KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Kıymetli hazırun, değerli milletvekilleri; herkesi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, gerçekten önceki raporlarla mukayese ettiğimizde çok daha ayrıntılı bir rapor olduğunu görüyoruz; öncelikle bu emeği görerek, bunu takdir ederek, teşekkürlerimizi sunarak başlamak istiyorum. Tabii, bununla birlikte bizim muhalefet şerhimiz var hani olumlu yönde düzenlemelerle birlikte hâlen devam eden sorunlar var. Aslında, bu çıplak arama mevzusu hâlen tüm gerçekliğiyle ortada duruyor ve biz de sadece isim değişikliğinin yeterli olmayacağını düşünüyoruz. Çünkü hani biraz işin tarihsel belleğine de baktığımızda cezaevleri Michael Foucault'un söylemiyle, onun ifadeleriyle bakarsak 17'nci yüzyılda ortaya çıkıyor, yaklaşık üç yüz yıllık bir tarihi olan bir durum karşımıza çıkıyor. Tabii, hani Türkiye'de ve dünyanın başka yerlerinde farklı dönemlerde cezaevlerinde hem isim değişikliğine de gidildi birçok konuda, mesela, örneğin, cezaevlerinin ceza infaz kurumları ya da kampüsler artık böyle mega ceza kentler diyebileceğimiz şekliyle her gün isimleri değişiyor. Ama bu durum sadece hani bir nevi isimlerin sempatikleştirilmesi anlamında kalmamalı, gerçekten de artık modern hukukta insan hakları temelli, insan onuruyla bağdaşmayacak tüm uygulamaların devreden çıkması konusunda da gerçekten de sürekli bir gelişim katetmesi gereken bir gerçeklikle karşı karşıya kalıyoruz.

Tabii, dediğimiz gibi, çıplak arama mevzusu hiçbir suretle bir isim değişikliğiyle üstesinden gelinebilecek bir mesele değil.

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Ben, bir saptama yapmak istiyorum.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Araya girme, sonra...

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Müsaadenizle... Tabii, sonra, tabii tabii...

Teşekkürler.

Şimdi, tabii, bununla birlikte muhalefet şerhimizde de yazdığımız üzere, örneğin, Van Ceza İnfaz Kurumu kampüs incelemesi, değerlendirmesi kısmında yaklaşık bir iki tane de somut hani daha öncesinde de bize gelen ve orada da Fatma Kurtulan Vekilimizin Komisyonla birlikte yaptığı görüşmelerde de yine bunların teyit edildiği durumlar da yansımış durumda. Birçok konuda tabii, mevzuattaki yetersizliklerle birlikte aslında, mevzuatta yer olmamasına rağmen hani "denetim eksikliği" mi diyelim ya da "Denetimin daha da yoğunlaştırılması mı gerekiyor?" diyelim, bazı durumlarda hani istismara ya da keyfiyete uygun bazı durumlar karşımıza çıkıyor. Ben de avukat olarak, hukukçu olarak birçok defa hani bu durumla bire bir karşılaştım, suç duyurularında bulundum. Evet, dediğimiz gibi, çoğu zaman bunlar bireysel de olabiliyor ya da bir yönetim şekli hâlinde de maalesef karşımıza çıkabiliyor bu durumlar. Tabii, bununla mücadele etmek yine, hepimizin de aynı zamanda görevi.

Bu kelepçeli muayene durumu da gerçekten artık aşılması gereken bir husus çünkü sürekli karşımıza çıkıyor. Hani yapılan başvuru sayılarına da zaten baktığınızda cezaevlerinden bu kadar yoğun bir başvuru yapılması aslında, cezaevlerinde hem Komisyonumuzun işlevselliğinin biliniyor olması olumlu bir durum ama bununla birlikte cezaevlerinde de birçok sorunun da aslında hâlen devam ettiği anlamına da gelebiliyor. Özellikle, son yapılan düzenlemelerle idare ve gözlem kurullarının kararlarına hani bağlanması koşullu salıverilme ya da tahliyelere ilişkin, denetimli serbestliklere ilişkin, o durumlarda da gerçekten birçok yerde artık keyfî durumlar karşımıza çıkıyor. Şu an emin olmamakla birlikte sanırım, İzmir'de mesela, şey itibarıyla ret gerekçesi arasında "çok kitap okuma" yazılmış, çok kitap okumayı idare...

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Nasıl?

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkanım, ben size direkt isimleri de verebilirim.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Şimdi söyleyin, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcımız burada, hemen olaya el koysun.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Yok, yok, tabii, ben birazdan kendisiyle paylaştım, hani vakit kaybı olmaması açısından...

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Yok, yok, biz bekleriz, vakit kaybı olmaz Hüseyin Bey. Böyle bir kitap okuma konusu eğer kişiyle ilgili verilecek bir kararda etken olarak gösteriliyorsa bu ciddi bir problem ama bunu bilmemiz lazım Hüseyin Bey. Bu, somut olarak...

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Yok, yok, şu an danışman arkadaşım sanırım burada, ben isim olarak vereceğim.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Hayır, karar var mı elinizde, böyle bir karar?

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Karar olarak değil de ama şey kısmı bize iletilmişti, mektup olarak da iletilmişti, biz...

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Öyle bir şey yok, hayır.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Durun ya, Oya Hanım.

Lütfen, arkadaşlar ama ya...

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, lütfen hani...

Bu durum gerçekten hani şu hususu öncelikle atlamamamız gerekiyor, evet, arada 1'inci parti, tabii, artık sistem değiştiği için iktidar muhalefet değil de 1'inci parti, 3'üncü, 5'nci parti fark etmiyor da... Hani bu durumu aşmamız gerekiyor özellikle. Biz, tutup da bugün konuşulduğu itibarıyla hadi, muhalefetten bir ifade geldiğinde peşinen reddetme iktidarın görevi.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Öyle bir şeyimiz yok.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Yani arkadaşlar için söylüyorum, milletvekili arkadaşlar için söylüyorum.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Siz bana söyleyin.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Yok, yok yani genel itibarıyla... Hayır, bu durum ama ister istemez insicamı da bozuyor, Komisyonun mehabetine de gölge düşüyor; yani biz buraya tartışmaya değil, sorunlara çözüm üretmeye geliyoruz.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Eyvallah, aynen öyle.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Bizim derdimizi söyleyeyim hatta açık açık yani vallahi, benim derdim üzüm yemek de değil, üzümü de halk yesin, bağcı da dövülmesin, üzümü de halk yesin hani tutup da buraya bire bir kimseyle tartışmaya gelmiyorum, onu söyleyeyim. Rica ediyorum lütfen, bu konularda karşılıklı tartışmaya girmeyelim, bir iddiamız olur, araştırılır, olmadı, çıkarsa da söylenir en azından, biz de kabul ederiz hani onu söyleyeyim peşinen.

Dediğim gibi, bu keyfî disiplin cezaları durumu karşımıza çok çıkıyor, bu konuda çok şikâyet geliyor bu idare ve gözlem kurulu kararlarına ilişkin. Yine, mesela, örneğin, daha önce de gelmişti, İzmir Ceza İnfaz Kurumundan ve yaklaşık üç gün, dört gün Antalya L Tipi Kapalı Cezaevinden yeni yapılan S Tipine yapılan sevklerde de yine 20 tutuklu, hükümlünün -aslında şey itibarıyla- bir darp durumu olduğu iddia edildi yani "iddia" diyorum çünkü bize bu şekilde iletildi öyle söyleyeyim. Aileleriyle de yaptıkları görüşmelerde ki aralarında daha önce hani benim müvekkilim olan bir iki kişi de vardı, burada yine çıplak arama durumuyla karşılaşma, sevke itiraz etme durumunda yine bir hani direkt darp ya da artık -şey itibarıyla- zor yetkisinin aşılması durumlarıyla karşı karşıya olduğumuz duruma ilişkin iddialar var.

Yine, burada Kürtçe konuşmaya dair de bazı iddialar var hani cezaevindeki bazı personellerin "Siz burada Kürtçe konuşamazsınız, burası Türkiye Cumhuriyeti, burada sadece Türkçe konuşacaksınız." şeklinde kendilerine baskı yapıldığına ilişkin de beyanlar söz konusu.

Yine, ters kelepçe durumu karşımıza burada da duruyor. Hani bunları tabii, söylerken dediğim gibi, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Ali Haydar Vekilimizin, Ali Haydar Bey'in de belirttiği üzere, tabii, su sorunu ya da soğuk, sıcak suya erişimde sıkıntılar gibi durumlar zaten rapora da yine yansımış durumda. Yalnız rapordaki mesela, şey itibarıyla demin belirtildiği üzere söyleyeyim, yemek konusunda örneğin "Akşam yemeği çok yağlı geliyor." şeklinde şikâyetler konusunda hani olumsuz yönde beyanda bulunanların kasıtlı olarak böyle söylediğine ilişkin bir beyan var. Mesela, burada bir niyet okuma mı oluyor yoksa "Gerçekten, öğle yemeğinde sıkıntı yok ama akşam yemeğinde var." diyorlar. Çünkü bu şey itibarıyla evet, gerçek anlamda şunu söyleyeyim: Örneğin, yazın akşam yemeklerinin daha yağsız olması tercih edilebilir hani burada sadece bir kötü niyet ya da kasıtlı durumun olduğunun peşinen kabul edilmesini ben doğru bulmuyorum, onu söyleyeyim yine.

Yine, bugünlerde özellikle, sürekli hem tarafımıza da iletilen hem ailelerin hem tutuklu ve hükümlülerin beyan ettiği üzere, pandemi sebebiyle yapılmayan açık görüşler... Hani bu durumu gerçekten de daha önce hem Adalet Bakanlığına hem de Ceza ve Tevkifevi Genel Müdürlüğüne de sorduk, şu an net bir cevap alamadık, şu aşamada yeni bir düzenleme söz konusu olarak gözükmüyor, bu durumun -gerçekten ki önümüz bayram- aşılması gerektiğini düşünüyoruz.

Yine, özellikle, sürekli şikâyet gelen cezaevlerine ilişkin daha yoğun bir mesai harcanması, belki de bazı sorunların daha çabuk, daha ivedilikle hallolmasına, bazı sorunları yerinde tespit edip birlikte bir çözüm üretebileceğimize inanıyoruz.

Bir de son olarak açlık grevleri eylemi var cezaevlerinde Sayın Başkan. Açlık grevi yaklaşık sanırım, 230'lu günlere ulaşmış durumda, tabii dönüşümlü oluyordu bu, iki haftada bir başka bir ekip devralıyordu. Tabii, bilindiği üzere, mevzuat gereği, yasa gereği hani ulusal, uluslararası hukuk gereği de açlık grevi eylemine girmek hani yasaya aykırı bir durum değil, insanlar açlık grevi eylemine girebilir. Ancak birçok cezaevinde bu durum mahpuslara, işte, tutuklu ve hükümlülere yani bu açlık grevinde bulunanlara karşı hani disiplin cezasına varabilecek şekilde sanki suç işliyorlarmış gibi uygulamalarla karşı karşıya kalınıyor.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Bu Van ve İzmir Cezaevinde böyle bir iddia gelmedi bize de... Geldi mi?

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Geldi. İzmir Cezaevinde Değerli Başkanım, iki dakika...

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Tamam, dur şimdi, araya girmeyelim, sonra.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkanım, müsaadenizle ben bitireyim. Yani şey itibarıyla, bu şekilde iddialar var ve görüldüğü kadarıyla hani bu açlık grevlerinin dediğim gibi, süresinin hani dönüşümünün azalacağı ve sağlık sorunların da meydana çıkabileceği göz önüne alındığında hani şu aşamada en azından buna dair de bir dikkatimizi çekmemiz gerekiyor diye düşünüyorum, en azından şimdiden bazı sorunların önüne geçelim diyorum.

Teşekkür ediyorum.