| Komisyon Adı | : | DİLEKÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu'nun, 24/6/2021 tarihli ve 9341 sayılı Başkanlık Divanı Kararı'na süresi içerisinde TBMM İçtüzüğü'nün 116'ncı maddesi kapsamında yaptıkları itiraza ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 14 .07.2021 |
MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) - Evet, çok Değerli Başkanım, saygıdeğer vekillerim, çok kıymetli bürokrat arkadaşlar, değerli uzmanlar; öncelikle, hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Tabii, bu konu ben Ispartalı değilim. Bu konu Isparta'dan, oradan arkadaşlar aracılığıyla ulaştırıldı çünkü meselenin sadece müşahhas bir konu olmadığını, son yıllarda Isparta'da buna benzer ciddi manada maden ocakları için ruhsat verildiğini ve 300'ün üzerinde arama ruhsatı verildiği için son yıllarda ve 40'ın üzerinde de aktif mermer ocağı olduğu gerekçesiyle "Lütfen, bu konunun üzerinde durun." diye ifade ettiler. Ben de bunun üzerine itirazda bulundum. İtirazda bulunurken tabii şunu dikkate aldım: Dilekçenin detaylarını, vesaire okudum, yani orada Hasan Demirekin Bey'in dilekçesinin detaylarını okudum ve kararı okudum. Kararda da doğrusu kendim de kararın ikna edici bir biçimde Dilekçe Komisyonu tarafından verildiğine dair kanaat edinmediğim için, bu meselenin zaten esasta itiraz yapılabilmesi için esasta da itirazla ilgili de verilerin -donelerin- olması gerektiği düşüncesiyle de bunun daha fazla araştırılması gerektiği düşüncesiyle bu itirazımı yaptım.
Müsaadenizle, kısaca, esasla ilgili birkaç hususa değinmek istiyorum. Akabinde de usulle ilgili de bir iki hususa değindikten sonra da meseleyi hülasa etmiş olacağım diye düşünüyorum.
Şimdi, şikâyete konu yöre, nitelikli orman varlığının bulunduğu, doğal güzellikleriyle ön plana çıkan, köylerin de orman köyü statüsünde, niteliğinde olduğu bir yer. Son on yıllık süreç içerisinde -demin de belirttiğim gibi- söz konusu ilçede 40'ın üzerinde aktif mermer ocağı faaliyetinin bulunduğu ve 300'ün üzerinde de arama ruhsatı verildiği yine müştekilerce iddia edilen bir husustur. Belirttiğim gibi ben gidip de yörede bunun incelemesinin yapmadım.
Yine, müştekiler maden ocağı faaliyetleriyle bölgedeki korunması gereken nitelikteki orman varlığının tahrip olduğunu, tarımsal faaliyetlerinin önemli ölçüde sınırlandığı ve zarar gördüğünü, gürültü ve toza maruz kaldıklarını, madencilerin izin verilen alanların dışında taşıma yaptıklarını, atıklarını gelişigüzel bıraktıklarını, köylerin meralarının tahrip olduğunu, köy yolarının bozulduğunu, örneğin son üç yılda 3 kere oraya asfalt döküldüğünü fakat buna rağmen yine aynı durumun söz konusu olduğunu, devam ettiğini, meyve ve sebze bahçeleriyle, endemik bitki türlerinin tahrip olduğunu iddia etmekteler. Bununla ilgili bugün, tabii, yine yakın komşu köyümüzden gelen muhtarın da herhâlde üzerinde duracağı husus, orada yine bir de heyelan da olmuş, orada bazı yerlerle ilgili kaymakam oraların boşaltılmasıyla ilgili karar vermiş. Yani bu anlattıklarımın çok daha ötesinde gerçekten üzerinde durulup araştırılması gereken bir husus olduğu çok net olarak ortaya çıkıyor.
Yine, aynı şekilde, bölgede susuzlukla mücadele ediliyor. Su kaynaklarının bulunduğu yerlere arama izni veriliyor. Bu arama izni neticesinde de Suluçayır mevkisinde 22 köyün içme su kaynaklarının, su gözlerinin olduğu bölgeye işletme ruhsatı verildiği için, ağaçların damgalanması, kesilmeye başlanacağı, içme su kaynaklarının zarar görmesi durumunda da bu 22 köyün aynı zamanda su sıkıntısı çekeceği, aynı şekilde iddia edilmektedir.
Yine, bölgede, tabii, en önemli husus, oraya baktım esasla ilgili ÇED incelemesine tabi tutulmamış. Bunun ötesinde müştekiler ÇED inceleme sürecinden kurtulmak için madencilerin küçük ölçekli işletme izni için talepte bulunduklarını ve sonra alan ve işletme genişletilmesine genelde gittiklerini iddia etmektedirler. Bu da önemli bir husus. Doğal sit niteliğindeki orman alanlarının bulunduğu söz konusu coğrafyadan ÇED izni olmaksızın valilik izniyle arama ruhsatı verilmesi ilgili bakanlıkların sürece katkı sağlamaması ayrıca incelenmesi gereken bir durumdur. Mesela, bu toplantıda da Tarım ve Orman Bakanlığının temsilcilerinin de zannedersen olması gerekiyordu çünkü bu konuyla ilgili onların da üzerlerine düşen birçok sorumluluk olduğu kanaatindeyim.
Ayrıca, maden ocaklarının denetlenmediği alan aşımı yaptıkları, orman varlığına zarar verildiği 2020 Sayıştay raporlarına da zaten yansımıştır. Netice itibarıyla usule girmeden Anayasa gereği, yine 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun gereği durumun dilekçede bir eksiklik olmamasına rağmen yani İç Tüzük'ün 116'ncı ve 107'nci maddelerine göre usule ilişkin hiçbir eksikliği bulunmamasına rağmen dilekçeye ilişkin idarenin genel açıklamalarıyla yetinilerek esasa ilişkin inceleme ve değerlendirme yapılmadan cevap verildiği, dolayısıyla bu şekliyle dilekçenin reddedildiği, bunun sağlıksız olduğu düşüncesiyle ve beni ikna etmediği gerekçesiyle zaten bu itirazımı yapıyorum. İddiaların söz konusu yani idarelerin söz konusu iddialara ilişkin cevapları gerçekten son derece yetersizdir çünkü çok detaylı veriler ortada var. Cevaplar genel mevzuat bilgisini içermenin ötesine geçmemektedir. Bugüne değin vatandaşın dilekçelerine de tatmin edici bir cevap verilmedi çünkü bana birçok şeyi de gönderdiler. Başka bölgelerden de benzer sorunlar gelmiş. Bunların hiçbirisine gerçekten nitelikli, esasa ilişkin duyarlı bir cevap verilmediğini ben de bizzat o dilekçeleri inceleyerek müşahede ettim. Bu sebepten dolayı iddiaların araştırılmasına ilişkin, yörede somut bir inceleme ve değerlendirmenin mutlaka yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bu çerçevede de Dilekçe Komisyonunun söz konusu iddiaların sübuta erdirilmesi bağlamında teftiş birimleri aracılığıyla idari denetim yaptırılması, özellikle Orman ve Çevre Bakanlığı uzmanları üzerinden bağımsız bilirkişi tayini ve oluşturulacak küçük bir heyetle yerinde inceleme gibi 3071 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinde belirtilen yetkilerini kullanmasının ve tarafsız bir biçimde bu incelemenin gerçekleştirilmesinin zorunlu olduğu kanaatindeyim.
Yine, Sayıştay Kanunu'nun 45'inci maddesi gereğince Sayıştay Başkanlığından Komisyonca özel denetim istenilmesi ve öncelikle başvurulması gereken bir yol olduğu kanaatindeyim.
Arz ederim.