KOMİSYON KONUŞMASI

MAHİR POLAT (İzmir) - Merhabalar. Öncelikle Sayın Bakan'a teşekkür ederim, sizlere de. Bizim sözcümüz olağanüstü güzel bir sunum yaptı, ona da çok teşekkür ederim.

Hep beraber anlatırken çok güzel, diyoruz ki "Bu işler siyasetüstü." Evet, doğru, bu işler siyasetüstü olması gerekiyor fakat gelin görün ki söylediklerimiz ila yaptıklarımız birbiriyle çelişir şeyler. Siyasetüstü olması gereken bir konu tam da Cumhurbaşkanının yani sizin Genel Başkanınızın söylemi olmadan beş yıldır bekletiliyor ve Meclise getirilmiyor. Eğer bunu siyasetüstü görmüş olsaydık şimdiye kadar beş yıl boyunca sürekli gelirdi.

Değerli arkadaşlar, biz çevre konularında ülke olarak çok hassas oluyoruz, vatandaşlarımız bu konuda çok hassas. Bir olay olunca hep beraber kenetleniyoruz fakat olay gittikten sonra hiçbir şey yapmamak konusunda da çok mahiriz. Çevre hususunda önemli çalışmalar yapması gereken bir Komisyonun üyesi olarak ben Meclise geldiğimde acayip heyecanlanmıştım. Dört yıldır, dört yıl sonra geriye baktığımda çocuklarım ya da bundan sonraki hayatımda insanlar bana sorduğunda "Bu Çevre Komisyonunda ne yaptınız?" diye, hatırlayabileceğim arkadaşlarımın tabiriyle, çöp poşetleriyle ilgili poşet kanunu dışında çok önemli bir kanun yapmadık. İlk defa, toplanalım toplanalım deyince Paris İklim Sözleşmesi'yle ilgili toplandı. Bu toplantının da olmasında katkısı olan herkese teşekkür ediyorum yani bunda da emeğimiz olduğunu söyleyeceğiz, bu anlamda önemli bir şey. Beş yıldır bekliyor, bekletilmeden beş yıldır hayata geçirilmiş olsaydı eğer birtakım önlemler alabilirdik; mesela, yangınlarla ilgili, sel felaketleriyle ilgili ciddi önlemler alabilirdik. Beş yıldır bekletilmesi, anladığımız kadarıyla, fonlar ve yeşil sermayeye erişmeyle ilgili bir şey ama lütfen öyle yapmayın. Sabahtan beri anlatılıyor o kategoriden o kategoriye geçmekle ilgili, sadece fon beklentileri var.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) - Konuya öyle başlayıp da fona getirmek çok yanlış yani. Hem "partilerüstü" diyoruz, dönüp dolaşıp getiriyorsunuz fona.

MAHİR POLAT (İzmir) - Eğer Başkan müdahale ederse... Söz hakkınız geldiğinde konuşursanız...

BAŞKAN MUHAMMET BALTA - Sayın Polat, siz devam edin lütfen.

MAHİR POLAT (İzmir) - Gördüğümüz kadarıyla, ek-1'den ek-2'ye, ek dışına gitmek ve fona ulaşmakla ilgili çekincelerimiz varmış, bunlar ortadan kalkınca imza için önümüze geldi. Hep "zaman" dedik, zaman ve faydayı, neye göre zamanlama yaptığımızı da hep beraber anlıyoruz burada.

Sera gazı salınımında 16'ncı sırada bir ülkeyiz. Ulusal katkı beyannamemizde -arkadaşlarım anlattı- bunu güncellemek ve gerçekçi hâle getirmek zorundayız.

Kömürle çalışan -kömürden çıkışla ilgili- santrallerle ilgili düzenlemeler konusunda yenilerine izin vermememiz gerekiyor. Burada adil dönüşümü sağlamalıyız yani işçi haklarını gözeterek kömürden çıkışı sağlamak zorundayız. Yeni santrallerin yapımını engelleyip eski santralleri de güncellemek zorundayız. Önümüzde duran anlaşma basit bir anlaşma değil; çocuklarımızın, gezegenimizin geleceğini ilgilendiren bir anlaşma. Bakan Yardımcımız anlattı "Bilgi var, birikim var, veri var." dedi ama icraat yok, bugüne kadar bir icraat yapmadık değerli arkadaşlar. Bu Avrupa Yeşil Mutabakatı'yla birlikte bir de Avrupa'ya girişte ihracat mallarımıza uygulanacak uluslararası ticaretteki vergileri anlatırken bir de bir şeye dikkat etmek gerekiyor: Artık, tüketici bilinçli. Tüketici, üretilen ülkenin insanlarının koşullarına, çevre koşullarına, fabrikanın koşullarına, çalıştırdığı işçiye, insana, kadın çalışanına kadar gelip, denetleyip o ülkelerde belli kriterlere göre alım yapıyor. Burada sadece vergi ödeyerek mallarımızı oraya sokamama durumunda da kalabiliriz bu Yeşil Mutabakatı gerçekleştiremezsek çünkü tüketici tutumları bizde üretilmiş bir malı almayı engelleyecek duruma gelir.

Çevre olayları çok kesişen kümelerinin yüksek olduğu bir alan yani Enerji Bakanlığıyla, enerjiyle kesişen kümeleri, turizmle, tarım ormanla, sanayiyle kesişen kümeleri var. Artık, çağ öyle bir çağa dönüşüyor ki gezegenin geleceğiyle ilgili bir çağı yaşıyoruz yani iklim kriziyle beraber hepimizin hayatı tehdit altında, hepimizin yaşamı tehdit altında; o yüzden, Türkiye'nin, ülkemizin başka bir bakış açısıyla çevre sorunlarına bakması gerekiyor. Yani bu kesişen kümeler içerisinde lider konumunda olması gereken sizlersiniz, Çevre Bakanlığı; bu duyarlılıkla yönetmek zorundayız. Mesela, nükleer enerjiye geçerken; mesela, enerji santrallerinin yapımıyla ilgili; mesela, orman alanlarının imara açılması ya da orman alanlarında madencilik faaliyetleri gibi; mesela, turizme açılan yerler gibi; mesela, yeni imar alanlarının açılması gibi, çevrenin inanılmaz derecede önder olması ve olmazsa olmaz Çevre Bakanlığının yani sizlerin görüşleri olması gerekiyor. Türkiye eğer bu anlayışla yönetebilirse çevresine de yani bulunduğu coğrafyaya da çevre konusunda bir duyarlılık sağlayabilir ve insanlığa katkı yapabilir. Umarım paranın dışında, umarım fonların dışında bir anlayışla çevreyi yönetiriz ve gerçekten, denildiği gibi, siyasetüstü bir anlayışla yönetiriz ve bundan sonra da bu Komisyonu daha işler, daha çalışır bir komisyon hâline getiririz diyorum.

Hepinize teşekkür ederim.