralardan mı seçiliyor bunlar nedir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım.

ERHAN USTA (Samsun) - Bitiriyorum zaten.

Onu bize bir söylesinler, çünkü, nihayetinde, bakın, eğer bu kararlar çok hukuken çok sağlam gerekçelere dayandırılarak verilmiyorsa yarın Türkiye Cumhuriyeti devleti çok ciddi tazminatlarla karşılaşabilir, bu riski hiç unutmamamız lazım. Hem sağlam gerekçelere dayandırmamız gerekir hem de bu şirket kayyuma geçtikten sonra iyi yönetilmesi lazım yani orada da mahkemelik olur. Diyelim ki geri alınma kararı verilmiş, ondan sonra kayyumun kötü yönetmesinden kaynaklanan tazminatlara da maruz kalabiliriz.

Dolayısıyla, son olarak şunu söyleyeceğim: Şimdi, mesela, mahkeme böyle bir TMSF müessesesi olmasa kendisi kayyumu, yöneticiyi belirleyecek olsa belki şu riski almamak için "Ya aman, bakarsın yanlış birisini atarız, bir sıkıntı çıkar ama nasıl olsa şimdi devletin TMSF'si var, buraya ben bir kayyum kararı vereyim de TMSF atasın." deyip mahkemeler bu işin kolayına kaçıyorsa bu da yanlış olur. Dolayısıyla, sağlam gerekçelere dayandırmadan bir yerlere kayyum atamış oluruz, sıkıntı çıkartır.

Teşekkür ederim.