KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bürokrasimizin değerli temsilcileri, değerli basın mensupları, aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarımızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlarım.

64 maddelik bir kanun teklifi... Hepsinin vergiyle ilgili olması son derece takdire şayan yani derli toplu bir kanun teklifi. Bu anlamda, biz de takdirlerimizi ifade etmek istiyoruz, içeriği ayrı. Bunun dışında, tabii, bu kanun teklifindeki maddeler çok daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmeliydi Sayın Başkan çünkü uzun süredir bunlar uygulamada yaşanılan sıkıntılardı. İdare ile mükellef arasında bir sürü ihtilaflar var, mahkemelere intikal ediyor, mahkemelerde de aslında bunları mükellefler kazanıyor yani mükellefler kazanmıyor olsa zaten vergi idaresi yine bu düzenlemeleri yapmayacaktı, bu ihtilafların bundan sonra daha az olması anlamında veya muallak konular... Eski üstatlar da biraz öyleydi yani "Ya, idareye sorulsun, biz onu idareyle, muktezayla çözeriz." anlayışı da hâkim olduğu için genelde kanunlar böyle muallak bırakılıp idare kendisine daha fazla yetki almaya yönelik işler yapıyordu, o da tabii birtakım nizalara, anlaşmazlıklara neden oluyordu, şimdi onları çözme anlamında önemli fakat şunu söylemek lazım: Bu bir reform mudur? Bu, siz de takdir edersiniz ki asla bir reform değil. On Birinci Kalkınma Planı'nın 263.3'üncü paragrafında aslında tanımlıyor Vergi Usul Kanunu'nu ve yeni bir Vergi Usul Kanunu'nun çıkarılacağını söylüyordu. Tabii, buna yeni bir Vergi Usul Kanunu diyemeyiz ama Vergi Usul Kanunu'ndaki sıkıntıları gidermeye yönelik, bir kısım meseleleri çözen bir kanun olarak görmek lazım, onun haricinde bir başka yanı yok.

Tabii, vergiyle ilgili ciddi sıkıntılarımız var, ciddi yapısal müdahale edilmesi gereken alanlar var, tabii, onların bu kanun teklifinde olmasını, her şeyin bu kanun teklifinde olmasını beklemiyoruz ancak biz Hükûmetten... Bunların da birazdan bir miktar detaylarını vereceğim kendime göre ama yapısal müdahale mahiyetli, reform mahiyetli tekliflerin gelmesi lazım, Türkiye makroekonomik hedeflerine ulaşabilsin.

Şimdi, son günlerde bu "Pandora Papers" var, tabii, bunu burada tartışacak değiliz ancak bizim açımızdan önemli olan kısmı... Mesela, ben merak ediyorum, Bakanlık, vergi dairesi, MASAK -burada bir kısım şirketlerin isimleri de geçiyor- bunlarla ilgili ne tür işler yapacak? Tabii, sermaye hareketleri serbest, kimseye "Parasını niye oraya buraya çıkarıyor?" falan diyemeyiz ancak az önce de ifade edildi, 2006 yılında çıkmış bir kanun var, bu kanuna göre vergi cenneti olan ülkelerin belirtilmesi gerekiyordu, o liste hazırlanmadı, üzerinden on beş yıl geçti. Dolayısıyla, bu liste hazırlanmadığı için burada belki de hukuki bir şey yapılamıyor ama mesela yapılması gereken işlerden biri bu çünkü biz biliyoruz ki Türkiye'den yurt dışına şöyle veya böyle çok ciddi bir sermaye çıkışı var, sermaye kaçışı var yani biz zaten sermayeye muhtaç, yabancı tasarrufa muhtaç bir ekonomiyken kendi kaynaklarımız yurt dışına çıkıyor; tabii, bunların çıkışı da sebepsiz değildir, doğru düzgün iş yapan bir insan niye parasını yurt dışına çıkarsın? Tabii, bunların denetlenmesi lazım veya çıkartılıyorsa da bunların vergilendirilmesi lazım; Avrupa Birliği ülkeleri bunu yapıyor ama Türkiye bunu yapmıyor. Dolayısıyla, bunun olmasını beklerdik veya bununla ilgili ne yapacaksınız? Yani niye bununla ilgili Vergi Usul Kanunu'nda veya diğer kanunlarımızda bir şey yapılmıyor? Bu konuda da Maliye Bakanlığı yetkililerimizden tabii ki düşüncelerini almak istiyorum.

Şimdi, etki analizi konusunda önümüze bir doküman dağıtıldı, teşekkür ederiz fakat detaylı incelediğimizde -aslında sevinmiştik yani kalın bir etki analizi geldi ama- bunun etki analizi anlamında çok çok yetersiz olduğunu görüyoruz. Aslında gerekçede yazılması gereken bir kısım şeyler oraya yazılmış "mevcut durum veya yapılan düzenleme" diye, çok azında bir kısım mali değeri olan rakamlar veya işte ihtilaflı, mesela şu kadar filan... İllaki parasal bir şey olması gerekmiyor yani mesela ihtilafların çözülmesine yönelik birtakım düzenlemeler yapıyorsak bununla ilgili ne kadar ihtilaf var, mahkemeden ne kadar zaman tasarrufu olacak gibi... "Etki analizi" dediğimiz şey budur, bunları görmek isterdik. Çok rahat mali portresi çıkarılabilecek işlerin bile -onları maddeler gelince konuşuruz- çıkartılamadığını görüyoruz yani bu da kayıtlara geçsin. Dolayısıyla, burası etki analizi anlamında aslında son derece yetersiz.

Tabii, buradaki ortaya konulan maddelerin... Orada teşekkür etmeyi belki unuttum yani ihtilaflı veya sıkıntılı maddeler, konular çözüleceği için -her ne kadar reform mahiyette olmasa da- yani yıllar sonra getirilmiş olması anlamında da bu teşekkürü hak ediyor. Tabii, bu anlamda, resmî olarak veya formel olarak Uğur Bey'e teşekkür edeceğiz ama belki de Sayın Maliye Bakanına, diğer Maliye bakanlarına ve bürokratlara teşekkür etmek lazım, en azından onlar on beş yıl gecikmeli de olsa getirdiler, Sayın Bakanın bürokrasiden gelmesinin de böyle bir faydalı yanı oldu zannediyorum.

Şimdi, çok detaya girmeden birkaç konudaki itirazımı söyleyeyim, ondan sonra böyle bir pakette neleri daha beklerdik anlamındaki düşüncelerimi ifade edeceğim Sayın Başkan. Bu taşınmazların değerlenmesi meselesi var. Biliyorsunuz, 2013 yılından sonra 2014 yılında enflasyon düzeltmesi yapıldı, tabii, enflasyon düzeltmesine geçince... Aslında sistemde enflasyondan kaynaklanan bir kısım sıkıntıları gidermek için işte "maliyet bedeli artırımı, yeniden değerleme, son giren ilk çıkar" türü uygulamalarımız vardı sistemde, enflasyon düzeltmesine geçince bunlar kaldırılmıştı fakat 2004'ten sonra da o 2 şartın 2'si de gerçekleşmediği için -aslında yurt içi ÜFE anlamında çok yüksek enflasyonlar da yaşıyoruz özellikle son on yılda- bir enflasyon düzeltmesi yapılmadı. Aslında, burada çok ciddi bir değerleme yani yeniden değerleme ihtiyacı var. 2003 yılında -yurt içi ÜFE açısından söylüyorum- 100 olan endeks şu anda 741'e gelmiş yani o günkü nominal değeri 100 olarak görülen bir şeyin aslında bugün nominal değerinin 741 olması lazım, yedide 1'i kadar bir defter değeri gözüküyor. Tabii, son dönemde en son bu af yasasıyla, yapılandırma yasasıyla yüzde 2 aldığımız için, o da hâlâ devam ettiği için "Bu yüzde 2'yi niye alıyorsunuz? Bu değerlemenin zaten yapılması gerekirdi." demek istiyorum fakat bir yandan da o süreç devam ettiği için bu olmuyor. Buna da bir çözüm bulmak lazım çünkü ben rakamlarına da baktım, bu son yasa çerçevesinde sadece 31 milyar liralık bir değerleme yapılmış, buradan da 600 milyon lira civarında bir vergi geliyor. Şimdi, firmalarımızın bilanço büyüklükleri filan düşünüldüğünde bunlar çok küçük rakamlar, hâlâ ciddi bir ihtiyaç var orada. En azından 31'inci madde kapsamında önümüzdeki yıldan itibaren yeni yıllarda böyle bir değerlemenin yapılabilecek olması sevindirici, güzel bir uygulama ancak bunu geriye doğru, böyle yüzde 2'siz bir şekilde yapmanın bir yolunu bulmak lazım.

Şimdi, tabii, Türkiye'de gelir azalıyor, Türkiye'de kişi başı gelir bu son yılı saymazsak son yedi yılda -2013'ten beri- dolar cinsinden sürekli düşüyor; bunun da bizim vergi mevzuatımıza yansıması ne oluyor? Gelir düştükçe, kazanç düştükçe işte "Ya, küçük vergilerle uğraşmayalım." deyip bir kısım gelir unsurlarını istisna kapsamına almak... Şimdi, basit usulle aslında yaşadığımız bu ama bir hükûmet açısından yapılması gereken şey makroekonomik koşulları iyileştirerek verginin, daha doğrusu kazancı artıracak tedbirleri almamız lazım, ekonomik ortamı o şekilde getirmemiz lazım. Keşke yani basit usul sistemimizde hiç olmasa, esnaf muafiyeti bilmem ne bunların hiçbirisi olmasa, hepsi bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerimiz olsa. Ama tabii, insanlar iş yeri açıyor fakat para kazanamıyorlar, dolayısıyla küçük vergilerle uğraşmayalım, ne yapalım? İstisna tutalım. Ama bir taraftan da baktığımızda itirazımız olduğundan değil kaçınılmaz ama böyle bir noktaya gelmemek gerekirdi, onu anlatmaya çalıyorum.

Şimdi, tabii, kayıt dışılıkla, kayıt dışılık anlamında bir yandan da diyoruz ki "Vergi tabanını yaymamız gerekir." diyoruz, "vergi adaleti" diyoruz ama oralara da olumsuz etkisi olacak birtakım düzenlemeleri de buraya getiriyoruz.

Şimdi diğer bir husus Cumhurbaşkanlığına burada ÖTV'lerle ilgili çok geniş bir yetki veriliyor, o yetkiyi maddeye gelince konuşacağız, bunun doğru olmadığını düşünüyorum.

Bu kurumlar ve gelir vergisi beyannamesi verme sürelerinin de bir ay erkene çekilmesinin, ben hâlâ -bunu sabah da konuştuk ama- doğru bir uygulama olacağını düşünmüyorum.

4'üncü geçici vergilendirme döneminin kaldırılması son derece isabetli olmuştur ancak gelir ve kurumlar vergisi beyanname verme sürelerinin zamanında olması iyi olur diye düşünüyorum.

Şunları beklerdik yalnız Sayın Başkan, vergiyle ilgili olarak birazcık "reform" diyebilmemiz için. Bir defa firmaların devletten, maliyeden ciddi bir KDV alacağı var yaklaşık 200 milyar lira, bu ciddi bir finansman yükü, firmaların üzerine bindiriyor. Bununla ilgili bir çözüm koymamız lazım artık firmaların önüne hele hele ekonominin bu kadar sıkıştığı bir ortamda.

Taksitli satışlarda KDV'yi tahsil ediyoruz fakat insanlar diyelim ki taksitli satışlarda aslında parasını tahsil etmeden KDV'sini maliyeye yatırmak durumunda. Buna bir çözüm bulmamız gerekir.

Şimdi, OECD-Türkiye karşılaştırmasını hem de Strateji ve Bütçe Başkanlığının haftalık ekonomik gelişmeler raporuna bakarsanız orada mesela 2019 yılı rakamları var. Gelir ve kazanç vergilerinin Türkiye'de millî gelire oranı 5,6; OECD ülkelerinde bu 11,4 yani "gelir ve kazanç vergileri" dediğimiz vergilerde OECD ortalamasının millî gelirimize oran olarak söylüyorum elbette yarısından daha düşük bir vergi alıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Dolayısıyla vergide yüklenmemiz gereken alan burası.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlarsanız lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkanım toparlayacağım. Her maddede konuşmayacağız yani burada biraz müsamaha yapmamız lazım maddelere kolay geçilsin.

"Menkul sermaye iratları" diyoruz mesela. Buralar hâlâ bak, biz bunları 2006-2007 yıllarında beyan usulüne geçilmesini tartışmıştık. Beyan olsaydı tabii o küçük stopajlarla daha yüksek vergilendirme yapılacaktı. Kastımız nedir? İşte faiz türü şeylerden yüksek gelir gruplarının elde ettiği gelirler. Buralarda hâlâ geldik geldik işte şimdi bir yılın üzerinde olan mevduatta faiz stopajı sıfır bilmem ne. Ya bunları artık yapmamak lazım? Yani asgari ücretlinin ağustosta yüzde 20 vergi dilimine girdiği bir ülkede yüksek gelir... Ya ben 100 milyon lira mevduat yatırıyorum, bir gün üzerinde yatırırsam beş kuruş vergi vermiyorum, böyle bir şey olabilir mi? Bu olmadığı için hem bu ülkede zaten bir şekilde vergi adaleti sağlanamıyor hem de işte geliyorsunuz, bu sefer ne yapıyoruz, geliyoruz gidiyoruz harcamalar üzerindeki -efendim- vergilere yükleniyoruz. Bu da adaletsizlik sağlıyor, bu da insanların sıkıntısını daha da fazla arttırıyor, insanlar geçim sıkıntısıyla boğuşuyor.

Bu menkul sermaye iratlarının beyan usulüne geçirilmesi ve buraların daha yüksek oranda vergilendirilmesi konusu. Bakın bir muhalefet milletvekili olarak "vergi arttırın" diyorum arkadaşlar. Biz bu sorumluluğu üzerimizde hissediyorsak, iktidar grubu olarak siz de lütfen hissedin. Ya ben niye ödeyim ya, benim "Her vergiyi düşürün." demem lazım normal şartlarda rasyonel bir siyasetçi. Ama öyle değil, öyle değil, ülkenin ihtiyaçları var madem ama adaletsizlik var, yapılması gereken alan burası. Ha bunun karşısında ne yapmamız lazım? Uluslararası kuruluşlar, OECD Türkiye inceleme raporlarının tamamını inceleyin ya diyor ki: "İşsizlik probleminiz var, rekabet gücü probleminiz var, ücretler üzerinden alınan vergi ve prim yükünü hafifletmelisiniz." E, şimdi varsa bir alanımız buralarda kullanalım. Diğer taraftan oraya gidin ama bir mali alan oluşturabiliyorsak ondan sonra buraları biraz, bir miktar hafifletelim ki hem istihdamı artıralım hem de şirketlerimize, işletmelerimize rekabet gücü kazandıralım hem de tabii bu düştüğü zaman ne olacak? Net gelirler de artacak yani ücretli de bu işten memnun kalacak.

Diğer bir husus işlem vergileri konusu. Bakın, dünya kadar işlem vergisi var. Ya bir notere gidiyorsunuz, bir sözleşme yapıyorsunuz, sözleşmenin büyüklüğü üzerinden dünya kadar vergi, harç alınıyor. Yani bunları artık ticaretin ve sanayinin önündeki bu aşırı yükleri hafifletmemiz gerekiyor. Buralardan oluşturduğumuz mali alanlarla buranın üzerine gitmemiz lazım.

Şimdi, kentsel rantlar konusunda az önce Sayın Paylan da ifade etti, ben de her konuşmamda ifade ediyorum. Ya burada milyarlarca dolarlık bir vergileme alanı var. Bunu yapmadığımız zaman bu hem yolsuzluğun, usulsüzlüğün önünü açıyor hem kentleşme sorunlarının da önünü açıyor. Ne bileyim ben? Yani zaten adaletsizlik anlamında dünya kadar kentsel rant oluşuyor bir yerde. Bir, işte ne bileyim ben, imar değişikliği olabilir veya büyük bir kamu projesi oraya gidiyor olabilir yani 100 liralık arsa bin lira oluyor, devletin legal olarak oradan 1 lira vergi alma hakkı yok. Böyle bir vergi mevzuatı olabilir mi? Ya şimdi, yönetmelikte çıkarılan bir şey var...

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Var, şu anda var.

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır efendim, yok öyle bir şey. Şimdi...

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Çevre ve Şehircilik alıyor.

ERHAN USTA (Samsun) - Sıranız geldiğinde "Var." dersiniz. Yok öyle bir şey, olur mu? Yani yönetmelikle vergi mi konulur? Yok. Bununla ilgili 2 defa, 3 defa düzenleme yapıldı. Onuncu Kalkınma Planı'nı alın okuyun lütfen, istirham ediyorum. Yani orada bak bütün kalkınma planı bunun üzerine kurgulandı, kendi bürokratlarınız, bu ülkenin bürokratları yaptı ama bu vergilerin gelmesi lazım. Ciddi bir alan var, bu alanı niye vergilendirmiyoruz... Neyse oluşacak olan oluştu, iktidara yakın olanlar bir şey fazladan faydalandıysa faydalandı, hiç olmazsa bundan sonrası için yapalım bunları, çünkü bundan sonra da yine ülke geliştikçe kentsel rantlar oluşacak.

Diğer bir husus...

Bitiriyorum Sayın Başkan.

Vergiye gönüllü uyumu arttırmak için yüzde 5, bu önceden yoktu, ben de ilk milletvekili olduğumda bununla ilgili kanun teklifi filan vermiştik, sonradan yapıldı, gayet güzel işte ama bu yüzde 5 yetersiz yani toplam sağladığınız vergi avantajı şu etki analizi raporundan baktım 1,75 yani 2 milyar liranın altında. Ya bunu hiç olmazsa yüzde 10'a çıkaralım. Yani sürekli vergisini zamanında ödemeyen mükelleflerin ödüllendirildiği bir ülkede kaçıncıyı çıkarttık, on birinci yasayı mı çıkardık AK PARTİ hükûmetleri döneminde? Hiç olmazsa vergiye gönüllü uyumu olan 1-2 milyar daha verelim, ne olacak? Ya hiç olmazsa bir motivasyon olur ve bunda bu kadar cimri davranmayalım, çok da mali boyutu yüksek değil.

Geçici verginin tamamen taksiti kaldırıldı. Ben isterdim ki Türkiye'nin bugün geldiği ortamda geçici verginin tamamen kaldırılması gerekir, kaldırılmalıydı, kaldırılabilmeliydi. Kaldırılabilir mi? Kaldırılamaz çünkü enflasyon yeniden yükseldi. Geçici vergilerin temel getiriliş amacı yüksek enflasyon dönemlerinde bir yıl sonra vergi verildiği için değer kaybı oluşuyor. Dolayısıyla hemen üç aylık dönemlerde vergilendirelim anlamındaydı ama işte Türkiye yüzde 5'lere, 6'lara enflasyonu düşürmüştü ama yeniden enflasyon çok çok yüksek boyutlara gitti.

Esnafta kira stopajı konusu...

Sayın Başkan, bunlar maddelerde söylenecek şeyler olmadığı için, yeni öneriler olduğu için burada söyleyeceğim, hemen bitiriyorum iki dakika içerisinde.

Esnafın kira stopajı meselesi, burada da artık şu kira stopajını kaldıralım. Zaten bir kira veriyor, gayrimenkul sermaye iradı olarak kira gelirini elde eden vergisini veriyor, onun beyannamesini veriyor, stopajı da oradan düşüyor zaten. Hani bugün sabahleyin de konuştuk, Gelir İdaresinden arkadaşlar "Biz uçan kuşu görüyoruz." dediler. Ya uçan kuşu görüyorsak, şimdi diyeceksiniz ki "Ne fark eder?" Fark eder. Yani brüt vergi şeyine alışmamız lazım. Buradan stopajı aldığımız zaman o tamamen aslında esnafın üzerinde kalıyor. Kira artacak mı? Bin liraysa kira 1.200 lira olsun. O ilk anda olur ama uzun dönemde o öyle olmaz. Gitsin, kim kira gelirini elde ediyorsa vergisini o versin. Yani bu yapılması gereken bir şey artık, bunlar çok eskilerde Gelir İdaresinin yetersiz olduğu, otomasyonun olmadığı dönemlerde "Aman kimseyi kaçırmayayım, şuradan vergiyi alayım." dediğimiz zamanlarda yapılmış uygulamaları hâlâ devam ettirmenin çok bir şeyi olduğunu düşünmüyorum.

Birkaç konu daha var ama çok daha fazla Sayın Başkanı istismar etmek istemiyorum.

Çok teşekkür ediyorum, hayırlı uğurlu olsun. İnşallah maddelerde de daha detaylı düşüncelerimizi paylaşacağız.